Politika

Berat Albayrak: 10 yılda Türkiye enerji satan bir ülke olabilir; doğalgaz endişeli son kışımız!

"Son bir aydır sadece Enerji Bakanlığı, Telekom sektörü, bankacılık sektörü, e-devlet sistemleri olmak üzere çok ciddi siber ataklar var"

13 Şubat 2017 08:46

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin bir kışı daha doğalgaz arzında endişe ederek geçirmeyeceğine dikkat çekerek "Eskiden belli günlerde tüketim artışı, sistemdeki basınç kaynaklı teknik sıkıntılar nedeniyle konutlarda kesinti olmasın diye santralları kısıyorduk. O günler artık geride kalıyor" dedi. "Boru hatları konusunda çevremizdeki tüm olası işbirliklerini değerlendiriyoruz. Bölgemizin en yoğun enerji ithal eden ülkesiyiz. Son 10 yılda ithalatımız maden ithalatı ile birlikte yaklaşık 500 milyar dolar" açıklamalarında bulunan Bakan Albayrak, "Bu kadar bağımlı bir ülkeyken, bir de bakmışsınız Türkiye 10 sene sonra enerji ihraç eden bir ülke olmuş. Bunun için sadece doğal kaynak noktasında rezervinizin olması gerekmiyor. Bunu yapan doğal enerji rezervi olmayan ülkeler var" görüşünü savundu.

Enerji Bakanı Albayrak gazetelerin Ankara telsilcileriyle bir araya geldi. "31 Aralık günü sadece İstanbul’da Ortaköy, Davutpaşa, Aksaray’da üç tane yeraltı elektrik kablosu kesildi. Tıpkı siber saldırılar gibi" diyerek siber saldırılara da değinen Albayrak "5 Ocak’ta, TEİAŞ’a 19:32-19:37 arası bir atak oldu. Bu düzenli yapılan atakların üzerinde oldu. İlginç olan ne biliyor musunuz? Son bir aydır sadece Enerji Bakanlığı özelinde değil, Telekom sektörü, bankacılık sektörü, e-devlet sistemleri olmak üzere çok ciddi ataklar var. Tüm bunlara da hazırlıklı olmak lazım" diye konuştu

Serpil Çevikcan'ın Milliyet gazetesinin bugünkü (13 Şubat 2017) nüshasında yayımlanan 'Türkiye enerji ihraç eden bir ülke olacak' başlıklı yazısı şöyle: 

Dünyadaki sorunların çok önemli bir bölümü enerji kaynaklı. Ortadoğu’da, yanıbaşımızdaki ülkelerde yaşanan sorunlar, vekalet savaşları.

Petrol, doğalgaz gibi doğal kaynaklara sahip olmayan Türkiye ise bölgenin en önemli tedarikçilerinden.

Türkiye, bir yandan da uluslararası enerji nakil sisteminin tam göbeğinde yer alıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, kahvaltıda buluştuğu, benim de aralarında olduğum gazetecilere hem Türkiye’nin nasıl enerji ithal eden ülkeden ihraç edebilecek noktaya geleceğini, hem çok büyük bütçeli yatırım planlarını, hem de bölge ülkeleriyle yürütülen süreçleri anlattı. Albayrak’ın açıklamalarını şöyle aktarabilirim:

Boru hatları konusunda çevremizdeki tüm olası işbirliklerini değerlendiriyoruz. Bölgemizin en yoğun enerji ithal eden ülkesiyiz. Son 10 yılda ithalatımız maden ithalatı ile birlikte yaklaşık 500 milyar dolar. Bu kadar bağımlı bir ülkeyken, bir de bakmışsınız Türkiye 10 sene sonra enerji ihraç eden bir ülke olmuş. Bunun için sadece doğal kaynak noktasında rezervinizin olması gerekmiyor. Bunu yapan doğal enerji rezervi olmayan ülkeler var. Bunun şartlarını sağlamalıyız. Altyapı, tedarik, iyileştirme, sistem genişletilmesi... Kore’ye, Japonya’ya, Almanya’ya, İtalya’ya bakın. Bu ülkelerde zengin doğal kaynaklar yok. Ama büyük enerji şirketleri, oyuncuları çıkarmış.

