Yaşam

Bedrettin'in köyü dilenerek geçiniyor

Mendil satan çocuklar tarafından dövülen 5 yaşındaki Bedrettin’in, Adana'daki köyü Turgutlu’dayız.

13 Ocak 2010 02:00

Milliyet gazetesinden Şükran Pakkan'ın haberi:

Kendisi gibi mendil satan çocuklar tarafından dövülen 5 yaşındaki Bedrettin’in, Adana Kozan’a bağlı köyü Turgutlu’dayız. Namı diğer Dilenci köyü... Burada genç kızlar ile okula gidenler ‘çalışmıyor’ bir tek. Zaten burada ‘dilenmenin’ tarifi de ‘hayırsever bulmak’...

Bedrettin K. önceki gün Haliç Köprüsü’nün altında feci bir şekilde dayak yemiş halde bulundu, birkaç saat geç kalınsaydı, daha beş yaşındayken, minicik bedenine ağır gelen yükün altında oracıkta son nefesini verebilirdi.

Mesleği dilencilik olan anne ve babası tarafından öğretildiği üzere “Bir ekmek parası için” diyerek Adana’dan gelmiş, İstanbul’da mendil satıyordu. Başka mendilci çocuklar tarafından dövülmüştü, ama köyde yaptırdıkları ev için para toplaması lazımdı. Direndi. 

Ve, Bedrettin’in yaşadığı, yıllar önce Türkiye gündemine ‘Dilenci köyü’ olarak gelen Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Turgutlu köyündeyiz. Evlerinden duman tüten, ayakları çıplak çocuklarıyla, camisiyle, deresiyle, hikâyelerde anlatılan Adana köylerinden. Ama hastası olunca doktoru yok, ilçeye götürecek yolu yok, okula gönderdiği kızını lisede okutacak ekonomik gücü yok.


Taşı toprağı altın...

Derken, 15 yıl önce bir aile “İstanbul’un taşı toprağı altın” diyerek yola çıkıyor. Ve o taşın üzerinde durarak dilenmeye başlıyor. 15 yıl içinde sayısız aile bu yolu deniyor, duyan geliyor. Torbalarla paralar geliyor köye, evler yıkılıyor, villalar yapılıyor, televizyonlar, fırınlar alınıyor. 

Köyün aşağı kısmında yer alan mahallenin adı Bedrettin’in ailesinin soyadıyla anılıyor. Ekranlarda “Devlet dilenci ailenin çocuklarına sahip çıkacak” denilince,  mahallede büyük telaş olmuş. Yabancılarla asla konuşulmuyor, “Bedrettin’in ailesi yok burada, biz tanımıyoruz” diyenler, uzun süren ikna çabalarından sonra hala, teyze, kuzen, yenge oluyorlar.

Mahallede erkekler yok denecek kadar az. Genç kızlar, okul çağındaki çocuklar ve kadınlar, İstanbul’a gönderdikleri eşlerinden, yedi yaş altı çocuklarından haber bekliyorlar.
Ailenin en yaşlı ve sözü dinlenilen üyesi Bedrettin’in de babaannesi olan Hatice K... Yaşlı kadın, “Akrabalarımız çalışmaya gidiyor” diyor. Burada dilenmenin adı çalışmak. “Bunun neresi çalışmak” diye sorunca, “Bak” diyor genç bir adam, “Yolda seni gördüm, bir sigaran var mı, dedim, verdin. Yakar mısın dedim, ateş verdin. Şimdi ben senin sigaranı zorla mı aldım?”

Dilenmenin tarifi de “hayırsever bulmak”...


Çiftçilikten para kazanamayınca, üç yıl önce pes edip, İstanbul’a gidiyorlar. Edirnekapı’da bir ev buluyorlar, çocuklara mendil sattırıp, para kazanıyorlar. Bu arada üç katlı bir ev yükselmeye başlıyor köyde, para biriktikçe inşaata yatırıyorlar.

Dört ay önce amca bir trafik kazasında ölünce köye dönüyorlar. Cenaze için tüm para harcanıyor, yine İstanbul yolu gözüküyor.

