Dünya

Batı basınında Suriye tartışılıyor

İngiltere, ABD, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya ve Fransa medyalarında da Suriye konusu hakim...

29 Ağustos 2013 12:33

İngiltere'de gazeteler bugün Suriye'ye askeri müdahale yapılabilmesi için hükümetin İngiliz Parlamentosu'na öneri sunmasına dair gelişmeleri ve iç savaşın Suriye'nin komşularına etkilerini ele alıyor.

Financial Times, manşetten duyurduğu haberde İngiltere Parlamentosu'na Suriye'ye müdahale edilmesine izin verilmesi için önerge sunma hazırlığında olan Başbakan David Cameron'ın 180 derece dönmek zorunda kaldığını yazıyor.

Gazete, Başbakan'ın sabah saat 7'de İngiltere'nin 24 saat içinde sivillerin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına izin veren bir önergenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunulacağını söylediğini, ama bunun Rus vetosuna takıldığını bildiriyor.

Financial Times ayrıca saat 10'da BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un kimyasal silah denetçilerinin araştırmalarını tamamlamaları için dört güne daha ihtiyaçları olduğunu açıkladığını aktarıyor.

Gazetenin haberinde, bu açıklamanın ardından, Irak Savaşı'ndan kalma kötü anıları olan ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin BM denetçilerinin görevlerini tamamlayabilmeleri için hükümetin tezkere önergesinden desteğini kısmen çektiği bilgisi de var.

 

Guardian: Suriye, saldırının geniş etkilerine dair uyarıyor

 

Guardian gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'ye askeri müdahale başlatması durumunda olabilecekler hakkında Suriye'nin Birleşmiş Milletler büyükelçisinin sözlerine yer veriyor.

Gazetenin haberine göre, Büyükelçi Beşar el Caferi, "Libya ve Irak'ta olanlar da akılda tutulduğunda" Muhammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin, "teröristlerin Afrika'ya yayılmasına yol açtığını" söyledi.

Guardian, Şam'ın da benzer mesajlar vererek, "muhaliflerin arasında cihatçıların da olduğu yolundaki endişelerden faydalanmaya çalıştığını" öne sürüyor.

Gazete bir başka haberinde, geçmişte kendilerine Suriye Hava Kuvvetleri hakkında güvenilir bilgi aktaran bir kaynağın, 13 pilotun Batılı güçlerin saldırılarına karşı intihar pilotu (kamikaze) olmaya gönüllü olduğunu söylediğini yazıyor. Ancak Guardian, bu bilgiyi doğrulatamadığını da habere eklemiş.

Kendilerine mesaj gönderen kişi, "Amerikalıları ve İngilizleri durdurmak için Suriye ordusunda her an intihara saldırısına hazır 8 bin şehidimiz var" demiş.

Guardian, Londra'da Parlamento önünde askeri müdahaleye karşı protesto yapıldığına da dikkat çekiyor.

Gazetenin bir başka haberiyse Suriye'ye askeri müdahalenin yasallığıyla ilgili. Guardian, konuştukları hukukçuların, Amerika ve müttefiklerinin Suriye'ye müdahale için uygun yasal bir argüman sunabileceğine inanmadıklarını söylediklerini yazıyor.

Gazetenin haberi, savaşın meşru kılınması için uluslararası ortamda kabul edilen tek savın meşru müdafaa olduğuna ve Amerika'nın Suriye'deki iç savaşın kendilerine yönelik bir tehdit oluşturduğunu savunmakta zorlanabileceğine dikkat çekiyor.

 

Telegraph: Suriye Türkiye'nin güvenliğini tehdit edebilir

 

Telegraph gazetesi, Suriye'yle ilgili haberlerinde öncelikle, askeri müdahale olması durumunda ülkenin nasıl misilleme yapabileceğini yazmış.

