29 Nisan 2022 15:30
2016 yılında, "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için 689 sayılı KHK ile ihraç edilen Barış Akademisyenleri, uğradıkları haksızlıklara tepki göstererek taleplerini sıraladı. 9 maddeden oluşan talepler arasında işe OHAL Komisyonu tamamen ortadan kaldırılması, KHK ile ihraç edilenlerin işlerine geri dönmesi ve devam eden haksızlıkların sonlandırılması yer aldı.
Barış Akademisyenlerinden Fikret Uyar'ın okuduğu "Akademi biat etmez" başlıklı açıklama şöyle:
"Bölgede uygulanan uzun süreli sokağa çıkma yasaklarında; ev, hastane ve okullar başta olmak üzere yaşam alanları tahrip olmuş, bireylerin temel ihtiyaçları karşılanamaz duruma gelmiş, yaralanma ve ölümlere neden olmuş, yakınlarının ölülerini defnedilememesi gibi dehşet dolu türlü olaylara şahit olunmuştur. Ne yazık ki; yaşanan dramların etkisinin kolay kolay geçmeyeceği, uzun yıllar boyunca insanların davranış ve ruh sağlığını olumsuz etkileyeceği hafızalarımızda bir kâbus gibi hatırlanacaktır. Yaşanan bu toplumsal travmaya, vicdanlı bilimsel yetkinliğe sahip bilim insanlarınınsessiz kalmaları düşünülemezdi.
Birçok üniversiteden 1128; devamında 2212’yi bulan akademisyenlerin imzaladığı 11 Ocak 2016 tarihli “Bu Suça Ortak Olmayacağız” barış bildirisiyle, “Müzakere koşullarının hazırlanması ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulması” istendi.
Üniversitelerin olağanüstü hali OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016’dan önce Barış İçin Akademisyenler bildirisiyle başladı. Yaşananlar tam anlamıyla bir “akademik kıyımdı”: Darbe girişimi ile bağlantısı olmadığı halde, OHAL KHK’ları ile binlerce çalışan; eğitim emekçisi yanında 500’e yakın barış imzacısı sorgusuz-sualsiz, haksız bir şekilde akademiden uzaklaştırıldı.
İş cinayetleri, kadına ve çocuklara yönelik siddet ve cinsel istismar vakaları, insan hakkı ihlalleri, Anayasaya aykırı karar ve uygulamalar, ‘suç olmadan ceza olmaz’/’suçun şahsiliği’/’kişi suçu ispatlanıncaya kadar masumdur’ gibi temel hukuk ilkeleri ve karinelerinin açıkça çiğnenmesi, eğitim-oğretim ve arastırma kurumlarının içi boşaltılarak sıradan devlet dairesi haline getirilmeleri, üretimdeki müthis düşüşe paralel olarak artan işsizlik ve ekonomik-sosyal-siyasi kriz yukarıda açıklanan hukuk ve insanlık dışı karar ve uygulamaların sonucudur. Bu kaostan çıkmanın tek yolu parlamenter demokrasinin yeniden inşasıyla eşitlik, özgürlük, barış ve adalet taleplerinin karşılanmasıdır. Türkiye’nin normalleşmesi ve iç barışın sağlanması için haksız ve hukuksuzca, çoğu, yöneticilerin mesnetsiz raporlarıyla işlerinden edilen tüm barış akademisyenlerin talepleri aşağıda sıralanmıştır;
Bizler barış akademisyenleri olarak toplumsal ve vicdani görevimiz olan ülke barışı için dün olduğu gibi bugün de yarında barışı her yerde her platformda savunmaya ve anlatmaya devam edeceğiz.
Yaşasın barış yaşasın özgürlük.
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ"
© Tüm hakları saklıdır.