Yerli kaynak atağı

Kömürde, 2016’da yerli kaynaklar ve yerli rezervler noktasında çok önemli bir başarıya imza attık. 2016’da elektrik üretiminde yerli kaynakların oranını iktidarımız dönemindeki en yüksek seviyeye, yüzde 49.3’e çıkarak... Yerli kömür, hidroelektrik santraller, güneş, rüzgâr, tüm bu yerel kaynaklardan üretilen enerji toplam üretimimizin içerisinde yüzde 49.3’e çıktı. İnşallah 2020’lerde, enerjimizin 3’te 2’sini yerli kaynaklarımızdan sağlamayı hedefliyoruz. 2017’de ise yüzde 50’yi geçecek inşallah. Yerli kaynaklarınızın oranını 3’te 2’ye çıkardığınızda çok önemli bir mesafe kat ediyorsunuz. Zor dönemde yetecek altyapıya sahip olmayı da hedefliyoruz.

Yerli kömür, güneş ve rüzgârda da en az 5’er bin megavat civarı bir yatırımla biz 2023’e kadar 15 bin megavat sisteme yerli kaynaklara dayalı santrali devreye alacağız. Kömürde yeni süreci başlattık. Önümüzdeki hafta inşallah güneşte, YEKA modeli dediğimiz bin megavatlık Karapınar projesinin süreci başlayacak. İnşallah yaz bitmeden de bin megavat RES’te ihaleyi gerçekleştireceğiz. Tüm bu projelerle birlikte güneş, rüzgâr ve yerli kömüre dayalı yerli kaynaklara dayalı üretim stratejimizi hayata geçirmiş olacağız.

Ayrıca yenilenebilirde; yerli üretim, Ar-Ge, yerli mühendislikle Türkiye’de üretimin de önünü açacak sürecin inşallah adımını atacağız. Orada da hedef, 2020’ye kadar Türkiye’nin yerli, milli, Türkiye’de üretilen rüzgâr ve güneş panel ve türbinlerini inşallah sisteme dahil etmek. Hedefimiz maliyetleri de düşürmek. Ve göreceksiniz, bugün 13.3 cent alım garantisi verirken, yenilenebilirde fiyatlar çok önemli oranda düşecek.

Çok önemli altyapı projeleri geliyor

Yeni dönemin enerji yatırımlarında dikkate aldığımız üç referans noktası var. Bir; yatırımın yapıldığı yerin arz güvenliği ihtiyacına göre yatırım önceliklerimizi belirleyeceğiz. Yani bu bölgede enerji fazlalığı varsa benim öncelikli yatırım listemde değil. Ama enerji açığı varsa, ben Türkiye’nin diğer ucundan 1500 kilometre iletim hattı kurup oraya elektrik sağlıyorsam, tıpkı Marmara Bölgesi gibi, o zaman orayı önceliklendireceğim.

İki; o bölgedeki o üretim tesisi ya da kaynak maliyet açısından ne kadar uygulanabilir?

Üçüncüsü de; iletim hattı altyapısı ne kadar uygun? 100 milyon dolar yatırım yapacağım ama içinde 200 milyon dolar altyapı, iletim yatırımı yapıyorsam, astarı yüzünden pahalıya geliyor.

Marmara, Türkiye elektriğinin neredeyse üçte birini tüketiyor. Türkiye’nin bir ucundan Marmara’ya elektrik taşıyoruz. Marmara ve Trakya’da üretimi artırmamız lazım. Yerli kaynağım varsa önceliklendireceğiz. Çok önemli altyapı projeleri hazırladık, yakın dönemde anons edeceğiz.  

Gazda endişe yaşanan son kışımız... 

LNG ve FSRU’nun yanında depolama alanında kapasite artışı için adımlarımızı belirledik. Geçen sene Meclis’ten geçirdiğimiz düzenleme ile asgari yüzde 20 depolama şartı getirdik. Yılda 50 milyar metreküp gaz tüketiyoruz. Yüzde 20’si kadar yani 10 milyar m3 depolama kapasitesine sahip olalım.

İşte Tuz Gölü depolama projesi. Yaklaşık 15 yılın konusuydu. Bakan olduktan sonra ilk yoğunlaştığımız proje Tuz Gölü oldu. Müteahhitlerle oturduk konuştuk, süreyi 2019’dan 2017’ye çektik. Çünkü artık bizim bir kış daha bu gaz endişesini yaşama lüksümüz yok. Bu son kışımız.

