Ekonomi
Deutsche Welle

Berlin-Ankara hattında gündem ekonomi

Krizlerle geçen 2017'nin ardından ilişkileri normalleştirmek isteyen Türkiye ve Almanya ekonomiye odaklandı

25 Ekim 2018 02:35

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier, beraberinde Alman iş dünyasının önemli temsilcileriyle birlikte 25-26 Ekim tarihlerinde Türkiye'yi ziyaret edecek.

Altmaier'in heyetinde, Siemens, BASF ve EON gibi Alman devlerinin yanısıra, Türkiye'de yatırım ve ortakları bulunan orta ölçekli şirketlerden temsilciler bulunuyor. Alman bakanın ziyareti sırasında geçmişte yaşanan siyasi gerginlikler nedeniyle ertelenen iki toplantının da gerçekleştirilmesi bekleniyor.

2013 yılında kurulması kararlaştırılan ancak bugüne kadar toplanamayan Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi’nin (JETCO) ilk toplantısının Perşembe günü yapılması, Türk-Alman Enerji Forumu'nun da Cuma günü toplanması planlanıyor. Ayrıca Türk-Alman hükümetleri arasında enerji alanındaki işbirliğinin geliştirilmesini öngören bir niyet mektubunun da imzalanması bekleniyor.

Beklentiler büyük

Almanya ile siyasi ilişkileri normalleştirmek isteyen Türk hükümeti, demiryollarının modernizasyonu, teknoloji yatırımları, enerji projeleri gibi alanlarda da ilerleme sağlamayı hedefliyor. Altmaier'in ise ziyareti sırasında muhataplarına Alman iş dünyasının beklentilerini, yatırımlar ve ticaret alanlarında sorunları aktarması bekleniyor.

Alman yatırımcılar, Türkiye'de hukuk devleti alanında yaşanan gerileme nedeniyle güven sorunu yaşarken, kur krizinin yol açtığı ekonomik belirsizlik nedeniyle de yeni yatırımlar konusunda isteksiz.

Ağustos ayında Almanya'dan Türkiye'ye ihracatta yüzde 27'lik gerilemenin yaşandığına dikkat çeken Alman iş dünyası temsilcileri, Türkiye'nin son dönemde devreye soktuğu bazı korumacı önlemlerden rahatsız.

"Kısıtlanıyoruz" çıkışı

Alman Sanayi Birliği'nin (BDI) Başkanı Dieter Kempf, ziyaret öncesinde DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Türkiye'deki şirketlerimizin ticari faaliyetleri artan oranda kısıtlanıyor" dedi. Kempf, Alman sanayisi olarak getirilen ilave gümrük vergileri gibi ticari engellerin kaldırılmasını istediklerini kaydetti.

Alman Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (DIHK) Genel Sekreteri Martin Wansleben de Altmaier'in ziyaretinden beklentilerini dile getirirken, "Ne yazık ki son dönemde Alman şirketlerinin mallarının Türkiye'ye girişinde gümrük muafiyetinin reddedildiği durumlarda artış yaşıyoruz" dedi.

Gümrük Birliği çıkmazı

Hem Alman hükümeti, hem de Türk hükümeti ekonomik ilişkileri geliştirmek istediklerini vurgulasalar da, taraflar arasında mevcut sorunların çözümü konusunda görüş farklılıkları bulunuyor.

Ankara, Gümrük Birliği'nin mevcut haliyle bugünün gerçeklerini yansıtmadığını, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi müzakerelerinin bir an önce başlatılıp sonuçlandırılmasıyla sorunların aşılabileceğini savunuyor. Alman hükümeti ise Türkiye'de hukuk devleti alanında somut ilerlemeler sağlanmadığı müddetçe bu müzakerelerin başlatılamayacağını, Türk hükümetinin öncelikle 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği kurallarını tümüyle uygulaması gerektiğini savunuyor.

