08 Eylül 2016 13:37
Başbakan Binali Yıldırım, valilere yaptığı konuşmasında ''Milletin işini görürken hata yaptım, şurada yanlış yaptım demeyin. Sahadaki hiçbir iş şekil ve usul hatası olmadan yapılmaz'' ifadelerini kullandı. Yıldırım, ''Uygulamada, şekil hatası yapabilirsiniz, hiç çekinmeyin, ama menfaate yönelik iş yaparken sonuna kadar korkun. İş mi yapacağız, mevzuatı mı kollayacağız? Mesele milletin menfaati ise hata yapın! Ama hainlik yapmayın'' dedi.
Müsteşarına gerekli talimatı verdiğini belirten Başbakan Yıldırım, valiler toplantısında ''Başbakanlık Müsteşarlığı başta olmak üzere bütün illerde kriz merkezi oluşturun arkadaşlar. Bu konularda kendisine haksızlık yapıldığı kanaati olan, bu şekilde size dönüş yapan veya sizin tespitleriniz varsa bunları oluşturacağınız birim vasıtasıyla toplayın'' dedi. Yıldırım, darbe girişiminin arkasında olduğu ileri sürülen 'FETÖ' hakkında da ''Yüzde 100 doğru yapılamayacağını baştan kabul ettik, örgüt saydam değil, tespitte bize çok büyük zorluk çıkarıyor'' dedi.
Yıldırım, 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişiminden önce ''güvenlik güçleriyle terör örgütlerinin birbirlerinin kardeşi gibi olduğu'' söyledi. Yıldırım, ''Türkiye'de bu alçak bölücü terör örgütünün yuvalandığı yerleri gidiyoruz brifing alıyoruz. Vatandaşlarımız anlatıyor, valilerimiz anlatıyor, ya arkadaşlar güvenlik kuvvetleriyle terör grupları adeta bacılık olmuşlar'' dedi.
Yıldırım, odağında DBP ve HDP'lilerin bulunduğu belediyelere kayyım atanmasına yönelik yasa tasarıyla ilgili olarak, ''Terörle ilişkili partili çıkmış 'Belediyelere ilişirseniz şöyle yaparız böyle yaparız' diyor. Sıfatı ne olursa olsun dışarıdakilerin sırtını sıvazlamakla büyük Türk milletiyle mücadele edeceklerini sanıyorlar'' dedi. Mahkemeye ifadeye çağrılan HDP'li milletvekillerine de değinen Yıldırım, ''Daha 6-7 Ekim olayları duruyor, kalkacaklar bunların hesabını verecekler. Mahkeme çağırıyorsa tıpış tıpış gelip ifadesini verecek, 'ya ma' yok'' dedi.
Yıldırım, Süleymancılar olarak bilinen cemaatin lideri Arif Ahmet Denizolgun'nun vefatıyla ilgili rahmet diledi. Yıldırım, ''Ahmet Denizolgun'un vefatını öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine rahmet diliyoruz, mekanı cennet olsun. Ailesinin başı sağ olsun'' dedi.
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle:
''Değerli arkadaşlar bakanımız yeni göreve başladı, kendisine başarılar diliyorum. Aslında birçok şeyi söyledi. Ben birkaç hususa değinmek istiyorum bugün yoğun bir program var. Bir yabancı misafirimiz var, Katar Başbakanı geliyor. Buradan Cumhurbaşkanımıza gideceksiniz, şüphesiz birçok konuda talimatları olacak.
''Sizler Ankara'nın Anadolu'daki temsilcilerisiniz. Bir insan düşünün baş var ve uzuvları var. Vatandaşa en yakın duran, vatandaşın her türlü sorunuyla dertlenen birimler mali idarelerdir, yerel yönetimlerdir. Dolayısıyla biz buradan, Ankara'dan gördüğümüzü sizin gördüğünüzle aynı olmadığını biliyoruz. Her şeyden önce Ankara ile Anadolu'nun olaylara bakışı arasındaki uyumsuzluğun ortadan kalkması lazım. Biz Ankara'da bazı şeyleri yazıyoruz, çiziyoruz, talimatları gönderiyoruz. Düşünüyoruz ki orada her şey çiçek gibi gidiyor. Öyle olmadığına şahit oluyoruz. Sorumlu olarak Ankara'yı tutmak haksızlık olur ama Ankara'nın merkez teşkilatlarının sahada ne oluyor ne bitiyor izlemesi lazım. İzlemekle de kalmayıp gidecek bizatihi bakacak. Yukarıdan talimatlandırıldığı gibi işler düzgün gidiyor mu, gitmiyor mu, yoksa bize verilen raporlar sahada farklı şekilde mi uygulanıyor görmemiz lazım. Ankara sizinle iletişim halinde olacak, siz Ankara ile iletişim halinde olacaksınız. Dinamik bir yönetim şekli, çözüm üretmek için faydalı olabilir.
''Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü çok doğru; 'Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha kuvvetlidir.'
''Masa başında olanlar hep hesap kitap yaparlar, ama sahadaki uygulama hiçbir zaman plan ile proje ile aynı olmaz. Onun için de memur uygulama yaparken korkar. Çekingen davranır. acaba bunu böyle yazmışlar ama bunu uygulasam iş görür müyüm?
