Daha önceleri "Benim prensibim, anketi ben yaparsam o zaman inanırım" ifadesini kullanan Başbakan Binali Yıldırım, ilk kez anket açıklamasında bulundu. Yıldırım, "Bugün referandum dışında yapılan anketler AK Parti’nin oyunu yüzde 52’nin üzerinde gösteriyor. Halk desteğimiz tamdır" dedi. Referandumdan sonra erken seçim olacağına dair iddialara da değinen Yıldırım, "Niye erken seçim olsun? Daha yapacak çok işimiz var. Seçime harcayacak ne paramız ne de vaktimiz var" diye konuştu.
Darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in bulunduğuna dair bir kanıt görmediklerini kaydeden Alman İstihbarat Servisi (BND) Şefi Bruno Kahl'ın "Türkiye, çeşitli açılardan bizi buna ikna etmeye çalıştı, anca henüz bunu başarabildiği söylenemez" şeklindeki sözleri Başbakan Binali Yıldırım'a soruldu. Yıldırım "Baksanıza Alman istihbaratının başkanı ne diyor. Eğer Alman istihbaratının başındaki adam buysa, Almanya’nın vay haline. Şimdi anlaşılıyor gelen geçen nasıl dinlemiş Almanya’yı. Adamın FETÖ’den haberi yok, ayakta uyuyor" dedi.
CHP'nin referandum anketi ne diyor?
Fatih Çekirge'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (20 Mart 2017) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Masmavi bir gökyüzü.
Karlı dağların arasında...
Refahiye’nin Kayı köyünde...
Başbakan Binali Yıldırım’la yürüyoruz.
Binali Bey, köyünde geçen çocukluk anılarını anlatıyor:
“Şu derenin karşı kıyısı bize büyük denizlerin öte yakası gibi gelirdi.”
Binali Bey’in damadı veteriner.
İki tane kuzu getiriyor...
O kadar güzeller ki...
Binali Bey birini kucağına alıyor diğerini ben.
Ana kuzuları parmaklarımızı emiyor.
Eve doğru yürürken sohbete başlıyoruz...
Almanya için
- Sayın Başbakan, Almanya ile durum nasıl gidiyor?
Cevap:
- Almanya ortamı germeye devam ediyor. Baksanıza Alman istihbaratının başkanı ne diyor. Eğer Alman istihbaratının başındaki adam buysa, Almanya’nın vay haline. Şimdi anlaşılıyor gelen geçen nasıl dinlemiş Almanya’yı.
Binali Bey sözün burasında bir de espri yapıyor:
- Adamın FETÖ’den haberi yok, ayakta uyuyor.
Heyettekiler bu espriye kahkahalarla gülüyor.
Erken seçim yok
- Efendim, referandum sonrası erken seçim olacağı yolunda iddialar var.
Binali bey şöyle diyor:
- Niye erken seçim olsun? Daha yapacak çok işimiz var. Bugün referandum dışında yapılan anketler AK Parti’nin oyunu yüzde 52’nin üzerinde gösteriyor. Halk desteğimiz tamdır. Seçime harcayacak ne paramız ne de vaktimiz var.
Türkiye'nin geleceğini oyluyoruz
Karlı dağların Sivas tarafından...
Zirvelerden yamaçlara doğru hummalı bir çalışma var. Dev künkler, borular iniyor.
İş makineleri harıl harıl çalışıyor...
Başbakan o çalışmayı göstererek şöyle diyor:
- Bu gördüğün boru hattı, TRAP projesidir. Muazzam bir enerji hattıdır. İşte Türkiye geleceğini böyle yazıyor. 16 Nisan’daki oylama Türkiye’nin şahlanışı için yapılıyor. Bu projeleri hiçbir engele takılmadan gerçekleştirebilmemiz için yapılıyor.
Dikkat edin, siyasi tarihimizde hep iki başlılık ve çatışmalarla geleceğimizi harcamışız. 1950-1960 yılları arasında tek parti ile yükselmişiz, 1970-1980’lerde kaosa harcamışız. 1990 başlarında yükselmişiz. Ve ondan sonra tekrar harcamışız. AK parti döneminde tekrar yükselmişiz. Yani çok başlı kaos dönemleri bir eğri olarak hep düşüşü göstermiş. Tek parti ile yükseliş. İşte bunu aşmak için cumhurbaşkanlığı sistemini getiriyoruz. Millet seçecek. Seçilen hizmet yapacak. Millet beğenmezse. Hizmet olmazsa, seçilen gidecek.
PYD PKK’nın kuzenidir
Bir ara konu Fırat Kalkanı ve Suriye’nin kuzeyine geliyor.
Soruyorum:
- Efendim, son dönemde Rusya ve ABD’nin YPG’yi desteklediğini görüyoruz.
Binali Bey kesin bir cevap veriyor:
- PYD-YPG, PKK’nın kuzenidir, terör örgütüdür. O terör örgütü ile işi olanın bizimle işi olmaz. Meseleye böyle bakıyoruz.
Türkiye kendi bekası ve geleceği için her türlü önlemi alacak yetenekte ve büyüklükte bir ülkedir.
Yollar... Yollar...
Erzincan’dan Refahiye’ye, oradan Sivas, Amasya ve Karadeniz’e kadar muazzam yollar yapılmış.
Zigana Geçidi ayrı bir olay.
İran’dan Karadeniz’e, Avrupa’ya uzanan üç şeritli yollar...
Bu yollardan geçip Kayı köyünde Başbakan’ı bulduğumuzda ilk sözü şu oldu:
- Memlekete, köyüme gelince, suyunu içip havasını koklayınca öylesine enerji doluyorum ki...
Her defasında yeni projelerle dönüyorum. İşte yine böyle bir gündeyim.
Erzincan meydanı tıklım tıklım, hıncahınç hemşerisini beklemiş.
Buradan Sivas’a geçiyoruz. Oradan Ankara.
Erzincan’dan bu kadar. Ama yazmaya devam.