15 Temmuz Darbe Girişimi

Başbakan: 79 bin memur açığa alındı, 40 bin kişi gözaltına alındı, 20 bin kişi tutuklandı

Binali Yıldırım kamuda 'FETÖ' operasyonlarına ilişkin bilgi verdi

18 Ağustos 2016 01:48

15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda yapılan operasyonlarla ilgili bilgi veren Başbakan Binali Yıldırım, "20 bin 355 kişi tutuklandı, 40 bin 29 kişi gözaltında alındı,  79 bin kişiye el çektirildi" dedi. 

Başbakan Yıldırım, el konan kurum ve kuruluşlarla ilgili olarak sayılar vererek, "El konulan özel sağlık hastaneleri 35, öğretim kurulu sayısı 1061, yurt sayısı 800, kurs etüt merkezi 223, vakıf sayısı 129, dernek sayısı bin 125, üniversite 15, sendika 19, basınla ilgili dergi, gazete, haber ajansı, 16, radyo sayısı 23, gazete sayısı 45, yayınevleri 29 ve 4262 kurum ve kuruluşa el kondu" diye konuştu.

Yıldırım, KPSS şartı olmadan, mülakatla özel harekat polisi alımıyla ilgili olarak muhalefetten gelen "AKP'liler alınacak" eleştirilerine de yanıt vererek "En belirleyici kriter hiçbir partiye üye olmaması olacak" dedi.

Binali Yıldırım, "İç istihbarat tek elde toplanacak, dış istihbarat MİT'te toplanacak. Milli İstihbarat Koordinasyon Başkanlığı olacak. Çatı örgüt olacak. O çatı örgüt birbirlerinin alanlarına girip rekabet etmemeleri için bir düzenleme ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışmalar var. Yakın zamanda olgunlaşacak" diye konuştu.

"Cumhurbaşkanımız, 17 Aralık'tan sonra bu Türkiye'nin beka meselesidir diye avazı çıktığı kadar bağırdı" diyen Başbakan, "Ne kadar insan buna kulak verdi? TSK dahil. O günlerde muhalefet partilerimiz de dahil herkes bu işin ciddiyetini kavrasaydı, bu günlere gelmezdik" görüşünü dile getirdi.

TRT'de konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Uzun vadede yeni bir darbe için kamuda bir potansiyel oluşmaması bakımından bir temizlik harekatı var, bu harekat devam edecek. Yoksa 'Yarın yine bir silahlı darbe girişimi olacak' diye bir ihtimalden söz etmiyoruz, böyle bir öngörümüz yok. Bu konuda gerekli tedbirler alındı. Burada darbenin baş aktörleri niteliğindeki binlerce asker kıyafetindeki terör örgütü mensubu temizlendi. Dolayısıyla burada bir sıcak darbe girişimi ihtimalinden söz etmiyoruz. Darbeyi bastırdık ama bu darbeye sebep olan bunun baş aktörü terör örgütünün bağlantıları henüz tamamıyla ortaya çıkmış ve bunlar tehlike olmaktan çıkarılmış değil, bundan bahsediyoruz" dedi.

Yıldırım, "İfadeler alındıkça yeni bağlantılar ortaya çıkıyor ve onlara doğru gidiyorlar. Bu böyle çorap söküğü gibi gelecek. Nereye kadar gidecekse gidecek. 'Şurada dursun', 'Buraya dokunmayalım' şeklinde bir telkinimiz olamaz. Yargı, tarafsız ve bağımsız bir şekilden görevini yapmaya devam edecek." diye konuştu.

 

Sayıları açıkladı

 

Başbakan Binali Yıldırım darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında aralarında polis, asker, yargı mensubu, mülki idare amiri ve sivillerin bulunduğu 40 bin 29 kişinin gözaltına alındığını, 5 bin 187 kişinin gözaltındaki işleminin devam ettiğini, 20 bin 355 kişinin tutuklandığını, kamu kurumlarında 79 bin 900 kişinin görevden el çektirildiğini, 5 bin 14 kişinin de kamu görevinden çıkarıldığını bildirdi.

