19 Ağustos 2020 18:45
T24 Haber Merkezi
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye'deki seyrine ilişkin açıklama yaparken, "Vaka sayıları bir süredir yükselişte, son 1,5 ayın en yüksek hasta sayısına ulaştık. Servis yatağı doluluk oranı yüzde 51,3'dür. Yoğun bakım yatağı doluluk oranı yüzde 64,8'dir. Sağlık çalışanlarımız, sağlık sistemimiz, hastanelerimiz ihtiyaca cevap verecek güçtedir" dedi. Ağır hasta sayısının arttığı ve hastanelerdeki yükü etkilediğini de belirten Koca, "Erken dönemde vatandaşımızın ilaca erişimini önemsemesi gerekiyor. Zatürre oluşumunu önlememiz gerekiyor ki hastaneye gelen hasta sayımız azalmış olsun" ifadesini kullandı.
Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Koca, Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıkladığı takvime uyulmasını istediklerini belirtirken, "21 Eylül'de doğrusu okulların temelde açılmasından yana bir yaklaşım içerisindeyiz. Bazı sınıfların bir şekilde eğitime başlaması gerektiğini biliyoruz" şeklinde konuştu.
Sivas ve Şanlıurfa gibi bazı illerde yoğun bakım yatağı konusunda sıkıntılar yaşandığını da duyuran Koca, "Bu dönemde Sivas'a gelen 2 milyona yakın insan oldu. Biz hastaneyi inşa ederken, yatak sayısını planlarken nüfusa göre planlama yapıyoruz ama 2 milyon kişinin bir zaman diliminde oraya gelmiş olması hastanelerdeki doluluk oranında sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Yoğun bakım sayılarımızı her geçen gün artırıyoruz. Şu an yoğun bakım sorunu yok, Urfa'da 121 yeni yatağın da devreye gireceğini söylemek istiyorum" dedi.
65 yaş üstü vatandaşlar için Türkiye geneli bir kısıtlama düşünülmediğini vurgulayan Koca, "65 yaş virüsü bulaştırır diye değil, 65 yaşa virüs bulaşırsa daha büyük risk olur diye korumak istedik. Ben sadece bir ili söyleyeyim, verilerini konuştuğumuz bir ilde hastanede yatan hastaların yüzde 42'si 65 yaşın üzerinde. İlin toplam 65 yaş üzeri oranı yüzde 6, hasta olanlar yüzde 40'ın üzerinde. Bu riskli il değil mi? İl bazında riskli bulunan bölgelerde il kurulları tarafından bu kararlar alınabilir" ifadesini kullandı.
Koca'nın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Vaka sayıları bir süredir yükselişte, son 1,5 ayın en yüksek hasta sayısına ulaştık. 12 Haziran'da tespit edilen bin 592 olduğunu güç birliği ile bunu binin altına çektiğimizi unutmayın. Vaka artışları uyarı olmalı, yenilgi duygusuna kapılmamalı.
"Geçmiş güne değil, yarınlara bakmaya davet ediyorum. Salgınla mücadelemiz başarıyla sürüyor, bundan kuşkunuz olmasın. Türkiye'nin salgınla mücadelesine başarısızlık etiketi yapıştırmak isteyen varsa ya salgının ne olduğu bilmiyor ya da unutmayı tercih ediyor. Vakaların azalması yükselmeyeceğine güvence teşkil etmemektir. Önemli olan mücadelede istikrardır. Geldiğimiz noktayı özetlemeye çalışayım.
