Asuman ARANCA
Başkent’te bir eczacı kalfası, yanında çalıştığı eczacının yiyecek ve içeceklerine şizofreni tedavisinde kullanılan nörolojik ilaç damlatarak hayatını altüst etti. Aylarca hastanelerde tedavi olmaya çabalayan eczacı kadın, ilacın etkisindeyken aracıyla kaza yaptı. Kazada 4 yaşındaki oğlunu kaybeden kadın, kendisine gizlice ilaç veren kalfanın, eczaneye usulsüz ilaç alımları yaparak menfaat elde ettiğini tespit edince savcılığa şikayette bulundu.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan kalfa S.Ö. ve yardımcısı M.İ.B. tutuklandı. Savcılık, şüpheliler hakkında, "Yağma ve dolandırıcılık" suçunun yanı sıra, eczacıya ilaç vererek kaza yapmasına neden oldukları ve bu şekilde çocuğun ölümüne sebebiyet verdikleri gerekçesiyle kasten öldürme suçundan da dava açtı.
Kalfa işe başladı, kadın eczacı hastalandı
Akıllara durgunluk veren olay 2019-2021 arasında bir eczanede yaşandı. Eczacı Büşra A., 5 yıl önce S.Ö.'yü kalfa olarak işe aldı. Büşra A., S.Ö.'nün işe başlamasından 5-6 ay sonra algıda bozukluk, tikler, titreme, kasılma, sersemlik ve uyku hali gibi sorunlar yaşamaya başladı.
Hastaneye giden eczacı kadın, önce gizli şeker hastalığı şüphesiyle tedavi gördü. Şikayetleri kesilmeyince, mide ameliyatı olan kadın, psikolojik tedavi ve hatta alternatif tıp yöntemlerine de başvurdu, ancak sonuç alamadı. Büşra A., yaşadığı belirtiler nedeniyle eczaneye gidemez hale gelince, kardeşi eczanenin başına geçti. Ancak bir süre sonra aynı belirtileri bu kez de kardeşi yaşamaya başladı. 1,5 ay boyunca hastaneye giden kardeşi de çözüm bulamadı.
Küçük kardeşte de hastalandı
Bir defasında da eczanede oğluyla aynı şişeden su içen kadın, oğlunda da benzer etkiler görünce eczaneye gitmemeye başladı. Bu nedenle mali konuları takip için bir çalışan almak isteyen kadın, eczanede bir süredir kalfa yardımcısı olarak çalışan M.İ.B.'nin tavsiyesi üzerine, mali konuları kalfa S.Ö.'ye devretti.
Bu süreçte Büşra A.’nın üniversitede okuyan ve tatil için Ankara’ya gelen küçük kardeşi de eczanenin başında durmaya başladı. Ancak bu kez de küçük kardeşinde aynı belirtiler baş gösterdi.
Usulsüz ilaç alıp satmışlar
Bu süreçte cirosunun artmasına karşın her ay büyük miktarlarda zarar ettiğini fark eden eczacı kadın, mali konuları takip etmesi için işe bir muhasebeci aldı. Bir süre sonra muhasebeci de Büşra A. ve kardeşleri ile aynı sağlık sorunlarını yaşamaya başladı.
Bu arada eczanede gribal enfeksiyon için kullanılan bazı ilaçların çok fazla olduğunu fark eden Büşra A., yaptığı araştırma sonucunda, kendisinden habersiz biçimde bazı ilaçların usulsüz şekilde alım satımının yapıldığını ve bu ilaçları bazı hastalara reçete ederek ilaç paralarından menfaat temin ettiklerini fark etti.
Büşra A., asgari ücretle çalışan kalfa ve yardımcısının, akrabaları üzerine mal edindiklerine dair de duyumlar aldı.
Dolapta saklanmış ilaç şişesi
Bir yandan eczanesinde olanları anlamaya çalışan Büşra A., Aralık 2020’de aracıyla evine giderken yaşadığı ani dalgınlık ve uyku hali nedeniyle duvara çarparak takla attı. Kazada Büşra A.’nın 4 yaşındaki oğlu hayatını kaybetti.
