25 Kasım 2015 13:55
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus savaş uçağının düşürülmesine ilişkin olarak, "Hava sahamızın Rus uçakları tarafından ihlal edilmesinden sonra defalarca gerekli uyarılar yapılmıştır" dedikten sonra "Her türlü tedbiri alacağımız dile getirilmiştir. Gerekli talimatları Genelkurmay'a bizzat tarafımdan verilmiştir" ifadesini kullandı. Davutoğlu'na yakın olduğu belirtilen gazeteci Mustafa Karaalioğlu'nun sitesi Karar.com ilgili ifadeleri "Rus uçağını düşürün talimatını ben verdim" başlığıyla duyurdu. Davutoğlu, krize ilişkin olarak "Rusya ile ipleri germek gibi bir niyetimiz yok" dedi.
Davutoğlu, sözlerine "Büyük devletler arasındaki ilişkiler, iletişim kazalarına feda edilemez. Aramızdaki iletişim kanalları açıktır. Ancak, güvenliğimiz de her dost ülke arasında olduğu gibi saygı esasına dayanmak zorundadır" diyerek devam etti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın onayını aldıktan sonra dün 64. hükümet kabinesini açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni Bakanlar Kurulu sonrası ilk kez AKP grup toplantısında partililere seslendi. Davutoğlu, dün açıkladığı 64. hükümet kabinesine ilişkin olarak, "Özellikle ilk kez görev alan arkadaşlarımı tebrik ediyorum. İnsanlığa hizmet yolunda emek ve gayretlerini ziyan etmesin" dedi. "Bu harekette hiç şüphe yok ki, en büyük emeği olan kişiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun" diyen Davutoğlu, "İnşallah sivil bir anayasa hedefini de bu dönemde gerçekleştireceğiz" ifadesini kullandı.
64. hükümet sonrası ilk kez grup toplantısında partililere seslenen Davutoğlu'nun açıklamaları özetle şöyle:
2002'den bu yana aldığımız emaneti layıkıyla taşımıştır. Milletimiz bize her daim güvenmiştir.
Bu harekette hiç şüphe yok ki, en büyük emeği olan kişiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun.
1 Kasım seçimleri sonrası adım adım tüm olanlar gerçekleşti.
Türkiye’ye büyük hedeflerine 2023 hedeflerine ulaşmak hedefimizdir. İnşallah yeni dönemde ülkemizi daha iyi seviyelere taşımak için hep birlikte çalışacağız.
İlk kez görev alan arkadaşlarımı tebrik ediyorum. İnsanlığa hizmet yolunda emek ve gayretlerini ziyan etmesin.
Şimdi milletimizin hizmeti için çıktığımız yürüyüşün yeni aşamasındayız. Neredeyse kurulduğu günden beri iktidarda olan AKP için 1 Kasım seçimleri milletin bize güveninin devam ettiğinin resmidir.
Geçmişten bugüne AKP’ye hizmet eden herkese şükranlarımı iletiyorum. Bugün aramızda bulunmayan arkadaşlarımızı şükranla anıyorum. Destansı medeniyet yürüyüşünün bütün kahramanlarını milletle selamlıyorum.
Önce siz değerli milletvekili arkadaşlarım mazbatalarınızı aldınız, yemin töreni gerçekleştirildi. Meclisteki en fazla milletvekiline sahip olan parti olarak, İsmail Kahraman’ı meclis başkanı olarak seçtik. En yakışan isimdir bu göreve.
64. hükümetimizin insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Gerek kabineyi gerek Meclis Genel Kurulu'ndaki arkadaşlarımızı belirlerken en doğru isimleri seçmeye çalıştık.
Her bakanlık için 3-4 alternatif arasında gidip geldim. Ak Parti grubundan bunun kadar nitelikli 3-4 liste daha çıkarabilirdik.
Bu liste Türkiye’nin önemli ihtiyaçları göz önüne alarak hazırlanmıştır. AKP çok zengin bir kadroya sahiptir. Bugün, görev arkadaşlarımıza verildi ama başka arkadaşlarımıza da emanet edilecektir gönül rahatlığıyla.
Şimdi bize düşen görev aşkla heyecanla milletimizin emanetine sahip çıkmaktır. Biz her zaman bu emaneti AK Parti ailesi olarak hep birlikte taşıdık taşımaya devam edeceğiz.
İnşallah sivil bir anayasa hedefini de bu dönemde gerçekleştireceğiz.
64. hükümetin 3 temel misyonu olacak; milleti temsil etmek, milletimize hizmet etmek, ülkeyi geleceğe taşımaktır.