Aralarında İsrail, Ürdün, ve Suriyeli muhaliflerin de olduğu olası misilleme listesinde bir seçenek de Türkiye. Gazete, Esad karşıtı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sınırdan muhaliflerin ve silahların geçmesine izin verdiğini hatırlatıyor ve ekliyor: "Esad'ın yaptığı söylenen Reyhanlı'daki bombalı saldırı, Erdoğan'ın Suriye politikasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmek isteyen yerel halkı sokaklara döktü.

Bu gibi saldırıların devam etmesi, kendisinin otoritesine darbe vurabileceği gibi, Suriye'nin de önemli bir NATO üyesinin güvenliğini tehdit edebileceği yönünde Amerika'ya açık ve net bir mesaj gönderecektir."

Telegraph gazetesi bir başka haberinde İngiliz Parlamentosu'na askeri müdahale tezkeresi görüşmelerinde sunulmak üzere hükümet tarafından hazırlanan dosyanın ana kısımlarının video paylaşım sitesi YouTube'dan alınan videolardan oluştuğunu yazıyor.

Gazete, dosyanın, "kimyasal saldırının ardında Esad'ın olduğu yönünde iddialarını doğrulamaları için David Cameron ve Barack Obama'ya yapılan baskının arttığı bir dönemde" yayınlanacağına dikkat çekiyor.

 

‘Aceleci davranılması büyük hata’

 

Telegraph için bir makale kaleme alan Peter Oborne, Suriye konusunda bir karar alınması için aceleci davranmanın büyük hata olacağını yazıyor.

Irak Savaşı için mecliste yapılan görüşmelerde söylenenlerle, bugün Suriye hakkında söylenenler arasında "korkutucu bir benzerlik" olduğunu yazan Oborne, dönemin başbakanı Tony Blair'in "ellerinde Irak'ta kitle imha silahı olduğuna dair güvenilir kanıtlar olduğu" savının saçmalık olduğunun ortaya çıktığını hatırlatıyor.

Yazar, bu yüzden Cameron'ın kanıt sunmak zorunda olduğunu söylüyor ve ardından Mısır'da olanlara dikkat çekiyor: "Ortadoğu'da çok daha korkunç olaylar oldu. Mısır'da askeri cunta bin kişiyi vurdu, ama nedense kınama gelmedi."

 

Times: Seçmenler askeri müdahaleye karşı

 

Times gazetesi, İngiltere'de YouGov araştırma şirketi tarafından gazete için yapılan bir kamuoyu araştırmasına dayanarak, son 24 saatte askeri müdahale planlarının açıklanmasıyla oy verenlerin plana muhalefetinin arttığını yazıyor.

Gazete, 26 ve 27 Ağustos'ta halkın %25'inin askeri müdahaleyi desteklediğini, ama bunun 27 ve 28 Ağustos'ta %22'ye gerilediğini aktarıyor.

Aynı şekilde, Times için yapılan araştırmaya göre, askeri müdahaleye muhalefet %50'den 24 saat içinde %51'e çıktı.

 

Independent: İsrail, Suriye'den atılacak roketlere karşı hazırlanıyor

 

Independent gazetesine Kudüs'ten yazan Ben Lynfield, olası bir Suriye saldırısına karşı İsrail ordusunun yüzlerce ihtiyat personelini göreve çağırdığını anlatıyor.

Gazeteye konuşan ama ismini vermeyen bir hükümet yetkilisi, kabinenin yaptığı görüşmelerde Suriye'nin saldırma olasılığının "düşük" olduğuna kanaat getirildiğini söyledi.

Independent, buna rağmen, İsraillilerin gaz maskeleri ve diğer acil durum gereçleri almak için ülke çapında kurulan dağıtım merkezlerinde kuyruk olduğunu aktarıyor.

