Gündem

Başbakan Davutoğlu: Kamuda çalışan tüm taşeron işçilere kadro verildi!

"Brüksel'de meydana gelen terör saldırılarını lanetliyorum"

22 Mart 2016 14:02

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kamuda çalışan tüm taşeron işçilere kadro verildiğini açıkladı. "Reformların yüzde 65'ini, vaatlerin de yüzde 100'ünü gerçekleştirmiş bulunuyoruz" diyen Davutoğlu, "İster asıl işi olsun, ister yardımcı işçi olsun dışarıda tek bir taşeron işçisi kalmayacak" diye konuştu.

Meclis'te AKP grup toplantısında partililere seslenen Davutoğlu, konuşmasına Belçika'nın başkenti Brüksel'deki terör saldırılarını lanetleyerek başladı.

Davutoğlu, son dönemde art arda gelen terör saldırılarına ilişkin olarak, sert bir tonla "Korkmadık, korkmayacağız. Yılmadık, yılmayacağız. Bu Meclis’in, bu milletin istikbalini korumak için ayakta olacağız. Allah şahit olsun, nereden talimat alıyorlarsa alsınlar. Sizler bu milletin iradesini sarsamayacaksınız" dedi. 

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Hain hesap ve planlarla bu milletin iradesini alabileceklerini zannedenler daima kaybettiler ve kaybetmeye devam edecekler. Biz 101 yıl önce Çanakkale'de istikbalimiz için savaş verdik. Bugün sabah saatlerinde Brüksel'de meydana gelen terör saldırısını lanetliyorum. 

 

Bu şehitlerimiz artık Çanakkale haftasında Çanakkale ruhuyla anılacaklardır.

 

Devlet olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Birçok terör örgütü koordineli bir şekilde ülkemizi hedef alıyor. İsimleri farklı olsa da hepsi aynı hedef için hareket ediyor. Türkiye'yi güçsüzleştirmek için vahşice saldırılar yapıyor. 17 Şubat'ta Ankara'da PKK-PYD terör örgütü canlı bomba saldırısı gerçekleştirdi. Geçen cumartesi DEAŞ İstiklal Caddesi'nde bir terör saldırısı gerçekleştirdi. Bunlar nasıl aynı merkezden yönetildiklerini gösteriyor. Burada bir kez daha ölen yabancı uyruklu sivillerin ailelerine ve ülkelerine taziye mesajlarımı iletiyorum. Bu şehitlerimiz artık Çanakkale haftasında Çanakkale ruhuyla anılacaklardır.

 

"Brüksel'de meydana gelen
terör saldırılarını lanetliyorum"

 

Hain hesap ve planlarla bu milletin iradesini alabileceklerini zannedenler daima kaybettiler ve kaybetmeye devam edecekler. Biz 101 yıl önce Çanakkale'de istikbalimiz için savaş verdik. Bugün sabah saatlerinde Brüksel'de meydana gelen terör saldırısını lanetliyorum. 

Devlet olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Birçok terör örgütü koordineli bir şekilde ülkemizi hedef alıyor. İsimleri farklı olsa da hepsi aynı hedef için hareket ediyor. Türkiye'yi güçsüzleştirmek için vahşice saldırılar yapıyor. 17 Şubat'ta Ankara'da PKK-PYD terör örgütü canlı bomba saldırısı gerçekleştirdi. Geçen cumartesi DEAŞ İstiklal Caddesi'nde bir terör saldırısı gerçekleştirdi. Bunlar nasıl aynı merkezden yönetildiklerini gösteriyor. Burada bir kez daha ölen yabancı uyruklu sivillerin ailelerine ve ülkelerine taziye mesajlarımı iletiyorum. Bu şehitlerimiz artık Çanakkale haftasında Çanakkale ruhuyla anılacaklardır.

 

"Korkmadık, korkmayacağız"

 

Korkmadık, korkmayacağız. Yılmadık, yılmayacağız. Bu Meclis’in, bu milletin istikbalini korumak için ayakta olacağız. Allah şahit olsun, nereden talimat alıyorlarsa alsınlar. Sizler bu milletin iradesini sarsamayacaksınız.

