10 Şubat 2018 13:24
Meclis’e taşınan önergede sadece İstanbul’da geçen yıl İSKİ ve İGDAŞ verilerine göre 580 bin evin suyunun, 493 bin evinse doğalgazının kesildiği ortaya çıktı. Birgün'den Meltem Yılmaz, elektiriği,suyu, doğalgazı kesilen ailelerin evlerine konuk oldu. Eşi inşaat işçisi olan 26 yaşındaki Semra U., "şu anda suyumuz kesik. Çocuklarımızın beslenmesini dahi alamıyoruz. Bir anne olarak kendimi çok kötü hissediyorum ve bu kızgınlıkla eşimle sürekli tartışıyoruz" dedi. 34 yaşındaki 3 çocuk annesi Sevda H.'de içinde bulundukları zor şartları, "Mutfağa bazen ayda bir kere dahi et girmiyor, paramız olduğunda da ayda 2 kere girdiğinde şükrediyoruz. Su tasarrufu için leğenden bulaşık yıkıyorum, o leğendeki suyu birkaç bulaşıkta daha kullanmak zorunda kalıyorum" diyerek analtıyor.
Birgün'den Meltem Yılmaz'ın haberi aynen şöyle:
»Ne iş yapıyor, nasıl geçiniyorsunuz?
İnşaat işçisiyim. Bazen bir ay iş bulup çalışıyorum, bazen 3- 4 ay iş bulamıyorum. 8 kişilik aileyiz, çocuklar okuyor, birini okuldan aldık çalışması için ama iş bulamıyor ve hepsi benim elime bakıyor. Dolayısıyla benim çalışmadığım zamanlar tüm aile yokluğa düşüyoruz. Bu durumu gidermek için sağdan soldan borçlanıyoruz. Örneğin şu anda da iş yok, çalışmıyorum ve borç içindeyiz.
»Neden çalışmıyorsunuz, Türkiye’nin her yeri “şantiye alanı”?
Hiç öyle dışardan göründüğü gibi değil. İnşaat sektöründe piyasa çok kötü. Baya sıkıntıdayız. Ortada nakit yok, sektör kredi ve borçla dönüyor. İşçiler olarak inşaatlardan paramızı alamıyoruz. Bize çek veriyorlar.
»Nasıl yani, yevmiyeyle çalışan inşaat işçilerine çek mi veriliyor?
Evet. Şu an piyasada yevmiyelerimiz çekle ödeniyor. Eskiden haftada bir yevmiyemiz ödeniyordu; şimdi iki-üç ay sonra paramızın az bir kısmı nakit veriliyor, geri kalan büyük kısmı için çek veriyorlar. Hem de o çekler 5- 6 ay sonraya vadeli çıkıyor. Kimi zaman karşılıksız çıktığı bile oluyor. Peki biz nasıl geçineceğiz? Bu sadece benim durumum değil, tüm işçilerin durumu.
»Zorunlu giderleriniz ile aldığınız parayı kıyaslayınca nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalıyorsunuz?
Şimdiki yevmiyemiz 5-10 sene öncesiyle aynı fiyatta, 60- 70 lira civarında. Yani hayat pahalılığı kat kat artıyor ama yevmiyeler değişmiyor. Hayat pahalılığı bundan 10 sene öncesine göre 5 katı olmuş. Biz bu eve 500 lira kira veriyoruz, suyu çok kısıtlı kullanmamıza rağmen aylık 80 lira fatura geliyor. Elektrik de 150 civarında. Biz doğalgaz kesildiği için soba kullanıyoruz. Gerçi kesilmeyenlerin de evi soğuk, çünkü faturadan dolayı doğalgazı yakamıyorlar. Ayda en az 300 lira fatura geliyor.
»Çevrenizde hiç, eskisine kıyasla daha iyi koşullarda olan yok mu? İktidar partisinin iddia ettiği gibi?
Tabii olmaz mı, çevremde ev alan insanlar var. 300 bin liraya bir daire satın alıyor ve ardından yıllarca kendisi de, ailesi de aç yaşıyor. Borçla ve krediyle o evin taksitlerini ödemeye çalışırken tüm ailenin boğazından kesip kredi ödüyor. Sonra ne oluyor? O adam ev sahibi olmuş oluyor değil mi? Ekmek alacak parası yok ama ev sahibi…
»Onca yol, köprü, hastane?
Tabii çok alanda gelişme oldu. Hastaneler, yollar, köprüler yapıldı dediğiniz gibi. İcraat var tabii, ama parası olana. Zengin nimetlerden faydalanabiliyor, fakir iyice dibe vuruyor; çünkü yapılanların faturası, kullanacak gücümüz olmamasına rağmen bizden çıkıyor. Benim buradan kısa mesafeye gitmem bile masraf, hastaneye bir kez gitmem bile hiçbir şey olmasa da muayene, katkı payı derken belimi büküyor. Çocuklarımızı ancak çok ağırlaşırsa durumları ve para bulursak hastaneye götürebiliyoruz. Türkiye’de her zaman fakirlik vardı, her zaman fakir insanlar vardı, ama fakir şu son 5 yılda hissettiği kadar hiçbir zaman hissetmedi fakirliği.