 

'Almanya çoktan işin içinde'

 

Westedeutsche Zeitung'da yer alan yorumda, çekimser bir tutum benimseyen Almanya'nın ister istemez Suriye krizinin içinde olduğu belirtiliyor:

“ABD'ye sadık birkaç ülke dışında Avrupa'nın suya sabuna dokunmadan yoluna devam edebileceğine inanan varsa, bu görüşlerini düzeltmeleri gerekecek. Almanya çoktan işin içinde. Türkiye'deki Patriot füzeleri, Akdeniz'deki dinleme teknolojisine sahip donanma istihbarat gemisi ve yakında kullanılması muhtemel AWACS savaş uçakları ile Suriye meselesine çoktan dahil olmuş durumda. Kurtuluşu Almanya'da arayan on binlerce Suriyeli mülteciyi de unutmamak gerek tabii… Suriye, şimdiden antik dönemleri andıran büyük bir trajedi haline geldi. Almanya'nın, sonunda ortalığı toplamaktan başka seçeneği yok.”

Ülke çapında yayınlanan gazetelerden Münih merkezli Süddeutsche Zeitung ise konuyu ABD cephesinden değerlendiriyor:

“Uzaktan atılacak füzelerle yapılacak caydırma amaçlı bir saldırı, Amerika Birleşik Devletleri'ni dünya çapında asgarî normların hamisi konumuna getirir. Bunun maliyeti ve riskleri de çok büyük olmaz. Asgarî girişimlerin sorunları çözmediğini Obama da biliyor olsa gerek. Ancak ABD, daha fazlasını yapabilecek durumda değil. Obama, küçük bir çaba ve riskle, büyük bir mesaj vermek istiyor. İnsansız hava uçakları, güdümlü füzeler ve sınırlı sorumluluk gerektiren diğer eylemler bu isteğe uygun düşüyor. Yani Obama, İran'ın nükleer silahlanmasını kabul etmeyeceğini açıklıyorsa, uranyum zenginleştirme tesisleri ülkenin her tarafına dağılmış olan İran bunu ciddiye almalı.”

Der Tagesspiegel gazetesinde de ABD Başkanı Barack Obama'nın tutumu değerlendiriliyor:

“Şu an pek çok şey, eskisinden farklı. Afganistan ve Irak karşılaştırmaları yersiz. Şu an Washington'da askeri müdahalelerden kaçınan bir Nobel Barış Ödülü sahibi yönetimde. Obama Irak'tan, Afganistan'dan çekilme stratejisi izledi. Libya'da hava sahasının kontrolünü Fransa ve İngiltere'ye bıraktı. Amerikalılar savaş yorgunu. Büyük bir çoğunluk Suriye savaşına hiçbir şekilde bulaşılmamasından yana. Sağcı Cumhuriyetçiler, Obama'yı Esad'a karşı askeri operasyon düzenleyerek, El Kaide'nin ekmeğine yağ sürmekle suçluyor. Suriye'de istikrarın sağlanması ya da ülkenin demokratikleştirilmesi idealine ise hiç kimse sahip değil. Durum çok karmaşık ve Suriye'de petrol de pek yok. Obama'yı bekleyen tek şey yenilgi.”

 

'Sözlerinin arkasında durmak zorundalar'

 

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinde, olası bir müdahalenin sonuçları üzerinde duran bir yorum yer alıyor:

“Artık kaçınılmaz gibi görünen bir askerî müdahale ne getirecek? Böyle bir müdahalenin ağır insan hakları ihlâllerinin kabul edilmeyeceğini ve bir Amerikan başkanının çizdiği kırmızı çizgilerin aşılamayacağını tüm dünyaya göstermesi gerekiyor. Barack Obama ve müttefiki İngiltere Başbakanı David Cameron, dünya güvenliğinin öncüleri olarak harekete geçme becerisini kaybetmediklerini göstermek istiyor. Suriye Devlet Başkanı'nı tehdit ettiler, şimdi sözlerinin arkasında durmak zorundalar. Bunun için yine, hatta belki de kimyasal saldırıda ölenlerden çok daha fazla sayıda insanın ölmesi gerekecek. Peki, dünya bu gövde gösterisinden sonra daha mı güvenli bir yer olacak? Burası kuşkulu.”

 

Gizli servis, Başkan Obama'ya hangi kanıtları sundu?

