T24 - Fener Rum Patriği'nin "Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" sözlerinin ardından başlayan tartışmalar 'Türkiye'de dini azınlıklar ne kadar özgür?' sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, "Dini azınlıklar dinlerini yaşama konusunda sıkıntı yaşamıyor, yaşıyorsa giderilmeli" dedi. Bardakoğlu, ruhban okulu sorununun aşılması gerektiğini yineledi ancak yurtdışındaki Müslümanlara yönelik yanlışların giderilmesi gerektiğini de hatırlattı.
Bardakoğlu, başkanlık olarak daima din özgürlüklerinden yana olduklarını vurgulayarak, inancı veya inançsızlığı sebebiyle hiç kimsenin dışlanmaya maruz kalmamasının, sevgi ve saygı içinde yaşamasının ortak payda olduğunu söyledi.
Farklı din mensuplarına saygılı olmanın, onların dinini onaylamak anlamına gelmediğine işaret eden Bardakoğlu, "Ancak, sadece bizim gibi düşünenler ve bizim gibi inananlara saygı duyarsak o zaman bu dünya hayatını cehenneme çeviririz" değerlendirmesinde bulundu.
Din özgürlüğü kapsamında herkesin istediğine inanma ve inancını yaşama hakkı olduğunu vurgulayan Bardakoğlu, "Dileyen dilediğine inanır ve bunun hesabını da Allah'a verir. Ama biz İslam'ın hak ve yegane hak din olduğuna inanırız. Ama diğer din mensuplarına karşı da saygı ve anlayış içinde olmuş, onların özgürlüklerini tanımışızdır" diye konuştu.
Osmanlı'dan bu yana hayat tarzının bu olduğunu belirten Bardakoğlu, "Bu bakımdan ben Türkiye'deki dini azınlıkların hep bu özgürlüklerden bugüne kadar yararlandığını ve Türkiye'de inancı, dini ve mezhebi sebebiyle kimsenin bir horlanmaya maruz kalmadığını görüyorum. İncinme, incitme, horlanma farklı dine farklı inanca mensup olduğu için farklı muamele görme bizim inancımızda hiç yoktur ve olmamalıdır da. Böyle olduğu için Türkiye'deki Hristiyan ve Yahudilerin eşit haklara sahip vatandaşlar olarak yaşadığını açık bir şekilde görüyoruz, onlar kendi dini hizmet ve eğitimlerini yapıyor, kendi din adamlarını kendi seçiyor" dedi.
Tarsus'ta bugün müze olarak hizmet veren St. Paul Kilisesi'nin Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olduğunu ve buranın tekrar kiliseye dönüştürülmesinin yerinde olacağı yolunda görüş bildirdiklerini anlatan Bardakoğlu, St. Paul Kilisesi'nin açık kalması ve kilise olarak hizmet vermesinin doğru olacağını söyledi.
"Asırlardır en büyük meziyetimiz farklı inanç mensuplarına din özgürlükleri tanımamız ve kendi kimlik ve inancımıza dair özgüvenimizi korumamızdır" diyen Bardakoğlu, kimliğine, dinine, kültürüne özgüveni olanların, başkalarının özgürlüğünü tanıyacağını kaydetti.
Hoşgörü geleneği
Türkiye'de farklı dinlere karşı hoşgörünün azaldığını gösteren araştırmanın hatırlatılması üzerine Bardakoğlu, son dönemdeki ayrıştırmacı, kategorize eden siyasi nitelikteki tartışmaların ve tüm dünyada din üzerinde üretilen gerilim politikalarının, "İslamifobia", "karikatür krizi" gibi din eksenindeki çatışmaların Türkiye'yi de etkilediğini söyledi.
Asırlardır var olan hoşgörü geleneğinin bu sebeple bugünlerde zayıflamış olabileceğini ifade eden Bardakoğlu, "Dini tartışmalar siyasi alana çekildiği, siyasi mekanizmalar güncel konuları din ekseninde tartışmaya, dinler ve mensupları hakkında genellemeci bir yaklaşımla itham ve korkular üretilmeye başlandığı vakit insanlar haliyle farklı inanç mensuplarına farklı şekilde bakmaya başlıyor. Türkiye'deki dini azınlıklar eşit vatandaşlar olarak eşit haklara sahiptir. Din ve inanç özgürlüklerine elbette saygılı olmalıyız, bu alanda eksiklik varsa giderilmelidir. Din adamlarının eğitimi ve tayini, din hizmetlerinin ve ibadetlerinin ifası açısından hiçbir inanç grubunun sıkıntısı olduğunu pek düşünmüyorum ama varsa giderilmeli. Bir yerde Hristiyan bir toplum var da kilise yapmak istiyorsa ona yardımcı olmalıyız" dedi.
Bardakoğlu, Ruhban Okulu'nun da din özgürlükleri kapsamında çözülmesi gereken bir konu olduğuna dikkati çekerek, "Din özgürlükleri bağlamında bu konular rahatlıkla konuşulup çözülebilir" diye konuştu.
"Müslümanların da dış dünyada din özgürlüğü talebi var"
Müslümanların da dış dünyada din özgürlüğü talebi olduğuna dikkati çeken Bardakoğlu, Balkanlar, Batı Trakya, Gürcistan gibi ülkelerdeki Müslümanların din özgürlüğünden yeterince istifade edemediğini, buralarda yer yer cami yapımına izin verilmediğini, Müslümanların dini idarelerine ait vakıf mülklerinin iade edilmediğini, birçok caminin cemaati bulunduğu halde farklı amaçlarla kullanıldığını söyledi.
Bu yanlışların da mutlaka giderilmesi gerektiğini dile getiren Bardakoğlu, buralardaki Müslümanların kimliklerine dokunulmadan, asimile etme politikalarına maruz bırakılmadan, inançlarına saygı gösterilerek dini özgürce yaşamaları gerektiğini vurguladı.