Sözde barış havarilerine sesleniyorum. Güvenlik güçlerimiz PKK tarafından şehit edilmiş, siviller ölmüş. Neredesiniz, ey aydınlar, akademisyenler? Neden PKK’yı lanetleyen bir bildiri yayımlamıyorsunuz? Neden PKK’ya bir eleştiri cümlesi dahi kuramıyorsunuz. Milletimizden, milletimizle yürüyen akademisyenlerden, aydınlardan güç alıyoruz. Maalesef Türkiye’de bu terör olayları esnasında habercilik dışında faaliyetlerle ülkeyi karamsarlığa sevk etmek isteyen bazı medya çevreleri de var. Bazı internet siteleri, bazı gazeteler terör örgütlerini över. Medyanın ve basının bu kritik aşamalarda aldığı tavır da önemlidir. 

Maalesef Türkiye'de bu terör olayları esnasında milleti korkuya sürekleyen medya organları da var. Bırakın terör örgütlerini eleştirmeyi, terör örgütlerini yer yer överler. Bu anlayışı dünyanın hiçbir medyasında göremezsiniz. Medyanın ve basının bu kritik aşamalarda aldığı tavır çok önemlidir. Türkiye düşmanı medya kuruluşları var. Terör örgütleri de buna göre eylemlerini yapıyor ve medya zaten beni aklar diye düşünüyor. Belçika'da, Fransa'da bir terör saldırısı olduğunda hemen medya savunmaya geçer ama Türkiye'de olunca susarlar. 

Terörle mücadele Türkiye'nin meselesidir. Muhalefete düşen çok net bir görev vardır ama maalesef terörü destekleyen siyasetçilerimiz var. HDP'yi size ve milletime anlatmama gerek yok ama beni asıl şaşırtan CHP'nin durumudur. CHP'ye oy veren vatandaşlarımızın da düşünmesi ve sesini çıkarması gerekiyor. Kılıçdaroğlu örgütün kanalına çıkarken sesi çıkmıyor. Bazı milletvekilleri terör örgütünün kanalına çıkıyor bazıları ise sol görünümlü paravan örgütlerin militanlarına sahip çıkıyor. DHKP-C'den gelen hiçbir terör eylemini CHP açıkça kınamadı. CHP'li vekillerin ve zaman zaman Kılıçdaroğlu'nun DHKP-C'li teröristlere laf etmediğini gördük.

Terör örgütlerinin kanlı saldırılarından sonra işbirlikçi bu yapılar, devletin iyi yönetilemediğini söylüyor. Ülkeyi kimin yönetip, kimin yönetemeyeceğine millet karar verir ve millet 1 Kasım'da kararını verdi Sayın Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu ne zaman bir terör olayı olsa terör örgütüne birşey demeden devlet yönetilemiyor diyor. Millet 1 Kasım'da bir bize baktı bir de Kılıçdaroğlu'na ve devleti kimin yöneteceğine karar verdi. Terör saldırılarıyla acımız henüz tazeyken, hemen hükümetimizi hedef alan açıklamalar yapmaya başlıyorlar. Terör karşı bir zafiyet varsa bunu terörü kınamak yerine devleti suçlayanlar oluşturuyor. Buradan terör konusunda bize destek veren Sayın Bahçeli'ye de teşekkür ediyorum. İşte bizim görmek istediğimiz muhalefet tavrı bu Sayın Kılıçdaroğlu. Ümit ederiz Sayın Kılıçdaroğlu da bundan ders alır. 

Terör korku ve panik oluşturmak istiyor ve maalesef HDP ve CHP'nin açıklamaları da milleti bu korkuya sürüklüyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bu mu sizin terörle mücadeleniz? Sayın Kılıçdaroğlu, sen önce kendi partini yönet de sonra devletin nasıl yönetileceğini söylersin. 

Teröristlere tek bir kelime edemeyenler, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve hükümetimiz hedef gösteriyor. Milletin bize verdiği emaneti son nefesimize kadar koruruz. Şer odakları ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin emanetine sahip çıkacağız. Bütün unsurlar güç birliği yapmış aynı şeyi hedefliyorlar. Bu bir istiklal ve istikbal mücadelesidir. Bütün Ortadoğu'nun birliğini, bütünlüğünü sağlayabilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu biliyorlar. Bölgemizde çok önemli gelişmeler yaşanırken kendi içimize kapanmamızı istiyorlar. Müreffeh, istikrarlı bir Türkiye istemiyorlar. Hepsi tek bir hedef doğrultusunda Türkiye, milletimiz, insanlığımız, kardeşliğimize karşı hareket ediyorlar. 