"Test sayımız 82 bin olarak gerçekleşti, bu sayı birkaç gün içinde 100 binin üzerine çıkabilecek. Yaşı genç, haftalığı hafif geçiren kişiler evde istirahat etmekte, izole olmaktalar. Evde tedavi edilen hastalarımız için önümüzdeki günlerde yeni bir uygulamaya geçiyoruz. hekimlerimiz teletıp denilen bir sistemle hastalarıyla doğrudan görüşme yapacak. Türkiye hastaların Covid-19 tedavisini erken aşamada başlatmaktadır. Tedaviye erişim kolaylaşmıştır, riskli gelişmelerin önü alınmaktadır. İlaç tedariğinde herhangi bir sıkıntımız yoktur, tanı testlerinde olduğu gibi ilaç giderleri de devlet tarafından karşılanmaktadır. Salgının sonuçları açısından en önemli gösterge ağır hasta sayısıdır, dün 686'ya ulaştı. Vaka tablosunda her gün karşımıza çıkan vefat sayılarının arkasında sağlıklı bir insanın asla bilemeyeceği çırpınışlar var. Temas ve bulaşma zincirlerinin güçsüz kişiler için bir sebepler zinciri olmasına izin vermemeliyiz.
"Türkiye salgınla mücadelede filyasyon çalışmasının çok yararlarını gördü. Bu başarı devam ediyor. 1 Temmuz'da 7 bin 507 olan filyasyon ekibi sayımız 9 bin 344'e çıktı. Her ekibimizde bir hekim görevlendirdik. Temaslı zincirinde olduğu bilinen kişilere ulaşma oranımız son 45 gün içinde yüzde 98,9'dur. Sivas ve Urfa'da kısa süre yaşanan yoğun bakım hasta doluluğu dışında bir sorunla karşılaşılmamıştır. Servis yatağı doluluk oranı yüzde 51,3'dür. Yoğun bakım yatağı doluluk oranı yüzde 64,8'dir. Sağlık çalışanlarımız, sağlık sistemimiz, hastanelerimiz ihtiyaca cevap verecek güçtedir.
"İl hıfzıssıhha kurullarımızın adını daha sık duyuyorsunuz. Her şehirdeki kararların yaptırım gücü var. Vaka artışının dikkat çektiği illerin kurullarıyla ortalama haftada iki toplantı düzenledik. 10 ilde vaka sayıları düştü, 7 ilde mücadelemiz devam ediyor.
"Bakanlığımız HES adlı bir mobil uygulama geliştirmişti. Bu uygulamaya riskli alan özelliğini kazandırdık. Kırıkkale'de denenen bu özellik ay sonuna kadar tüm yurtta hizmete girecek. Gittiğiniz mekanlarda karekod uygulamasıyla size bilgi verecek. Orada bir Covid hastası veya bir temaslı bulunmuş mu, bulunuyor mu bunu öğreneceksiniz. HES kodu üreten vatandaş sayısı 25 milyonu geçti. Hastalığı veya teması sebebiyle izolasyonda olması gereken 95 binden fazla kişinin izolasyon kuralını ihlal ederek ulaşım araçları kullanmaya çalıştığını bu uygulamayla tespit ettik. Ev izolasyonları da yine bu uygulamayla denetlenmektedir.
"Mükemmel var olan değil, aranan şeydir. Eksikler, yanlışlar elbette olacaktır. Geçen haftalar içinde bazı şehirlerimizde hatalardan kaynaklanan bazı şikayetler aldık. İnsanlar yorulabilir, insan kaynaklı sorun tespit ettiğimiz yerlerde değişikliklere gittik. Sağlık ordumuz insanımız için fedakarlığını göstermeye devam ediyor. Sağlık çalışanlarımızdan hizmet alırken onlara güvenimiz tam olsun. Hastaları için mücadele ederken birçoğu hastalığa yakalanıyor. Başka bir meslekte bunu göremezsiniz. Amacımız insan sağlığını korumak, bu süreci en az acı ve ızdırapla atlatmak oldu. Bu amaçtan vazgeçmeyelim. Zayıflama işaretleri veren birlik ve beraberliğimizi bozmayalım.
"Birbirimizi korumayı ahlak ediniyoruz, savaşın kayıpları karşısında kazandırdıkları da var, gelişen insani hassasiyetlerimizi, ödev duygularımızı aramızda kalıcı kılalım. Bizi başarılı kılacak olan başkasının hayatına saygıdır. Salgınla mücadele unutulmuş, ihmal edilmiş bazı hasretleri geri getiriyor. Savaşı yeniden öğrenip sarıldığımız hasretlerle kazanacağız. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Sizden istediğimiz, salgınla mücadelenin kurallarına bağlılıktır. Maske, mesafe, temizlik tedbirlerine uymaktır. Mücadeleyi kazanacağımız zaman kadar hayat tarzımız kontrollü sosyal hayat olmalıdır. Birlikte vaka sayılarını azaltmayı ödev olarak öneriyorum.