 

"4262 kurum ve kuruluşa el kondu"

 

Başbakan Binali Yıldırım şunları söyledi:

Aynı zamanda OHAL kapsamında da bir takım önlemler alındı. Terör örgütünün çökertilmesine yönelik. Bu bağlamda FETÖ'nün elinde bulunan sağlık ve eğitim kuruluşlarına el konuldu. El konulan özel sağlık hastaneleri 35, öğretim kurulu sayısı 1061, yurt sayısı 800, kurs etüt merkezi 223, vakıf sayısı 129, dernek sayısı bin 125, üniversite 15, sendika 19, basınla ilgili dergi, gazete, haber ajansı, 16, radyo sayısı 23, gazete sayısı 45, yayınevleri 29 ve 4262 kurum ve kuruluşa el kondu.

 

"Darbe yapmaya kalkanlar darbe yedi"

 

Darbe yapmaya kalkanlar darbe yedi. Böylece darbe bastırılmış oldu. Ondan sonraki süreç, uzun süreç. Burada 40 yılın birikimi bir yapıdan bahsediyoruz. Saydam olmayan, kafalı bir örgüt. Titiz bir çalışma yapma ihtiyacı var. Biraz zaman alacak. Bu darbeyi ortaya çıkartan sebepleri ortadan kaldırmak çalışması yapıyoruz. Gelecekte buna benzer bir kalkışmanın olmaması için OHAL ilan edildi. Bu çerçevede tedbirleri alıyoruz.

 

"OHAL'i kendimize ilan ettik"

 

Biz hükümet olarak vatandaşlara OHAL ilan etmedik. OHAL'i kendimize ilan ettik. Vatandaşın hayatından bir şey değişmeyecek. Değişmesi gerekmiyor. Değişecek olan terör örgütü tarafından tam anlamıyla kuşatılmış tüm kılcal damarlara kadar sirayet etmiş bu bünyeden çıkartılması. Onu da biz yapacağız.

Yeni bir darbe olmaması için temizlik harekatı var. Bu harekat devam edecek. Yoksa yarın yine bir silahlı darbe girişimi olacak diye ihtimalden söz etmiyoruz. Böyle bir ön görümüz yok. Terör örgütünün bağlantıları henüz tamamıyla ortaya çıkmış ve bunlar tehlike olmaktan çıkarılmış değil.

"Darbe karşısındaki kararlı duruşumuzla vatandaş meydanlara indi. Tanklara göğsünü gerdi ve darbeciler hiç beklemedikleri bir dirençle karşılaştılar. Oyunları bozdular. Vatandaş görevini yaptı. Bundan sonra görev bizim. Aynı gece savcıları harekete geçirdik. Savcılar zaman kaybetmeden suçüstü olanları gözaltına aldı. Tutuklamalar başladı. Şimdi onların ifadeleri alınıyor. Bunlar alındıkça yeni bağlantılar ortaya çıkıyor. Bu böyle çorap söküğü gibi gelecek. Nereye kadar gidecekse gidecek. Burada dursun, şuraya dokunmayalım şeklinde telkin olamaz. Yargı, bağımsız bir şekilde görevini yapmaya devam edecek. Biz de onların ihtiyacı olan şeyleri yapacağız. Şu adamı almak istiyorum, polise talep edecek, polis alıp gelecek. Burada bir aksaklık yaşanıyorsa bizim devreye girerek zorlukları aşmamız lazım. Onun dışında bir rolümüz yok.

 

"Dedikodular olabilir"

 

"Siyasilerle ilgili boyutu konusunda henüz ortaya çıkmış bir şey yok. Dedikodular olabilir. Vatandaş bu konuda yorum yapabilir. Bizim bu yorumlara katılmamız doğru olmaz. Örgütün yapısı saydam değil. Kapalı bir yapı. Her gün yeni bir şey çıkıyor. Bütün ihtimaller masada. Delillere eriştikçe, itiraflara eriştikçe yeni yeni boyutlar kazanıyor.

Bizi şaşırtan şu oldu. Cumhurbaşkanımız ve bizim darbeyle ilgili duruşumuz netti Ucunda ölüm de olsa dönmeyeceğiz. Bu kararlılığın hemen ardından vatandaşın meydanları doldurması, beni çok şaşırttı. Bugüne kadar Türkiye'de darbe girişimlerinde hiç olmamış bir şey. Bir gün önce Menderes'i yüz binler karşılarken darbe günü hiçbir şey yoktu. 12 Eylül ve diğerleri de öyleydi. Bu sefer başka bir şeydi. Vatandaş, 'tamam siz kıvılcımı çaktınız, iş bende' dedi ve sahip çıktı. Bu darbecilerin hiç hesap edemediği bir şeydi.

