Gündem

Barış Pınarı Harekâtı ve Türkiye'nin diplomatik arenadaki 'değerli yalnızlığı'

Murat Yetkin, Soli Özel ve Hakan Aksay, dünyanın 'Barış Pınarı Harekâtı'na verdiği tepkileri değerlendirdi

15 Ekim 2019 03:54

T24

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine başlattığı ‘Barış Pınarı Operasyonu’ sonucunda birçok ülke tek ses olarak Ankara’ya tepki gösterdi. Türkiye’nin Suriye’de müttefik olarak aynı cephede yer aldığı ülkeler bile yaptırımları gündeme getirdi. 

Ankara bütün bu tepkilere rağmen operasyonun süreceğinin mesajını verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Bakü’de, "Bu attığımız adımdan vazgeçmeyeceğiz, ne derseniz deyin” açıklaması yaptı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, “Türkiye tecrit edilmekten korkmuyor” diyerek duruşlarında bir değişiklik olmadığını vurguladı. 

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, T24 yazarları, Rusya uzmanı Hakan Aksay ve akademisyen Soli Özel, Türkiye’ye ‘Barış Pınarı Harekâtı’ sebebiyle gelen tepkileri T24’e değerlendirdi.

Türkiye’ye gelen tepkiler arasında en dikkat çeken Washington’dan gelen açıklamalar oldu. 6 Ekim Pazar günü ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesinde Erdoğan, 'birçok kaynağa göre' güvenli bölge için tek taraflı harekete geçeceklerini bildirdi. Trump’ın ertesi gün ABD’nin Suriye’den çekileceğini Twitter üzerinden açıklaması hem ABD hem de Türkiye kanadında “Beyaz Saray bu operasyona yeşil ışık yaktı” yorumuna sebep oldu. Trump’a kendi partisi ve muhalefetten yükselen tepkilerin ardından Washington-Ankara hattındaki bu ‘hava’ değişti ve yerini önü arkası gelmeyen tehditlere bıraktı. Trump, Suriye’den askerlerini çekeceğini açıkladığı günün akşamında Türkiye’yi ekonomisini “mahvetme ve yok etmekle” tehdit etti.

Soli Özel: Başkanlar arasında bizim bilmediğimiz bir mutabakat var

Akademisyen ve T24 dış politika yazarı Soli Özel de bu haber için yaptığı yorumlarda Trump’ın Tweetlerinden Ankara ile Washington arasında bir mutabakat yapıldığı çıkarımının yapılabileceğini ifade etti. “Amerika’daki cephe açısından henüz bizim içeriğini bilmediğimiz bir mutabakat var Başkanlar arasında. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Amerikan başkanı Trump arasında. Trump bunu ‘Benim söylediğim limitleri aşmadığınız takdirde’ ya da ‘ Aşarsanız kötü olur’ diyerek de dile getirdi” diyen Özel,  “Bu da tabii Amerika’da, IŞİD konusunda bu kadar yardımcı olduklarına inandıkları PYD’ye yönelik bir saldırı söz konusu olduğu için infiale yol açtı. Doğrusunu isterseniz Türkiye'nin Amerika’da siyasi sistem içinde Trump dışında pek bir dostu da kalmadı. O nedenle herkes de abanarak Türkiye’nin üzerine geliyor. Benim görebildiğim durum budur” değerlendirmesinde bulundu.

