Politika

Baykal rozeti taktı CHP Anadolu’da rahatladı

Çarşafı CHP’ye sokan adam’ denen CHP İstanbul İl Başkanı Tekin: Ertuğrul Günay’ın AKP’ye gitme hakkı var da çarşaflı vatandaşın CHP’ye gelme

24 Kasım 2008 02:00

‘Çarşafı CHP’ye sokan adam’ denen CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, çarşaflı üyeler konusuna gösterilen tepkiyle ilgili olarak şunları söylüyor: Hangi tepki? Benim 39 tane ilçe başkanım var. 39’una da gidin, eğer bir tepki varsa istifa edeceğim.

Tekin, Anadolu’dan “Bravo başkanım, arkanızdayız” diye tepkiler aldığını söylüyor ve ekliyor: Erzurum İl başkanım diyor ki, “Benim 5 puanım arttı”. Elazığ İl Başkanım aradı, “Nefes aldık, nefes” dedi.


Tekin, Anadolu’dan “Bravo başkanım, arkanızdayız” diye tepkiler aldığını söylüyor ve ekliyor: Erzurum İl başkanım diyor ki, “Benim 5 puanım arttı”. Elazığ İl Başkanım aradı, “Nefes aldık, nefes” dedi


CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Milliyet gazetesinden Devrim Yeniay'ın sorularını yanıtladı.

Siz CHP’nin başına iş mi açtınız?
Aksine bence çok iyi oldu. O yüzden daha devam edeceğiz zaten, burada kalmayacağız.

Nasıl daha devam edeceksiniz?
Bakın, 50 bin kişi bekliyor şu anda partiye katılacak...

Onların arasında da mı var çarşaf giyenler?
Hiç bilmiyoruz örtülüler mi... Yani Allah aşkına, bize böyle bir talep gelince “Ya sizin eşleriniz örtülü mü örtüsüz mü?” diyeceğiz? Hiç öyle bir araştırmamız yok.

Ertuğrul Günay örneği

Ama Sultangazi’dekini biliyordunuz, çarşaflı hanımın kardeşi zaten belediye başkan aday adayınız olmuş?

Bundan sonra katılacak insanların adaylık talebi yok, sadece katılacaklar, “Ben bu partiye oy vereceğim, bu partiye güveniyorum” diyen insanlar. Yani şimdi CHP’de genel sekreter olmuş, uzun yıllar solda siyaset yapmış Ertuğrul Günay’ın AKP’ye gitme hakkı var da çarşaflı vatandaşın CHP’ye gelme hakkı yok mu? Ben yarın AKP’ye katılmaya karar versem, törene mini etekli eşimle gitsem, bana “Hayır efendim, eşiniz mini etekli, sizi partiye almıyoruz” mu diyecekler? Peki biz niye diyelim?

Ya tepkiler?
Hangi tepki? Benim 39 tane ilçe başkanım var. 39’una da gidin, eğer bir tepki varsa istifa edeceğim. Tam tersine herkes alkışlıyor, helal olsun kardeşim diyor. Beni en az 20 tane il başkanımız aradı Anadolu’dan, “Bravo başkanım, arkanızdayız” diye...

Anadolu bu yaptığınızı daha mı iyi anlıyor?
Anlamaz mı, Anadolu yaşıyor bunu. Erzurum İl Başkanım diyor ki, “Benim 5 puanım arttı, her yere rahatlıkla giriyorum.” Şimdi Gümüşhane İl Başkanım arıyor, dün Elazığ İl Başkanım aradı, “Başkanım” diyor, “Nefes aldık, nefes.” Şimdi ortada böyle bir manzara varken biz neyi sorgulayacağız kardeşim?

