Politika

Belki onu da dinliyorlar, o bilmiyor

Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer: Kaç kişi dinleniyor bilmiyorum. Hatta kendimin dinlenip dinlenmediğini bile bilmiyorum

05 Eylül 2008 03:00

Bugün Gazetesi yazarlarından Emin Pazarcı,  Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer ile  'dinlenme paranoyası' üzerine konuştu.


Türkiye'deki dinlenme paranoyası

Telefon dinlemeleri, yıllardır Türkiye gündemindeki yerini koruyan bir konu.

Pek çok insan, telefonlarının dinlendiğinden kuşkulanıyor. Özellikle de teknik takip sonucu gerçekleştirilen son operasyonların gündemde olduğu şu günlerde herkes birbirine soruyor:

- Acaba benim telefonum da dinleniyor mu? Peki gerçek ne?

Türkiye'de telefonlar nasıl dinleniyor? Kimlerin telefonu dinleniyor? Bu telefon dinlemelerini, kimler nasıl yapıyor?

Bu soruları, telefon dinlemeleri ile ilgili son kontrol noktasında bulunan Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer'e sorduk...

Acarer, halk arasında konuşulanlardan çok farklı bir cevap verdi. "Bu iş bir paranoya haline dönüşmeye başladı" dedi:

- Türkiye'de dinleme konusu çok abartılıyor.

Acarer'e ilk sorumuz, "Siz telefon dinlemelerinin neresindesiniz?" oldu.

"Doğrudan bu işin içindeyiz demek de doğru değil, dolaylı olduğunu söylemek de" cevabını verdi:

- Türkiye'de kanunla kurulmuş üç resmi birim var. Emniyet İstihbarat, MİT ve Jandarma İstihbarat. Dinlemeyi yapan yerler bunlar. Tabi bunu da "İstediğin şekilde, istediğini ve canın nasıl istiyorsa öyle dinle" şeklinde yapmıyorlar. Kanuna ve mevzuata uygun bir şekilde dinliyorlar. Peki kanun ve mevzuat dışına çıkılması mümkün mü? Bu kuruluşlar, hakim kararı olmadan da dinleme yapabilirler mi?

Alt yapıları, fişi takıp, istedikleri kişiyi dinlemek için yeterli mi? Acarer'in cevabı:

- Eskiden evet. Bizim bünyemizde kurulan İletişim Başkanlığı ile ilgili kanun çıkmadan bu kısmen yapılabilirdi. Ama o zaman da kanunun kendilerine tanıdığı sınırlar içinde telefon görüşmeleri isteniyordu. Acarer, bugün için böyle bir uygulamanın mümkün olmadığını söyledi:

- Fişi tak, istediğini dinle diye bir işlem o zaman da yoktu, bugün de yok. Eskiden de dinlenecek kişi hangi GSM abonesiyle, kayıtlar o abonenin operatöründen isteniyordu. Bugün ise bütün işlemler Telekomünikasyon Kurumu'nun kontrolünde yürütülüyor.

Dinleme işlemlerinin nasıl yürütüldüğüne gelince... Önce ilgili savcılık tarafından mahkemeye başvurulup, karar alınıyor. Bu karar, kurumun İletişim Başkanlığı'na gönderiliyor. Orada son kontroller yapılıyor. Kararların usulüne uygun olarak alınıp alınmadığına bakılıyor. Ardından da İletişim Başkanlığı tarafından gerekli bağlantılar yapılıyor. Tabii, dinlemeler telefonun başına bir adam oturtulması şeklinde yapılmıyor. Telefon görüşmeleri, kayıt altına alınıp, ilgili birimlere gönderiliyor. Acarer'in söylediği çok açık ve net:

- Mahkeme kararı olmadan Türkiye'de dinlenme yapılamaz. Bunun tek bir istisnası var. Çok acil durumlarda mahkeme kararı olmadan da görüşmeler kayıt altına alınabiliyor. Ancak, bu kayıtların ilgililere verilmesi için 24 saat içinde mahkeme kararının gelmesi gerekiyor. Aksi halde kayıtlar imha ediliyor. Peki, kanunla görevlendirilen kuruluşların dışında da Türkiye'de telefon dinlemesi yapılabilir mi?

Acarer'e göre, özellikle cep telefonlarında bu mümkün değil. Bu işlem ancak ilgili GSM operatörlerinde yapılabilir. Ancak kanun öyle cezalar getirmiş ki, bunu göze alabilecek GSM operatörü bulmak çok zor. Yine Acarer'in verdiği bilgiye göre, kişinin ses karakteri veya bir kelime kodlanarak dinleme yapılması da mümkün değil. Türkiye'deki kural açık ve net:

Kimin telefonu dinlenecekse, o kişi ile ilgili mahkeme kararı gerekiyor. "Uzaydan dinleniyoruz" gibi iddiaları "komik" bulan Acarer, Türkiye'de kaç kişinin dinlendiğini bilmediğini söylüyor. Belki de bu konuda rakam vermek istemiyor. Ancak, üzerine basa basa şunu söylüyor:

- Kendimin bile dinlenip dinlenmediğimi bilmiyorum. İhtiyaç duyarlarsa beni de dinlesinler, korkmuyorum.