Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Nazif Bağrıaçık, dünyada ve Türkiye'de diyabetin her geçen gün hızla arttığını ifade etti. Diyabetli sayısının 2000 yılı itibarıyla 225 milyon olarak gerçekleşeceği tahmin edilirken, rakamın 245 milyonu bulduğunu söyledi.
Türkiye'de yapılan taramalarda yüzde 7,1 ila 9,2 oranında diyabet sıklığı bulduklarını ifade eden, bunun 6-6,5 milyon şeker hastası olduğu anlamına geldiğini vurgulayan Prof. Bağrıaçık, özellikle Tip 2 diyabet, yani erişkin yaş diyabetiklerdeki artışın çok hızlı olduğuna dikkati çekerek, çocukluk yaşlarında şişman olanlarda Tip 2 diyabetin çok artmaya başladığını kaydetti.
2-10 yaş arasında şişman olan çocukların adolesan yaşı yani 25'i geçtikten sonra Tip 2 diyabet hastası olduklarının görülmeye başlandığını dile getiren Bağrıaçık, bunun bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin de ilgisini çektiğini ve artık diyabeti bir tarafa bırakıp obezite ile mücadeleye başladıklarını belirtti, ''Çünkü bilinçsiz bir beslenme ve çocuk yaşta şişmanlık ülkemizde artmaya başladı'' dedi.
Güneydoğu, İç Anadolu ve Marmara'da fazla
''Diyabet, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde Doğu Anadolu, Ege ve Karadeniz bölgelerine oranla daha çok görülüyor. Bunun en önemli nedeni virütik çocukluk çağı hastalıkları, akraba evlililikleri ve kötü beslenme olarak tespit edildi. Boğmaca, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, su çiçeği gibi hastalıklar şekeri tetikliyor. Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da yapılan taramalarda bazı köylerde yüzde 30, 35 oranında diyabetik olduğu belirlendi. Çünkü dışarı kız vermiyorlar ve birinde şeker hastalığı varsa oradan bütün nesle intikal ediyor.
Üçüncü önemli neden olarak Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Marmara'da şeker sıklığının, beslenme alışkanlıklarına ve yanlış beslenmeye bağlı olduğunu bulduk. Orta Anadolu hamur işleri, Güneydoğu Anadolu yağlı ve kebap yiyor. Marmara Bölgesi sanayi bölgesi olduğu için kimse yemek yapmaya vakit bulamıyor. Hazır gıda alıyor, evine götürüyor, fast food gıda ile besleniyor. Ayrıca çocuklardaki kolalı içecek ve fast food alışkanlıkları da Marmara bölgesindeki diyabet sıklığını Güneydoğu Anadolu'da sıklığa yaklaştırmış.''
Diyabet sıklığının Güneydoğu Doğu Anadolu'da yüzde 4,5, Orta Anadolu'da yüzde 4, Marmara'da yüzde 3,2, Ege'de yüzde 1,5, Karadeniz'de yüzde 0,67 olduğunu anlatan Bağrıaçık, ''Karadenizliler hareketli, lahana ve hamsiyle besleniyor. Fazla gıda ve kilo almıyor. Doğu Anadolu'dakiler de öyle dağda koşturmaca içinde, kilo almaya fırsat bulamıyorlar'' şeklinde konuştu.
Evlilik öncesi evlilik araştırması
Prof. Dr. Bağrıaçık, diyabetlilerde komplikasyonların erken oluşmasının Türkiye'ye özgü bir durum olduğunu kaydederek, ''Tanısı yeni konulmuş geliyor ama gözde kanamalar var veya tansiyon yükselmiş veya böbrek hastalığı veya ayak damarında tıkanma olmuş. Çünkü hem şekeri var, hem sigara içiyor, yağlı yiyor'' diye konuştu.
Gebelik diyabetine de dikkati çeken Bağrıaçık, bir kadının aile kalıtım özelliklerini öğrenmeden arka arkaya hamile kalmasının doğru olmadığını dile getirerek, ''Eğer risk altındaysa kadın birincisinde genelde bir şey olmuyor, ikincisinde düşük yapıyor, üçüncüsünde tosuncuk doğuyor, kadın da ölüyor'' dedi.
Evlenecek bir çiftin, ailelerinde diyabet olup olmadığı araştırmasını mutlaka yaptırması gerektiğini vurgulayan Bağrıaçık, çocukta görülme riskinin tek taraflı ise yüzde 5-6, her iki tarafta da varsa yüzde 30 diyabet olduğunu söyledi. Bağrıaçık, kan yağları ve tansiyonu yüksek ve şişman olanların risk altında olduğuna işaret ederek, ''Hele bu üçü bir araya geldi mi eşittir diyabetik risktir. Tansiyon, kan yağları yüksekliği ve şişmanlık, bu üçü diyabete götüren en büyük faktörler'' dedi.
Çocuk risk açısından kontrol edilmeli
Çocuklarda genelde 11-13 yaş arasında hormonal balansın bozulmaya başladığı ergenlik dönemlerinin diyabetin ortaya çıktığı dönemi olarak kabul edildiğini anlatan Bağrıaçık, 7 yaşından itibaren çocuğun diyabet riski açısından kontrolden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
Bağrıaçık, yılda en azından 1-2 defa açlık ve tokluk şekerine baktırıp, eğer risk grubundaysa diyabet markırları denilen diyabetin antikorlarına (pankreas bezinin bozulduğunu veya bozulmaya meyil gösterdiğini bildirir) baktırmanın önemli olduğunu ifade ederek, pankreas bezi diyabet ortaya çıkmadan 3-4 sene önce bozulmaya başladığı için bunun yakalanmasının koruma önlemlerine başlanması açısından büyük yarar getirdiğini belirtti.
Bağrıaçık, çocukta şeker hastalığının saman alevi gibi birden parladığını, hiçbir şeyi yokken bir geçirdiği gribal enfeksiyonun ardından diyabet olduğunun ortaya çıkabileceğini ifade ederek, ''Ağız kuruması, fazla su içme ve devamlı idrara çıkma ve zayıflama. Çocuk devamlı su, limonata, kola istiyor. Bu anne için çok önemli bir işaret. Hemen dikkate almalı ve çocuğu doktora götürmeli. Buna dikkat edilmiyor, 6 ay veya bir yıl bekletiliyor. Maalesef bazı meslektaşlarımız da başka bir rahatsızlığı vardır diye oyalıyor. Ondan sonra bir bakıyorsunuz, çocuk diyabet koması ile karşımıza geliyor'' diye konuştu.