Sorgulanan şu; “Kurulduğundan bu yana kadınları çarşaftan kurtarmaya çalışan CHP, şimdi niye onlara rozet takıyor?”
Kim bunu sorguluyorsa gelsin sistemle beraber kavga edelim. 12 Eylül faşizmi bu noktaya getirdi insanları, merkez sağ iktidarlar yarattı kapalı toplumu... Şimdi bu kapalı toplumda suçlu vatandaş mı yani? İnsanlar Kuran kursuyla kahvehane arasında sıkıştırılmışlarsa, burada bizim hiç mi sorumluluğumuz yok?
Bakın, bu insanları çarşafa kim soktuysa o utansın. Kim soktu; bu kapalı topluma sefaleti reva görenler soktu. Kadının bir tanesi Maltepe’de aynen şunu dedi, isterseniz sizi onunla da görüştürürüm. “Ben bu çarşafla yoksulluğumu kapatıyorum evladım, yoksulluğumu. Altımda, üstümde giyecek bir şeyim yok” dedi. Yazık günah ya... Siz şimdi bu insanı mı dışlıyorsunuz?

‘Çarşafa sokanlar utansın’

İyi, ama birtakım CHP’lilere bunları nasıl anlatacaksınız; o çarşaf ve Baykal’lı fotoğrafı nasıl kabul ettireceksiniz?
Biliyor musunuz, bizim bu Cumhuriyet Halkevleri (CHE) projemizde bin kadın çalışıyor ve bu bin kadının 800’ü cumhuriyet mitinglerine katılan kadınlarımızdan.
O kadınlarımızı bir gelip görün, bizim kurslarda türbanlılarla, çarşaflılarla birlikte nasıl yan yanalar. Zaten aklın da, gerçek laikliğin de dediği budur. Sonra biz sosyal demokrat bir partiyiz ya... Sosyal demokrat bir parti kendi vatandaşından korkabilir mi, böyle bir anlayış olabilir mi? Aslına bakarsanız bu noktada Necla (Arat) Hanım’la Tayyip Bey’in düşüncesi paralel değil mi?

Nasıl bir paralellik kuruyorsunuz?
Tayyip Bey ne diyor; “Sizden bizden” demiyor mu, “Ya sev ya terk et” demiyor mu? Şimdi siz de böyle derseniz Tayyip Bey’den farkınız kalır mı? Biz niye korku tünelleri yaratalım? Biz sosyal demokratız kardeşim, her şey, herkes bizden! O korku tünellerini biz aştık artık, tam tersine gelip Kürt sorununu da, türban sorununu da, Alevi sorununu da çözecek parti biziz.

Baykal’la bu konuyu hiç tartıştınız mı?
Hayır hayır, zaten Deniz Bey, aman ne olur, iyi mi bakarlar, eleştirirler mi, bilmem ne diye hiç tereddüt etmedi.

“Türbanlılar üniversiteye girmeli” dediğinizde de mi tartışmadınız?
Tartışmadık, çünkü benim orada dediğim şu: Üniversitede türban sorunu ancak bir CHP iktidarı döneminde çözülebilir.

Türk kadınının yüzde 74’ü kapalı

Nasıl olacak?
Türban siyasi istismar konusu olmaktan çıktığı anda üniversitede de sorun olmaktan çıkar. Bu meseleyi siyasi iktidar bu noktaya getirdi ve bilinçli bir şekilde getirdi. Tayyip Bey çok enteresan şeyler söylüyor. Üstelik çok bilinçli söylüyor. Sizce “Sizden bizden” diye niye diyor? Çünkü elindeki verilere bakarak diyor, ben o verilerini biliyorum.

Nedir o veriler?
Yüzde 74 hanımefendi! Türk kadının yüzde 74’ü kapalı! Biz sosyal demokratlar 30 yıldır iç eksenli kavgayla mücadele ederken bütün alanları bıraktık ve işte şimdi Tayyip Bey o cesaretle “sizden bizden” diyor, bütün olay budur.

Nereden edinilmiş bir veri bu?
Var, bir sürü araştırma şirketleri var onların ve Tayyip Bey de şimdi bilinçli bir şekilde oyların yüzde 74’ünü bloke etmek istiyor. Ama benim asıl anlamadığım, sen bu oyuna neden geliyorsun kardeşim? Biz Erzurum’da 73-77 yıllarında nasıl iktidar olmuştuk, kimlerin oyunu almıştık? İşte bu Sultangazi’dekilerin ailelerinin oyunu almıştık. Niye şimdi o insanları tu-kaka ilan edelim, niye aşağılayalım? Biz sosyal demokrat partiyiz, insanların diniyle, diliyle, ırkıyla niye uğraşalım? Biz bu oyuna gelmeyelim kardeşim!

Bu türban-çarşaf yaklaşımı seçimden sonra da devam edecek mi?
Kesinlikle edecek, biz öyle göstermelik bir şov içinde değiliz.

Peki istemeyecekler mi; bizi partiye aldınız, çocuklarımızı da üniversiteye alın diye?
İşte CHP’nin politikalarında medyamızın anlamadığı nokta bu. Bize bu katılımlar üç ana eksen üzerine oturuyor: Yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk. Katılanların hepsi önce “Bizi bunlardan kurtarın” diyor. 

Necla Arat: Başörtüsü kabul, itirazım çarşafa

Baykal, tesettüre özgürlük mü verecek?

CHP'ye iki büyük transfer

Diğer talepleri sonra mı hallederiz diye düşünüyorlar?
Efendim, öyle bir talepleri yok, onlar yoksulluktan, işsizlikten, çalınıp çırpılmaktan kurtulmak istiyorlar. Bakın, ben il başkanı olduktan sonra ilçeleri gezmeye önce en az oy aldığımız yerlerden başladım. Sultanbeyli’den, Ümraniye’den... Samimi olarak itiraf etmek istiyorum, herkes ilgisizdi bize. Ama son beş aydır yaşadıklarımızı anlatamam.

Ne oldu beş ayda?
Birincisi biz gerçekten çalışıyoruz. Seçim startını geçen mayısta verdik ve bütün yaz ful çalıştık. Bütün ilçeler dahil hiçbirimiz tatil yapmadık. Örgüt inanılmaz heyecanlı. Ben günde 15 saat çalışıyorum, pazarlar dahil. Ama bizim çalışmamız olayın bir boyutu. Diğer boyutu dediğim gibi ekonomik kriz, işsizlik ve yolsuzluk.

Siz de fırsatı değerlendiriyorsunuz?
Tabii, çeşme ciddi bir şekilde akıyor ve bizim de kovamız bu kez hazır.

Aldığınız tepkiler en çok neye oluyor?
Mesela diyorlar ki, “Eskiden aynı camide namaz kılardık. Şimdi benim eşim hâlâ çarıkla dolaşıyor, onların ki Hermes eşarp takıyor.” Bunu AKP’nin en güçlü olduğu yerlerdeki vatandaşlar söylüyor. Hele de First Lady’nin bilmem kaç milyarlık o yüzüğü nasıl rahatsızlık yaratmış, inanılır gibi değil. Kendileri yoksulluk içinde yaşarken, seçtiklerinin lüks içinde yaşamasını hazmedemiyorlar.
Şimdi hepsi AKP’ye bir ders vermek istiyor. Ayrıca tabii bir de merkez sağ ya da solda olup çeşitli sebeplerle AKP’ye oy vermiş bir seçmen kitlesi var. Onlar da umduğunu bulamamış vaziyette, “Aldatıldık” diyorlar. Konuştuklarımızın neredeyse tamamı, “Aman biz bunlara bir ders vereceğiz, siz dik durun” diyor.

Sanki herkes bu seçime bileylenmiş gibi, öyle mi?
Kesinlikle, bu seçim tam bir uyarı seçimi olacak. Hani Sayın Başbakan bazen meydan okuyor ya, orayı alırım burayı alırım diye, seçmen de, çok affedersiniz, ama biraz zor alırsın diyecek. Sekiz ay önce böyle bir algı yoktu, ama şimdi bu noktaya gelmiş vatandaş. İntikam duygusu gibi bir şey olmuş.

CHP de şunun bilincinde mi; “Bu seçimde yaptık yaptık, yoksa öyle bir rüzgâr eser ki kimse olduğu yerde kalamaz..”
Çok zor bir soru bu, ama bir kere şunu söyleyeyim, evet bu bilinç var. 29 Mart bir dönüm noktası. Ama sadece CHP için değil, Türkiye için de bir dönüm noktası. Türkiye ya var olacak ya gerçekten başka bir şey olacak.

Aynı şey CHP için de geçerli?..
Evet, aynı şey CHP için de geçerli. Mesela ben başarılı olamazsam giderim, ama şunu da unutmayalım: Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlarını çözebilecek deneyimi olan bir tek lider var, o da Deniz Baykal. Türkiye artık Deniz Baykal’ı kullanabilmeli.

Derviş konusu beklemede...

Şişli ne olacak; Sarıgül’le Baykal’ın barışma olasılığı var mı?
Artık yok, o yol tamamen kapandı.

O zaman CHP Şişli’yi kaybedecek?..
Ne iddiasına giriyorsunuz?

Kimi çıkaracaksınız?
Çok tecrübeli, çok bilgi birikimi olan bir adayımız var.

Şu ana kadar kaç adayınız belli oldu?
39 ilçeden 20’si belli. Çoktan seçim ofislerini oluşturdular, harıl harıl çalışıyorlar.

Büyükşehir adayınızı nasıl belirleyeceksiniz?
Örgütümüze soruyoruz. Kamuoyuna soruyoruz. Bugüne kadar üç tane anket yaptık. Herkesten gelecek fikre açığız.

Anketlerde en çok öne çıkan isim kim?
Pek çok isim var, ama son haftalarda eğilim Kemal Kılıçdaroğlu yönünde.

Ya peki Kemal Derviş; onun ismi de konuşuluyor?
Evet, kamuoyuna yansıyan aday adayları arasında Kemal Bey’in de adı geçiyor. Bizim Kemal Bey’in ismine ilişkin herhangi bir tereddüdümüz yok. Kendisi eski milletvekilimizdir. Eğer talip olursa bundan ancak şeref duyarız.

Siz teklif götürdünüz mü?
Şimdi biz aday belirlemek için işadamlarından STK’lara kadar herkese “Kimi görmek istersiniz?” diye soruyoruz. Gelen önerilerden parti olarak bizim de uygun bulduklarımıza “İnsanların sizinle ilgili böyle bir niyeti var” diye iletiyoruz. Bu anlamda Kemal Bey’le de bir kontağımız oldu, ama henüz bir sonuca ulaşmadı, şimdilik beklemede olan bir konu.

Peki Derviş’ten bir “hayır” yanıtı geldi mi?
Biz sadece bu niyeti ifade ettik, inanın bu aşamada söylenebilecek olan bu kadar.

İstanbullu sizce nasıl bir adaya oy verir?
Yolsuzlukların önünde durabilecek bir başkan istiyorlar. İstanbullu için şu anda yükselen değer bu. Gittiğim en ilgisiz alakasız yerde bile diyorlar ki “Aman karşımıza temiz bir isim çıkarın, yoksa oy vermeyiz.”

22 Temmuz’da yaptığınız neyi yapmayacaksınız 29 Mart’ta?
Sandığın başından ayrılmayacağız. Altı aydır sandık görevlisi eğitiyoruz. Hedef 90 bin.

Kapı kapı yapılan yardımlardan korkmuyor musunuz?
Bizim yardım dağıtmaya imkânımız yok. Biz kendi projelerimiz için bile yardım topluyoruz. Bizim Deniz Fenerimiz yok. Ama dağıtılan yardımdan da hiç korkmuyoruz. Türk halkı çok zekidir; tabii ki yardımı alacak, AKP bu yardımı kimin parasıyla veriyor, kamu parasıyla veriyor. Vatandaşımız yardımı alacak, oyunu da CHP’ye verecek.

Ya peki tarikatlar, cemaat ilişkileri... Onları nasıl aşacaksınız?
Aslında cemaatlerde de çok ciddi bir kırılma başladı. Çünkü cemaatlerin de önemli kesimi bu yolsuzluklara bulaştı. Elimizde çok ciddi tespitler var, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız.

Geçmiş olsun Mehmet Ali Bey’

Taha Akyol’un köşesindeki bir soruyu aynen aktaralım: “CHP birkaç örtülü kadını gösterişli bir biçimde üye yapınca başı örtülü kitlelerle ruhi bir iletişim mi kurmuş oldu?”
Vardı zaten, öyle bir ruhi iletişimin olmaması söz konusu olabilir mi? Örneğin benim şu anda binlerce seçmen kitlem var Ardahan’da, en son yüzde 36 oy almışız. Ama Ardahan’daki kadınlarımızın yüzde 80-85’i kapalı. Ne diyecek şimdi Taha Bey? Yine geçen gün çıkardım baktım, CHP’nin 77 mitingi fotoğrafına; örtülüsü, örtüsüzü, şapkalısı, çarıklısı kimler yok ki... Biz zaten şimdi o özlenen CHP’nin arayışı içindeyiz.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin “Günaydın” dedi CHP’ye; Şahin’e bir yanıtınız var mı?
Ben de Mehmet Ali Bey’e “Geçmiş olsun” diyorum. İsterse 22 Temmuz’da yüzde 96 oy aldığı yere şimdi benimle gelsin de neye geçmiş olsun diyorum görsün. Gelsin Akfırat’a gidelim, Yenidoğan’a gidelim. Doğrusu ben oralarda Mehmet Ali Bey’le dolaşmayı çok istiyorum.

Peki, Baykal dedi ki, “Kılığımız kıyafetimiz şöyle olabilir, böyle olabilir, kime ne? Bizi kimsenin tasnif etmesine, etiketlemesine izin vermeyeceğiz!” Şimdi bu cümleyi Erdoğan söyleseydi AKP’yi kapatma davasının maddeleri arasına girer miydi, girmez miydi?

Ama Erdoğan öyle söylemiyor ki; Erdoğan “Sizden bizden” diyor. Deniz Baykal sizden bizden mi diyor; Baykal “Hepimiz eşitiz” diyor.

Arat’la o kadınlarımızı buluşturacağım

Necla Arat’la meselenizi ne yapacaksınız?
En kısa zamanda Necla Hanım’la İstanbul’da üyemiz olan türbanlı, çarşaflı kadınlarımızı bir araya getireceğim. Bir dinlesin Necla Hanım onları, onlar da Necla Hanım’ı dinlesin. Çünkü o kadınlarımız da Necla Hanım’ın eleştirisine çok alınmışlar. Karşılıklı konuşmaya ihtiyaçları var. Bunu hemen bu hafta yapmayı planlıyorum.

Kabul eder mi Necla Arat sizce?
Milletvekilidir, lütfeder kabul ederse mutlu oluruz.

Aslında tepkiyi sadece Necla Arat değil, o çarşaflı hanımın Erzurum’daki ailesi de göstermiş galiba?
Hayır, tam tersine, o uzaktaki akrabaları da önümüzdeki günlerde Erzurum’da partimize katılacaklar. Bakın ortada gerçekten enteresan bir durum var. Bu katılımların altyapısını hazırlayan iki ilçe başkanımız Alevi. Katılanların ailelerinin yarısı AKP tabanından, yarısı DTP. Niye; çünkü insanlar sığınacakları bir liman arıyor ve onlar için limanın adı CHP.