Büşra A., kazadan 7 ay sonra eczanenin mutfağındaki bir dolapta, etiketi sökülmüş ve arka tarafa saklanmış halde bir ilaç şişesi buldu. Şişeyi inceleyen kadın, şişedeki ilacın “Nörodol” isimli şizofreni tedavisinde kullanılan, kokusuz ve tatsız bir damla olduğunu fark edince yaşadıklarının sebebini de anlamış oldu.
Adli Tıp’tan rapor alındı
Savcılığa başvuran kadın, kalfa S.Ö. ve yardımcısı M.İ.B. ile bunlara usulsüz ilaç alım satımı konusunda yardımcı olan kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Şikayet üzerine başlatılan soruşturmada S.Ö. ve M.İ.B. gözaltına alınarak tutuklandı.
Savcılık, soruşturma kapsamında eczacı Büşra A. ve kardeşleri ile sonradan işe aldığı muhasebeciden saç ve kıl örnekleri alınarak, hem Adli Tıp hem de Çukurova Üniversitesi'nden rapor aldırdı. Raporlarda, Büşra A. ve diğerlerinden alınan örneklerde antipsikotik ilaç bileşenleri tespit edildiği belirlendiği ifade edildi.
Yan etkileri baş göstermiş
Her iki raporda da söz konusu ilaç bileşenlerinin şizofreni gibi ağır psikotik hastalıkların tedavisinde kullanılan maddeler olduğu, yan etkileri arasında da, “titreme, yavaş hareketler, dengesiz yürüme, uykulu hissetme, baş dönmesi, sersemlik ve bulanık görme” gibi durumlar oluşabileceği belirtildi.
Yapılan soruşturma ve alınan raporların ardından savcılık, S.Ö. ve yardımcısı M.İ.B. hakkında, “Nitelikli dolandırıcılık, nitelikli yağma ve olası kasıtla çocuğu kasten öldürme” suçlarından dava açtı.
1 milyon 700 bin liralık usulsüzlük
İddianamede, şüphelilerin, usulsüz ilaç alım satımı yapıp SGK’yı zarara uğratarak, “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işledikleri, Büşra A.’ya gizlice ilaç vererek kendileri üzerindeki denetim imkanını ortadan kaldırdıklarını ve bu sayede de 1 milyon 700 bin lira haksız menfaat temin ettikleri belirtildi.
Yan etkilerini bildikleri halde…
İddianamede, şüpheliler, bu iki suçun yanı sıra Büşra A.’nın yiyecek ve içeceklerine kattıkları ilaç nedeniyle kaza yapmasına neden olarak çocuğunun hayatını kaybetmesine sebebiyet verdikleri gerekçesiyle, “olası kasıtla çocuğu kasten öldürmek” ile de suçlandı.
Şüphelilerin meslek ve eğitimleri gereği ilaçların yan etkilerini bilecek durumda oldukları belirtilen iddianamede, araç kullandığını bildikleri Büşra A.’ya hareket bozukluklarının yanı sıra uyku hali, uykulu hissetme, baş dönmesi, sersemlik, dikkat bozukluğu gibi yan etkileri olduğunu bildikleri ilacı verdiklerine dikkat çekildi.
Çocuğun ölümünden de sorumlular
İddianamede, şöyle denildi:
“Bu ilacı kullanan kişilerin dikkat gerektiren araç ve makine kullanımı gibi aktivitelerden duyarlılıkları belli oluncaya kadar uzak durmaları konusunda uyarılmaları gerektiği Adli Tıp raporuyla sabit olduğundan, şüphelilerin Büşra A.’nın oğlu A.N.Y.’nin ölümünden olası kasıt anlamında sorumlu oldukları değerlendirilmiştir. Zira şüpheliler suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmelerine rağmen, eylemlerini icra etmişlerdir. Diğer bir anlatımla, şüphelilerin meslek ve iş deneyimleri itibariyle müştekiye ilaç verme şeklinde kendini gösteren eylemlerinin, olması kuvvetle muhtemel neticelerini objektif olarak öngördüklerinden, küçük çocuğun ölümü şeklinde ortaya çıkan neticeden olası kast altında sorumlu oldukları kabul edilmiştir.”