Murat Yetkin: 'Barış Pınarı Operasyonu' ABD'nin Orta Doğu tasarımına darbe vurdu

T24’e konuşan Gazeteci-yazar Murat Yetkin, ABD’den gelen tepkilerin bu denli sert olmasını ‘Barış Pınarı Harekâtı’nın “ABD’nin zaten muğlak olan Orta Doğu tasarımına darbe vurmuş olması” olduğunu ifade etti. Yetkin, “ABD, IŞİD’e karşı mücadelede NATO üyesi Türkiye’yle yola çıkmak yerine, terörist ilan ettiği PKK ile yola çıktı. Bunda -2014’te Musul Başkonsolosluğu çalışanları IŞİD tarafından rehin tutulduğu sırada- Türkiye’nin IŞİD ile mücadeleye PKK şartı koşma yönteminin de bir payı vardı. ABD şimdi Kürt silahlı hareketlerini -bir kısmı İsrail’le işbirliği içinde- 1960’lar, 1970’ler, 1990’lar ve 2000’lerden sonra bir kez daha kullanıp ortada bırakmış olmak durumunda kalmak istemiyor” değerlendirmesinde bulundu. Harekâtın ABD basını üzerindeki etkisinden de bahseden Yetkin, “ABD medyasında da, daha önce pek rastlanmayan şekilde, YPG’nin aslında PKK demek olduğu ve PKK’nın da Kürtlerin hepsi demek olmadığı yolunda yazılar ve görüşler yayınlanmaya başladı. Uzun vadede PKK’nın Türkiye’ye tercih edileceğini sanmıyorum” yorumunda bulundu.

ABD’nin Suriye’de kalan birliklerini çekme kararı hakkında konuşan Özel şunları söyledi: 

“Hiçbir şeyi takip etmeden, dünyadaki gidişatı anlamak için en ufak bir çaba sarf etmeden herkes dağarcığında ne varsa onu söylüyor. Bu konularda bilgili ve deneyimli kişiler bile ABD’nin bir Kürt devleti kurma amacıyla Suriye’ye girdiğini bir mülakatlarında söyleyebildi. Herkes aynı şekilde yok Katar’dan gelecek gaz yollarının kontrolleri, yok gaz boru hattının engellenmesi, yok Amerika’nın Suriye’yi bölmesi, oraya yerleşmesi gibi kerameti kendinden menkul birçok şey söyledi. Ve asıl olanın, yani ABD’nin 2003 Irak savaşında büyük fiyaskosunun da ardından, azalan kaynaklarıyla değişen dünya güç dengelerini de göz önünde bulundurarak giderek Asya’ya yoğunlaşacağını, Orta Doğu’nun, özellikle de bizim güneyimizdeki Orta Doğu alanının ABD açısından ne kadar önemsizleşmiş olduğunu görmek istemedi. Eski şablonlarla düşünmek ve konuşmak kolay geldi. Suriye’nin ABD perspektifinde çok da matah bir stratejik önemi olmadığını göremedi. Görememekten çok konuyu bu şekilde düşünmemeyi tercih etti. Savunma Bakanı’nın bu son açıklaması sanırım sadece Trump’la açıklanamaz. Daha yapısal bir durumla karşı karşıyayız.”

Trump pazartesi günü Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına sebep olacak bir başkanlık kararnamesine imzayı attı. Kararname ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yaptırım listesine alındı. Kararnameye göre Millî Savunma Bakanlığı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'na da yaptırım uygulanacak.

Özel: Osmanlıcılar ne düşünürlerse düşünsünler bu Arap Birliği açısında kolay kabullenilecek bir şey değil

Ankara’yı en çok rahatsız eden açıklamalardan biri Orta Doğu’dan geldi. Arap Birliği’nin ‘Barış Pınarı Harekâtı’nı “Arap ülkesinin işgali ve egemenliğine saldırı” olarak nitelendirmesi Türkiye’den çok fazla tepki çekti. Irak Dışişleri Bakanı Muhammed Ali Alhakim, Suriye'nin tekrar Arap Birliği'ne üye yapılması için çağrıda bulundu.

Tecrübeli akademisyen Özel, Arap Birliği perspektifinden böyle bir harekâtın kabulunun Ankara’nın görüşlerinin aksine zor olduğunu ifade ederek, “Arap dünyasının aczi doğru ancak gene de bir Arap toprağına harekât düzenleniyor ve düzenleyen de yine Türkler oluyor. Türkiye’deki Osmanlıcılar ne düşünürlerse düşünsünler onlar açısından bu kolay kabullenilecek bir şey değil” dedi.