Bu gururlandığımız bir şey. Yeri geldiğinde ideolojilerden, farklılıkları bırakıp nasıl kenetlendiğimizi gösterdi. Toplumda bir umutsuzluk vardı. Eskisi gibi bir olamıyoruz, beraber olamıyoruz, en temel konularda bile birbirimizden ayrışıyoruz diye eleştiriler vardı. Hele hele gençler için apolitik, memleket meselesine kafa yormuyorlar, sosyal medyada orada burada lüzumsuz işlerle uğraşıyorlar diye ağır eleştiriler varken gençleri en önde gördük. Erkekler kadar kadınlar da oradaydı.

Darbe sonrasında 'bu da mı bunlarlaydı' diyeceğimiz isimleri gördük. Hiç beklemediğimiz isimlerin bu örgüt tarafından teslim alındığını gördük. Birçok olay var hangi birini anlatayım? Tam bir kahramanlık hikayesi. Her bir şehidimizin müthiş bir efsanesi var. Her gazimizin çok acıklı, gurur verici hikayesi var. Hepsinin evine gidemedim ama bir kısmını ziyaret ettim. Nasıl yaptıklarını anlattılar, çok etkileyiciydi.

 

"Birlikteliği devam ettireceğiz"

 

"Bu oluşan birliktelik daha sonra devam etti. Darbe nasıl gelişti, o karanlık geceyi anlattık. Yapmamız icap eden işleri anlattık. Bu konuda bilgi verdik. İade-i ziyaret yaptık. Kaygıları detayları öğrendik. Cumhurbaşkanımız bizleri davet etti. Orada da bu konuları konuştuk. Daha sonra Yenikapı sürecine taşındı. Orada da MHP, CHP ve AK Parti olarak Cumhurbaşkanımızın davetine katıldık. Orada tek millet, tek vatan, tek bayrak ülküsü doruğa ulaştı. Dünya şaşırdı. İstanbul'da 5 milyon, bütün Türkiye'de 10 milyon aynı anda birbiriyle kenetlendi."

 

Mini anayasa değişikliği görüşmeleri

 

Orada söylediğim bir şey var. Bu birlikteliği gözümüz gibi koruyacağız dedik. Bu noktada herhangi bir tereddüdümüz yok. Devam ettireceğiz. Her konuda anlaşmamız beklenemez. Öyle olsa bir parti oluruz. Ayrı ayrı partiler olduğumuza göre anlaşamayacağımız şeyler olabilir ama uzlaşabileceğimiz konular da olabilir. En azından oturup konuşup detaylı bilgi aktarabiliriz.

Üç parti genel başkanı olarak, Cumhurbaşkanımıza ziyarete gittiğimizde darbe konuşuldu. İç ve dış tehditler konuşuldu. Anayasada darbeyle ilgili bazı sorumlu maddelerin ve başkaca üç partinin anlaştığı konular varsa, birer kişiden oluşan çalışma grubuyla değerlendirilsin istedik. Geçen cuma çalışmaya başladılar, zannediyorum bugün veya dün bir toplantı daha yaptılar. Burada üç partinin tamamen hemfikir olduğu konular var. Bir de iki partinin, bir de birinin ayrı düştüğü konular var. Üçlü ikili kombinasyon şeklinde çoğaltabilirsiniz. Ortak konuları bir kenara koyacaklar.

Tam mutabakat olmayan konuları da gruplandıracaklar. Sonrasında genel başkanlar bir değerlendirme yapıp son şeklini verecekler. Bunun için referandum gereği yok. Kabul edilince yürürlüğe girmiş olacak. Ancak bu tam anlamıyla yeni bir anayasa yapmak demek değil. Bu acil olan, sıkıntılı olan konuları çözecek bir acil mini paket. Bunu yapmakla bütün partilerin, öteden beri gündemlerinde olan yeni sivil anayasa hedefi ve düşüncesi ortadan kalkmış olmayacak. O da devam edecek. O biraz daha uzun bir süreçte gerçekleşecek konu.