''Uygulama, şekil hatası yapabilirsiniz, hiç çekinmeyin, ama menfaate yönelik iş yaparken sonuna kadar korkun. Milletin işini görürken hata yaptım, şurada yanlış yaptım demeyin. Sahadaki hiçbir iş şekil ve usul hatası olmadan yapılmaz. İş mi yapacağız mevzuatı mı kollayacağız? Mesele milletin menfaati ise hata yapın! Ama hainlik yapmayın.
''Değerli arkadaşlar
''15 Temmuz'da ciddi bir olay yaşadık. Bir hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Hamdolsun milletimizin cesareti, sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, dik duruşu ve hükümetimizin millet iradesine olan sadakatiyle bu belayı def ettik. Şimdi onun hasarlarının ölçümü ve tamiriyle meşgulüz.
''Bu yetmezmiş gibi yıllardır ülkemizin başını ağrıtan bu bölücü terör belası da yine iş başında. Çok yoğun faaliyet içerisinde.
Arkadaşlar Türkiye'nin kaderi bunlarla uğraşmak değildir. Gündemin bunlarla istila edilmesine müsaade etmeyin. Hayat devam ediyor, insanımızın morale ihtiyacı var. Güzel hayallere de, gerçekleştirilmesine de ihtiyacı var. Bunun için gerek illerimizde, ilçelerimizde, köylerimizde terörün tek bir gündem olarak devam etmesine lütfen izin vermeyin. Bunu yapmaya devam edersek terör örgütlerinin amacına hizmet etmiş oluruz. Milletin morale ihtiyacı var. Bunu milletimizden asla esirgemeyin arkadaşlar.
''FETO darbe girişimiyle birlikte malumunuz açığa alınan memuriyetten çıkarılan oldukça çok sayıda kamu görevlisi var. Kamu için ciddi sayılabilecek bir tasfiye yapılıyor. Burada tabii zaman zaman titiz davranılmadığı, sapla samanın birbirine karıştığı, yaşla kurunun yanacağı şekilde serzenişler geliyor. İşin başında şunu söyledik; intikam duygusuyla değil adaletle hareket edeceğiz. Bu karar veren herkes için geçerlidir. Her dairede, her kuruma gidip yanlış var mı yok mu diye bakacak şansımız yok arkadaşlar. Bizim sizlerin ferasetine, adaletinize güvenmekten başka kaynağımız yok. Toplumda vicdanları rahatsız edecek, bu da yapılır mı dedirtecek bir olay yaşanmaması için kılı kırk yaracaksınız arkadaşlar. Burada ölçünüz belli. Baştan dedik ki 17-25 Aralık sonrası, öncesi bizim için geçerli değil. 17-25 Aralık, örgütün devletle bilek güreşi yapmaya karar verdiği gündür.
''O yüzden yapacağınız çalışmalarda bu hususa özellikle ehemmiyet vermenizi rica ediyorum.
''Müsteşarımıza gerekli talimatı verdim. Başbakanlık Müsteşarlığı başta olmak üzere bütün illerde kriz merkezi oluşturun arkadaşlar. Bu konularda kendisine haksızlık yapıldığı kanaati olan, bu şekilde size dönüş yapan veya sizin tespitleriniz varsa bunları oluşturacağınız birim vasıtasıyla toplayın. Yanlış hesap Bağdat'tan döner. Yanlış yapıldıysa, adalete uymayan iş varsa, bu çalışmalar tamamlandıktan sonra dönüp bakılacak yapılmış yanlışlar varsa düzeltilecek. Yüzde 100 doğru yapılamayacağını baştan kabul ettik, örgüt saydam değil, tespitte bize çok büyük zorluk çıkarıyor. Bazen yaşanan olayları düşünün, yıllardır birlikte çalıştığınız insan sizi icabında derdest edip götürebiliyor. Böyle bir örgütle karşı karşıyayız. O yüzden ne işi sulandıralım ne de bariz hatalara asla ve asla izin verelim.
''OHAL meselesiyle Jandarma, Sahil Güvenlik İçişleri'ne bağlandı. Bu gördüğüm kadarıyla taşrada tam anlamıyla hissedilmedi. Yani Jandarma, Emniyet ikisi de sizin için aynı demek, sadece görev yerleri bakımından farklılık vardır. O yüzden oradaki sevk ve idarede lütfen bu hususu gözden uzak tutmayın. Emniyet'e ne kadar önem veriyorsanız jandarmaya da o kadar önem verin.
''YİKO denen yapıya tüzel kişilik kazandırdık. Burada bütçe olacak, planlanacak, yapılacak eskiden olduğu gibi. Belediyenin yapamadığı yerleri biz yapacağız. He ne olacak, Belediye'ye verdiğimiz bütçeyi alıp valiye vereceğiz. Böylece hizmetin aksamasının önüne geçmiş olacağız. Büyükşehirler kurulduktan sonra il özel idaresinin tüzel kişiliği ortadan kalktı, birçoğu ayak uyduramadı. Ama vatandaş yıllardır kaymakamlıklar, valilikler, yol yapar, suya bakar diye alışmış.
