Gündem

Davutoğlu: Sultanahmet saldırısı sonrası Suriye ve Irak'ta 200 DAEŞ mensubu etkisiz hale getirildi

"48 saat içinde 500 DAEŞ mevziine operasyon düzenlendi"

14 Ocak 2016 16:14

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sultanahmet saldırısı sonrası "48 saat içinde Suriye ve Irak'ta 500 DAEŞ mevziine operasyon düzenlendiğini ve 200 DAEŞ mensubunun etkisiz hale getirildiğini" açıkladı.

Davutoğlu, Suça ortak olmayacağız bildirisine imza atan 1128 akademisyenle ilgili "Metni görmedim diyerek imza attım diyen çok sayıda akademisyen var. Akademisyenleri bu metni bir kez daha okumaya davet ediyorum. Hala aynı düşüncedeyseler, farklı bir platformda konuşuruz" çağrısında bulundu.

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde büyülelçilere hitap etti.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Salı günü o olayın biraz sonrasında güvenlik toplantısında, bu adice saldırının DEAŞ saldırısı olduğunu öğrendikten sonra Suriye ve Irak’ta 500'e yakın DEAŞ mevzilerine top atışları ve tankla taarruzda bulunulmuş, DEAŞ sığınakları hem Başika’da Suriye sınırında vurulmuştur. 200’e yakın DEAŞ mensubu 48 saat içinde etkisiz hale getirilmiştir.

Terör olaylarını sebep göstererek, devleti katil gösterenlere sesleniyorum; İstanbul'da turistleri öldüren cani ile Çınar'da 5 aylık bebeği katledenin farkı var mıdır? Cizre'de, Silopi'de, Sur'da vatandaşlarımızın canına kast ediyorlar. Herkese hak ettiği mücadeleyi vereceğiz. Güvenlik güçlerimiz canla başla mücadele ediyor. 

 

"İfade özgürlüğü adı altında kimse,
terör örgütü propagandası yapamaz"

 

Hayatım boyu, hiçbir zaman düşüncemi söylemekten çekinmedim. İfade özgürlüğü benim en çok önem verdiğim değerdir. İfade özgürlüğü aynı zamanda kendi içinde tutarlılık da gerektirir. İfade özgürlüğü adı altında kimse, terör örgütü propagandası yapamaz. Devlet katliam yapıyor derken, o bildiride, terör örgütüne karşı imalı dahi olsa tek bir eleştiri bile yoksa, burada olgusal bir objektiflikten bahsetmek mümkün mü?

Metne bakıyorsunuz, birbirinden kopuk ve demokratik ilkelere asla uymayan ifadeler kullanılıyor. Kim Kürtler adına söz söyleme ve irade kullanma hakkına sahiptir? Devletin birinci görevi, kamu düzenini tesis etmek ve vatandaşının can güvenliğini sağlamaktır. Hangi çağdaş siyasette herhangi bir kimliğe atıfla siyaset yapılır?

 

"Metni görmedim diyerek imza attım
diyen çok sayıda akademisyen var"

 

Metne bakıyorsunuz, birbirinden kopuk ve demokratik ilkelere asla uymayan ifadeler kullanılıyor. Kim Kürtler adına söz söyleme ve irade kullanma hakkına sahiptir? Devletin birinci görevi, kamu düzenini tesis etmek ve vatandaşının can güvenliğini sağlamaktır. Hangi çağdaş siyasette herhangi bir kimliğe atıfla siyaset yapılır? Vatandaşlık dışında hiçbir kimlik temelli iradeden bahsedemez. Bunun siyaset bilimi ile ilgisi yoktur. Bütün vatandaşlarımız eşittir, her biri iradesini seçimlerde, özgür iradesi ile kullanır.

Metni görmedim diyerek imza attım diyen çok sayıda akademisyen var. Akademisyenleri bu metni bir kez daha okumaya davet ediyorum. Hala aynı düşüncedeyseler, farklı bir platformda konuşuruz.

 

"Eş başkanlardan birinin danışmanı
'Çınar'a bahar cemreleri düştü' diyor..."

 

Eş başkanlardan birinin danışmanı sabah tweet atıyor. Çınar'daki saldırıyla ilgili 'Çınar'a bahar cemreleri düştü' diyor. Onların bahar cemreleri dediği bombalar 5 aylık çocukların üzerine düşüyor.

Paralel yapıya karşı da mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu örgütün terör örgütüyle irtibatı göz önünde bulundurulmalı.

Etrafımızda kimlik iradeleri üzerinden parçalanan Suriye ve Irak gibi örnekleri gördükten sonra, Türkiye'yi de aynı anafora sokmak isteyen kim olursa olsun, onlarla entellektüel tartışma yapmam. Onlarla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak sonuna kadar mücadele ederim.

2015 yılında aynı anda birçok kriz ile mücadele etmek zorunda kaldık. DAEŞ'in eylemlerini önlenmeye yönelik operasyonlarımızı artırdık, Ermenilerin karalama faaliyetlerine karşı da durduk. Krizleri geniş bir perspektifte çözme yoluna gittik.