 

Genelkurmay ve bakanlıkta yenileme

 


Ordu güçleniyor, zayıflamıyor. Genelkurmay Başkanlığı şu anda asli işinin yanı sıra bir sürü işlerle uğraşıyor. Binaların bakımı, onarımı, lojistik hizmetleri, tersane, fabrika, hastane, aklınıza ne gelirse sivil hayatın bütün işleriyle uğraşmak gibi bir durumu var. Halbuki Genelkurmay, harekat, harbe hazırlık konularına yoğunlaşmalı. Yeni yapılanmada bu tip yan işleri Milli Savunma Bakanlığı'na veriyoruz. Askere, kendi yapması gereken savunma önlemleri, personelin yetkinliği, silah vesaire gibi ihtiyaçların güncellenmesi, savaş zamanı herhangi bir zafiyetin yaşanmaması için bütün bunlarla ilgili işlerini yapmaya devam edecek. Kuvvet komutanlıklarıyla da birlikte çalışılacak. Diğer idari işler konularında kuvvet komutanları Milli Savunma Bakanlığı personeli olarak görev yapacak.


Milli Savunma Bakanlığı yeniden yapılandırıldı. Eskiden personeli Genelkurmay veriyordu. Milli Savunma Bakanı'nın kendi seçtiği personeli yoktu. Milli Savunma Bakanlığı tamamen bakanlık olarak yeniden yapılanıyor. Müsteşarı var, genel müdürleri var, daire başkanları var, birim başkanlıkları var. Buralarda müsteşar sivil oluyor, onun dışındakiler de sivil ya da asker olabilir. Yetkinlik ihtiyacına göre, liyakate göre olabilir. Asker-sivil ilişkilerinde eşitleme olacak. Bir daire başkanı sivil, diğeri askerse ikisi arasında fark olmayacak. Pentagonda bu sistem var. Müsteşar mesela orgenerali temsil ediyor. Genel müdür, tümgeneral seviyesine tekabül ediyor. Orada da hiyerarşide sürtüşme ortadan kalkmış oluyor. Şimdiki idarede askerler ve arkasından siviller geliyor.


 

“Dış istihbarat MİT’E”

 


40 yıl olmuş. Genelkurmay Başkanı'na alıp verdiği nefes kadar yakın olan insanlar darbe yaptılar. Böyle bir durumun yaşanmaması için personel tahkikatıyla ilgili bir istihbarat birimi de kurulabilir. Bütün bunlar, nasıl birbiriyle uyumlu çalışacak? İç istihbarat tek elde toplanacak, dış istihbarat MİT'te toplanacak. Milli İstihbarat Koordinasyon Başkanlığı olacak. Çatı örgüt olacak. O çatı örgüt birbirlerinin alanlarına girip rekabet etmemeleri için bir düzenleme ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışmalar var. Yakın zamanda olgunlaşacak.

Burada bir şaşkınlık var. Bunun tanımını kimse yapamıyor. Askeri bu konuda yetersiz, gerekli tedbirleri almadı demekle sorunu çözemiyoruz. Benzeri sivilde de var. Bu örgütün yapılanma modeli kapalı. Bu birden bire gelişen bir şey değil. Belki fazla öz güvenden kaynaklandı. 'Kardeşim bunlar kim bize ayar çekecekler' diye aşırı öz güvenden de kaynaklanmış olabilir.


İstihbaratın içerideki ve dışarıdakinin aynı elde toplanması istihbarat zafiyeti oluşturur. O yüzden böyle bir yapılanmaya gitmek lazım. Kardeşim tamam dinleme lazım. Ülkenin güvenliği için. Ama bu dinlemeleri yapanları kim dinleyecek? Bunlar doğru iş yapıyor mu, yoksa bunu kötüye mi kullanıyor? Bunun cevabı da bir koordinasyon ve kontrol mekanizmasıyla olur.

 

"TSK dahil, Cumhurbaşkanı’nı kim dinledi?"

 

 

Cumhurbaşkanımız, 17 Aralık'tan sonra bu Türkiye'nin beka meselesidir diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Ne kadar insan buna kulak verdi? TSK dahil. O günlerde muhalefet partilerimiz de dahil herkes bu işin ciddiyetini kavrasaydı, bu günlere gelmezdik. Onu kesinlikle söyleyebiliriz. Günlük siyasetin gürültüsüyle kayboldu gitti. Kendi içimizden bile bu durumu herkes kavrayamadı. 'Çok abartıyoruz' diyen arkadaşlarımız da vardı.

