Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, “Haziran ayında yeni normal dönemin başlaması ve İstanbul’un dışına çıkan nüfus sebebiyle İstanbul’da vaka oranları Türkiye ortalamasına göre nispeten azaldı. Yüzde 50’nin üzerinde vaka sayıları toplamda yüzde 44’lere kadar düştü. Son 7 günlük vakalara baktığımız zaman İstanbul Türkiye vakalarının yüzde 12 kadarını oluşturuyor” dedi.
Öztürk, "Yaklaşık olarak 8 ayı geçen bir süredir Covid -19 enfeksiyonu tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. Kıtalararası görülmediği ülke kalmayan bir pandemi ile karşı karşıyayız. Ülkemizde ise 1’inci dalga Mayıs ayında 700’lü vakalara inmiş iken Haziran ayında yeni normale geçiş dönemi ile diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi vakalar beklenen oranda azalmadı. Haziran ayının serbestleşmesi sonrasına bin 200’lü vakalara kadar ulaştı. Son günlerde vakalarda bir artış eğilimi var. Günlük olarak bin 600’lü vakalara kadar ulaştı. Ölümler 20’li sayılarında iken 50’li sayılarına kadar ulaştı. Biz Türkiye olarak birinci sürecin bitmediği ama dalgalanmaların devam ettiği bir süreci yaşıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Öztürk “Gençlere baktığımızda bir konu yanlış anlaşılıyor. Koronavirüs'ü gençlerde daha az görülüyor yanlışına kapılınıyor. Gençlerde daha az görülmüyor ama gençlerde ölüm ve ağır seyir daha azdı. Tüm dünyada böyledir. Gençlerin daha fazla kontrolsüz bir şekilde bir araya gelmesi haliyle gençler arasında vakaların artmasına neden oluyor. Bir düğünde halay çekenler, bir maç izleme de bir araya gelenler gibi etkinlikler beraber olan gençler yakın temas kurduklarını biliyoruz. Bu hatalardan bir diğeri ise bu hastalık gençlerde seyir etmiyor diye tedbir korunmaya yönelik tedbirleri ihmal ederek biraz daha kurallara uyumsuzluk az bu nedenle gençler arasında vaka sayıları fazla görülüyor” diye konuştu.
Öztürk, “Toplumda bulunan her kesim korunma konusunda her alanda dikkat ederek tedbirleri elden bırakmamalıyız. Düğünler, nikâhlar kesinlikle önemli ama dünyada bu tür salgınlar yüz yılda bir görünür. Dünya olarak çok özel bir dönemden geçiyoruz. Bundan dolayı normal bir dönemde değiliz yeni normal dediğimiz bir dönemdeyiz. Sosyal yaşamın kontrollü olduğu bir dönemdeyiz, dolayısıyla kurallarımız belli olacak. Sosyal mesafe mutlak korunarak, maske takılacak, ellerimiz mümkün olduğu kadar dezenfekte edilerek yıkanmalıdır. Halk arasında kullanılmakta olan “ziyaretin kısası makbuldür “ sözünün uygulanacağı bir dönemden geçiyoruz. Görüşmelerimiz evimizde kurallara dikkat edilerek kısa olmalıdır. Toplumda gerçekleştireceğimiz yürüyüş, alışveriş gibi aktiviteleri yoğun olmadığı zamanlarda yapmalıyız" ifadesini kullandı.
Okulların eğitime açılması için birçok faktörün olduğunu belirten Öztürk, “Bilim Kurulu tarafından oluşturulan rehber çalışmasında öğrencilerin ailelerin nasıl bir yöntem izlemesi gerektiği belirtildi. Kompleks bir süreç olayın servis yönü var, öğrenci yönü var, çalışan veliler yönü var, çalışmayan veliler yönü var. Bu faktörlerin her birisinin düşünülerek ayarlanması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarında da eğitimde velilerin isteklerinin doğal olarak dikkate alınacağını belirtti. Bu düşünce en makbul düşüncedir. Önümüzdeki günlerde bilim kurulu toplanarak eğitimin nasıl olması gerektiği, hangi metodların uygulanması gerektiği gibi konularda yeni vakalara göre bir değerlendirme çalışması sergileyecek. Okulda uyulması gereken kurallar baştan sona belirlendi. Genel duruma göre bakılarak gerekli çalışmalar hayata geçecek" açıklamasında bulundu.