Türkiye’yi örnek bir ülke haline getirmek için bütün gücümüzle çalışacağız. Bütün vatandaşlarımızın hukukunu korumak siyasetimizin amacı olacaktır.
Herkes emin olsun ki kimsenin hukukunu kimseye çiğnetmeyeceğiz. Darbe dönemlerindeki gayri hukuk anlayışlarının sonuna gelindi. Herkesi korumaya çalışırken herkesin adaletini koruyacağız. Ülkemize, insanlarımıza bu şekilde hizmet edeceğiz.
Milletimizin denetimine açık bir şeffaflık içerisinde olacağız.
Bizim iktidarımızda kimse ötelenmiş hissetmeyecek. Kapalı kapılar arkasında değil şeffaf bir yönetim olacağız. Ayrımcılığın her türlüsüne eleştireceğiz.
İnsan onurunu inciten bütün uygulamaların karşısında açıkça duracağız. Bir tek vatandaşın dahi kalbinin kırılmasına izin vermeyeceğiz. Bütün vatandaşların korunmasını namus borcu bileceğiz. Bu dava sen-ben değil, Türkiye davasıdır.
Bütün yeryüzü için adalet ve barış istiyoruz. Hiçbir insanın hakkı yenmesin, hayat hakkı elinden alınmasın ve hiçbir ülkenin hukuku çiğnenmesin istiyoruz. AKP bundan dolayı evrensel bir siyaset sürdürüyordur.
Bu evrensel markanın, bu evrensel siyaset felsefesinin kendi vatandaşlarımız için değil insanlık için ne anlama geldiğini biliyoruz.
Bir hatıramı aktaracağım; 1 Kasım seçimleri akşamı Suriye’den buraya gelmiş bir kanaat önderi bana bir mesaj iletti:
"Türk kardeşlerimiz bu seçimlerde elleriyle oy sandıklarına oyları atarken sadece kendi kaderlerini değil, bizim de kaderimizi belirlediler dedi. Ben de 'Alllah’a niyaz ederek oylarımızı öyle kullandık' dedim"
Biz bu kürsüde 4 yıl içerisinde sadece 78 milyonun değil oylarını gönülleriyle kullanan bütün insanların temsilcisi olacaksanız, unutmayın.
1 Kasım seçimlerinde de gönül duaları edenler, onları herkes terk etse Türkiye Cumhuriyet’i onların yanında olacaktır.
Bütün dünya, onlara yapılan zulümlere sessiz kalsa da, insanlığı temsil eden bu meclis ve meclisin içindeki AK Parti grubu insan onurunun yanında olacaktır. Herkes sussa biz susmayacağız.
Emin olunuz ki eğer 1 Kasım zaferinin arkasında milletimize yaptığımız büyük hizmetler yanında bu vicdan siyasetinin büyük bir rolü olmuştur.
Fitne ve fücurdan medet umanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır. Allah art niyetlilere fırsat vermesin. 1 Kasım’a giderken parlemantoda beşinci parti çıkacak diye söylenti yayanlar şimdi kendi kongrelerine gitmeye korkuyorlar, kendi iç hesaplarıyla uğraşıyorlar.
Çünkü, biz bu kadar kısa sürede hükümet programını yazarken birçok mesele ile derinlemesine uğraşırken birbirlerine nasıl çelme takarız hesabı içerisindeler. Aramızdaki fark bu, makamlar için değil, hizmet için yola çıktık.
Bizim aramızda şahsi menfaatlere küçük hesaplara tenenzzül eden bulunmaz. Herkesin emanetini taşımak bize borçtur, biz bu emanete sahip çıkma kararlılığını terk etmeyeceğiz.
Allah bizi, sizleri milletimize mahcup etmesin.
Değerli arkadaşlarım dün sabah saatlerinde hatay yayladağı bölgesinde türk hava sahasını ihlal eden, o dakika itibariyle milliyeti bilinmeyen uçak düşürüldü. Uçak 5 dakikada 10 defa uyarılmıştır. Uluslararası anganjman süresince düşürülmüştür.
Bölgede görev yapan f-16 uçakları Suriye topraklarına düşmüştür. Bazı parçalar sınırlara düşmüştür ve 2 kişi yaralanmıştır. Düşürülen uçakların rus uçağı olduğu Rusya makamları tarafından yapılan açıklama sonrasında anlaşılmıştır.
Bu uçak türk hava sahası ihlali sırasında düşmüştür. İhlalde bulunan durumlara dair bütün kurallar izah edilmiştir.