''Türkiye'de bu alçak bölücü terör örgütünün yuvalandığı yerleri gidiyoruz brifing alıyoruz. Vatandaşlarımız anlatıyor, valilerimiz anlatıyor, ya arkadaşlar güvenlik kuvvetleriyle terör grupları adeta bacılık olmuşlar. Yaz kış ensesinde olacaklar, gerekirse onların yöntemleriyle mücadele edeceğiz. Mutlaka ve mutlaka bu meseleyi Türkiye'nin gündeminde çıkacak.
'''Efendim burası riskli' o zaman tedbir alacaksın arkadaşım. Tendürek dağı da riskliydi. Başka çare yok, burada kararlılık çok önemli. Kararlılık olduğu müddetçe bu işi yönetilebilir hale getirebiliriz.
''Terörle ilişkili partili çıkmış 'Belediyelere ilişirseniz şöyle yaparız böyle yaparız' diyor. Türkiye hukuk devletidir kusura bakmayın. Sıfatı ne olursa olsun dışarıdakilerin sırtını sıvazlamakla büyük Türk milletiyle mücadele edeceklerini sanıyorlar. Daha 6-7 Ekim olayları duruyor, kalkacaklar bunların hesabını verecekler. Mahkeme çağırıyorsa tıpış tıpış gelip ifadesini verecek, 'ya ma' yok.
''Belediyelerle rekabete giriyorsunuz bakın bunlar anlamsız. Hepinizin amacı ülkenin derdine derman olmak. Hal böyleyken niye çatışıyorsunuz, bırakın bunları. Siz belediyelerin abisisiniz, yapmayın böyle. Onlara yol göstermeye bakın. 'Kardeşim başkan, şurada ne mesele var gel konuşalım, nasıl yardımcı olabiliriz' diyin. Onlar sizden bekliyor, devletin uç beyleri sizlersiniz arkadaşlar.
''Yine KHK'da özellikle Doğu ve Güneydoğu'da terörle irtibatlı, teröre öyle veya böyle destek veren belediyelerle ilgili düzenleme yaptık. Belediye başkanlarıyla ilgili valilerimize tam yetki verildi. Lütfen çekingen, ürkek davranmayın. Bu bir vebaldir, büyük bir sorumluluktur. Hiç tereddüt etmeyin, yasaları uygularken asla ve asla tereddüt etmeyin. Gençlerimizi dağa teşvik edenlere asla prim vermeyin. Gereğini yapın kardeşlerim.
''23 ilimizi ilgilendiren kalkınma, istihdam, reform paketi açıkladık. Bunu inceleyin. Reform paketinin uygulanması, takibi sizin göreviniz. Burada yatırımlar var, somut, istihdam oluşturan projeler var. Turizmi, sosyal hayatı canlandıracak projeler. Amacımız bölgeler arasındaki kalkınma farkını ortadan kaldırmak. Geçtiğimiz 15 yılda 23 ilin milli geliri 800 doların altındaydı. 15 yıl sonra 5 bin dolara çıktı. Bu proje size emanet. Sizin sorumluluğunuzda.
''Ben Ulaştırma Bakanı olarak görevimin ilk yıllarında valileri topladım. Bir salonda böyle konuşuyoruz. Şu kadar yol yapacağız dedim. Bazı arkadaşlar donuk donuk bakıyorlar. Tepki yok, heyecan, katılım yok. Dedim ki arkadaş merak etmeyin bunları nasıl yapacağız diye düşünüyorsunuz. Dedim ki merak etmeyin para bol! Sonra canlandılar. O işi başlattık. Yıl sonu geldi, arkadaşlar, ‘efendim para bol dediniz ama para gelmiyor’ dedi. Dedim ki sayın valim sen geometri okumadın mı? Ben para bol demedim, ‘parabol’ dedim.
''Kampanya başladık ama biraz üzüldüm. Valiler bu kampanyaya gerektiği kadar destek vermedi. Herhalde duyulamadı ama nedeni ne olursa olsun. 15 Temmuz'da bu kadar fedakarlık göstermiş şehitlerimize çok daha büyük bir borcumuz olduğunu unutmayım. Önemli olan o toplanacak paralar değil, nasıl karşılandığıdır. Hepimiz baş tacı ettik şehitlerimizi, gazilerimizi. Canını seve seve veren şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize hayırlı ömürler veriyorum, pardon diliyorum.
''Artık yaz-kış saati yok, kafalar karışmayacak, saatler değişti gelemedim gibi mazeretler yok. Sen değişeceksin, saatler değişmeyecek. Titiz, zaman ekonomisi... Toplantılarınıza vaktinde gidin, benim gibi çok uzatmayın. Kısacası derdinizi anlatın, uzatmayın. Memurlarınızı peşinize takıp törenlere gitmeyin. Bakın bu benim için çok önemli vatandaşlar üzülüyor. İlgisiz olan memurların ne işi var kardeşim? Git işinin başına, tören senin mi? Herkes işine gücüne baksın, vatandaşın işi aksamasın.
© Tüm hakları saklıdır.