 

Rus gazetesi Komersant, Suriye'ye yapılması muhtemel müdahaleye şu satırlarla değiniyor:

“Gelişmeleri ABD'nin tutumu belirleyecek. Gizli servis, Başkan Obama'ya hangi kanıtları sundu? Obama müdahaleden önce Birleşmiş Milletler'den yetki almayı deneyecek mi? NATO çevrelerinde açıkça dile getirilmese de, Fransa ve İngiltere dışındaki bütün müttefiklerin ABD'nin tutumunu desteklediği söylenemez. Belli noktaları hedef alan silahlı darbenin dışına çıkıldığı takdirde Batı, Suriye'deki iç savaşta aktif taraf olur. Bu durumda da Washington, Şam'da iktidar değişikliği istemediği tezine sığınamaz. Obama, bu yolu benimsemesi için kendisine, örneğin, Türkiye tarafından zorlama yapılmamasına dikkat etmeli.”

Madrid'de yayımlanan El Mundo gazetesinin yorumunda ise Suriye'nin muhtemel bir müdahaleye misillemede bulunacağı belirtiliyor:

“Suriye krizindeki gelişmeler birbirini izliyor. Kimyasal silaha başvurduğu için Şam rejiminin cezalandırılması artık gün meselesi. Amerikan medyasındaki haberlere göre, yıldırım operasyon 24 ila 36 saat sürecek. Başkan Barack Obama ve Başbakan David Cameron'un kurmayları koordineli hava operasyonunu inceden inceye planladı. Suriye ordusu bombardımana mutlakla karşılık verecektir. Bunu yaparken de elindeki bütün imkânları kullanacaktır.”

Fransa'nın önde gelen günlük siyasi gazetelerinden Liberation da askerî müdahalenin ‘eli kulağında' olduğu yorumunu yapıyor:

“Kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmak, vahşettir. Beşar Esad zaten aylardır kendi insanına kıyıyor, Suriye halkına işkence ediyor. Batının tepkisi ise oldukça geç ve ‘seçici' oldu. Bombardıman hangi noktaları hedef alacak? Güdümlü füzeler, ‘Şam kasabını' katliama son vermeye ikna edebilecek mi? Aynı zamanda da Suriye'de iktidar değişikliği olmasının istenmediği söyleniyor. Devletler topluluğu Suriye'deki muhalif kanadı destekleyip silahlandırmayı beceremedi. Hatta muhalefet henüz laik, demokrat ve milli iken bunu istemedi. Siyasi irade eksikliği yüzünden meydan Rus, İranlı veya Suudi hamilerinin desteğindeki gruplara, İslamcılara kaldı. Meşruiyeti şüphe götüren ve kötü hazırlanmış bir askerî operasyonla Suriye kurtarılamaz.”

Torino'da yayımlanan İtalyan gazetesi La Stampa Şam rejimini hedef alan olası askerî operasyonun siyasi statükoyu fazla etkilemeyeceği görüşünü savunuyor:

“Askerî operasyon sadece Ortadoğu'nun siyasi statüsünü tasdik etmeye yarar. Yani İsrail – Filistin müzakereleri rafa kalkar, Arap iç savaşları sürer, Avrupalılar pasifliğini sürdürür ve ABD de dikkatini Asya ile ekonomik kriz üzerinde yoğunlaştırır. Dostları lider Obama'ya kafası karışık gözüyle bakarken, aleyhtarları ne yapacağını bilmediğini söylüyor. Obama, Cameron ve Hollande'ın sırf İran olan bitene kulak verdiği için Suriye'ye yüklendiği gerçeğinin hepsi farkında. Batı'nın, görmezden gelinmemesi gereken 'şiddet, sorumsuzluk ve hoşgörüsüzlüğün sınırlarının olduğu' şeklindeki anlayışını göstermek için böyle davranıyorlar. Nobel Barış Ödülü sahibi Obama'nın askerî operasyonunun bu amacı taşıdığının anlaşılıp anlaşılmayacağını yakında göreceğiz.”