Hava sahamızın ihlal edilmesinden sonra Rus makamlara bütün açıklığıyla izah edilmiştir. Bu kapsamda Rusya büyükelçisine bu tür ihlallerin tekrar edebileceği net olarak ifade edilmiştir. Yeni ihlaller yapılmaması gerektiği tekrar söylenmiştir.
Özellikle bayırbucak bölgesinde saldırıların yoğunlaşmasından sonra bu husus bir daha vurgulanmıştır,
Hemen sonrasında yaptığıjmız açıklamada da bütün ülkelere ilgili taraflara türk hava sahasının ihlal edilmemesi gerektiğini, sınırlarımızı korumak konusunda kararlılığımızı ifade ettik.
Anganjman kurallarımız rusya makamları tarafınca bilindiği halde radarımız tarafından yapılan ikazlar dikkate alınmadı.
Bu hiçbir şekilde meydana gelmesini arzu etmediğimiz bir olaydır. Her türlü tedbiri almak bizim hakkımız, millete karşı görevimidir.
Hava sahamızın Rus uçakları tarafından ihlal edilmesinden sonra defalarca gerekli uyarılar yapılmıştır. Tekrarı halinde sorumluluğun Rus tarafına ait olduğu önemle vurgulanmıştır. Son 1 hafta içinde Bayırbucak'ta saldırıların yoğunlaşmasından sonra bu husus tekrar vurgulanmıştır. Her türlü tedbiri alacağımız dile getirilmiştir. Gerekli talimatları Genelkurmay'a bizzat tarafımdan verilmiştir.
Egemen Türk hava sahası aynı zamanda NATO hava sahasıdır. NATO Genel Sekreteri ve Büyükelçileri bilgilendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızla güvenlik toplantısı gerçekleştirdik. Almanya, İngiltere, İspanya başbakanlarıyla görüştük. Ülke hudutlarımızı korumanın gereğini anlattım. Dayanışma ifade ettiler. Bütün müttefik ülkelere teşekkür ediyorum.
Tabiatıyla Rusya’ya da ayrıntılı bilgi verdik. Bizim Rusya ile ekonomik, siyasi, ticari ve kültürel bağlarımız son derece güçlüdür. Bu tür kazalara fırsat verilmemesi hususu her fırsatta dile getirdiğimiz bir husustur. Rusya Federasyonu ile ipleri germek gibi bir amacımız yok, olamaz da. Büyük devletler arasındaki ilişkiler, iletişim kazalarına feda edilemez.
Aramızdaki iletişim kanalları açıktır. Ancak, güvenliğimiz de her dost ülke arasında olduğu gibi saygı esasına dayanmak zorundadır. Türkiye’nin hava sahasına sahip çıkması en tabi hakkıdır ve olay bundan ibarettir.
Bu gerilimin düzeyini ve kapsamını artırmamak bütün tarafların özen göstermesi gereken bir husustur. Bu ateş çemberinde devletimizin bekası ve vatandaşlarımın hayatı söz konusu olduğunda her türlü önlemi yarın da 4 yıl da alacağımızı herkes bilmelidir. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur.
Herhangi bir ülkenin hedef alınması söz konusu değildir. Buna karşın, bu ülkenin her karış toprağını korumak için tereddüt içinde olmadık, olmayacağız. Yangını yüreğimizi yakan komşumuz Suriye’ye barış gelsin, adalet gelsin istiyoruz. Suriye’deki kaos ve yıkım ortamının sona ermesi için bir yandan DEAŞ’tan bir yandan meşruiyetini yitirmiş Esed rejiminden kurtulmak gerekiyor. Masum sivilleri katledenlere artık dur diyelim. Bayırbucak bölgesinde, genelde Suriye halkının bütününde çok yoğun bir saldırı söz konusudur. Askeri, istihbari ve diplomatik birimlerimizce yakından takip ediyoruz. Bu olaylar da göstermektedir ki yabancı savaşçılar DEAŞ şeklinde değil, Suriye rejiminin yanında yer alan saldırgan milislerce de temsil edilmektedir.
Maalesef bu saldırılara Rus uçaklarının katıldığı bilgisi de söz konusudur. Bayırbucak’ta tek bir DEAŞ unsuru yoktur, terör unsuru yoktur. DEAŞ’a saldırıyoruz diyerek, Bayırbucak’ın masum insanlarına saldırılmasına göz yummayız. Bu saldırıların derhal durdurulması gerekiyor. DEAŞ’a saldırılar adı altında masum sivillere, Türkmenlere katliamın yolu açılmamalıdır. Buna derhal son verilmelidir.
