Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1915'te yaşananlarla ilgili "Bu mesele Türklerle Ermeniler arasında kalsaydı çok daha kolay çözülebilirdi" diyerek, Diaspora ile gizli görüşme yaptığını ifade etti.
Davutoğlu, “Diaspora ile bazen açık, bazen gizli görüştüm. Aşırı kanattan biri ile Dışişleri Bakanı olarak konuştum. Son New York’da da konuştum. Diğer taraf ise bizimle görüştükleri zaman gizli kalsın istiyorlar. Ne yapmamız isteniyor. ‘Sizin acıları değil bizim acılarımızı’ konuşalım diyorlar. Böyle bir yaklaşımla oturup konuşmak mümkün değildir. Bizim arşivlerimiz açık. Ama karşı taraf arşivlerini açmıyor ” dedi.
Kanal 24 televizyonunda, 'Başbakan Özel' programında konuşan Davutoğlu şunları söyledi:
'Tarih üzerinden hesaplaşmaya gidiliyor'
“Tarihi olaylar üzerinden malesef bir hesaplaşmaya gidiliyor. Tarih gri bir alandır. Bembeyaz bir alan değildir. Biz Türkiye’de tarihimizle ciddi bir yüzleşme ve söylem değişikliğine gittik. Daha rahat konuşur olduk. Adil hafıza gerekir. Tüm acıları paylaşma üzerinden birbirimizi anlamamız lazım. Protokoller Ermenistan tarafından rafa kaldırıldığında bile Cumhurbaşkanımız ve ben çeşitli pozitif çağrılarda bulunduk. Karşı tarafa onlarca yıldır sürdürülen bir nefret, öfke dili oluşturuluyor. Diasporanın bir kısmı bu dil üzerinden varlığını sürdürüyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında Balkanlar’daki acılar etnik temizlikler unutturuluyor, Hocalı Katliamı unutturuluyor. Gelin tarihi ortak olarak anlayalım, bir ortak komisyon oluşturalım.
'Diaspora ile gizlice görüştüm'
Gelin sınırları kaldıralım. Bizim politikamız bu. Diaspora ile bazen açık, bazen gizli görüştüm. Aşırı kanattan biri ile Dışişleri Bakanı olarak konuştum. Son New York’da da konuştum. Diğer taraf ise bizimle görüştükleri zaman gizli kalsın istiyorlar. Ne yapmamız isteniyor. ‘Sizin acıları değil bizim acılarımızı’ konuşalım diyorlar. Böyle bir yaklaşımla oturup konuşmak mümkün değildir. Bizim arşivlerimiz açık. Ama karşı taraf arşivlerini açmıyor. Merkel’le de konuştuk. Benimle göz mesafesinden konuşulursa konuşurum. Batı insanında kendi dünyasına dönük bir özeleştirisi yok. Ama dışarıya dönük bir eleştiri var. Tehcir bir insanlık suçudur dedim. Balkanlar’da da suçtur. Biz o zaman bunu Ermenilerle karşılaştırmak için söylemiyorum ama Afrika’daki kabileler, Kızılderililer nerede diye sorarız.
'İstanbul'un en zenginleri Ermeni'
İstanbul’un en zenginleri Ermenilerdir. Ermeniler Türkiye’de Avrupa ülkelerindeki gibi gettolarda yaşamadı. Türk-Ermeni ilişkisi kanlı bir tarih ilişkisi değildir. Acılar bizim saygı duymamız gereken şeylerdir.
'Etyen Mahçupyan yaşı dolduğu için ayrıldı'
Etyen Mahçupyan benim danışmanımdır. Yaşı dolduğu için ayrıldı. Ama hala görüşürüz. Milletvekili adayımız da var. Normalleşme budur. Biz çağrıda bulunuyoruz. Birileri Türk milletini kollektif bir şekilde suçlarsa bunu kabul etmeyiz. Suçladıkları ile kalırlar.
