Kültür-Sanat

Beyoğlu’nda 19. yüzyılın ünlü moda evi: Botter Apartmanı

03 Eylül 2021 10:18

T24 Kültür Sanat

1978 yılından emekli oluncaya kadar 28 yıl boyunca Topkapı Sarayı’nın Padişah Elbiseleri Bölümü’nün başkanlığını yürüten Prof Dr. Hülya Tezcan, ‘özel günler terzisi’ olarak bilinen Botter’in hikâyesini İBB’nin üç ayda bir çıkan İST dergisi için kaleme aldı.

Tezcan, bugün Beyoğlu İstiklâl Caddesi’nin Tünel’e yakın tarafında yer alan 475- 477 numaralı Botter Apartmanı 1900 yılında İtalyan mimar Raimond D’aranco tarafından Art Nouveau stilinde inşa edildiğini ve Johannes Theodorus Botter’in (27.04.1845 - 8.06.1917) Sultan Abdülhamit’in İstanbul’daki resmî terzisi olarak gösterildiğini belirttiği yazısına şöyle devam ediyor;

Binanın restorasyon planlarını hazırlayan yüksek mimar merhum Afife Batur, Botter zamanında binanın planını şöyle tarif eder: “Yedi katlı binanın giriş katında satış ve teşhir salonu bulunmaktaydı. Salondan çift taraflı, oval merdivenlerle bağlanan ve defile için kullanılan daire planlı bir asma kata çıkılırdı.” Binanın renkli camlarla yapılan vitray pencerelerine bakıldığında, insanı hayrete düşürecek kadar binayı modayla bağlayan ayrıntılar dikkati çeker. Daha binanın dış kapısının renkli camlarında kullanılmış elbise askıları görende moda algısını yaratır. Bütün bu ayrıntılar Botter’in mesleğini ne kadar önemsediğini, müşteri memnuniyetini kazanabilmek için her yolu denediğini gösterir.

Botter’in, Padişah II. Abdülhamit’le kişisel bir dostluğu vardır. Padişahın 25. cülusunu kutlamalarındaki davete, kendisine bir çanta içinde tuvalet takımı hediye ederek katılmıştı. Parma atölyesinin sipariş defterinde görüldüğü üzere, padişaha dikilen elbisede bir hata olursa derhal Botter’e gönderilirdi. Botter, padişahın izni olmadan Avrupa’ya gidemezdi. Onun bu eşsiz hizmetlerine karşı Sultan Abdülhamit’in de kendisine Botter Evi’nin arazisini bağışladığı belgeler, padişahın ikametgâhı olan Yıldız Sarayı evrakı arasında bulunmuştur.

Hollandalı araştırmacımız Teddi Dods’a döndüğümüzde: Hollanda Millî Arşivi’nde ölümünden sonra tutulmuş bir dosya olduğu, içinde sipariş aldığı defterin sayfalarından birkaç tane bulunduğu bilgisini verdi. Teddi, Botter’in Hollanda’da doğduğu küçük balıkçı köyünü de ziyaret etmiş, ailesine ait fotoğraflar bulmuştu. Hayali, yaptığı araştırma sonuçlarını İstanbul’da bir galeride Botter adına sergileyebilmekti. Bütün çabalarına rağmen sergi açma konusunda başarılı olamadı. Topladığı malzemeyi “Bu konuyu aklıma sen soktun, sen bu konunun annesisin” diyerek bana bırakıp gitti.

Gerçekten, İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde, Galata’da moda haftaları düzenlenirken tarihî bir modaevinin bir moda müzesine dönüştürülmesi ne güzel bir yaklaşım olurdu.