Bayırbucak Türkmenleri bu ülkenin asil ve has çocuklarıdır. Türkiye kapılarını açık tutmaya devam edecektir. Bizim duruşumuz bellidir, mesajımız açıktır. Suriye halkı diğer bütün halklar gibi barış ve onur içinde yaşamayı hak eden bir halktır.
Herhangi bir ülkenin hedef alınması söz konusu değildir. Buna karşın, bu ülkenin her karış toprağını korumak için tereddüt içinde olmadık, olmayacağız. Yangını yüreğimizi yakan komşumuz Suriye’ye barış gelsin, adalet gelsin istiyoruz. Suriye’deki kaos ve yıkım ortamının sona ermesi için bir yandan DEAŞ’tan bir yandan meşruiyetini yitirmiş Esed rejiminden kurtulmak gerekiyor. Masum sivilleri katledenlere artık dur diyelim. Bayırbucak bölgesinde, genelde Suriye halkının bütününde çok yoğun bir saldırı söz konusudur. Askeri, istihbari ve diplomatik birimlerimizce yakından takip ediyoruz. Bu olaylar da göstermektedir ki yabancı savaşçılar DEAŞ şeklinde değil, Suriye rejiminin yanında yer alan saldırgan milislerce de temsil edilmektedir.
Maalesef bu saldırılara Rus uçaklarının katıldığı bilgisi de söz konusudur. Bayırbucak’ta tek bir DEAŞ unsuru yoktur, terör unsuru yoktur. DEAŞ’a saldırıyoruz diyerek, Bayırbucak’ın masum insanlarına saldırılmasına göz yummayız. Bu saldırıların derhal durdurulması gerekiyor. DEAŞ’a saldırılar adı altında masum sivillere, Türkmenlere katliamın yolu açılmamalıdır. Buna derhal son verilmelidir.
Bayırbucak Türkmenleri bu ülkenin asil ve has çocuklarıdır. Türkiye kapılarını açık tutmaya devam edecektir. Bizim duruşumuz bellidir, mesajımız açıktır. Suriye halkı diğer bütün halklar gibi barış ve onur içinde yaşamayı hak eden bir halktır.
Değerli vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Bu çerçevede önemli başka bir hususa geçmeden önce... Bazı muhalefet temsilcilerini dinledik. Bu kritik günde dahi, hükümetimizle omuz omuza vermek yerine bugün Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi hükümetin Ortadoğu politikasını eleştirmek yakışan bir tutumdur. 78 milyon aynı hislerle TSK’nın tavrından memnun olmuştur, gurur duymuştur. Ya bu ülkenin hava sahasını, kara sınırlarını korumakta ilkeli bir tutumla birlikte olalım, ya da gölge etmeyin, kendi kurultaylarınızda oynayın. TSK’nın o asil pilotlarını ve askerlerini tebrik edin ya da küçük hesaplarla kendi mahallenizde top çevirmeye devam edin, kurultayınızda ne yapıyorsanız yapın.
Terörle mücadele kararlılığımız aynı şekilde devam edecektir. 1 Kasım seçimlerine giderken, terörle mücadelenin seçim yatırımı olduğunu iddia edenler oldu. 1 Kasım sonrasında talimatları yineledim. Güvenlik birimlerimize, “Bütün dağlar, ovalar, yaylalar temizlenene, bütün hendekler kapatılana kadar mücadeleye devam edeceksiniz” dedim. Kararı bir kez aldık, uygulamakta terör göstermeyiz. Milletimizin bizden talebi de, demokrasi ve hukukun gereği de şiddete taviz vermemektir.
Bu ülkenin şehirleri, dağları, köyleri terörden kurtuluncaya kadar mücadele devam edecek. Buradaki esnafa kepenk kapattırarak ne elde etmeyi düşünüyorlar? Kürt vatandaşlarımızın evlerinin önüne barikat kurarak onları bu kirli oyuna çekmek istiyorlar. Hendek kazma işiyle bölgeyi felç etmeye çalışıyorlar. Aslında bilmiyorlar ki kendi hendeklerini kazıyorlar. Bu millete hendek kazanları o hendeklere gömeriz. İstiyorlar ki herkes göç etsin, demografi değişsin, sadece kendi düşüncelerindeki insanlar kalsın. Asla izin vermeyiz. Bunların oyununa gelmedik ve gelmeyeceğiz. Kurdukları bütün tuzakları da tek tek bozacağız. HDP’liler görmezden gelip bizi suçluyorlar. Hendek kazanlara destek oluyorlar. HDP teröre karşı duramadı, siyaseti savunamadı. Kürt vatandaşlarımızın sorunları varsa bunların siyasetle çözüleceğini en iyi onlar biliyorlar. Bu Meclis tablosu ortaya çıkarmıştır ki, bu ülkede Türkü de Kürdü de, Sünni’yi de Alevi’yi de temsil eden yegane parti AK Parti’dir. Bunlar sırtımızı dağa dayadık diyorlar. Bu ülkenin her köşesinde barışı, kardeşliği, huzuru hakim kılacağız. HDP’nin de şapkasını önüne koyup düşünme vakti çoktan geldi. HDP, siyasetin üzerine çöken, silahın gölgesinde kaldığı sürece anlamlı bir muhatap olmayacaktır.