Yetkin: Gelişmeler AB bünyesinde çatlaklara yol açtı

Türkiye’nin uzun yıllar üyesi olmak için mücadele ettiği Avrupa Birliği, son yıllarda birçok konuda olduğu gibi Suriye’nin kuzeyine yapılan harekâtta da Ankara’nın karşısında durdu. AB ülkeleri bugün yapılan Dışişleri Konseyi toplantısında Türkiye'ye silah satışında sınırlama konusunda anlaştı ancak bir ambargo kararı alınmadı. Almanya, Fransa, Hollanda, Finlandiya ve Danimarka gibi birçok ülke ise Türkiye’ye direkt olarak silah satışı yapmayacağını duyurdu.

Murat Yetkin, Avrupa Birliği’nden bahsederken, “Gelişmelerin AB bünyesinde çatlaklara yol açtığı şimdiden görülüyor” demişti. Yetkin burada Balkan ülkelerinden gelen tarafsız açıklamalara vurguda bulunuyor. Macaristan, Avrupa Birliği’nin operasyon sebebiyle Türkiye’yi kınamasını önlemişti. Yine Macaristan ve Bulgaristan AB’ye yaptığı çağrılarda “yeni bir sığınmacı akını” tehlikesinin altını çizerek Türkiye’ye fazla yüklenilmemesi gerektiğini ifade etti.

Hakan Aksay: Bu harekâtın başı da sonu da Rusya’yla konuşuldu

Türkiye’nin son zamanlarda giderek yakınlaştığı Rusya, 2015’ten beri Ankara ile Suriye’de ayrı cephelerde savaşıyor. Türkiye’nin ‘Barış Pınarı Harekâtı’ bu olayın kazananı Moskova mı tartışmalarına sebep oldu. Çünkü Ankara’nın hamlesi sonucunda Türkiye batılı müttefikleriyle bir kez daha ters düşmüş gibi duruyor. 

T24 yazarı ve Rusya uzmanı Hakan Aksay, bu konuda yaptığı yorumlarda, “Bu harekâtın başı da sonu da Rusya’yla konuşuldu, belli bir takım konular karara bağlanarak bu harekete girişildi” ifadeleriyle Kremlin ile Beştepe’nin ‘Barış Pınarı Harekâtı’ hakkında ilk günden itibaren temas halinde olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “24 saat içinde Sayın Putin'le herhangi bir sıkıntı olduğu anda görüşmelerimizi yapıyoruz” açıklamalarına değinen Aksay,  “Ankara, Vladimir Putin’i ve Rusya’yı aslında temel dış destek olarak görüyor” dedi.

Rusya’nın birkaç okazyon dışında Kürtleri hiç karşısına almadığını hatırlatan Aksay, Kremlin’in PKK’yı hiçbir zaman terör örgütü olarak nitelendirmediğine ve Moskova’da bir PYD ofisi bulunduğuna dikkati çekti.

Suriye’de ABD askerlerinin çekilmesiyle oluşacak durum hakkında da açıklamalarda bulunan Aksay, “ABD çıkarsa ve Suriye’de Türkiye gibi orta güçte ülkeler kalırsa Rusya rahat hareket eder” dedi. Rusya uzmanı, “Kremlin, Türkiye’yi çok rahat kullanabileceğini düşünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

Operasyonun başlamasından bu yana Rusya Türkiye’yi resmi bir şekilde kınamadı, Kremlin’den yapılan açıklamalarda dikkat çeken tek vurgu da “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı” vurgusu oldu.

Rusya'nın IŞİD endişesi

Gazeteci- yazar Murat Yetkin ise Rusya'nın TSK’nın operasyonu ile ilgili bir endişesinin  “IŞİD’in, özellikle Batı ve genelde Arap olmayan militanlarının serbest kalıp ülkelerine dönerek terör eylemlerine kalkışması ihtimali” olduğunu ifade etti. Hakan Aksay da Moskova’nın bu durumdan endişe duyduğunu vurguladı.