»İçinde bulunduğunuz durum psikolojinize, aile ilişkilerinize nasıl yansıyor?
Borçlularımız borçlarını isteyince mahcup oluyoruz. O mahcubiyet evde sinirlerimizin bozulmasına neden oluyor. Tabii, aile ilişkilerimize de yansıyor, kavga gürültü oluyor.
»Gelecekten umutlu musunuz, koşulların iyileşeceğine dair umudunuz var mı?
Var desem yalan olur. Eskiden köyde yaşarken hayvancılıkla uğraşıyorduk, çiftçilik yapıyorduk. Ama hayvancılık da bitti tarım da, o nedenle şehirde yaşamaya mahkûmuz. Bakın, bu ülkede zengin fakir arasındaki uçurum git gide açılıyor. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir eden bir yönetim mevcut, fakiri ezen bir yönetim. Zengin dolarını koymuş repoya, faize servetine servet katıyor, fakir de açlığa mahkûm hale geliyor. Biz AKP’ye oy verdik bugüne kadar.
»Dindar bir insan mısınız?
Elhamdülillah.
»AKP nasıl bir parti?
Tamamen din istismarı yapan bir parti. Bugüne kadar hep AKP’ye oy verdik, dindar bir parti diye. Ama son dönemlerde bunun bir kandırmaca olduğunu, din üzerinden siyaset yaptıklarını gördük. İnsanların dini duygularını suiistimal etmeye çalışıyorlar.
»Çevreniz nasıl bakıyor bu konuya?
İnsanlar yavaş yavaş anlıyor AKP’nin dini çıkar için kullandığını, ama tepki vermeye korkuyorlar. Bir baskı hissediyorlar. Kimse artık doğru dürüst derdini anlatamıyor. Resmi kurumda çalışıyorsa işten atılmaktan korkuyor, işsiz bir insansa hapse atılmaktan korkuyor. Bir adil mahkeme de yok ki haksız yere içeri atılanı dışarı çıkarsın. Oysa bir yönetimin adil olması lazım, hak ve hukuk olması lazım, mahkemelerin bağımsız olması lazım. Haklıyı haklı, haksızı haksız görmesi lazım mahkemelerin. Oysa şu anki sistemde haksız haklı, haklı haksız olmuş durumda. Ben bile belki şu anda yeterince açık konuşamıyorum. Yarın bir gün başıma bir şey gelir mi diye korkuyorum.
***
İstanbul’da ziyaret ettiğim yoksulluğun girdabındaki ailelerden sonuncusu ise Semra U., ailesi. Semra U., 26 yaşında 9 yıllık evli 3 kızı var. Eşi inşaatçı. Eşi sık iş bulamıyor, suları kesik, akmıyor.
»Neler yaşıyorsunuz?
Eşim inşaatçı, çoğu zaman iş bulamıyor. Bulduğu zaman da, usta olmasına rağmen amelelik yapıyor ama su faturamızı dahi ödeyemiyoruz. Zaten o nedenle şu anda suyumuz kesik. Çocuklarımızın beslenmesini dahi alamıyoruz. Bir anne olarak kendimi çok kötü hissediyorum ve bu kızgınlıkla eşimle sürekli tartışıyoruz. Ama biliyorum ki onun da elinden bir şey gelmiyor.
»Çocukların durumu nasıl?
Kira vermemek için kayınpederimin evinde yaşıyoruz, o da sürekli odanın içinde sigara içtiği için çocuklarımdan ikisi bronşit, biri astım oldu. Çocuklarıma elbise ya da eve bir çöp bile alamıyoruz, bu oturduğunuz koltuklar bile ikinci el. Öğretmenler okulda mont veriyor, komşular bazen yardımcı oluyor, belediye ayda 100 liralık kart veriyor. O şekilde sağdan soldan yardımla geçiniyoruz. Önceden belediye bez veriyordu, artık onu da vermiyor kirada oturmuyoruz, kayınpederimin evinde oturuyoruz diye. Oysa AKP’ye üye idim, oysa şimdi görüyorum ki AKP yoksulun durumundan kesinlikle anlamıyor. İlgilenmiyorlar, dışlıyorlar, Necmi Kadıoğlu’na yalvardım resmen ama umrunda olmadı.