Millet onlara teröre destek olmayın derken onlar terörü destekleyin dediler sandılar. 1 Kasım’da derslerini aldılar. Yapacakları belli, siyasetin tek yol olduğunu anlayacaklar ve millete gösterecekler. Yemin töreninde dahi yalanları gördük. Türkiye’nin gündemini başka bir yöne çekmeye çalışıyorlar. Olan olayları sapıtarak anlatmaya çalışıyorlar.
Hendek kazanlar kamu görevlilerine diz çöktüremeyecekler. Şiddet ve terörle milletimizin sevincini gölgelemek isteyen hainler kaybedecek. Kimsenin insanlarımıza zulmetmesine asla izin vermeyiz. 7 Haziran sonrası teröre karşı milletimiz hassasiyet gösterdi. Ama ne yazık ki bunu siyasi partilerden ve bazı medya organlarından bunu göremedik. Maalesef bu şuura sahip olamayanlar var. Milletimizin huzurunda bazı sorular soracağım. Fransa’da terör saldırıları gerçekleşince aradaki fark çok iyi anlaşıldı. Ankara saldırısı sonrasında ilk dakikadan itibaren görüntüler sansürsüz olarak yer aldı. Buna karşın Fransız medyası siyah bir bantla kınama tercih etti ve provokasyonlara izin verecek tek bir görüntü yayınlamadı. Ankara’da AK Parti hükümetini sorumlu tuttular, Fransa’da Nicolas Sarkozy “Hükümetin yanındayız” dedi. Burada “Katil devlet” dediler. Ankara saldırısından sonra, soruşturma devam ederken muhalif kesimler tarafından halkı galeyana getirecek protestoları yasakladı. Fransa gösterileri yasakladı. Biz yapsak demokrasi bitti, diktatörlük geldi derlerdi. Onlar yasakladı. Çünkü ülkenin birliği söz konusuydu. Fransız polisi gerekli gördüğü internet sitelerini ve sosyal medya hesaplarını kapatacağını söyledi. Radikal görünen vatandaşlarını sınır dışı edeceğini söyledi. Ankara’da olağanüstü hal getirilmedi, internet yasaklanmadı, kimseye radikal denmedi, asker Ankara sokaklarına inmedi. Buna rağmen katil devlet dendi, diktatörlük dendi. 3 günlük yas ilan ettik ama hayat normal akışına devam etti. Fransa’da vatandaşlara AVM’ler kapatıldı, ulaşım durduruldu. Sık sık bazı bilgilerin aktarılamayacağı medyada vurgulandı. Ankara’daysa bütün medyayı demiyorum, medyamızı bir özeleştiriye davet ediyorum. Onlar hep özeleştiriye davet ediyor, bir kez de biz edelim. Maalesef Ankara saldırısında bunu göremedik.
Patlamanın hemen sonrasında bazı TV’de yer alan yorumcular somut verilere davranmadan sorumluluğu devlete yıktılar. Soruşturmayla ilgili gizli tutulması gereken bilgiler yüzünden teröristler kaçtı. Bunlara kısıtlama getirildiğinde basına özgürlük tartışması konuşuluyor. Fransa hepsini yasakladı bunların..
Bu ibretlik tabloyu daha da uzatmak mümkün ama vaktinizi almak istemiyorum. Ülkede vahşice saldırılar yapan gruplar var, bu grupların hepsiyle mücadele edeceğiz. Milli iradenin çatısı olan burada karalama kampanyaları yürüten herkesi Allah’a, tarihe ve en son olarak millete havale ediyorum.
Aziz arkadaşlarım bu 4 yıl, nice 4 yılları da beraberinde getirecektir. AKP aklı selimin, milletin ve milletinin gönlünün sesi olmaya devam edecektir Siyaseti doğruluk, dürüstlükle, hakkaniyetle sürdürmek bizim millete verdiğimiz sözdür. Ve işte bizim en büyük sorumluluğumuz bu yürüyüşün önündeki engelleri kaldırmaktır. Hepimize başarılar diliyorum, Allah bizi mahcup etmesin.
© Tüm hakları saklıdır.