17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne atandığını belirten polis tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen ihbar mektubunda, Fehullah Gülen cemaati aleyhine sahte deliller üretilerek işlem yapmaya zorlandıklarını öne sürdü. Mektupta, kapatılan dosyaların yasa dışı bir şekilde adliyeden emniyete getirildiği iddia edildi
Zaman'da yer alan haber şöyle:
KOM Şubesi’nde görevli olduğunu söyleyen bir polisin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ihbar mektubu, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında hukuka müdahale iddialarını şöyle anlatıyor:
Hukuk dışına çıkarılarak belli odaklar suçlu gösterilemeye çalışılıyor: 17 Aralık operasyonu sonrası yaşanılan süreci veya bir benzerini meslek hayatım boyunca ne gördüm ne de duydum. Emniyet teşkilatının bu denli preslendiğini, adeta felç edilerek görevini yapamaz hale geldiğini, bazı teşkilat mensuplarının bilfiil hukuk dışına çıkarak belirli odakları suçlu gösterme girişimlerini hiçbir dönemde müşahede etmediğimi rahatlıkla ifade edebilirim. Mesleğime karşı ihanet etmeye mecbur bırakılışımızı içime sindiremiyorum. Benim durumumda olan pek çok arkadaşımı biliyorum.
Kapatılan dosyalar tekrar açılıyor: Şu son yaşanan süreçte bu dosyaların hukuksuz olarak tekrar tekrar incelenmesi ve mutlaka Fethullah Gülen Cemaati aleyhine malzeme bulunması gerekliliğinin ifade edilmesi en hafif ifadesi ile mesleğimizin ve görevimizin suistimal edilmesi anlamına gelmektedir. Öncelikle, maksatlı olarak bu işin üzerine gittiğini düşündüğüm bir savcı bugüne kadar gerekli tahkikatlar yapılarak adli süreçleri tamamlanmış ve kapatılmış olan dosyaları dairemize iletti.
Adliyedeki dosyalar Emniyet'e taşındı: Bu dosyaların bırakın incelenmesi, adliyeden çıkarılarak dairemize getirilmesi bile çok büyük bir suçtur. Mesai sonrası geç bir vakitte birkaç araba ile bu dosyaları büyük bir gizlilik ve tedirginlik içinde dairemize getirdik. Sahte deliller üretmek suretiyle masum insanlara ve hatta topyekün bir cemaate kumpas kurmamız için zorlandık, zorlanıyoruz. Özellikle, 2010 yılı KPSS sınavı ile ilgili olarak sınava ilişkin hukuksuz işlerin failleri olan suç şebekeleri deşifre edilmiş iken bu işi Cemaat’e mutlaka mal etmemiz gerektiği üstlerimiz tarafından sürekli dile getirilmektedir.
Seçim öncesi delil üretiliyor: Önceleri bu dosyalar üzerinde büyük bir gizlilik ile 2-3 ay gibi bir zaman çalışarak Cemaat mensubu olduğu düşünülen kişilere ve hatta bazı kurumlara operasyon yapılacağı ifade ediliyordu. Ancak, bugünlerde bu işlemin seçim öncesi yapılması gerektiği, bu noktada siyasi iradenin en üst perdeden kesin talimatları olduğu bize bildiriliyor. Dolayısıyla, sahte ve temelsiz delillerle şahıslar için uydurmadan ve kurgulamalardan ibaret fezlekeler büyük bir hızla hazırlanıyor. Savcı da zaten ifade ettiğim gibi maksatlı ve belli ki bu işe özel ayarlanmış bir kişi olduğundan amacı sadece Cemaat’in itibarsızlaştırılması olan bir operasyonun yapılması an meselesi haline geliyor.
Geçmişe dönük tahkikatler var: Bu zorlama sürecin KPSS ile sınırlı kalmayacağı ve diğer tüm sınavlar için de benzer çalışmaların yapılması isteniyor. Zaten gelen klasörlerde YDS, YGS, hakimlik, savcılık, kaymakamlık, polislik, komiser yardımcılığı gibi sınavlara ilişkin geçmişe dönük tahkikatlar da var. Hukuk tamamıyla ayaklar altına alındı.