Koronavirüs

Bilim Kurulu üyesi Prof. Akın'dan bölgesel normalleşme önerisi: Hastalık hızlarına göre adım atılabilir

"Günlük yeni vaka sayısının 5 bine kadar düşmesi şu an için yeterli değil"

12 Mayıs 2021 11:37

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, Sağlık Bakanlığı'nın en fazla vaka görülen illeri açıkladığını belirterek 17 Mayıs'tan sonra bu rakamlara göre bölgesel normalleşmeye geçilmesini önerdi. 300 bin aktif vaka sayısının düşmesi gerektiğini söyleyen Akın, "Günlük yeni vaka sayısının 5 bine kadar düşmesi şu an için yeterli değil. Aktif vaka sayısının muhakkak düşmesi gerekiyor" dedi. 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, kısıtlamalarla birlikt vaka sayısında düşüş olduğunu belirtirken "Gelinen nokta iyi bir nokta gibi gözükmekle beraber tehlikeli; çünkü günlük yeni vaka sayısı hastalığın ne kadar yayıldığı hakkında bilgi verir; ama hastalığın toplumda yarattığı tehdidi değerlendirebilmek için aktif vaka sayısını bilmemiz lazım" dedi. 

Akın, 17 Mayıs'ta sona erecek tam kapanma sürecinin ardından kademeli normalleşme sürecinde illere ve bölgelere göre farklı adımlar atılabileceğini söyledi. Akın, "Bakanlık en fazla artış olan iller, en fazla vaka görülen illeri ilan ediyor. Buna bağlı olarak da bölgelerdeki ya da illerdeki vaka sayılarının hastalık hızlarına göre de normalleşme adımları atılabilir" diye konuştu.  

"Bizim önlemleri sürdürmemiz lazım"

Nisan ayında vaka sayısının 60 binlere ulaştığını ve bu doğrultuda bazı kapanma önlemlerinin alındığını anımsatan akın "Bu önlemlere bağlı, vatandaşın da biraz daha dikkatli olması ve aşının da bir miktar etkili olması nedeniyle vaka sayımızda düşme oldu. Bu önemli bir düşmeydi. Gelinen nokta iyi bir nokta gibi gözükmekle beraber tehlikeli; çünkü günlük yeni vaka sayısı hastalığın ne kadar yayıldığı hakkında bilgi verir; ama hastalığın toplumda yarattığı tehdidi değerlendirebilmek için aktif vaka sayısını bilmemiz lazım. Bakanlığın yayımladığı verilere göre aktif vaka sayımız yaklaşık 300 bin civarında. Bu şu anlama geliyor; şu anda Türkiye'de tespit edilmiş ve hastalığı bulaştırma özelliği olan 300 bin kişi var. Türkiye için bu çok büyük bir tehdit. Bu yüzden de bizim önlemleri sürdürmemiz lazım" ifadesini kullandı.

"Günlük yeni vaka sayısının 5 bine kadar düşmesi şu an için yeterli değil"

Akın, önlemleri sürdürürken toplumdaki sosyal, psikolojik ve ekonomik etkilerin de dikkate alınması gerektiğini kaydederek şunları söyledi:

"Bu nedenle normalleşmeye geçilirken kademeli olarak yapılması lazım. Zaman zaman bakanlık en fazla artış olan iller, en fazla vaka görülen illeri ilan ediyor. Buna bağlı olarak da bölgelerdeki ya da illerdeki vaka sayılarının hastalık hızlarına göre de normalleşme adımları atılabilir. Bu normalleşme geçen sene 1 Haziran'da olduğu gibi ya da mart ayının başında olduğu gibi her yerin açılacağı anlamına gelmez. Özellikle bu bahar günlerinde yaza doğru yaklaştığımız günlerde açık alanların kullanımına biraz daha fazla izin verilebilir. Ama izin verilirken de muhakkak mesafe kurallarının iyi uygulanması lazım. Parkların, sahillerin kullanılması, varsa geniş çay bahçeleri ya da lokantaların büyük bahçeleri gibi yerlerde ciddi anlamda seyreltilmiş sadece sözlü değil 'bende 50 kişilik yer var, 15 kişiye indirdim' diye değil, gerçekten masa mesafelerinin en az 2-2,5 metre olacak şekilde düzenlenmesi lazım. Bu önlemleri biraz daha uzatmakta belki yarar var. Çünkü bizim dediğim gibi 300 bin aktif vaka sayısının çok aşağılara düşmesi lazım. Günlük yeni vaka sayısının 5 bine kadar düşmesi şu an için yeterli değil. Aktif vaka sayısının muhakkak düşmesi gerekiyor."

"Lokantaların açık alanları varsa belki buralar kullanılabilir"

Kademeli normalleşme kapsamında öncelikle perakende denilen çantacı, ayakkabıcı, telefon satıcıları gibi yerlerin açılmasının şu aşamada çok büyük sıkıntı olmayacağını kaydeden Akın son olarak şöyle konuştu:

"İnsanlar istese de istemese de sosyal mesafeler daralır. Buraları düşündüğünüz zaman ağırlıklı olarak insanların sosyal olarak vakit geçirdiği kafeler gibi yerler geliyor. Kafelerde oturma süreniz bir su içip kalkma gibi olmuyor. Genellikle buralarda 2-3 saat oturuluyor, sohbet ediliyor. İnsanlar bir şey yiyip içtiği için maske de kullanmıyorlar. Kafe gibi uzun oturulan yerler açılmayabilir. Lokantaların açık alanları varsa belki buralar kullanılabilir; ama zaman zaman şöyle görüntüler de görüyorum. 'Benim açık alanım yok; ama kaldırıma koyuyorum' diyor. Ama kaldırıma bakıyorsunuz iç içe, insanlar da oradan geçiyor. Kalabalıklaşmanın olmayacağı şekilde; ama toplumun psiko-sosyal özelliklerine yardımcı olacak, ekonomiye de kısmi katkısı olacak şekilde bazı yerlerde düzenlemeler yapılması lazım. Bununla ilgili bakanlığın önemli hazırlıkları var. Bu hazırlıkların bir kısmının muhakkak uygulanacağını tahmin ediyorum." (DHA)