Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla, "milli güvenliği bozucu nitelikte" görüldüğü gerekçesiyle grev kararının yasaklandığı Bekaert Kocaeli fabrikasında çalışan 400 işçi, greve çıktı.
İzmit’in Alikahya Mahallesi'nde kurulu bulunan ve demir çelik üretimi yapan Bekaert fabrikasındaki işçiler, greve çıkma kararı aldı. Resmi Gazete'de Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan karar ile, grev kararı, "milli güvenliği bozucu nitelikte" görüldüğü gerekçesiyle, 60 gün süreyle ertelendi. İşçiler, bugün, erteleme kararına rağmen alkış ve sloganlar eşliğinde fabrikadan çıkarak grev pankartını giriş kapısına astı. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı fabrika önünde işçiler, halay çekti.
Birleşik Metal İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, fabrika önünde tarihi bir mücadele başlattıklarını söyleyerek, "Bugün verilen mücadelenin önemi çok daha farklıdır. Aylardır işverene karşı bir hak mücadelesi veriyorduk. Bugün prosedürümüzün son aşaması olarak grev başlangıç süresine girmişken karşımızda başka birileri daha belirdi. Dediler ki; 'hayır greve çıkamazsınız' dediler. Yemediler içmediler, gece yatmadılar uyumadılar 3'te bize tebligat getirdiler. Dediler ki, 'Milli güvenlik gereği sizin greviniz yasaklanmıştır''" iifadesini kullandı.
"Biz grevden, kavgadan kaçmayız"
İşverenin işçilerin alım gücünü kaybetmesine hiç kulak asmadığını söyleyen Serdaroğlu, "Biz sizin anayasaya aykırı, uluslararası sözleşmelere aykırı grev yasağınızı tanımıyoruz. Biz karşımızda işveren var biliyorduk. 6 aydır onunla müzakere yapıyorduk. İşveren bizim aylardır, hatta 2 yıla yakındır Türkiye’nin allak bullak oluşunu, insanların yoksullaşmasını, işçilerin alım gücünü kaydetmesini hiç dikkate almıyor. Bugüne kadar bizim taleplerimize kulak tıkadı ve mücadeleyi biz onun karşısında sürdürmeye çalışırken bir gece vakti bizim karşımıza çıktılar" diye konuştu.
"Hak kayıplarımızı giderecek rakam ortaya çıkardık"
Hak kayıplarını giderecek bir rakam ortaya çıkardıklarını ifade eden Serdaroğlu, şunları söyledi:
"Sendika olarak işçi arkadaşlarımıza yapmış olduğunuz toplantılarda ve sendikamızın bilimsel çalışmalarında burada hak kayıplarımızı giderecek ve sürekliliği sağlayacak bir rakam ortaya çıkardık. Dedik ki; bizim talebimiz 6 aylık yüzde 130'dur. Benim kaybımın telafisi budur ve ülkenin büyümesi, senin ihracat rakamların, ülkenin hayat pahalılığının karşısında benim geçinebileceğim rakam budur, dedim. Benim önüme bunun yarısının da altında bir rakam koydular. Biz böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Onun için sonuna kadar bu haklı mücadelemizi sürdüreceğiz."