Allah’ın izniyle seneyi, olağandışı bir olay olmadıktan sonra gazda arz noktasında en ufak bir kaygı, endişe taşımadan geçireceğiz.

Senaryolar hazır

Cumhurbaşkanımız açıkladı. Şimdi bunu daha ileri taşıyoruz. Toplamda 5.4 milyar m3’e çıkaracağız. Dünyada bir rekor düzey olacak. Türkiye’nin kışın günlük tükettiği gazın 3’te 1’i kadar gazı sisteme verebilecek.

Silivri’deki 2.3 milyar m3 depolama kapasitesini de 5 milyar m3’e taşıyarak, Türkiye’de düne kadar yüzde 4, yüzde 5 olan depolamayı hedeflediğimiz yüzde 20 düzeyine inşallah çıkartacağız. Sadece depolama noktasında asgari yeterliliği sağlamayacağız, günlük sisteme basma kapasitesini de bu manada da 300 milyonlara, 400 milyonlara çıkaracak bir kapasiteye ulaşacağız.

Her senaryoya hazır olmamız lazım. Doğalgaz aldığımız 4 ülkenin tamamıyla sıkıntı yaşansa dahi, biz en yoğun gaz tüketiminin olduğu dönemde kendi depolarımızla, kendi LNG terminallerimizle, kendi FSRU’muzla, vatandaşımızın ısınmada, elektrik üretiminde, sanayinin çalışmada ihtiyaç duyduğu gazı sağlayabilelim. 2023’ün Türkiye’sinin buna hazır olması lazım.

Türkiye’nin MR’ını çektik

Yerli kömüre baktığımız zaman... Yakın zamanda hep Afşin - Elbistan soruluyordu. Afşin-Elbistan’dan 1100 kalorilik, 3-4 milyar ton rezervden bahsediyoruz. Eski Türkiye şartları açısından bu çok önemli bir kaynaktı. Son yıllarda biz çok ciddi bir kömür rezervi bulduk. Ve 2000 ila 3500 kalorilik daha da buluyoruz artık. Bunun da en büyük sebebi ne biliyor musunuz? Aramacılık faaliyetlerine MTA ve MİGEM ile hız verdik.

2002’de AK Parti gelene kadar yılda 30 bin küsur metre sondaj yapan bir kurumdu MTA. AK Parti dönemlerinde bakanlarımız bunu 300 bin metrelere çıkardı. Biz geçen sene dedik ki, artık 300 binler de yetmez, 1 milyon metre hedefi koyduk, ihaleleri yapıldı.

Önümüzdeki yılları takiben, artık bunu kamu özel toplam 5 - 6 milyon metrelere çıkaracağız. Dünyada madencilik anlamında en gelişmiş iki ülke, Avustralya, Kanada, yılda 6 - 10 milyon metre sondaj yapıyor. Bunun yanında Türkiye’nin jeokimya haritalarını çıkarıyoruz. Türkiye, Avrupa’nın on yıllar önce bitirdiği bu haritalarda çok geride. Türkiye’de bu oranlar yüzde 30. Hedef, inşallah 2020’lerin Türkiye’sinde ülkemizin tamamının röntgenini, MR’ını, tomografisini çekmek.

Çok arayan çok bulur

Aramacılık biraz matematik ve istatistik ile ilgili. Siz daha çok aradığınızda daha çok bulursunuz. MTA’da ve MİGEM’de yeniden yapılanmaya gittik. UMREK ve Karot Bankası adımı attık. Uluslararası madende raporlama sistemleri dediğimiz bir Türkiye sistemi getirdik.

Madencilik sektörünün yüzde 2’sini, 3’ünü finansmandan faydalandırabiliyoruz. Çünkü uluslararası standartlarda raporlama istiyor finans kuruluşları. Raporlamayı sağlayacak kurum ile madencilik sektörünün finansal kaynaklardan faydalanmayı sağlayacağız. Bir de Karot Bankası’yla da tüm Türkiye’de yapılan sondaj sonucu ve numunesini arşivliyoruz. Böylece bir yerde sondaj yapmadan önce orada yeraltında hangi zenginliğin olduğu bilinecek.

