Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, TBMM İklim Araştırma Komisyonu'nda küresel ısınmanın devamı halinde yaşanabileceklerden bahsetti. Sıcaklıklar yüzyılın sonuna kadar 3-4 derece artarsa, deniz seviyesinin 5 metreye kadar yükseleceğini, böyle olduğu zaman da birçok ada ülkesinin yok olabileceğini söyleyen Birpinar, "belki de İstanbul Boğazı'nda başka binaların yalı olacağını görebileceğiz" dedi.
Milliyet gazetesinden Önder Yılmaz'ın haberine göre Birpınar, komisyonda özetle şunları kaydetti:
"Al-kullan-at modelinden artık al-kullan-geri dönüştür modeline geçilmesi gerekiyor"
Kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtlar nedeniyle çıkan gazlar, gübre ve hayvandan kaynaklanan başta olmak olmak üzere bir sürü gaz atmosfere karışıyor. Nüfus arttıkça insanların et ihtiyacı, hayvan yetiştiriciliği artıyor, buralardan oluşan gazlar atmosfere gidiyor. Dünya maalesef aşırı tüketim toplumu haline geldi. 'Al-kullan-at' modelinin artık değişmesi, "al-kullan-geri dönüştür” modeli olan, lineer ekonomiden döngüsel ekonomiye geçişin sağlanması gerekiyor.
"Paris Anlaşması maalesef iyiye gitmiyor, Kyota Protokolü gibi bir işe yaramıyor"
Paris Anlaşması kapsamında Ek-2 listesinde olunca hem emisyonlarımızı azaltıp hem de finans yardımı alamayacak ülke konumundayız. Ek-1'deki ülke olmadığımız için fondan yararlanamıyoruz. Dolayısıyla, Dünya Bankası, Fransız ve Alman Kalkınma bankalarıyla 3 milyar dolarlık bir paket üzerinde her yıl - bunun belli bir kısmı hibe, belli bir kısmı ucuz kredi- üzerinde çalışıyoruz. Paris Anlaşması maalesef iyiye gitmiyor, Kyota Protokolü gibi bir işe yaramıyor.
Belediye başkanlarına: Artık konserlerle, şunlarla, bunlarla vakit geçirecek zaman yok, çevreyle ilgili yatırımlarını arttırmalılar
İklim ve çevre tüm yerel yönetimlerin ve belediye başkanlarının meselesi olmalı. Yani artık, konserlerle, şunlarla, bunlarla vakit geçirecek zaman yok; kesinlikle çevreyle ilgili yatırımlarını arttırmaları ve çevreyle ilgili ön plana çıkmaları gerekiyor.
Emisyon vergisi getirilebilir
Türkiye, 17 Şubat 2021’de İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgesi yayınladı. Dünyada son dönemde bir iklim kanunu var. AB bunu çıkardı, diğer ülkeler de çıkarmaya başladı. Biz de çalışma başladık. Mesela bacasından gaz çıkaran veya bu emisyonları çıkaranlara vergi getirilebilir.
Poşette yaklaşık 2 milyar TL'lik tasarruf
2020'de 2 milyar 380 milyon adet poşet ücretli olarak satıldı ki bu yüzde 20'si, toplam tutar 415 milyon TL gelir geldi. Bunun 25 kuruşunun 22 kuruşu devlete geliyor, biz poşet fiyatını artırmıyoruz vatandaşa sorun olmasın diye. 1 Ocak 2019 itibarıyla plastik poşetlerin ücretlendirilmesiyle iki yıl içerisinde yüzde 80 azalma oldu ve 290 bin ton plastik atığın oluşumu engellendi. Bu sayede de yaklaşık 2 milyar TL'lik tasarruf sağlandı, 12 bin ton sera gazı emisyonlarının açığa çıkması engellenmiş oldu.
"Türkiye'nin de Avrupa standardına gelebilmesinde çevre altyapısı için 70-80 milyar Euro'ya ihtiyacı var"
Türkiye'nin de Avrupa standardına gelebilmesi için çevre altyapısı için 70-80 milyar Euro'ya ihtiyacı var. Eğer biz altyapı projeleri için bu destekleri bulamazsak, hiçbir şey yapamayız. Parasız, fınassız bu işler olmuyor.
"Hamsi fiyatları 100 liraya fırlar"
Türkiye’de yapılan araştırmada iklim değişikliğine inancın yüzde 85’lere çıktığını görüyoruz. Neyle görüyoruz? Mesela Karadeniz Bölgesi’nde hamsi balığının fiyatı 50 liraya çıktı bu sene, seneye 100 liraya fırlayabilir. Neden? Çünkü iklim değişikliği ile Karadeniz ısınmaya başladı, hamsi kuzeye kaçıyor. Bizim balıkçı yakalayamayınca arz-talep dengesinden fiyatlar yükselmeye başlıyor.