»Yani kiraödemediğiniz için…
Evet. Ama kayınpederim şu an bizi evden çıkarsa, istese çıkarır ve o zaman da sokakta kalırız. Eşime bir şey olursa ben ne yaparım diye çok korkuyorum. Bana günlük 10 lira veriyor, bunun 2 lirasını okula giden kızıma veriyorum beslenmesi için. Geri kalan parayla evin mutfak ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorum. Ben kendim için hiçbir şey istemiyorum, her şeyden elimi ayağımı çektim, sadece çocuklarım mutlu olsun istiyorum ama öyle bir durumumuz da yok. Şimdi ödenmesi gereken senetlerimiz var ama bilmiyorum nasıl ödeyeceğiz.
»Endişelisiniz.
Tabii ki, kim istemez gözü bir şeyde kalmasın, çocuklarına iyi bir hayat yaşatsın. Çocuğum okulda diğer arkadaşlarına göre çok geride kaldı. Bir de ben dışardan bir şey isteyince çocuklar “sen niye bizi rezil ediyorsun” diyor. Eşim sabah karanlıkta çıkıyor, akşam 9’da ancak dönüyor, aldığı para 60 lira.
***
Mehmet U.,’nun hikayesini dinledikten sonra başka bir eve, 5 kişilik Sevda H.,’nin evine konuk oluyorum. 34 yaşındaki 3 çocuk annesi Sevda H. 20 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 5 kişilik bir ailede tek çalışan kişi eşi. Bir kargı şirketinde asgari ücret alıyor. Çocuklardan ikisi açıkta okuyor, birini imkânsızlıktan dolayı okuldan almak zorunda kalmışlar.
»Okuldan aldığınız çocuğunuz size kızgın mı?
Evet. Çocuklarımın okumasını çok istiyordum, ama maalesef durum ortada. “Beni neden okuldan aldın, neden arkadaşlarımdan ayırdın, neden ben çalışmak zorundayım, arkadaşlarım üniversiteye girecek iyi gelecekleri olacak, benim olmayacak” diyor. Tabii bir yandan da bakıyor, durumumuzu görüyor, yapacak bir şey yok. Öyle olunca isyan etmeyi bırakıyor. Odasına kapanıyor, bunalıma giriyor.
»“En az üç çocuk”, doğru bir yaklaşım mıydı?
Kesinlikle hayır. En az üç çocuğu bırakın, iki çocuğa bakacak gücü yok artık bu ülkede insanların büyük bir kısmının. Bilseydik biz ikinci çocuğu dahi yapmazdık, gerçekten. Bu mahalle olduğu gibi tinerci, balici, serseri kaynıyor. 7 yaşında çocuğun bile elinde sigara var, her türlü kötülük var. Benim çocuklarım öyle çocuklar değil biliyorum, ama böyle bir çevrede ne kadar uzak kalabilirler?
»Bir anne olarak, evde tasarrufta bulunmak için neler yapıyorsunuz?
Mutfağa bazen ayda bir kere dahi et girmiyor, paramız olduğunda da ayda 2 kere girdiğinde şükrediyoruz. Su tasarrufu için leğenden bulaşık yıkıyorum, o leğendeki suyu birkaç bulaşıkta daha kullanmak zorunda kalıyorum. Elektriğim fazla gelmesin diye tek odada elektrik yakıyorum ve o odada topluyorum herkesi. Çünkü katkı payı falan derken kullanmadığım kadar fatura ödüyorum. Faturalara bile yetişemiyoruz. Isınma konusunda belediye kömür yardımı yapıyor.
»Kömür ve makarna için oy vermekle eleştiriliyorsunuz. Ne söylemek istersiniz?
Bir kömür bizim için o kadar önemli ki, bunu yaşamayan bilemez. Benim 10 liram yok kömür almaya, donayım mı, öleyim mi, çocuklarım ölsün mü?
»Ama madalyonun diğer yüzü? Yolsuzluk iddiaları, Man adaları, gemiler, saraylar?
Ben de biliyorum, sizin dediğiniz gibi, madalyonun diğer yüzü olduğunu. Bize de tabii ki hiç hoş gelmiyor gördüklerimiz ve duyduklarımız. Ama ne yapabiliriz, söyler misiniz, mecburuz biz. AKP’ye oy vermezsek, başka bir partiye oy versek o zaman bu yardımlar da olmayacak, o durumda ne yapacağız?
»Bir kadın olarak, hayallerinizin ne kadarını yaşayabildiniz?
Bırakın bir kadın olarak, bir insan olarak ayakta duramıyorum. Ben rahatsızım, 15 yıldan fazladır böbrek hastasıyım, ama ameliyat olamıyorum. Hep belirsizlik. Kadınlık hayallerim derseniz, 34 yaşındayım ama onların hepsini unuttum artık. Taksim’i yıllar önce gezmiştim, yıllardır mahalleden dahi çıktığım yok. Son 4-5 yıldır sokağın ötesine geçemez olduk.
© Tüm hakları saklıdır.