Bilmediğimiz o kadar çok yeraltı zenginliğimiz var ki. 10 milyar dolar maden ithalatı yapıyoruz. Bu stratejiler ile ekonomik anlamda çok önemli bir dönüşüm sürecini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.  

Enerjinin strateji kitabı

Türkiye’nin enerji politikaları noktasında bir temel kitap hazırlıyoruz. Bakanlar değişir ama Türkiye’nin enerji politikalarında temel stratejileri değişmemeli. Türkiye’nin kırmızı çizgileri, hedefleri, gazda, elektrikte, dağıtımda, kaynak çeşitliliğinde, enerji verimliliğinde gibi tüm alanları içeren böyle bir kitap. Niye bu? 

2023’ün Türkiye’sinde enerji bağımlılığında, enerji verimliliğinde, çeşitliliğinde, altyapısında tüm senaryolara hazırlıklı, maliyetlerin düşürüldüğü, rekabetin artırıldığı, ekonomimizi büyütmeye yönelik bir vizyona hizmet edecek bir enerji stratejisine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bakanlık özelinde bir stratejik vizyon ve bunun takibi oluşsun.

Bir günlük tüketim hazırda bekleyecek

Doğalgaz tüketimimiz artıyor. Ayrıca mevsimsellik de tüketimi etkiliyor. Bu yıl yılbaşından sonraki ilk pazartesi 232 milyon m3 ile rekor kırıldı. Kapasitemizi, maksimum tüketim ve alternatif senaryolara göre güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Her türlü riske hazırlıklı bir altyapı sahibi olmamız gerekiyor.

Kış aylarında hep belli sıkıntıları yaşıyorduk. Belli günlerde tüketim artışı yaşanıyor, aynı dönemde kaynak ülkelerde yaşanan teknik sıkıntılardan dolayı basıncın azalması da eklenince sistemde sıkıntılar oluşuyordu. Konutlarda kesinti yaşanmaması için doğalgaz çevrim santrallerinde, büyük boyutta arızalarda ise kış da çok sert geçiyorsa, demir-çelik ve çimento fabrikaları gibi yoğun gaz tüketen fabrikalarda kısıntılara gitmek zorunda kalıyorduk. Hamdolsun o günler artık geride kalıyor. Sadece boru hatları değil, LNG ve depolama kapasitemizi de artırarak arz güvenliğinde oluşabilecek tüm riskleri orta vadede ortadan kaldırmayı hedefleyen bir strateji belirledik.

Rekor sürede bitti

Kapasite artışı için atacağımız adımları belirledik. Tüm depolarımızda ve LNG terminallerimizde kapasite artışını hedefledik. Bunun yanında 6 ay gibi rekor bir sürede, ilk yüzer LNG terminalini hizmete aldık. 2015’te LNG’den sisteme sağlanan günlük 34 milyon m3 olan günlük sisteme basma kapasitemizi 64 milyon m3’e çıkardık. Bu kapasite artışı, çok sert kış mevsimi yaşadığımız bu yıl bizim rekor tüketim taleplerini karşılamada elimizi güçlendirdi.

Yetinmiyoruz. Seneye kışa kadar kapasitemizi; iki LNG terminalinde kapasite genişletilmesi ve ikinci FSRU’nun da devreye girmesiyle 107 milyona çıkarıyoruz. Biz kış aylarında günlük 200-250 milyon m3 tüketim gerçekleştiren bir ülke olarak, sisteme günlük en az 300 milyon m3 gaz sağlama kapasitesine erişmeyi hedefliyoruz. Allah korusun, kaza, doğal afet ya da teknik problem olduğunda dahi gazı eksiksiz sağlayalım.  

Gazze’nin ihtiyacı mutabakata girdi

Bir heyetimiz geçtiğimiz hafta İsrail’deydi. Her iki taraf için kazan-kazan bir proje olacaksa, bölgesel arz güvenliğine faydası varsa ve bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlıyorsa parçası oluruz. Bu kriterler çerçevesinde olumlu bakıyoruz. Çünkü ilk defa İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz geldiğinde Gazze ve Cenin’in insani ihtiyaçları, elektrik altyapısının iyileştirilmesi konularını ortak mutabakat metnine koyduk. Bölgenin huzuruna da istikrarına da katkı yapacak bir iklim üzerine görüşme yürütelim dedik. 

