T24 - Osman Can’ın Demokrat Yargı’dan istifasının arkasında Bakanlığın önerisini kabul etmek istemesinin yer aldığı ortaya çıktı.
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Beypazarı hakimi Orhangazi Ertekin, yaptığı açıklamada, HSYK seçimlerinden önce Adalet Bakanlığı’nın Demokrat Yargı’dan, bakanlık listesinden seçime girmek üzere 3 aday istediklerini söyledi. Vatan gazetesinde yayımlanan haber şöyle:
Ertekin, Bakanlığın “üst düzeyinden” gelen bu tekliften sonra yaşananları şöyle anlattı:
'DERDİNİZ DİKTA DEĞİL'
Biz bunu derneğin 12 kişilik yönetimi olarak değerlendirdik. Büyük tartışmalar oldu. Derneğin o zamanki eşbaşkanı Osman Can ile bazı Yargıtay üyeleri teklifin kabul edilmesi gerektiğini savundular. Ancak benim de aralarında olduğum çoğunluk, buna karşı çıktı. İşte bu tartışmalar sırasında bizim bir yönetim kurulu üyemiz Yargıtay üyelerine şunu söyledi: ‘Biz Kemalist diktaya karşı çıkmak için yola çıktık ama vurgumuz Kemalizme değil diktayaydı. Oysa görüyorum ki sizin derdiniz diktayla değil, Kemalizm’leymiş.’ Bence bu tarihe geçecek ve yaşadıklarımızı ilerde özetleyebilecek bir söz.
'CAN İTTİFAK İSTEDİ'
Bu tartışmalardan sonra dernekten ayrışmalar oldu. Aralarında bazı Yargıtay üyelerinin de olduğu ve ‘Bursa grubu’ denilen arkadaşların ayrılığının nedeni de budur. Osman Can’ın dernekten ayrılmasının kökeninde de bu vardır. Bu ayrışmaların bizim HSYK seçimlerinde bağımsız olarak liste çıkarmamızla da alakası vardır. Önümüzdeki birkaç yol arasında bağımsız bir listeyle seçime katılmaya karar verdik. Çünkü bizim iki şartımız vardı: İlki bakanlık bürokratlarının aday olmaması, ikincisi ise Adalet Bakanlığı’nın bu süreci yönetmesinin gayrimeşru olmasıydı. Bu iki şart gerçekleşmediği sürece hiçbir şartta ittifak yapmazdık.
'YARSAV DA AYNI'
Bakanlığın HSYK seçimlerindeki listesine karşı sadece biz mücadele ettik. YARSAV da bakanlıkla aynı yöntemleri izledi ve aynı söylemleri tekrar etti. İki bürokrat aday gösterdiler, olacak iş değildi bu.
‘DOLMABAHÇE PROTOKOLÜ’
Bunu belli gözlemler sonucu söylüyoruz. HSYK seçimlerinin anti-demokratik koşullarda yürütülmesinin en önemli müsebbiblerinden biri de Yüksek Seçim Kurulu’dur. YSK propagandasız bir seçim sürecini Anayasa’ya aykırı olarak verdiği kararla garantilemiştir. Dolayısıyla seçim sürecini belirleyen yüksek yargıdır. Bu da bakanlığın önünü açmıştır. Ayrıca o günlerde HSYK’nın Başkanvekili Kadir Özbek’in de aralarında olduğu 7 üyesinin istifasında Bakanlığın HSYK seçimi sürecine ilişkin yöntemlerinin, hiç değilse tarihe not düşmek adına olsa bile, dile getirilmemiş olması dikkat çekicidir. Bu üyelerin istifa açıklamasında bunu hiçbir şekilde dillendirmemiş olmaları şüphe yaratıyor. Bütün bunlar bize ‘Dolmabahçe protokolu’ konusunda yeterli verileri sağlıyor.
'YUMUŞAK GEÇİŞ'
Bakanlık ile yüksek yargı arasındaki bu anlaşma Bakanlığa önemli bir muhalefet unsurundan kurtulma olanağı verdi. Daha rahat manevra yapabilecek duruma gelebilecekler. Geleneksel aktörlerle girdikleri kamusal mücadelenin yerini daha aşağılarda yapılan görüşmeler alacak. Böylece çatışmanın demokratik sonuç doğurma imkanı olmayacak, sadece bir iktidardan diğerine yumuşak geçiş yapılacak. Bir iktidar dönüşümü olacak ama bu asla demokratik bir dönüşüm olmayacak. Böylece geçmişteki güçler de esaslı bir tasfiyeye uğramadan kendi kendi yerlerini koruyacak.