Kültür-Sanat

Bir milyon izleyiciyi geçen film kâr eder

İlginin birkaç filme yoğunlaşması diğer yapımların maliyetlerini gişede karşılayamamalarına neden oluyor.

13 Mart 2009 02:00

Yerli film seyircisi artsa da ilginin birkaç filme yoğunlaşması diğer yapımların maliyetlerini gişede karşılayamamalarına neden oluyor. Ayrıca, ortalama maliyetli bir filmin gişesi 1 milyonun üzerine çıkmazsa kâr edemiyor.

Referans Gazetesi'nin haberine göre; Türkiye sineması, birkaç yıldır özlediği seyirciye yeniden kavuşmanın heyecanını yaşıyor. Çok değil 10 yıl öncesine kadar yüz binlerin büyük seyirci rakamlarına denk geldiği zamanlar yaşanırken artık milyonlarla ifade edilen seyirci sayıları söz konusu. 38 milyondan fazla bilet kesilen 2008 yılında en çok izlenen on filmin tamamı yerli yapımlardan oluştu ve bu yapımların 7 tanesi 1 milyonun üzerindeydi. 2 film 2 milyon, 1 film 3 milyon, 1980'den sonra en çok izlenin film olan Recep İvedik 2 ise 4 milyon seyirciyi geride bıraktı. Yaklaşık 23 milyon seyirci yerli yapımları tercih etti.

Ancak, bütün bu gelişmelere rağmen sektörün ekonomik büyüklüğü hakkında sağlıklı veriler elde etmek oldukça zor. Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle yerli filmlerin maliyet rakamları "sır" gibi saklanıyor. Bu rakamı açıklayan çok az yapımcı var. Ki, onlar da bunu daha çok "Şu kadar milyon dolar harcadık" gibi söylemlerle reklam amaçlı kullanıyorlar. Türkiye sinemasının en büyük sorunu seyirci olduğu için olsa gerek, sıralamalar da seyirci rakamlarına göre gerçekleştiriliyor. Oysa, başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde filmlerin sıralaması seyirci rakamlarına göre değil, hasılat rakamlarına göre gerçekleştiriliyor. Örneğin Türkiye'de 2008 yılının izleyici listesine göre yedinci sırada bulunan "120" filmi, hasılat rakamlarına göre ancak 10. sırada kendine yer bulabiliyor.

Maliyet-hasılat hesabı

Filmlerin, maliyet hasılat hesabına göre yapımcılara ne kazandırdığını bulmak da hayli zor. Çünkü belirtildiği gibi filmlerin maliyetlerini hesaplamak oldukça zor. Aşağıda, 2008 yılında vizyona giren belli başlı yerli filmlerin ve hâlâ gösterimi devam eden "Recep İvedik 2"nin hasılat maliyet hesaplamasını yapmaya çalıştık.

Birçok filmin maliyet rakamlarının sağlıklı olup olmadığı konusunda bizim de şüphelerimiz var. Bazı yapımcılar maliyet bilgilerini açıklamaktan kaçınmadı. Ancak filmlerin önemli bir kısmının maliyet rakamlarını, basında yer alan rakamlardan ya da filmlerin basın dokümanlarındaki satır aralarından bulup çıkarttık. Yine de bu rakamların üç aşağı beş yukarı tablolarda yer alan rakamlarla uyuştuğunu düşünüyoruz.

Tablolardaki hesaplama şöyle gerçekleştirildi: Filmin maliyeti, seyirci sayısı ve hasılat rakamları yazıldıktan sonra, hasılatın yüzde 42'si yapımcıya kalan pay olarak değerlendirildi. Çünkü, gişe rakamlarının hepsi yapımcıya kalmıyor. Bu rakamın yüzde 42'si salon işletmecisine, yüzde 16'sı da vergi olarak devlete gidiyor. Geriye kalan yüzde 42'lik dilim ise yapımcıya ve dağıtımcıya kalıyor. Yani filmi dağıtan şirket de anlaşmaları uyarınca bu yüzde 42'lik dilimden payını alıyor. Ancak, yerli yapımların önemli bir kısmının yine yapımcılar tarafından vizyona sokulduğunu ifade etmekte yarar var. Hatta, Özen Film gibi hem yapımcı hem dağıtımcı hem de sinema salonu sahibi firmalar söz konusu. Maliyetler hesaplanırken, dolar olarak bulunan maliyet hesapları 2008 yılının ortalama kuru olarak 1.3 TL üzerinden TL'ye çevrildi.

Televizyon ve DVD geliri

Bir diğer dikkat çekmek gereken nokta ise filmlerin DVD ve televizyon gelirlerinin araştırma dışı tutulduğu. Çünkü bu rakamlara ilişkin de bilgi bulmak zor. Adı geçen filmlerin büyük bir kısmının DVD'leri raflardaki yerlerini aldı bile. Bir kısmının da televizyon hakları satın alındı. Yani bu kalemlerden de hatırı sayılır bir gelir geliyor.

Tabloya bakınca çok para yatırılan filmin kazandırdığını ya da tersini söylemek oldukça güç. Çünkü, örneğin 5.2 milyon TL maliyetli "Ulak", gişede hayal kırıklığı yaratırken 1-2 milyon dolardan fazla maliyeti olmadığı tahmin edilen Recep İvedik büyük paralar kazandırdı. Keza, düşük bütçeli bir film sayılabilecek "Aşk Tutulması" da yalnızca gişe hasılatıyla kâra geçen yapımlardan.

Yerli film seyircisi artsa da ilginin birkaç filme yoğunlaşması diğer yapımların maliyetlerini gişede karşılayamamalarına neden oluyor. Yine görünen o ki, ortalama maliyetli bir filmin gişesi 1 milyonun üzerine çıkmazsa kâr edemiyor.

Son olarak, "Üç Maymun" gibi ulusal ve uluslararası yarışmalardan ödüller kazanan, Kültür Bakanlığı'ndan hatırı sayılır destek bulan yapımların yapım maliyetlerinin içinde bu kalemlerin de yer aldığını hatırlatalım.