Medya

"Baykal'ın konuşması, Kılıçdaroğlu'nun bir daha Külliye'ye adım atmayacağının habercisi"

Akif Beki: Film koptu, başa sarıyoruz; Erdoğan’ın korktuğu şey oldu

11 Ocak 2017 11:38

Hürriyet yazarı Akif Beki, anayasa değişikliği teklifine ilişkin Genel Kurul'da eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın konuşma yapmasıyla ilgili olarak "Binali Yıldırım’ın konuşması, liderler zirvesi fotoğrafına veda gibiydi o yüzden. CHP kılıçları çekti; Baykal’ın konuşması, Kılıçdaroğlu’nun bir daha Külliye’ye adım atmayacağının habercisi gibiydi" görüşünü savundu.

Akif Beki'nin "Yenikapı parantezi kapanırken son kez bakın o fotoğrafa" başlığıyla yayımlanan (11 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Bu tarihi, dönüm noktaları takviminize işaretleyin.

Parti sözcüleri, teklif edilen cumhurbaşkanlığı sistemi üzerine konuşuyorlardı.

15 Temmuz’u, 25 Temmuz’u, 7 Ağustos’u, 1 Eylül’ü nasıl işaretlediyseniz... 9 Ocak'ı da öyle not edin bir kenara.

Üstüne de şunu yazın; 15 Temmuz gecesi açılan büyük uzlaşma parantezi, bugün kapandı.

* * * 

25 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde çekilen liderler zirvesi fotoğrafı, bugün bir daha toplanmamak üzere dağıldı.

7 Ağustos’ta, demokrasi nöbetlerini muhteşem bir finalle taçlandıran ‘Yenikapı Ruhu’, bugün sizlere ömür, tuzla buz oldu.

1 Eylül’de Külliye’deki adli yıl açılışını boykot krizi, Yenikapı ruhunda açılan ilk ciddi çatlaktı. Bugün o ruhun ruhuna Fatiha, tabutuna çivi çakıldı.

Geç bulup çabuk kaybettik

Ancak FETÖ’nün kanlı darbe girişimi gibi bir ihanet bizi birleştirebilirdi...

Darbe direnişinde birliğin, beraberliğin, kenetlenmenin destanını yazdık. Ayrı değil ortak meydanlar kurduk, mitingleri birleştirdik, omuz omuza nöbet tuttuk.

* * * 

Ancak içsavaş tehlikesi gibi bir felaket, geçmişin hatalarından ders çıkarmamızı sağlayabilirdi...

İçsavaşın eşiğinden dönmenin kıymetini bildik, kaderlerimizin bir olduğunu acı bir tecrübeyle fark ettik.

* * * 

Ancak bölünüp parçalanma korkusu, siyasi ve toplumsal kutuplaşmayı bitirtebilirdi bize...

Yarım kalan hesaplarımızı, siyasi zıtlaşmalarımızı bir kenara bıraktık.

Yeni bir sayfaydı.

MHP Lideri Bahçeli ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetini ikiletmedi, Külliye boykotuna son verdiler. AK Parti Genel Başkanı Yıldırım’la birlikte, Beştepe’de 2 saat 40 dakika süren liderler zirvesine katıldılar.

Özlediğimiz toplumsal barışın kavuşma fotoğrafıydı bu. Yeni Türkiye’nin, bir eksikle en klas aile fotoğrafı...

Başbakan Yıldırım açıklamıştı; ister yeni ister mini Anayasa değişikliği olsun, paketi birlikte hazırlama, uzlaşmayla geçirme konusunda tam mutabakat çıkmıştı dörtlü zirveden.

Ama kırkı çıkmadı, hayal oldu.

Bir daha FETÖ ile birleştiremez

Pazartesi akşamı Meclis’teki konuşmaları dinlediyseniz anlamışsınızdır.

Son kez bakın; o fotoğraf mazide kaldı. Yakın siyasi tariha ait bir hatıra artık, anılarda yaşayacak.

Yapılacak değişiklikle başbakanlık kalkıyor, parti genel başkanlığıyla birlikte cumhurbaşkanına geçiyor. Binali Yıldırım’ın konuşması, liderler zirvesi fotoğrafına veda gibiydi o yüzden.

CHP kılıçları çekti; Baykal’ın konuşması, Kılıçdaroğlu’nun bir daha Külliye’ye adım atmayacağının habercisi gibiydi.

* * * 

Hani biz birlikte Türkiye olacaktık ya...

Hani bir daha 15 Temmuz öncesine dönmeyecektik ya...

İşte 15 Temmuz sonrası açılan o büyük uzlaşma parantezi, 9 Ocak’ta kapandı.

Artık 15 Temmuz sonrasına dönüşümüz görünmüyor.

Helalleştik, kucaklaştık, halis muhlis taze bir başlangıca niyet ettik ama baharımız kısa ömürlü oldu.

Kavga siyaseti, geçici bir ateşkes molası vermiş gibi geri geldi, kaldığı yerden devam ediyor.

* * *

O fotoğrafı hatıra albümüne kaldırın. Toplumsal uzlaşmayı, ‘Yenikapı Ruhu’nu özledikçe açar açar bakarsınız burnunuz sızlayarak.

Kim haklı, kim haksız?... Siz hangi tarafı tutuyorsunuz, ben hangisini?... Başkanlığa karşı mısınız, taraftar mı?... Ayrı konu.

Karşılıklı suçlamalara çok vaktimiz olacak.

Bir tespit olarak kayıt düşün sadece; film koptu, başa sarıyoruz.

Erdoğan’ın korktuğu şey oldu.

“15 Temmuz’da yakaladığımız birlik ve beraberlik fırsatını bir milada dönüştüremezsek yazıklar olsun bize” demişti.

Değerlendiremedik, yazık oldu.