-BAŞBAKAN ERDOĞAN: "BU MİLLETİN ANAYASASIDIR" ANKARA (A.A) - 17.08.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Muhalefet zorla bunu AK Parti projesi olarak sunuyor. Bu bir AK Parti projesi değildir. Bu şahsımın projesi değildir. Bu milletin anayasasıdır'' dedi. Başbakan Erdoğan, Habertürk televizyonunda katıldığı ''Sansürsüz Özel'' programında soruları yanıtladı. Başbakan Erdoğan, ''Neden evet demeliyiz? Evet denmesi için ana motif ne?'' sorusu üzerine, ''Önümüzde şöyle bir tablo var. Aslında milletin çizdiği bir tablo. Darbe anayasası mı, milletin anayasası mı? Millet darbe anayasasını bir kenara koyuyor. Çünkü yıllardır bundan kurtulmanın, bunu değiştirecek bir iradenin gelmesini bekliyordu. Ve bir iradeyi gördü. Ne zaman değiştiriyorsunuz diye bizi sıkıştırdılar. Bütün STK'lar da bu işin içindeydiler. Biz bu adımı attık. Kısmi olarak bunu söylüyorum. Çünkü asıl değişikliğin de 2011 seçimlerinden sonra yapılmasının gereğini de ifade etmek istiyorum ve diyorum ki darbe anayasası değil, milletin anayasasına evet'' diye konuştu. Muhalefetin anayasa değişiklik teklifini AK Parti projesi olarak sunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu milletin anayasasıdır. Muhalefet zorla bunu AK Parti projesi olarak sunuyor. Bu bir AK Parti projesi değildir. Bu şahsımın projesi değildir. Aslında bu AK Parti'nin kapatılmasına yönelik atılan adım öncesi yapılan bir hazırlığın devamı niteliğindedir. Arzu ederdik ki bunu ana muhalefetle ve muhalefetle birlikte yapalım. Ana muhalefet hazırlıkları hiç görmeden reddetti. Diğer muhalefet 'kahve içmeye gelirler' dedi. Bu şekilde reddetti. Zaten bir uzlaşma hiçbir zaman aramadılar. Bize düşen ondan sonra sivil toplum kuruluşlarına gitmek ve hazırlık çalışmalarını yaptığımız ana kadar geçmişte anaysa hazırlığı yapan kuruluşların, Barolar Birliği, TÜSİAD, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, CHP gibi. Bütün partilerin bu hazırlıklarını önümüze aldık. Arkadaşlarımız bunun üzerine çalışmalarını yaptılar. Bu çalışmalar üzerinden biz de taslağımızı hazırladık. Şu anda önümüzde bulunan aslında bir taslaktır. Ve bu çalışmanın neticesidir. O da ne oldu? O da Meclis'e geldi. 14 gün 14 gece Meclis'te müzakere edildi, tartışıldı ve Meclis'ten şu hale geldi. Bu hale de kim itiraz etti? Ana muhalefet partisi itiraz etti. Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi de inceledikten sonra ne dedi? 'Burada Anayasaya mugayir bir şey yoktur. Bunların hepsi uygundur' dedi. Şimdi biz asıl sahibine gidiyoruz. Çünkü millet dedi ki bana gelin. Son sözü ben söyleyeceğim, kararı ben vereceğim dedi. Şimdi biz, söz de karar da milletindir dedik.'' -''MİLLETİN İRADESİNİN EGEMEN OLDUĞU BİR YAPI GELİYOR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sizin TBMM'den geçirdiğiniz metinlerin bazıları Anayasa Mahkemesi tarafından değiştirildi. Dolayısıyla halka TBMM'den çıkan metin gitmiyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?'' sorusu üzerine de, ''Bizim gönlümüz esasa girmeden bunun çıkmasıydı. Orada esasa giriş oldu. Yine de bütünü olarak baktığımızda rahatsız edici bir netice doğurmadığı için biz buna da bütün gönlümüzle sarıldık ve milletimize de zaten bunu bu şekilde anlattık. Şu anda milletimizin huzurunda, milletten gelecek evet oyunu bekliyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Siz daha kapsamlı değişikliklerden yanasınız ama Türkiye'deki yerleşik olan sistemler bu kapsamlı değişikliğin yapılmasına izin vermiyor. Bundan sonra daha kapsamlı bir değişiklik düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine de ''Şu anda yapılan değişiklik, ki buna o dediğiniz kapsamlı değişikliğin kapı aralanması, ilk adım dediğiniz olaydır. Bununla birlikte bundan sonra endişe edilecek bir yapı da söz konusu olmayacak. Çünkü gelen yapı, milletin iradesinin egemen olduğu