"Okullarda yüz yüze eğitime geçilecek tarih başka açılardan da önem arz ediyor. Sonbahara girmiş olacağız, grip vakaları artmış olacak. Çok dikkatli olmanızı rica ediyorum. Tedbirlere uyarsanız işimiz kolaylaşacak. Koronavirüsle gribin bulaşma yolu aynıdır. Aynı tedbirlerle ikisini de önleyeceksiniz. Bilim dünyası Covid-19'un zaman içinde zayıflayarak grip gibi bir hastalığa dönüşeceğini dillendirmeye başlamıştır. Bazı bilimsel makaleler virüsün değişime uğradığını dile getirmektedir. Bunlar temkinle karşılanması gereken iyi haberlerdir. Bunu hastalığı yeneceğimizin işaretleri olarak kaydetmeli, kurallardan asla taviz vermemeliyiz.
"Zaman zaman yorulduğunuzu, çaresizlik hissine kapıldığınızı biliyorum. Bu hisse kapılan insan dünyada kendini yapayalnız bulur. Tarihte son bulmamış bir salgın yoktur. Tarihte son bulmamış bir savaş da yoktur. Bundan 100 yıl önce İspanyol gribi denilen salgın yaşanmıştı. 1918 Mart'ında 1. Dünya Savaşı devam etmekteydi. Avrupa'ya giden ABD askerleri ile salgın dünyaya yayıldı.
"İspanyol gribine neden olan virüs insandan insana bulaşıyordu. İnsanlığı etkiledi ama 18 ay sürdü. İnsanlığın 100 yılda gösterdiği ilerlemeye ve bilime güvenin. Virüsler hastalığı yayma stratejisi olan varlıklar değildir. Virüsü bulaştıran sonuçta bizleriz. Tedbirleri titizlikle uygularsak salgını şimdi kontrol altına alır, yarın tehlike olmaktan çıkarabiliriz. Hepinize en içten selam ve saygılarımı sunuyorum.
"Önümüzdeki günler testte 100 binlere ulaşacağımızı tahmin ediyorum. Toplam vefat sayımız bugünkü sayılarımızla birlikte 6 bin 39. Zatürre oranımız yüzde 7,4.
"Zatürre oranımız giderek azalmakta. Önemli sebeplerden birisi son dönem antiviral ajan olan praliverir artık Türkiye'de üretebilir olduk. 4 firma şu an bu ilacı Türkiye'de üretebilmekte. 4 firma ile de ihaleleri yapıldı, bir sabit rakam üzerinden 4 firmanın da bu tedarikte katkı sağlaması planlanmış oldu. Elimizde bu anlamda yeterli miktarda Türkiye'de üretilen ilacın olduğunu çok rahat söyleyebilirim.
"Ağır hasta sayımız da artıyor. Son 1 ay boyunca sürekli bir artış içinde artmış oldu. Bugün ağır hasta sayımız 719. Ağır hasta sayımızın azalıyor olması bizim için önemli olacak. Bu oranın da önümüzdeki haftalar azalmasını bekliyoruz.
"Milli Eğitim Bakanlığı'mızla komisyonumuz sürekli iletişim halinde çalışıyorlar. Biz 21 Eylül'de doğrusu okulların temelde açılmasından yana bir yaklaşım içerisindeyiz. Bu daha önce kademelendirme tarzında olur. Bunu da önümüzdeki haftalar Milli Eğitim Bakanlığı da netleştirerek açıklamasını yapmış olur. Bazı sınıfların bir şekilde eğitime başlaması gerektiğini biliyoruz. 21'inde eğitime temelde başlama esas, salgındaki seyir farklı seyrederse kademelendirme yöntemiyle bir noktaya gelinmiş olur. Temelde açılması eğilimi kademelendirme tarzında olabilir, karma yöntemler de olabilir, biz 21'inde bir şekilde başlaması şeklinde bir yaklaşımdayız.
