Maraş’ta Çiçek sinemasına bir ülkücünün yerleştirdiği tahrip gücü düşük bir bomba 19 Aralık 1978 tarihinde patlatıldı. Kentte birden bire boy gösteren piyango bileti satıcıları ve işportacılar kent halkı arasında kıyımın günler öncesinden hazırlandığının bir kanıtı olarak anlatıldı.
Resmi rakamlara göre kadın, çocuk, yaşlı, hamile, hasta ayrımı yapılmadan 111 kişi öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı. Önceden işaretlenmiş 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi. Binlerce Alevi evini, iş yerini bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Dönemin CHP Milletvekili Oğuz Söğütlü’nün anlatımına göre Alevi nüfusun yüzde 80’i şehri terk etti.
Dönemin sıkıyönetim mahkemesinde açılan davada 804 kişi yargılandı; sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapisle cezalandırıldı. İdam ve müebbet dışında hapse mahkûm edilenlere 1/6 oranında indirim uygulanarak cezalar azaltıldı. Sıkıyönetim mahkemesinin idam kararları da Yargıtay tarafından bozuldu.
1991’de kapanan dosya, katliamın yaşandığı mahallelerden biri olan Yörük Selim Mahallesi’nde doğan, daha sonra insan hakları alanında mücadele veren avukat Seyit Sönmez için kapanmadı.
Seyit Sönmez 6 yıldır Genelkurmay arşivinde bulunan Maraş Katliamı dosyasına ulaşmak için çabalıyor. Zira dosyanın tamamı bir ‘sır’. 221 klasörden oluşuyor.
“Çocukken hiç konuşulmadı yaşananlar. Ailelerimiz hiç anlatmadı. Üniversiteden sonra öğrendim, araştırdım Maraş’ta neler yaşandığını. Olayın vahametini ve büyüklüğünü fark edince ‘dosyaya’ daha bir tutundum” diyen Seyit Sönmez, Genelkurmay’a ilk başvurusunu avukat kimliği ile yapar. Bütün amacı hakikati ortaya çıkarmak.
Dönemin sıkıyönetim mahkemesinde görülen dava sürürken 3 avukatın öldürüldü. Dosyanın tamamı kimsede yok.
Seyit Sönmez,” 45 gün keşif yapılmış Maraş’ta. Binlerce tanık dinlenmiş. İlk ses kaydının alındığı duruşmalar yapılmış. Bunlar hep 221 klasörlük dosyada. Hiçbirine ulaşamıyoruz” diyor.
İlk başvurusunda bir adım ilerliyor. O adımını “ Bu dosyayı incelemek için 2013 yılında Genelkurmay’a gittim, iki rütbeli asker beni bir odaya aldı, sorgu odası gibiydi. Birkaç evrak getirdiler. ‘Avukat bey istediğiniz takdirde diğer evrakları da getiririz’ dediler. 2 klasör inceleyebildim. Tamamını incelemek ya da detaylı incelemek o şartlarda mümkün değildi. Orada bir şeylerin saklandığı kanaatine vardım. Tedirgindim 1 saat bile geçirmeden çıktım” sözleriyle anlatıyor.
Sadece avukat olarak başvurusundan istediği sonucu alamayınca bu kez de dönemin mağdur ailelerinden vekalet alarak başvuruyor. Ama bu başvuru da sonuçsuz kalıyor:
“Önce bir fotokopi ücreti çıkardılar. 70 bin lira civarında. Sayfa başı en yüksek fotokopi ücretinden hesaplamışlardı. Öderseniz alabilirsiniz demişlerdi. Bu parayı çeşitli Alevi derneklerinden ve dayanışmayla bulduk. Tabii aradan bir yıl geçmişti. Fotokopi ücretleri her sene değişiyor , o nedenle riske atmamak için yeniden başvuru yaptım. Bu kez ‘mağdur yakını olmanız ve vekili olmanız sizi bu dosyada taraf yapmıyor’ gerekçesini sundular ve dosyayı vermediler.”
Mağdur avukatı olarak yol alamayınca avukat Seyit Sönmez bu kez sanık avukatı olarak başvurur. Katliam sırasında birçok insanı kurtaran ve dosyadan yargılanan solcu bir kişiyi bulur. Yine dosyayı alamaz.
“Bu kez de dosyada özel hayatın gizliliğine dair belgeler ve devlet sırrı niteliğinde belgeler olduğu gerekçesiyle reddettiler. Bu gerekçe bu dosyaya bir yerlerden müdahale edildiğini anlatıyordu.”
“İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı oluyor nedense devlet sırrı olarak nitelendirilen dosyalarda zaman aşımı olmuyor” diyen avukat Seyit Sönmez, yılmıyor bütün bu süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor. Ancak AYM başvuruyu kabul etmiyor.
Bu dosyayı almanın neden önemli olduğunu Seyit Sönmez şöyle anlatıyor:
“Bu tür katliamlar aslında hala güncel. Bu nedenle bellek önemli. Trabzon’un Rum tarihi bilinmez. 1982’de şehir arşivi denize atılıyor. Konya’daki Ortodoks Rum tarihi de bilinmez. Şehir arşivi SEKA’da yakılıyor. Bu nedenle geçmişle bugün arasında bağı koparmamak gerekiyor. Maraş’ta annesi, babası ve kardeşi öldürülen bir kişi bana ‘yardım’ edeceğini söylediğinde dehşete düştüm. ‘Yardım’ ifadesini kullanmasının altında yatan neden umudunun olmamasıydı. Devletle kurduğu yurttaşlık bağının kopması anlamına geliyordu. Bu dosyaya ulaşmak insanların yasını tutmasını ve toplumun iyileşmesini sağlayabilir. Çünkü yıllardır verilmeyen bir dosya bir mücadelenin sonucu verilmiş olacak."
Seyit Sönmez hâlâ yılmış değil, bir inanç grubuna yaşatılanların tam olarak açığına çıkarılmasından güç aldığını söylüyor.
Süreci şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor.