T24 - Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, ÜSİAD’ın yeni anayasa çalışmasıyla gündeme gelen “başörtülü vekil” tartışmalarıyla ilgili konuştu. Bireysel tercih, kılık kıyafet ve inançlarından dolayı bir kısım temel hak ve özgürlüklerin kullanılamamasının hoş görülemeyeceğinin altını çizen Bakan Kavaf, “Böyle bir demokrasi olmaz. Bir kısım insanlar yıllardır seçiyor, ama seçilemiyor. Bu demokrasiyi gölgeleyen bir şey. Bunun kalkması gerekir. Biz bütün kadınlarımızı destekliyoruz” dedi.
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Cnn Türk'te katıldığı bir canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bir soru üzerine, TÜSİAD’ın yeni anayasa çalışmasında yer alan “başörtülü milletvekili TBMM’ye girebilir” yönündeki önerisini değerlendiren Bakan Kavaf, bireysel tercih, kılık kıyafet ve inançlarından dolayı bir kısım temel hak ve özgürlüklerin kullanılamamasının hoş görülemeyeceğini vurgulayarak “Böyle bir demokrasi olmaz. Bir kısım insanlar yıllardır seçiyor, ama seçilemiyor. Bu demokrasiyi gölgeleyen bir şey. Bu yasalarda olmayan bir kamusal alan engeli. Bunun kalkması gerekir. Bu fiili bir durumdur. Biz bütün kadınlarımızı destekliyoruz” diye konuştu.
Ergenekon kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın 'İmamın Ordusu' adlı kitabının kopyaları için yayınevi ve Radikal gazetesine baskın yapılmasına ilişkin ne düşünceleri ve bu konuda Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın ‘Bir insanın sadece kitap yazmasından dolayı gözaltına alınması gibi bir şey olamaz. Olursa bu doğru olmaz’ yönündeki değerlendirmesine katılıp katılmadığının sorulması üzerine Bakan Kavaf, “Aynen katılıyorum. Sadece kitap yazmaktan dolayı bir insanın tutuklanması söz konusu olamaz. Böyle bir sebep tutuklanma için yeterli bir gerekçe değildir diye düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde konu aydınlatılacaktır, açığa çıkacaktır görmek lazım” yanıtını verdi.
“BDP’li kadın milletvekili Sebahat Tuncel’in polisi tokatlama görüntüleri günlerdir ekranlarda. Gördüğünüzde ne düşündünüz ne hissettiniz? Biz şimdi kadına yönelik şiddeti konuşacağız ama kadın milletvekilinin polise yönelki şiddeti vardı orada” şeklindeki soruya ilişkin olarak da Bakan Kavaf, “O devlete karşı yapılmış bir harekettir. Provakatif bir harekettir. Onu ben basit bir şiddet olayı olarak değil, devlete karşı yapılmış bir hareket olarak görüyorum. Kadın-erkek hiç fark etmez. Devlete karşı yapılmış bir harekettir. Tasvip edilemez” diye konuştu.
Son olarak Elazığ ve İzmir’den gelen kadına yönelik şiddet haberlerinin hatırlatılması üzerine Bakan Kavaf, şiddetin tüm dünyanın uğraştığı ve baş etmekte zorlandığı bir sorun olduğunu, bunu da asla bir mazeret anlamında ifade etmediğini belirterek, dünya ölçeğinde kadına yönelik şiddete ilişkin istatistik bilgiler verdi. “Bütün dünya bununla mücadele veriyor. Bu çok kolay ortadan kaldırılması, sıfırlanması mümkün olmayan bir konu. Biz de mücadele ediyoruz” diyen Bakan Kavaf, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda ve 2007 yılında 4320 sayılı kanun yapılan değişiklikleri anlattı. Tüm yasal alt yapının hazırlandığını vurgulayan Bakan Kavaf, yasaların hayata geçmesi amacıyla diğer bakanlıklarla yapılan protokoller çerçevesinde de 40 bin 500 polise, 60 bin sağlık personeline, 326 aile mahkemesi hakimine eğitim verdiklerini belirtti. Öncelikle şiddete uğrayan kadının muhatap olduğu kamu personelinde duyarlılık ve farkındalık oluşturmak istediklerini ifade eden Bakan Kavaf, Diyanet İşleri Başkanlığı ile 2015 yılına kadar 100 bin din görevlisinin eğitilmesi amacıyla bir çalışma başlattıklarını da kaydetti.