 

Erken tahliyeler

 

Suçlarının 3'te ikisini çekenler şartlı tahliyeden yararlanabiliyor. Bu düzenleme ile birlikte 3'te ikisi değil de suçunun yarısını çekenleri de şartlı şekilde salabiliyoruz. Bu bütün mahkumları kapsamıyor. Kasten adam öldürme, alt soya, üst soya, eşe, kardeşe ya da beden ya da ruh bakımından kendisini savunmayacak kişilere karşı işlenen kasten yaralama sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçundan hüküm giyenler, cinsel suçlar, özel hayata, uyuşturucu imalatı ve ticareti yapanlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı işlenmiş suçlar, terörle mücadeleye karşı işlenmiş suçlar hiçbir şekilde tahliyelerden yararlanamıyor. 1 Temmuz öncesi itibariyle hükümlü olanlar bu husustan yararlanacak. Tamamen geçici bir uygulamadır. Bu şekilde 38 bin civarında mahkumun şartlı olarak erken tahliyesi yapılmış olacak.

 

Askeri pilotların ücretinde iyileştirme

 

Malum pilotlar içerisinde bu yapı çok faal. Bu şekilde sanırım 265 kişi civarında asker pilot ihraç edildi. Burada bir pilot ihtiyacı var. Bugünden yarına halledilecek bir iş değil. Bunların birçok ağır kursları var. Bir zaman alıyor. Yeni pilotlar alınmaya başlanacak. Yenileri gelecek ancak gelene kadar daha önce TSK'dan ayrılanların dönmesinin yolunu açtık. İsterlerse sivil hayata geçen pilotlar birliklerine dönebilecekler. Tabii FETÖ'cüler dönmeyecek. Onların zulmünden dolayı bırakanlar bundan yararlanacak. Ücret durumlarında iyileştirilme yapılacak. Havacılığı çok geliştirdik. Son 14 yılda havacılıkta destanlar yazdık.

 

“En belirgin kriter hiçbir partiye üye olmaması”

 

Özel harekat içinde 10 bin yeni özel harekatçı alınacak. Bunların şartları belli. 8-10 madde var. Ama burada asıl belirleyici şu. Bir kere güçlü, kuvvetli, fiziki şartlara karşı dayanıklı olacak. Bize yeni Ömer Halisdemir'ler lazım. Onun gibi yürekli aslan gibi delikanlılara ihtiyacımız var. Hem bölücü terör örgütüne karşı, hem buna benzer teşebbüslere karşı gözünü kırpmadan gerekirse öldürecek, gerekirse şehit olacak. Tenkitler geliyor. Bunları KPSS'den almıyorsunuz, taraftarlarınızı dolduracaksınız. Bu sıradan bir iş değil. Geçen seferlerde KPSS ile alınmaya çalışılmış 5 bin alınacak denmiş, 3 bin zor bulunmuş. Onların da yarısı elenmiş gitmiş. Bilgisiyle çok okumuş, test çözmüş adam değil, fiziğiyle, sağlığı ile her şeyiyle özel seçilmesi gereken kişiler. Kimse merak etmesin, en belirleyici kriterlerden biri de hiçbir partiye üye olmaması.

 

"Benim felsefem, çok adamla iş yapılmıyor"

 

 

Taşeron konusunda kapsamlı bir çalışma yapılması gerekiyor. Diğer yandan bir şekilde memuriyetten çıkarılanlarda da elzem olan branşlar var. 15 bin öğretmen alınacak ilk etapta. Yeni düzenlemeden sonra yargıda 5 bin civarında atama olacak. Ama bunun dışındaki memuriyetlerde acil davranmamız gerekmiyor. Mevcutlarla da işi aksatmadan yapabiliriz. Çok adam çok iş değil. Bu benim felsefem. Çok adamla çok iş yapılmıyor. Az adamla daha çok iş yapılıyor. Koordinasyon daha kolay oluyor. İhtiyacı olanın en asgarisinde tutmak lazım.

Zaten liyakate dikkat etmezseniz hem kalite düşüyor, hem verim düşüyor, hem de bu ve buna benzer yapılar içinde zemin oluşuyor. Biz darbe girişiminden sonra hayatını kaybedenlere şehit, yaralananlara gazi statüsü veren değişiklik yaptık. Onlar şehit ve gazi sayılıyor. Devlet her türlü iş, nakit ve her türlü desteği veriyor.