 

"Paralel örgütün elebaşının
yeni bir beddua kaseti çıkmış"

 

Paralel örgütün elebaşının yeni bir beddua kaseti çıkmış görmüşsünüzdür. Onlar beddualara devam etsin, biz milletimizin duasını almaya devam edeceğiz. İnsanlarımızın dini duygularını istismar eden suç örgütünden başka bir şey değiller. Bunlar bu yapıya sahip çıkıyor.

Terörü bir olarak bu ülkeden temizleyeceğiz. İstedikleri sonucu asla elde edemeyecekler. Bundan önce de başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Bu terör belası mutlaka bertaraf edilecektir.

Terör öncelikle paniğe kapılmamızı ister. Teröre karşı en güçlü çözüm milletimizin dayanışma içinde bulunmasıdır. Bugüne kadar hain planları nasıl boşa çıkardıysak, bundan sonra da çıkaracağız. Birçok badireden geçtik, birçok kumpası atlattık. Bütün hainleri bir araya topladılar. Bu şebekeyi de çökerttiğimizde Türkiye'nin önü açık olacak. Terör kaybedecek, millet kazanacak.

AK Parti kurulduğu günden bu yana siyaseti güçlendirecek adımlar attı. Karanlık odaklarında siyasi düzen projelerine itibar etmedik. AK Parti iktidara geldikten sonra siyaset tekrar söz sahibi oldu. Düşünce ve ifade özgürlüğünü artırmaya yönelik düzenlemeler bizim zamanımızda gelişti. Teröre destek vererek, şiddet çağrısı yapanların bu tavırları asla siyasi dokunulmazlık olarak değerlendirilemez. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin fezlekeleri gündeme aldık. Onlar meydan okudu, biz de hodrimeydan dedik. Hesap çok açıktı.

 

"72 şarttan 35 şart kaldı"

 

20 Mart'tan sonra illegal yollarla geçen mülteciler alınacak, onun karşılığında da o sayı kadar mülteci Avrupa'ya gönderilecek. Böylece Ege'de yasadışı göç, yerini yasayla göçe bırakacak ve canımızı yakan mülteci faciaları yaşanmayacak. Sağlık, eğitim, altyapı ve gıda alanındaki somut projelerin hayata geçirilmesi için harekete geçirildi. Türkiye, mülteciler meselesinde her zaman önce oldu ve öyle olacaktır. AB ile ayrıca Suriyelilerin, Suriye'de güvenli bölgede yaşaması için bilgi verildi. Haziran'da vize serbestisi olması için Meclis'te hepimizin çok iyi çalışması gerekir. Bütün vatandaşlarımıza da çağrıda bulunuyorum. 72 şarttan 35 şart kaldı, onu da Nisan ayına kadar bitirmek zorundayız. 

 

"Vaatlerin yüzde 100'ünü tamamladık"

 

Reformların yüzde 65'ini, vaatlerin de yüzde 100'ünü gerçekleştirimiş bulunuyoruz. Buna kimse inanmıyordu. Onlar teröre destek verirken, AK Parti iş yapıyordu. Söz verdiğimiz her icraatı 3 ay içinde hayata geçirmiş bulunuyoruz. Meclis tatile girmiş olmasaydı reformların da tamamını gerçekleştirmiş olacaktık.  

 

"Kamuda çalışan tüm taşeron
işçilere kadro verildi"

 

Yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimiz için de müjdeli kararımızı bildirmek istiyorum. Asli işlerde çalışan işçilerimizi kamuya alıyoruz. Adalet, eşitlik gereği ayrıca yardımcı işlerde çalışan kamuya almaya kararlaştırdık. İster asıl iş olsun, ister yardımcı iş olsun, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak inşallah. Biz söz verdik mi böyle söz veririz. Kamuda çalışan tüm taşeron işçilere kadro verildi