T24 - Odatv yazarı İklim Bayrtaktar'ın Soner Yalçın ile yaptığı telefon görüşmesinin dinlemeye takılmasıyla ortaya çıkan Baykal hakkındaki 'sözlü taciz' iddiaları gündemin ilk sıralarında yer aldı.
Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş ile telefonda görüşen Baykal, 'Belli ki birinci komployu partinin yani CHP’nin yaptığını iddia etmek için dayanak oluşturmaya çalışıyorlar' dedi. Aslı Aydıntaşbaş'ın bugün (9 Mart 2011) yayımlanan yazısı şöyle:
‘Hem bana hem Kemal Bey’e komplo’
Deniz Baykal, telefonda köpürüyor. Haksız değil. CHP eski lideri, devrilmesine neden olan skandalından on ay sonra ikinci kez içinde ‘kaset’, ‘seks’ ve ‘internet’ sözcükleri geçen bir komplonun kurbanı.
Her şey, Ergenekon’da gözaltına alınan alınıp savcılıktan bırakılan Oda TV muhabiri İklim Bayraktar’ın ifadesinde röportaj için gittiği Baykal’ın kendisini taciz ettiğini öne sürmesiyle başladı. İddiaya göre Bayraktar, Baykal’la görüşmesinden sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ardından Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’e giderek tacizi anlatıyor, ardından da Baykal’la görüşmesini kasete almayı teklif ediyor.
Israrla görüşmek istedi
Dün telefonda görüştüğüm Baykal, sadece taciz iddiasını şiddetle reddetmekle kalmadı, garip olaylar silsilesini “Sadece bana değil CHP’nin içini karıştırmaya yönelik bir komplo” diye tanımladı. Deniz Bey’e göre bu mizansenin amacı, halefi Kemal Kılıçdaroğlu’nu da bir şekilde olayın içine katarak geçen mayıstaki kaset skandalını da CHP’ye mal etmek.
“Belli ki birinci komployu partinin yani CHP’nin yaptığını iddia etmek için dayanak oluşturmaya çalışıyorlar. Bu komployu hayata geçirmiş olsalardı, bir süre sonra o dinleme kaydı ortaya dökülecekti ve denilecekti ki bu komployu yapan asıl Kemal Bey. Kemal Bey’i niye böyle bir şeye karıştırıyorsun?”
Deniz Bey’e olayın detaylarını soruyorum. Birkaç ay önce OdaTV’de gönüllü olarak (maaşsız) çalışmaya başlayan İklim Bayraktar, Baykal’dan randevu almış.
Hikâyenin kalan bölümü Baykal şöyle anlatıyor: “Gazeteci olduğu iddiasıyla birkaç kez arayarak ısrarla görüşmek istedi. Daha önce çektiği bazı fotoğrafları vereceğini söyledi. Daha önce karşılaşmadım, tanışmadım. Telefon görüşmesi de yok.”
Öyle yerde olur mu?
Baykal’ın Meclis’teki odasının eski bir genel başkana yaraşmayacak ölçüde mütevazı olduğuna dair gazete haberleri çıkmıştı. Deniz Bey anlatıyor: “Görüşmenin geçtiği Meclis’teki 22 metrekarelik bir oda. Oda, koridordan panellerle ayrılmış, ses yalıtımı da yok. Yüksek sesli konuşmalar dışarıdan rahatlıkla işitiliyor. Dışarıda da bekleyen 10 kişi var. Herkes her an kapıyı açıp içeri girebilir.”
Baykal “Böyle bir ortamda taciz ya da tecavüz iddiasına inanmak için geri zekâlı olmak lazım” diye ekliyor. “Ayrıca taciz iddialarının dile getirileceği yer gazete sütunları değil yargı merciidir.”
Sonra defalarca aradı
Baykal’ın hatırladığı kadarıyla İklim Bayraktar’ın ziyareti, 10-15 dakika sürmüş. Herhangi bir fotoğraf çekilmemiş ya da gösterilmemiş. Ardından Baykal’ın hatırladığı kadarıyla ‘mutlu’ bir havada ‘gülümseyerek’ ayrılmış. (Baykal dışarıda bekleşenlerin buna şahit olacağını söylüyor.)
“O gazeteciyle tek görüşme budur” diyen Baykal, daha sonra İklim Bayraktar’ı aramadığını, ancak gazetecinin kendisini defalarca aradığını anlatıyor.
“Bu aramalardaki buluşma talepleri, evine çağırma talepleri Deniz Baykal tarafından kararlılıkla reddedilmiş” diye söylüyor avukatlarla hazırladığı metinden okuyarak, “Bu şantaj ve komplo projesinin yaşama geçirilmesine fırsat verilmemiştir.”
Baykal’a göre amaç, 10 ay önceki kaset skandalını bir şekilde ‘parti’ üzerine yıkmak.
Daha da önemlisi, “CHP’nin içini karıştırmak.”