S., F. ve A. okul başladığı için babaanneye bırakılıyorlar. S. ise hem okula gidecek, hem de aileye ait 35 büyükbaşa çobanlık yapacak. Geçen cuma İstanbul’a varıyorlar.

Babaanne ve diğer akrabalar hafta sonu televizyondan öğreniyorlar kötü haberi. Hemen şalvarlarının içerisinden çıkardıkları ceplerle İstanbul’daki akrabaları arıyorlar, kundakta annesinin sırtında dilenen bebeğin de devlet tarafından alındığını duyuyorlar. Şok oluyorlar.
Bedrettin’in ailesi son aylarda ölen amcanın (ve dolayısıyla hem yenge hem teyzenin) evinde yaşıyor. Evde, klima, fırın, çanak anten, televizyon, çamaşır makinesi var.


Okula gitmeye hazırlanan A. ile F., haberleri izleyip, annesinden ayrılacak diye çok korkmuş. “Bedoş” dedikleri kardeşlerini görünce de çok ağlamış. “Kimse mendil satmasa, dilenmese daha iyi değil mi?” diyorum, gülüyorlar. Her çocuk ayda 1500 lirayı bulan kazanç kapısı anlamına gelir. Bedrettin, ölüm döşeğinde yatar, A. ile F. tanımadığı insanlara yalvarır, ağabeyleri dilenmekten gelen parayla alınan büyükbaşlara çobanlık yapar, 4 aylık Y. Çocuk Esirgeme’ye yerleştirilir ama köyde bir villaları olur, fena mı?


Çoğu akraba evliliği yapıyor

Bedrettin’in annesi Gülseren ile babası Ahmet, kardeş çocukları. Gülseren’in kardeşi de Ahmet’in kardeşi ile evli. Bu ailede akraba evlilikleri çok yaygın. Ama bunun da bir adı var: “Severek evleniyorlar.” Gülseren ile Ahmet’in S. (12), A. (7), F. (6), Bedrettin (5) ve Y. (4 aylık) isminde beş erkek çocukları oluyor.


Liseye devam oranı yüzde 90

Köyün tek varlığı, ilkokulu. Çocukların yüzde 95’i okula yazdırılıyor ve devamsızlık oranları yok denecek kadar az. Liseye devam oranı ise yüzde 90’larda. İlginç bir şekilde bazı çocuklar matematik dersinde çok başarılı oluyor. Belki paraların üzerindeki rakamlarla erken tanışmaktandır...


A. ile F.’ye “Ne olacaksın büyüyünce?” diyorum, “Polis” diyorlar. Kötü davranmış bir polis onlara, büyüyüp, mendil satan çocuklara iyi davranacaklarmış... “Nerede dileniyordunuz?” diye soruyorum.   F. semtlerin ismine dili dönemeyecek kadar küçük ama “Cincirlikuyu’da, Beştaş’ta, Mecdeköy’de mendil sattım ben” diyor.


Üç kardeşi yakınları kaçırdı


İstanbul’da dilenmesi engellenmek istenerek, saldırı ve işkence sonucu yaralanan B.K.’nın devlet tarafından koruma kararı alınması üzerine, Adana’nın Kozan İlçesi’ndeki ağabeyleri A.K., F.K. ve S.K. yakınları tarafından bulundukları köyden kaçırıldı. İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından alınıp, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne teslim edilmesi gereken üç kardeş bulunamadı. Bunun üzerine Kozan Kaymakamı İzzettin Sevgili, Turgutlu Köyü’ne giderek, K. ailesinin büyüklerini çocukları teslim etmek için ikna etmeye çalıştı. Köy konağında yapılan görüşme sonunda aile, çocukları sabah Kaymakamlık’a teslim etme kararı aldı. Kaymakam Sevgili, “Aile, çocukları gece panik yaşanmaması için sabah getireceklerini söyledi. Bu konuda söz verdiler. Sabah çocukları bekliyoruz, gelir gelmez, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne götüreceğiz” dedi.