"SMA hastalarımızla ilgili ilaca erişimde hiçbir sorun yaşanmayacak. Dünyada tip 1, tip 2, tip 3 bu kadar yaygın hiçbir şekilde ücret almayan nadir ülke olduğumuzu söylemek sitiyorum. Son dönem ruhsatlandırılan, oral yolla alınan bir benzer ilacın daha geliştiğini ve ruhsat aldığını, bununla ilgili de ayrıca devrede olduğumuzu, erişimi kolaylaştırmak konusunda Bilim Kurulu da uygun görürse önünü açma çabası içinde olacağız.
"Ne olsun 83 milyon bir olalım, siyaseti pandemiye bulaştırmayalım. Sağlık Bakanlığı, yurt dışından alınan 8,75 dolarlık kit dışında 9,8 liranın üstünde bir fiyat uygulaması yapmamıştır. İnsanları yanıltmayalım. Bu kadar net söylüyorum. Bu fiyatta veren başka kuruluşlar, üreticiler de vermedi. Ben kitin arkasında nasıl küresel oyunların oynandığını çok iyi biliyorum, emin ol kitap yazılır, Lütfen vatandaşımızı yanıltmayalım. Kimlerin neleri hesap ettiğini ben çok iyi biliyorum. Bakanlık 9,8 liranın üzerinden yerli kit alımı yapmamıştır.
"Ülkemizdeki aşı çalışmasıyla ilgili şu an toplam 13 tane çalışma olduğunu, 3 tane çalışmanın hayvan fare çalışmasının bittiğini, preklinik çalışmaların devam ettiğin, bunun için de hem bakanlı hem TUSEB olarak aşı çalışması yapan bütün arkadaşlarımıza, araştırmacılarımıza her türlü kolaylığı gösterme noktasında bir çalışma içinde olduğumuzu da söylemek istiyorum. Dünyada Rusya, Çin, Almanya ve İngiltere'nin çalışmaları var. Rusya'daki aşı grubuyla bizim bilim insanlarımızın iletişim içinde olduğunu biliyorsunuz. Biz faz 3 çalışmasının Türkiye'de yapılması gerektiği şeklinde konuştuk. Faz 3 çalışmasına geçmeden önce preklinik çalışmaları görerek başlatmayı uygun görüyoruz. Sözleşme sonrası preklinik çalışmaları görerek faz 3 çalışmasını yapabiliriz. Çin ve Almanya'da yapılan çalışmayla ilgili faz 3 çalışmasını Türkiye'de yapmakla ilgili konuşma oldu. İletişim içinde olduğumuzu ayrıca söylemek istiyorum.
"Herkesin grip aşısı olması gibi bir durum söz konusu değil, öyle bir üretim de söz konusu değil. Bilim Kurulu'nda gündeme gelmiş oldu, özellikle kimlere yapılma zorunluluğu olduğunu biliyoruz ama Covid döneminde kimlere yapılmasıyla ilgili bir çalışma olacak. Grip aşısının kime yapılacağıyla ilgili kriterleri biliyoruz ama Covid olduğu için daha çok risk taşıyan hangi hasta grubu olabilir, bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Zorunlu olan, zorunlu yaptırılması gereken hastalık durumunda biz bakanlık olarak ücretsiz yapıyoruz. Onun da test kiti zaten yapılmış olacak. Aşıyı temin açısından da, her yıl aldığımız belli miktar aşı var, onun temini sağlanmış olacak, bu yıla özel daha fazla tüketileceğini biliyoruz, bu yıl yetecek kadar aşıyı temin etme noktasında yoğun bir gayret içinde olduğumuzu söylemek istiyorum.
