Politika

Basın 'devamsızlık'tan kalmış!

Başbakanlık, akreditasyonunu iptal ettiği gazetecilerden, Özer’e verdiği cevapta iptale "devamsızlık" gerekçe gösterdi.

25 Kasım 2008 02:00

Başbakanlık tarafından akreditasyon kartları yenilenmeyen gazetecilerden Evrensel Gazetesi Muhabiri Sultan Özer’e gönderilen yazılı cevapta akredite edilmemesine gerekçe olarak "Devamsızlık" gösterildi.
Akredite edilmeyen Başbakanlık Muhabirlerinden Evrensel Gazetesi muhabiri Sultan Özer, neden akredite verilmediğinin açıklanması talebine Başbakanlık’tan yanıt geldi.
Evrensel Gazetesi “eskiö Başbakanlık Muhabiri Sultan Özer, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Başbakanlık tarafından kendisinin de bulunduğu 7 gazetecinin akreditasyonunun yenilenmemesi olayı “Aziz Nesin”lik bir hikaye oldu" dedi.
Ankara İdare Mahkemesi’ne “yürütmeyi durdurma ve duruşmalı iptal” davası açtığı 24 Kasım günü, Başbakanlık Basın Müşaviri Ahmet Arslan imzalı, daha önceki bir dilekçesine yanıt geldiğini bildiren Özer, açıklamasında şunları kaydetti:
“İşte bu dilekçeme, tam da Aziz Nesin’in hikayelerini aratmayan bir yanıt geldi. Başbakanlık Basın Müşaviri Ahmet Arslan imzalı yanıtta, ‘Başbakanlık muhabirliği akreditasyon şartlarından devamlılık kriterini yerine getirmediğiniz için akreditasyonunuz yenilenmemiştir’ deniliyor”


HANİ NEDEN “UYDURMA” HABERDİ
Açıklamasında söz konusu cevap üzerine Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden bazı soruları yanıtlamasını isteyen Özer, Müşavirliğe şu soruları yöneltti:
“-Sayın Beki, hani 7 gazetecinin akredite edilmemelerinin gerekçesi, ‘uydurma ve düzmece haber ve fotoğraflar’dı?
-‘Düzmece haber ve fotoğraf üretme’ gerekçeniz benim dilekçeme yanıtta niye yer almadı? İnsanları karalamak, hele de bir gazeteci açısından ‘düzmece haber ve fotoğraf’ iddiasında bulunmak, bulunduğunuz makamla bağdaşıyor mu?
-Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumunda, böylesi bir görevde bulunmak size, insanlara haksız ve mesnetsiz suçlamada bulunma hakkını veriyor mu? Kaldı ki, ‘yalan ve düzmece haber ve fotoğraf’ varsa da siz nasıl kendinizi yargı yerine koyabiliyorsunuz? Hani Türkiye demokratik bir hukuk devletiydi?
-Sayın Beki ve Sayın Arslan, hergün Başbakanlık’ta yoklama mı yapıyorsunuz, okullarda olduğu gibi. ‘Ahmet ‘var’, Mehmet ‘var’, Sultan ‘yok’ mu diyorsunuz her gün bıkıp, usanmadan?
-Muhabirin devamlılığını ölçmek size değil, o muhabiri görevlendiren Kurum’a, gazete ya da televizyona düşmez mi?
-‘Başbakanlık Muhabirleri her gün, her saat Başbakanlık’ta bulunacaklar, sadece Başbakanlığı izleyecekler’ diye bir kural konabilir mi?
-Hadi bütün bunlara ‘olur’ diyelim, peki Sayın Beki, akredite ettiğiniz 325 muhabir, gazeteci her gün Başbakanlığa geliyor mu? Geliyorsa siz onları nereye sığdırabiliyorsunuz da bana ‘devamlılık’ kriterini gerekçe gösteriyorsunuz.”

“MÜCADELEMİ SÜRDÜRECEĞİM” Özer, yaptığı açıklamada hakkını ve kendisine yönelik suçlamalara yanıtı yargıda aradığını belirterek, “Bu nedenle de, Ankara Bölge İdaresi’ne başvurdum. Başbakanlığın akredite edilmeme gösterdiği son gerekçe, kararın ne kadar haksız, sorumluların ne kadar sıkışmış ve çaresiz olduğunu göstermektedir” dedi.