Soli Özel, IŞİD’in tekrar büyük tehdit oluşturma olasılığını ele alarak, “Türkiye’de bunu çok küçümsüyoruz galiba fakat IŞİD’i Amerikan desteği ile yenmiş olan, IŞİD’lileri kontrol altında hapiste tutan PYD’nin çok ağır bir darbe alması sonucunda IŞİD’lilerin yeniden ortalığa saçılacağı korkusu var” dedi. “Bizim bilincimizde IŞİD’in yeri, ülkemizde gerçekleştirmiş olduğu terör eylemlerine rağmen arka sıralarda bir yerde” diyen Özel, "Dünya açısından durum böyle değil, çünkü Avrupa’da yapılmış olan IŞiD’çilerin üstlenmiş olduğu terör eylemlerinde elemanların Türkiye üzerinden Avrupa’ya gittikleri biliniyor. IŞiD’in imajı, yaptıkları ortada. Bir de Avrupalı ülkelerin geri almak istemedikleri kendi vatandaşlarının da bu kamplardan ve hapishanelerden çıkacakları biliniyor. Onların da nereye gidecekleri meçhul” dedi.

Rusya’nın bu konuda özel bir hassasiyeti olduğunu vurgulayan Özel, Putin’in Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada bu konuya değindiğini hatırlattı. 

Türkiye izole olur mu?

Türk siyasetçilerin de son günlerde yaptığı konuşmaların altında “Türkiye izole oluyor”, “Türkiye yalnızlaşıyor” iddialarına verilmiş cevaplar yatıyor. Türkiye’nin uzun yıllar müttefik olarak nitelendirdiği birçok ülke bugün Ankara’ya karşı mesafeli. 

Soli Özel, bu durumun büyük bir değişikliğe sebep olmayacağı görüşünde: “Şu anda Türkiye’de siyasi otoritenin bu harekâtı bir hayat memat meselesi olarak sunduğunu biliyoruz. Kamuoyu da bunu büyük ölçüde böyle görüyor. Dolayısıyla izole edilmeyi, bu kararı almış olanların pek de umursuyor olacağını sanmıyorum. Kamuoyu da bu olayın heyecanı içinde, benzer şekilde bunu önemsemeyecektir. Zaten dış dünyayla özellikle batı dünyasıyla nahoş bir duygusal ilişki içindeyiz şu sıralarda, tepkiler ve tecrit etme politikaları bunu körükleyecektir.”

Yaptırımların sadece ABD ile sınırlı kalmayacağını vurgulayan Özel, “Türkiye’ye silah satan pek çok Avrupa ülkesi Türkiye’ye silah satmayacağını zaten beyan etti. Bunun içinde NATO üyesi olanlar Türkiye’ye nasıl bir tepki gösterilmesi gerektiği hakkında konuşuyorlar. Özellikle Fransa, ki Kürtlerle başkalarına göre daha yakın bir ilişkisi var, bu konuyu kendisi açısından çokta önemli buluyor. Onların da bir takım tepkileri olacak. Bu giderek Türkiye’nin NATO üyeliğinin sorgulanması noktasına da vardı. NATO’da benim bildiğim kadarıyla bir üyeyi üyelikten atma prosedürü yok ama takdir edersiniz ki işler bu denli karıştığında artık ilişkiler hakikaten ciddi bir çıkmaza girmiş demektir” yorumunda bulundu. ABD Savunma Bakanı Esper, pazartesi günü yaptığı açıklamada Türkiye’ye karşı önlem alınması için NATO’ya baskı yapacağını söyledi.

Murat Yetkin de bu tepkilerin Türkiye’yi kısa vadede izole edebileceğini ifade etti. 

Gelecekte Ankara’yı diplomatik olarak sıcak günler bekliyor gibi gözüküyor ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı her açıklamada operasyondan dönüş olmadığını vurguluyor.