"65 yaş üzeri olan büyüklerimiz içinse bu çok gündeme getirilen, yer yer istismar da edilen, biz gerçekten büyüklerimizi bu virüse karşı 65 yaşla ilgili kısıtlamayı getirdik. 65 yaş virüsü bulaştırır diye değil, 65 yaşa virüs bulaşırsa daha büyük risk olur diye korumak istedik. Şu dönemde de İçişleri Bakanlığı yayınlamış oldu, genel anlamda bir kısıtlama yok, il bazında riskli bulunan bölgelerde il kurulları tarafından bu kararlar alınabilir. Ben sadece bir ili söyleyeyim, verilerini konuştuğumuz bir ilin, hastanede yatan hastaların yüzde 42'si 65 yaşın üzerindeydi. Yani ilin yüzde 6 toplam 65 yaş üzeri oranı. Hasta olanlar yüzde 40'ın üzerinde. bu riskli il değil mi? Bunu büyüklerimizi korumak için aldığımızı bilin.
"Ağır hasta sayımız her gün artıyor çünkü yurt dışı, hastaları bizim gibi her gün takip etmiyor. Hasta solunum sıkıntısı yaşamadıkça gelmiyor, solunum sıkıntısı olan hasta geliyor, zatürresi geliştiği için yüzde 70-80 oranında negatif çıkıyor. Biz filyasyon yapıyoruz, testlerini yapıyoruz, temaslı taraması yaptığımızda da semptomu olan kişilerin de ayrıca testlerini yapıyoruz. OSB'lerden olsun, birçok bölgede taramalarımızı yapıyoruz. Bizim dünyadaki gelişimle, aynı değerlerle, aynı parametreleri konuşmadığımızı söylemek istiyorum. Dünyanın ağır hastayı tanımlayıp test yaptığı kişilerle, biz hastane yükü oluşturan yoğun bakım ve servis hastalarını önemsememiz gerektiğini söylüyorum. Bizim her gün ağır hasta sayımız arttığı için hastane yükü de dolayısıyla artmış oluyor, bu yükün artışı bizi endişelendiriyor diyoruz. O nedenle ilacı, antiviral ilacı daha erken dönemde başlamanın imkanını oluşturduk. Hem üretimi yapıldı, hem erişilebilirliği sağlandı. Erken dönemde vatandaşımızın ilaca erişimini önemsemesi gerekiyor. Zatürre oluşumunu önlememiz gerekiyor ki hastaneye gelen hasta sayımız azalmış olsun.
"Vatandaşımız lütfen bu anlamda izolasyona fazlasıyla önem vermeli, erken dönemde ilacını alma noktasında çaba içinde olmalı, bir başkasına bulaştırmamalı, bizim de erken dönemde temaslıları tespit edip ilacı vererek izolasyonu güçlü kılmamız gerekiyor.
"Bugüne kadar yapılan çalışmalarda mutasyona uğradığını biliyoruz, bu mutasyonun virülansını etkileyecek tarzda bir mutasyon olmadığını da biliyoruz. Yer yer farklı yaklaşımlar varsa da tam, net, bilimsel bir bilgimiz olmadığını belirtmek istiyorum. Bunu biz nisan ayında da söylemiştik. Yazın bu virüsün etkisini kaybedeceğini düşünüyorsanız düşünmeyin, kapalı ortamlarda kışın daha fazla birlikte olunduğu için daha kolay bulaşır, yazın bu bulaşıcılık az olur.
"Demin de ifade etmiştim, yaşadığımız, Urfa ve Sivas ili oldu, Diyarbakır'da kısmen oldu. Bu dönemde Sivas'a gelen 2 milyona yakın insan oldu. Biz hastaneyi inşa ederken, yatak sayısını planlarken nüfusa göre planlama yapıyoruz. 10 binde 27 şeklinde Türkiye ortalaması. Ama 2 milyon kişinin bir zaman diliminde oraya gelmiş olması hastanelerdeki doluluk oranında sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Yoğun bakım sayılarımızı her geçen gün artırıyoruz. Şu an yoğun bakım sorunu yok, Urfa'da 121 yeni yatağın da devreye gireceğini söylemek istiyorum."
© Tüm hakları saklıdır.