Kaleağası: Zaman aşımına uğradı

DW Türkçe'ye konuşan TÜSİAD Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası ise AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği modernizasyon müzakerelerinin başlatılmasıyla hem ticari korumacılık sorunlarının çözüme kavuşturulabileceğini hem de Türkiye'nin yeniden Avrupa yörüngesine girmesinin sağlanabileceğini kaydetti.

"AB'deki 'sorunları konuşmayacağız' eğilimi, Avrupa rasyonel düşüncesiyle çelişiyor" diyen Kaleağası, "AB Türkiye'yi ne kadar angaje ederse Türkiye o kadar Avrupa ekonomik ve demokratik sistemine entegre olur. Şu an Türkiye ile hiç bir konuyu konuşmamak her şeye ön koşul koymak çözümsüzlük politikasıdır" dedi.

1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği'nin zaman aşımına uğradığını söyleyen Kaleağası, "Dijital boyutu, yeni küresel ekonomik düzeni dikkate alan, anlaşmazlıkların çözümü için mekanizmalar öngören yeni bir sürümüne ihtiyaç var. Gümrük Birliği müzakereleri başlatılırsa sorunların çözümü için bir yol açılmış olunur. Aksi takdirde Türkiye’nin Avrupa değerlerine bağlılığı, AB'nin küresel rekabet gücüne olan katkısı çökertilir. Bu büyük bir hata olur ve tarih affetmez" şeklinde konuştu.

Muhalefetten insan hakları vurgusu

Öte yandan Alman muhalefet partileri Altmaier'in Türkiye ziyareti sırasında demokrasi ve insan hakları konularını gündeme getirmesini istiyor.

Federal Meclis'in Ekonomi Komisyonu Başkanı olan Sol Parti milletvekili Klaus Ernst, Altmaier'in Türk hükümetine yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek açıklıkta, "Basın özgürlüğü, güçler ayrılığı ve muhalefetin haklarına saygı gibi temel demokratik ilkelere dönüş olmadığı müddetçe normal siyasi ve ekonomik ilişkilere dönülemez" mesajını vermesini istediklerini söyledi.

Yeşiller Partisi'nin dış politika sözcüsü Omid Nouripour da, Türk halkının ekonomik refah düzeyinin düzelmesinin Almanya'nın çıkarına olduğunu söylemekle birlikte, Alman hükümetinin demokrasi ve insan hakları konularında daha kararlı bir tutum takınmasını beklediklerini kaydetti. Nouripour, "Alman hükümeti, Türk hükümetinin yeniden demokrasi ve hukuk devleti yörüngesine girmesi için baskı uygulamalı" dedi.

"Türkiye'de bir yandan siyasi muhalifler keyfi olarak tutuklanırken, merkez bankası bağımsızlığı sınırlandırılırken, diğer yandan Almanya ile ekonomik ilişkilerin geliştirilemeyeceğini" savunan Nouripour, "Yapacağı reformlarla yabancı yatırımcıları ülkesinde yatırım yapmaya ikna etmek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde" ifadesini kullandı.

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier, Türkiye ziyareti öncesinde muhalefetin beklentilerine kulak vererek Berlin'de Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü temsilcileriyle de bir araya geldi.

Hükümet kaynakları, Altmaier'in Türkiye'de muhataplarıyla görüşürken hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı konularını da gündeme getireceğini, bunların yabancı yatırımlar açısından da büyük önem taşıdığını vurguladılar.

"Türkiye'nin yatırımcıların güvenini yeniden kazanmasında işleyen istikrarlı demokratik yapılar belirleyeci öneme sahip" diyen BDI Başkanı Kempf de hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğünün önemine vurgu yaptı, "İkili ilişkilerimizdeki potansiyelden en etkin şekilde fayda sağlamamız ancak bu şekilde mümkün olabilir" görüşünü kaydetti.

Değer Akal / İstanbul

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle