T24 - Türkiye'de 12 Eylül dönemini aratmayan hukuksuzluklar yaşandığını ileri süren Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Anlaşılıyor ki Türkiye'de bu kadar büyük hukuksuzluğun yapılması için bir askeri darbeye ihtiyaç yokmuş. Bir askeri darbe olmadan da ülkede en temel insan hakları ihlal edilebilirmiş, masumiyet karinesi yok sayılabilirmiş, haksız tutuklamalar yapılabilirmiş, yüzlerce insana zulmedilebilirmiş" dedi.
ANSİAD üyesi bazı işadamları ile Dedeman Oteli'nde kahvaltıda biraraya gelen Deniz Baykal, toplantı sonrası gazetecilerin, İnegöl ve Hatay'da yaşananlar ile "Balyoz Planı" davası kapsamında çıkarılan yakalama emirlerine ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin bir süredir sistematik şekilde çok tehlikeli bir gerilim ve kutuplaşma tuzağına çekilmek istendiğini ifade eden Baykal, bu konuda herkesin uyarılarını ifade ettiğini, ancak bunu durduracak atılımın bir türlü gerçekleştirilemediğini söyledi.
"Milletimiz bu gidişe dur demeli"
Toplumun çok tehlikeli bir ayrışma noktasına sürüklendiğini ifade eden Baykal, bunun hiç kimse için sürpriz olmadığını savundu. Baykal, "Açılım politikasının Türkiye'yi bu noktaya getirmekte ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye'yi etnik gerilim ortamına sürükleyen politika ne yazık ki bir yıla yakın süreden beri izlenen bu politika olmuştur. Etnik ayrışma ve etnik gerilim ortamı ne yazık ki iktidarın katkılarıyla, öncülüğüyle, desteğiyle bütün ülkeye yaygınlaştırılmıştır" dedi.
Etnik gerilim ortamının çok üzüntü veren bir tablo olduğunu dile getiren Baykal, bu gidişin biran önce noktalanması için herkese ağır sorumluluk düştüğünü kaydetti.
Baykal, "12 Eylül'de yapılacak halk oylaması bir büyük fırsattır. En iyi şekilde değerlendirilmesi lazımdır. Milletimiz bu gidişe dur demelidir. Terör,
etnik ayrışma, hukuksuzluk dönemi kapanmalıdır. 12 Eylül bunun için fırsat olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.
Vatandaşlara sağduyu çağrısında bulunan Baykal, toplumun dayanışmasını, kardeşliğini ve barışını tehlikeye atacak davranışlardan kaçınılmasını istedi.
Yaşanan gerginliklerin daha ileri boyuta taşınmamasının önemine dikkati çeken Baykal, "İç çatışma ortamı kesinlikle oluşturulmamalıdır. Bu doğrultudaki tahriklere kimse alet olmamalıdır. Olaylar büyük bir soğukkanlılıkla ve sorumlulukla kontrol altında tutulmalıdır. Kimse toplumda gerginlik yaratmaya, husumet oluşturmaya, çeşitli kesimleri hedef göstermeye yönelmemelidir" dedi.
İhanet tartışması
Bir gazetecinin, "Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında ihanet tartışması var. Siz ihaneti gördünüz mü?" sorusu üzerine Baykal, siyasi polemiklerin ötesine bakmaya çalıştığını söyledi.
Baykal, "Hukukun değerini, önemini bilelim, hukuka sahip çıkalım, hukuku yozlaştırmak isteyenlere, bir acayip hukuk düzeni yaratmak isteyenlere meydan bırakmayalım. Böyle bir süreç var mı? Var. Şu anda bile var. Bugünkü anayasada bile var. Anayasa değişirse bu çığırından çıkacaktır" şeklinde konuştu.
Toplum içinde etnik gerilim yaratmak isteyenlere karşı dikkatli olmak gerektiğini dile getiren Baykal, Türkiye'yi buraya getiren sürecin sorumlusunun iktidar olduğunu ancak olayın artık bir iktidar tartışması olmanın ötesine geçtiğini söyledi.
Baykal, şöyle konuştu:
"Siyasetin içinde suçlamalar, tartışmalar, karalamalar, polemikler elbette yaşanır. Bunların bir önemi, anlamı yok. Bunlar demokrasilerde yaşanabilecek olaylardır. Beni ilgilendiren Türkiye'nin birliği, bütünlüğü, hukukun üstünlüğü. Bu ikisi de tehlike içindedir. 12 Eylül tartışması yaratarak bugünkü hukuk çarpıklığını gözlerden kaçırma oyununa kimse alet olmamalıdır. 12 Eylül bir darbe dönemidir. Şimdi bir demokratik hukuk döneminde olduğumuz ifade edilmektedir. Ama bugün yaşananlar 12 Eylül darbe döneminde yaşananlardan farklı değildir. Anlaşılıyor ki Türkiye'de bu kadar büyük hukuksuzluğun yapılması için bir askeri darbeye ihtiyaç yokmuş. Bu dönem bize bunu öğretti.
Bir askeri darbe olmadan da ülkede en temel insan hakları ihlal edilebilirmiş, masumiyet karinesi yok sayılabilirmiş, haksız tutuklamalar yapılabilirmiş, yüzlerce insana zulmedilebilirmiş... Askeri darbe olmadan da bunun yapılabilir olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye bir darbe döneminde değil ama darbe gerçeğiyle karşı karşıyayız. Herkesin hayatına bir askeri darbe döneminde bile mazur görülmesi mümkün olmayan haksız müdahaleler yapılıyor, yanlışlıklar yapılıyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek bu işleri taşıyamayız. Bir kişiye yapılan haksızlık karşısında eğer toplum sesini çıkarmıyorsa, o haksızlığa layık demektir. Yapılan haksızlıklara hep beraber tepki göstermek zorundayız."
Siyasi günlük tartışmaların, polemiklerin anlayışla karşılanması gerektiğini anlatan Baykal, haklıdır, haksızdır meselesinin bir önemi olmadığını vurguladı.
Baykal, "Ben o polemiğin bir parçası olmak istememem ama bunlar ciddi meseleler. Türkiye çok tehlikeli yönetiliyor, işler çığırından çıkmak üzere. Demokrasi bir sorumluluk rejimidir" dedi.
"Toplumun DNA'sı sarsılıyor"
"Balyoz Planı" davası kapsamında haklarında yakalama emri çıkan 102 kişiye ilişkin soru üzerine Baykal, demokratik ülkelerde böyle bir şey yaşanmayacağını savundu.
Baykal, şunları söyledi:
"8 yıl önce yapılmış bir tatbikat çalışması ile ilgili hukuki dava açacaksınız, şu anda ülkenin en temel noktalarında görev yapmakta olan insanları en ağır suçlamalarla hukuka aykırı biçimde yakalama emirleri çıkararak yaka paça yakalamaya kalkacaksınız... Şık değil, hukuki değil, demokratik değil, insani değil... Ayıp, yakışıksız. Çok yanlış işler yapılıyor. Bu yanlışlar sadece orada kalmaz. Toplumun dokusu, genetiği bozuluyor, DNA'sı sarsılıyor. Doğru değil. Hiçbir demokratik ülke böyle bir travma yaşamamıştır. Ülkeler askeri darbe dönemlerini yaşar, sonra darbe dönemleriyle hesaplaşır. Bir darbe dönemi yaşanmadan yaşanması muhtemel bir darbe dönemiyle hesaplaşacağız diye 8-10 yıl sonra görev başındaki insanların böyle bir muameleye maruz bırakıldığına dair ne Latin Amerika'da, ne Asya'da bir örnek vardır. Utanç verici bir tablo."
Baykal, daha sonra il başkanlığına geçerek, il ve ilçe yöneticileriyle basına kapalı bir toplantı yaptı.