Dünya
Deutsche Welle

Berlin'de "öncü kültür" kavgası alevlendi

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière'in hafta sonu bir gazeteye "öncü kültür" tanımını kulladığı ve 10 madde sıraladığı yazı tartışmalara neden oldu.

01 Mayıs 2017 17:10

Bild am Sonntag gazetesine bir makale yazan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi de Maizière, yazısının bu alanda bir tartışmaya davet niteliği taşıdığını belirterek “Kim kendi kültüründen eminse, o güçlü olur” ifadesini kullanmıştı. Yazısında toplumsal davranışlara değinen İçişleri Bakanı, "Bizler ismimizi söyleriz. Bizler karşımızdakine elimizi uzatırız. Biz açık bir toplumuz, yüzümüzü gösteririz. Biz burka değiliz” ifadelerini kullanmış, dinin toplumu ayrıştırıcı değil birleştirici bir unsur olduğunu belirtmişti.

Alman İçişleri Bakanı'nın yazısını eleştiren Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner, "Yine din söz konusu ediliyor. Kanımca, bizim öncü kültürümüz anayasamız olmalı” diyerek de Maizière’i eleştirdi.

Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Başkanı Katrin Göring-Eckardt da Bakan'ın "öncü kültür" tartışması başlatacağına var olan sorunları çözmesi gerektiğini söyledi. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin internet sitesine konuşan Yeşil politikacı, birliktelik ve uyum konusunda çaba göstermenin önemli olduğunu, ancak bu çabaların asıl dil kursları, meslek eğitimi olanakları, istihdam veya mülteciler alanında çalışan gönüllülere destek gibi farklı konulardaki eksikleri gidermek için sarf edilmesi gerektiğini belirtti.

"Öncü kültür tartışmalarının bininci baskısı”

Sol Parti Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı Jan Korte de aynı gazeteye yaptığı açıklamada, anayasada tüm önemli konuların yer almasına rağmen de Maizière’in “öncü kültür tartışmalarının bininci baskısı” ile yine siyasi yelpazenin sağında “oy avına çıktığını” söyledi.

İçişleri Bakanı’nın makalesi sosyal medyada da yoğun eleştirilere hedef oldu. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Simone Peter, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ülkenin ‘öncü kültür’ hakkında bir tartışmaya değil, uyumda ilerleme kaydedilmesini sağlayan, aşırı sağ ağları denetleyen ve İslami tehditleri de gözünden kaçırmayan yeni bir içişleri politikasına ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkan Yardımcısı Thorsten Schäfer-Gümbel için ise gelişmeleri “utanç verici bir mizansen” olarak niteleyerek "Merkel liberal ve Avrupalı havalarında, de Maizière ise öncü kültür. Absürt bir iş bölümü” ifadesini kullandı.

Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’den başka politikacılar da Twitter’da başta Müslümanlara karşı olmak üzere “tehlikeli şekilde bir atmosfer oluşturulduğunu” yazdı.

Almanya’daki kültür derneklerinin çatı örgütü olan Alman Kültür Konseyi ise Bakan'ın kültür konusunu öne çıkarmasından memnuniyet duyduklarını, ancak "öncü kültür" teriminin siyasi olarak olumsuz çağrışımlara neden olduğunu ve bunun da ötesinde Almanya’da yaşayan herkes için bağlayıcı olan veya olması istenen bir kültür varmış gibi bir izlenimi uyandırdığına dikkat çekti.

Kendi partisi içinden de eleştiri geldi

İçişleri Bakanı de Maizière'e kendi partisi içinden de eleştiri geldi. CDU eski Genel Sekreteri Ruprecht Polenz Huffington Post haber sitesine yaptığı açıklamada, Almanya'nın anayasasında bağlayıcı bir öncü kültüre dair hukuki bir temel bulunmadığını hatırlattı.

2009 ile 2015 yılları arasında Alman Meclisi İçişleri Komisyonu'nda başkanlık görevini yürüten CDU'lu Federal Milletvekili Wolfgang Bosbach ise de Maizière'in adımına destek verdi. Bosbach, "öncü kültür" tanımının dışlamak yerine, "bu ülkede herkesin ten rengi, milliyeti ve dini inançlarından bağımsız olarak barış içinde ve sorunsuz birlikte yaşaması için gerekli olan normlara ve değerlere uyulması konusunda bir davet niteliği taşıması gerektiğini'"söyledi.

© Deutsche Welle Türkçe

KNA/AÜ/HS

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle