Politika

Baykal: Paralar AKP için kullanıldı

Deniz Feneri'nde toplanan paraların AKP'nin finansmanında kullanıldığının anlaşıldığını belirten CHP lideri, 'AKP siyasetinin arkasında yetim hakkı, haram para yatı

09 Eylül 2008 03:00

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin Yerkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısını İzmir'de yaptı. Toplantı öncesinde kameraların karşısına geçen Baykal, Deniz Feneri Derneği ile ilgili iddialar üzerine açıklamalarda bulundu. Almanya'da Deniz Feneri Derneği aracılığıyla toplanan paraların Türkiye'de bir televizyon kanalının 3'üncü katına yani yönetim noktasına gönderildiğini anımsatan Baykal, şunları söyledi:

"Yardım topluyoruz diye Almanya'daki vatandaşlarımızdan para almışlar. `Din, iman, insanlık' demişler para almışlar. Parayı Türkiye'ye getirmişler. Para ile AKP siyasetini finanse etmişler. AKP siyasetini finanse eden karanlık kaynaklar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu onlardan birisidir. Tek bu kaynak da değildir. Böyle bir çark dönüyor. Parayı bir siyaseti finanse etmek için göndermişler. Bu kul hakkı yemek değil mi? Bu yetim hakkı yemek değil mi? Bu ne bu? Bunu doğal karşılamak mümkün mü? Böyle birşey yok demek mümkün mü? Böyle bir şey var. AKP siyasetinin arkasında yetim hakkı, haram para yatıyor. Eskiden insanlar zengin olmak için yolsuzluk yapardı. İlk kez doğrudan siyaseti finanse etmek için yolsuzluk yapılıyor. Bu yolsuzluğu yapanların kimsenin gözlerini içine bakmaya, insan içine çıkmaya hakkı yok."

TELEFONLA HABER ALDI

Deniz Baykal, bugün Almanya'da görülen Deniz Feneri Derneği davası ile ilgili yeni bilgiler aldığını söyledi. Baykal, bu tezgahta Türkiye'de başrollerde Kanal 7'nin başında gözüken kişi Zekeriya Karaman ile Mehmet Gürhan'ın olduğunu ileri sürerek, davanın tutuklu sanıklarından Gürhan'ın mahkemede ifadesini değiştirdiğini iddia etti. Baykal şunları söyledi:

Gürhan ifade değiştirdi

YİMPAŞ'ın paraları AKP'ye gitmiş

"Savcının iddianamesinde Mehmet Gürhan `Evet bana başbakana teslim edilmek üzere bu para verildi' diyor. Bir başka sanık var. O da diyor `Mehmet Gürhan'a Başbakana vermesi için bu paraları teslim ettim' diyor. O da tutuklu. 7 defa soruluyor 7 defa evet diyor. Bugün mahkemede biraz önce öğrendik. Mehmet Gürhan, `Ben Başbakan'a bu parayı vermedim. Kayda geçsin' demiş. Hakim de `Geçirin kayda' demiş. Konuşmaya geçecekleri sırada, bir kez daha Mehmet Gürhan kalkmış. Tekrar söz istemiş ve `Ben bu parayı Başbakana vermedim. Tekrar kayda geçmesini istiyorum' demiş. Hakim de `Sen Başbakan'ın avukatı mısın?' diye sormuş."

SALDIRARAK YOLSUZLUĞU SAKLAYAMAZ

Bu yolsuzluk konusunda Başbakan'ın tanık olunmadık şekilde heyecan, telaş, tedirginlik içinde ortaya atıldığını anlatan Baykal şöyle devam etti:

"Ortalığı birbirine kattı. Toz dumanı ayağa kaldırdı. Büyük mücadele açtığı izlenimini verdi. Mücadele yeni başlamıştır. Taksitle önümüzdeki günlere randevu vermiştir. Yani başbakan bir büyük mücadele açmış görüntüsü vermektedir. Mücadeleyi neden açıyor Başbakan? Yolsuzluk karşısında takınması gereken tavır olduğunu düşünmek mümkün değildir. Ortada bir yolsuzluk olayı var. Başbakanın söylemesi gereken, ondan beklenen şeyler var. Bunları yapmadan, birilerine hücum ederek, onları hedef alarak, seçerek bir yayın grubunu ve onun başkanını yıpratma, saldırmaya yönelik bir kampanyayı açarak ortadaki somut yolsuzluk olayını gözlerden saklaması mümkün değil. Bu toz duman yatışmaya başladı. Gerçekler ortaya çıkmıştır."

 
RAFİNERİ KONUSU

Baykal, ayrıca Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın açıkladığı, rafineri için Başbakan'dan ruhsat istemesine karşılık, Başbakan Erdoğan'ın ruhsatı Çalık Grubu'na vereceğini söylediğinin hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu:

"Başbakan, rafineri ruhsatını Çalık Grubu'na vereceğini, Putin, Berlusconi ile birlikte çalışma yapacakları söylemiş. Başbakan, `Çalık Grubu'na vereceğim' demiş. Bunu Aydın Doğan söyledi iki gün önce. Kulaklarıma inanamadım. Bu sözleri Başbakan söyledi mi söylemedi mi? Ben bunu öğrenmek istiyorum. Başbakan `Ben rafineri ruhsatını Çalık Grubu'na vereceğim, sana vermeyeceğim. Putin, Berlusconi ile işbirliği yapacak?' dedi mi, demedi mi? Dediyse, bu Türkiye'de siyaset nasıl yapılıyor, devlet nasıl yönetiliyor bunu ortaya koyması açısından fevkalede önemli. Uluslararası liderlerin adının yolsuzluk söylentilerine Başbakan tarafından karıştırılmış olduğunun ifadesidir bu. Yani bu laf söylendiyse bir yolsuzluk iddiasına Sayın Erdoğan, Putin'in Berlusconi'nin adını da sokmuş demektir. Şirket kayırma, tercih etme, şirket engelleme devletin doğrudan doğruya işin içinde bulunduğu ticari çıkar ortaklıkları, bu garip bir manzara. Aydınlığa kavuşturulmalı."