'Üçüncü taraflar gölge etmesin'
Bu mesele Türklerle Ermeniler arasında kalsaydı çok daha kolay çözülebilirdi. Kendi tarihinizle barışıksanız sonuru çözersiniz. Ön yargı ve kibirle bize yaklaşanın da karşılığını veririz. Üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyorlar. Peki Ermeni Diasporası zengin bir Ermenistan istemez. Kendileri zengin, Ermenistan niye fakir. Ermenistan şu anda boşalıyor. Bakın nefreti yaşatıyorlar. İsrail Diasporası İsrail için çalışır. Üçüncü taraflara çağrımız gölge etmesinler. Biz oturur problemimizi çözeriz.
'Kimse Türkiye ile bozuşmak istemez'
Siz güçlüyseniz kimse size maliyet ödetmez. Zayıfsanız herkes size maliyet ödetir. Türkiye güçlüdür. Karar alınsa bile işletilemez kararlar alıyorlar. Ama güçsüz olursak bu kararların sonuçlarını almak isterler. Bizde özgüven var. Kimse Türkiye ile bozuşmak istemez. Bugün Suriye’de tehcir yaşanıyor. Etnik kıyım yaşanıyor. Sünni Suriyeliler ya sürüldü ya da öldürüldü. Bunu görüyoruz. Dünyada bunu durduracak bir yaklaşım göremiyorsunuz. Müslümanların acılarına duyarsız bir vaka var. Mısır. Bakın Sisi Gazze tünellerini kapatıyor. Türkiye bunu yapmaz. Sisi bunu yaptığı için ödüllendiriliyor. Birileri Esad’ın yaşamasını istiyor. Esad ile ailesi İsrail için bir tehdit hiçbir zaman olmadı.
'MHP’nin mirası belli'
Ak Parti kendisinin ne düşündüğünü söyledi. 2002’de söyledi, 2007’de 2011’de söyledi, 2015’te de söyleyecek. Bizim hiçbir beyannamemizde reaksiyonel bir şey göremezsiniz. Başka partiler barajı geçecek geçmeyecek ilgilendirmez. Şimdiden bunu söylüyoruz. Kimse 8 Haziran günü meşruiyet tartışması yapmasın. Biz gideceğiz. Doğu’da, Güneydoğu’da kardeşliğimizi, çözüm sürecini anlatacağız. MHP’nin nasıl bir Türkiye bırakıp gittiği, mirası belli. CHP ise tamamiyle reaksiyonel tutum içindeler. Gerek Yeni Türkiye Sözleşmesini yazarken beyananme ile karışmasın, bir grup arkadaşımızla hazırladık. Orada Yeni Türkiye Sözleşmesinde herkese yaptığımız bir çağrı var. İçerisinde AK Parti yok, bilerek kullanmadık. Neden AK Partili olmayan vatandaşlarımıza söylüyoruz. Gelin ortak bir noktada buluşalım, ortak ilkelerde buluşabiliriz.
'Her virgül ve nokta itina ile yazıldı'
Onun için dikkat ederseniz o metni bilerek, özellikle okudum. Her bir virgül ve nokta itina ile yazılmıştır. Bir hafta oldu kimseden bir itiraz gelmedi. O maddelere itiraz edemezler. Gelin anlaşalım dedik. Tek bir cevap gelmedi. Kılıçdaroğlu otursun 2-3 sayfa o da yazsın, ya da Bahçeli, Demirtaş... Yazmadılar. Beyannamemiz ise sonuna kadar AK Parti’dir. Neleri yapacağımızı söylüyoruz. Orada gerek sivil anayasa konusunda, gerek başkanlık sistemi konusunda net ve berrak anlatıyoruz.
'Kılıçdaroğlu'na bir rehber tutacağım'
‘Bu paralar nereye gitti’ diyor ya. Alacak bu rehber Kılıçdaroğlu’nu Marmaray’a indirecek. Avrasya Tüneli’ne indirecek, arabaya bindirip ceza değil ödül olarak 17 bin kilometre yol gidicek. Sonra hızlı trene bindirecek. Bu paralar nereye gitti diyor ya, buralara gitti. Sonra elinden tutacaksın 3.5 milyar fidanı tek tek saydıracaksın. Uçağa bindireceksin neredeyse her ilimize yaptığımız havaalanlarına götüreceksin. Ben hazırım. Rehber vericem.”