bir yapıyı getiriyor. Gerçek manada egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışını bu kısmi değişiklik güçlendiriyor. İnanıyorum ki 2011 seçimlerinden sonra parlamentoda çok daha güçlü bir iktidarı işbaşı yapacaktır. Bu güçlü iktidar da beklenen anayasa değişikliğini gerçekleştirecektir. Şunu da peşinen söylemek lazım, böyle bir değişikliği talep eden bir yapı parlamentonun çatısı altında oluşursa yapılır ama oluşmadığı takdirde mevcut bu değişiklikle yola devam edilir'' diye konuştu. -''PARTİYİ KOLEKTİF AKILLA OLUŞTURDUK'' ''AK Parti'nin oylarında yukarı bir hareketlenme söz konusu. 2011'de daha güçlü, tek başına bir iktidar diyorsunuz'' sözleri üzerine Erdoğan, ''Ben onun beklentisi içindeyim. Onun azmi kararlılığı içindeyim. Partimin gerek teşkilatlanma alanındaki heyecan, hele hele şu anda yapılan halk oylaması çalışmalarıyla çok daha güzel bir ivme kazandı. Bununla birlikte artık 2011'e kadar durmak yok yola devam diyoruz'' diye konuştu. ''2011 son seçimim demiştiniz. Acaba başkanlık sistemine doğru Türkiye'nin gitmesi, halkın seçtiği Cumhurbaşkanının bir başkan olarak algılanması ve sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın oraya doğru gitmesi söz konusu mu?'' sorusu üzerine şunları kaydetti: ''Biz yola çıkarken partimizin tüzüğünü böyle hazırladık, programını böyle hazırladık. Bir milletvekili 3 kez arka arkaya milletvekilliği yaptığı zaman 4. kez vekillik yapamaz, ara verir ondan sonra tekrar isterse aday olur dedik. Genel başkanlıkta da o zaman 5 yılda bir seçim olduğu için 5 yıl genel başkanlık arka arkaya yapabilir daha sonra genel başkanlıkta da ara vermesi gerekir. Bu benim partimin tüzüğünün gereğidir. Partimin tüzüğünün gereğini aslında ben söylüyorum. 2011 olayı bunun bir gereğidir. Şu koltuklara oturan bir daha kalkmamacasına burada oturmamalı. Yeri geldiği zaman burayı bırakabilmeli. Neler oluyor görüyorsunuz. Eğer siz bunu gösteremezseniz şöyle veya böyle, bazen oyunla bazen demokrasinin kuralları içinde sizi de gelir biri oradan indirir. Ama zirvedeyken buralardan çekilmek çok daha güzel, çok daha isabetli olur. Siyaset illa o bulunduğunuz görevde yürür diye bir şey yok. Bezen siz inandığınız ideallere ya da mensubu olduğunuz partiye lojistik destek de verebilirsiniz.'' ''Sizin lider olamayacağınız bir yapıyı beklemem. Acaba sistemde mi değişiklik olacak'' sorusu üzerine, Başbakan Erdoğan, AK Parti'yi kolektif akılla oluşturduklarını belirterek şunları söyledi: ''Hep birlikte günlerce haftalarca bu işte çalıştık. Biz o zamanlar Türkiye genelinde 42 bin denek üzerinde kamuoyu araştırması yaptık. Oradan gelen neticeler üzerine çalışarak bu hareketi başlattık. Eğer siz bir hareketi tek lider üzerinde veya tek kişi üzerinde bina ederseniz, peki ya bu tek kişi olur ya emri Hak vaki oldu öldü. Ne olacak. O zaman o hareket batacak mı? Ama siz bir kolektif şuur, bir kolektif akıl oluşturursanız bağımlı olmazsanız. Arkası gelmesi lazım. O zaman bayrak yere düşmez. Hiçbir siyasi partide yeni nesil oluşturma gayreti yok. Bizde siyaset akademisi var. Bunu neden yapıyoruz, örgütü güçlü tutalım. Yerel meclislerde yetişmiş insanlarımız olsun. Biz bunları başardık. Başararak da yolumuza devam ediyoruz. Yerel yönetimlerde ciddi bir tecrübeye sahibiz. Bu tecrübeyi yeni nesillere aktarmamız lazım. Benim en büyük arzum şuydu; yerelde seçilme yaşı 25, ama merkezi yönetimde seçilme yaşı 30'du. Kavgasını verdik, ham dolsun 25'e seçilme yaşını indirdik. Türkiye'de artık hücrelerin sürekli yenilenmesine ihtiyacımızın olduğuna inanıyorum. Bana göre seçme seçilmeye göre daha zordur. Zor olan seçmektir. Onun için de bunu 25'e indirdik. Parlamentonun içinde 25-30 aralığında yeni gençler girecek. Bu seçimde bunu göreceğiz. Bayanlarda daha fazla parlamentoda yer alanlar olacak. Daha dinamik parlamento olacak, bunu göreceğiz.''