Gündem

Balyoz’dan beraat eden Bilgin Balanlı: Dolmabahçe'deki Erdoğan-Büyükanıt görüşmesinde düğmeye basıldı

"Erdoğan'ın 'Aldatıldık' demesi anlam ifade etmiyor"

06 Nisan 2015 12:29

‘Balyoz’ davasından tutuklanıp yıllarca hapis yattıktan sonra geçen hafta beraat eden komutanlardan orgeneral Bilgin Balanlıtüm bu yaşananların düğmesine dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 2007 yılında Dolmabahçe'de yaptığı "sır" görüşmeden sonra basıldığına inandığını söyledi. "Amerika’nın derin devleti, yani CIA, bu işin içerisinde olabilir" diyen Balanlı, "Ayrıca komplo olarak hazırlanmış olan Balyoz planının içinde TSK tarafından kullanılmayan bazı askeri tabirler de var. Bunların Amerikan Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanıldığını biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Ergenekon ve Balyoz'da aldatıldık” ifadesinin kendisi için çok anlam ifade etmediğini söyleyen Balanlı, “Kendisinin bu davaya objektif olarak bakmadığını değerlendiriyorum” dedi.

236 sanıklı Balyoz davasının tek muvazzaf orgenerali, dolayısıyla en yüksek rütbeli sanığı Balanlı, Mayıs 2011’de tutuklandığında Harp Akademileri Komutanı’ydı.

Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan (6 Nisan 2015) Balanlı’nın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

 

‘Erdoğan davaya objektif bakmadı son sözleri benim için anlam ifade etmiyor’

 

- Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda Harp Akademileri’nde ‘Komutanların tutuklanmalarına gönlüm razı olmadı’ dedi. O konuşmanın içinde ‘aldatıldık’ ifadesi var. Bu sözler kişisel olarak sizin için ne ifade ediyor?

Benim için çok büyük bir anlam ifade etmiyor. Ben sadece konuşmalara bakmıyorum, davranışlara da bakıyorum. Bu davanın kendisine anlatılmış olduğunu çok iyi biliyorum. O günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın kullanmış olduğu bazı ifadeler ve davranışlarıyla birlikte bu davaya gösterdiği reaksiyon beni üzüyor. Bu konuda herhangi bir uygun girişiminin olmadığını düşünüyorum. Kendisinin bu davaya objektif olarak bakmadığını değerlendiriyorum. Keşke biraz daha sorgulayabilseydi ve bazı şeyler yapmış olabilseydi, o zaman daha inandırıcı olurdu.

- Erdoğan’ın ve hükümetinin keza, o dönemde öyle bakmamasının nedeni ‘Bu dava askeri vesayeti geriletecek bir araçtır, çok da kurcalamayalım’ şeklindeki bir yaklaşım olabilir mi?

Bu duygu da olabilir. Bundan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin büyük bir menfaat sağladığını düşünüyor olabilirler, Avrupa’daki bazı kuruluşların ‘Siz buna devam edin’ gibi bazı telkinleri de olabilir. Ama bu neticede devletin bir zafiyetidir. Olmaması gereken, içimi yaralayan bir husustur.

 

'Düğmeye Dolmabahçe’de basıldı'

 

- Bir diğer iddia da Mayıs 2007’de dönemin Başbakanı Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın meşhur Dolmabahçe görüşmesiyle ilgili. Düğmeye ondan sonra basıldığını düşünenlere katılıyor musunuz?

Evet, ben de öyle düşünüyorum.

- O görüşmede Erdoğan TSK’ya yönelik bu tür davaların gelmekte olduğunu mu anlattı Büyükanıt’a? Bunu mu düşünüyorsunuz?

O dönemde henüz Balyoz davası söz konusu değildi. Ancak Ergenekon soruşturması başlamak üzereydi. Bu görüşmenin hemen akabinde Ergenekon’la ilgili tutuklamalar başladı. Bu tutuklamaların içinde emekli orgeneraller de vardı. Bunu hiçbir bilgiye dayanarak söylemiyorum, tamamen kendi düşünce sistemim içinde yaptığım bir değerlendirmedir bu. Belki kendi aralarındaki bu konuşmada TSK’nın buna reaksiyon göstermeyeceği gibi bir anlaşma sağlanmış olabilir.

- Dursun Çiçek’i geçen akşam televizyonda izledim. Bunun İsrail ya da ABD komplosu olabileceğine dair kanaatleri var.

Amerika’nın müdahil olmuş olma ihtimalini daha kuvvetli görüyorum. Amerika’nın derin devleti, yani CIA, bu işin içerisinde olabilir. Bakın şunu hatırlatalım. Orhan Aykut isimli şahıs 13 Aralık 2010 tarihinde Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruyor ve bazı önemli açıklamalar yapıyor. O sırada Orhan Aykut Tekirdağ Cezaevinde tutuklu. Diyor ki; ‘2007 yılında Balyoz soruşturmasına delil olacak bir çuval belgeyi biz İstanbul’da 4. Levent’te bir otelde o zaman beraber çalıştığımız eski bir milletvekili ile birlikte bir Amerikalı senatör ve TSK’dan emekli olmuş uzun saçlı bir binbaşıdan aldık. Biz bu torbayı birlikte Ankara’ya götürdük’. Bu bana göre komplonun bir ayak izi. Şayet soruşturma başlayacaksa Orhan Aykut isimli şahıs biraz daha detaylı biçimde dinlenmeli. Buradan bir çıkış noktası yakalanabilir. Tabii o ifadede çuvalı bir Amerikalının getirdiğinin söylenmesi ‘Amerika da işin içinde miydi’ sorusunu akla getiriyor.

Ayrıca komplo olarak hazırlanmış olan Balyoz planının içinde TSK tarafından kullanılmayan bazı askeri tabirler de var. Bunların Amerikan Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanıldığını biliyoruz. Örneğin; biz denizlerimizden bahsederken okyanus kelimesini kullanmayız. Balyoz planının bazı yerlerinde okyanus tabiri geçiyor. Belli ki bunu bir Amerikan planından tercüme etmişler diye düşünüyorum.

- Bunları siz önemli izler olarak mı görüyorsunuz?

Önemli izler olarak görüyoruz. Bir yerde bir bağlantı var diye görüyoruz. ABD’nin kendisi olmasa bile planlayıcılar arasında Amerikalılar olabilir.

Söyleşinin tamamı için tıklayın.