Süreç iki açıdan önemli. Doğu Akdeniz gazının Türkiye’ye veya Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması bölgesel arz güvenliğine katkı sağlayacak. İkincisi ise özellikle Gazze’de insani şartların iyileştirilmesi için, Gazze’yle alakalı somut ve kalıcı projelerin gerçekleşmesine imkân sağlayacak. Ciddi bir kaynak alternatifi olarak projeye olumlu bakıyorum, ama kritik konulardan birinin de ticari unsurlar olduğunu görmemiz lazım, yani fiyat. Gaz fiyatları düşüyor. Hem hane halkı, hem bütçe, hem sanayiye yansıtmak istiyoruz. Yeni maliyet düşüşleri içerebilecek çok kritik bir döneme giriyoruz. 

Enerji hatlarının güvenliği sağlanacak

Bir diğer konu Türkiye’nin iletim hattı altyapısı... TEİAŞ eli ile 12 milyar TL’lik bir sistem iletim altyapısı yenilenmesi programımızı ilan etmiştik. 2016’nın son günlerinde Sakarya üzerinden, İstanbul ve Trakya’yı besleyen 7 hatta kopma yaşadık. Tarihte ilk... Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ’ı etkiledi. Tüm boyutları ile inceliyoruz. Geçen sene devreye aldığımız Çanakkale alt geçişi olmasaydı, büyük boyutta kesintiler yaşanabilirdi.

Şimdi Çanakkale boğaz geçişinde mart-nisan gibi devreye alacağımız ikinci hatla kapasiteyi ikiye çıkaracak, büyük güçlendirme sağlamış olacağız. Yine yeterli değil. Öncelikle yerinde üretim gerekiyor. Normal olmayan olaylara da hazırlıklı hale gelmemiz gerekiyor.

Ciddi ataklar var

31 Aralık’ta sadece İstanbul’da üç tane noktada da yeraltı kablolarımızın kesilmesi sabotajı oldu; Ortaköy, Davutpaşa, Aksaray’da. 5 Ocak’ta, TEİAŞ’a 19:32-19:37 arası bir atak oldu. Bu düzenli yapılan atakların çok üzerinde bir yoğunlukta oldu.

Son bir aydır sadece Enerji Bakanlığı özelinde değil, telekom, bankacılık, e-devlet sistemleri olmak üzere çok ciddi ataklar var. Tüm bunlara hazırlıklı olmak lazım. Aralıkta bu süreçten önce İçişleri Bakanlığı’yla bir görüşme yaptık, boru hatları, gaz, petrol, binlerce kilometre iletim hatları var ve bunlar ülke için kritik. Süleyman Bey’le konuştuk anlaştık, bir protokol ile buraların güvenliğini sağlayacağız.  

Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın haberinin bir bölümü şöyle:

Siber saldırlara krşı önlem

Tarihte ilk defa 2016’nın son günlerinde Sakarya üzerinden gelip, İstanbul ve Trakya’yı besleyen 7 hatta kopma yaşadıklarını hatırlatan Albayrak, kesintilerin Kocaeli, İstanbul ve Tekirdağ’ı etkilediğini söyledi. Albayrak, yaşananların tüm boyutları ile incelendiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Eğer geçen sene devreye aldığımız Çanakkale alt geçişi olmasaydı, çok büyük boyutta kesintiler yaşanabilirdi. Şimdi Çanakkale boğaz geçişinde mart-nisan gibi devreye alacağımız ikinci hatla birlikte kapasiteyi ikiye çıkaracak, güçlendirme sağlayacağız. Ancak normal olmayan olaylara da hazırlıklı olmalıyız. 31 Aralık günü sadece İstanbul’da Ortaköy, Davutpaşa, Aksaray’da üç tane yeraltı elektrik kablosu kesildi. Tıpkı siber saldırılar gibi. 5 Ocak’ta, TEİAŞ’a 19:32-19:37 arası bir atak oldu. Bu düzenli yapılan atakların üzerinde oldu. İlginç olan ne biliyor musunuz? Son bir aydır sadece Enerji Bakanlığı özelinde değil, Telekom sektörü, bankacılık sektörü, e-devlet sistemleri olmak üzere çok ciddi ataklar var. Tüm bunlara da hazırlıklı olmak lazım."