Politika

Bahçeli'den MHP teşkilatına 8 maddelik genelge

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin teşkilatlarına cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili genelge gönderdi

11 Temmuz 2014 11:17

MHP Lideri Devlet Bahçeli,  partisinin teşkilatlarına cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili 8 maddelik genelge yayınladı

Devlet Bahçeli genelgesinde "Cumhurbaşkanı seçim sürecinde Genel Merkez duyuruları, açıklamaları, bildirileri, mesajları yakından takip edilecek, tüm açıklamalar bu çerçeveyle sınırlı kalacaktır. Seçim kampanyası süresince belirlenmiş slogan, flama,  logo, afiş, döviz gibi materyallerin yeknesaklık içinde kullanımı sağlanacaktır"  ifadesini kullandı

Bahçeli, "Umut ve temenni ediyorum ki, Türk milleti 10 Ağustos'ta adaleti, hakkaniyeti ve beraberliği tercih edecektir. Cumhurbaşkanı Seçimi Türkiye'ye musallat olan belaların defi için tarihi bir karar anıdır. Aziz milletimiz istikbalini oylayacak; cepheleşmeye, çözülmeye, çürümeye ve dağılmaya karşı muhabbeti, kardeşliği, esenliği, tecrübeyi, huzuru, sakinliği, tavizsiz iradeyi seçecektir" dedi

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,  partisinin teşkilatlarına cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili genelge gönderdi.

Bahçeli, "Türkiye uzun zamandır; adı konulmamış bir krizin, ilan ve itiraf edilmemiş bir bunalımın tesiri altında kıvranmakta, kopkoyu bir esaretin pençesinde can çekişmektedir.

AKP hükümetiyle geçen 12 yılın bilançosu yabancılaşma, yasak, yalan, yıkım, yozlaşma, yolsuzluk ve yoksullukla temellenmiştir.

Geçen yıllar boyunca Türk milleti yok sayılmış, Türk tarihi reddedilmiş, Türk bayrağı indirilmiş, Türk vatanı bölücülerin taarruzuna uğramıştır.

Milli ve manevi değerlerimiz çok açık, çok tehlikeli, çok aktörlü saldırıların hedefi olmuştur" dedi.

 

‘Aziz milletimiz içinden kuşatılmış,
içeriden ihanete uğramıştır’

 

Bahçeli, şunları söyledi: "AKP'yle birlikte PKK mevzi elde etmiş, bölücü odaklar cesaret kazanmış, bebek katili mevki, statü ve itibar payesi alarak siyasal bir figür mertebesine adım adım çıkarılmıştır.

Başbakan Erdoğan dönemsel iktidar gücünü millet lehine ve yararına kullanmaktansa, Türk ve Türkiye düşmanlarının çıkarları için seferber etmiştir.

Bu yüzden aziz milletimiz içinden kuşatılmış, içeriden ihanete uğramıştır.

Başbakan ve hükümeti adaleti örselemiş, kardeşliği sekteye uğratmış, birlikte yaşama iradesini hançerlemiştir.

Ülkemiz ve demokrasimiz tarihin en vahşi, en zalim, en sinsi tertip ve tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır.

Başbakan Erdoğan siyasi varlık ve geleceğini teröristlere, küresel çetelere, para ve servet avcısı lobilere, üzerimizde hesap ve hevesleri olan batılın bekçilerine aynısıyla bağlamış ve sabitlemiştir.

Başbakan ve hükümetiyle geçen 12 yılda;

*  Fitne kazanı fokur fokur kaynamış, iftira ateşi alabildiğine körüklenmiştir.

* Küfür ve hakaret zirveye tutunmuş; haksızlık, hukuksuzluk ve hıyanet sel gibi yayılmıştır.

* Doğruluk ve dürüstlük gözden düşmüş, haram ve hırsızlık el üstünde tutulmuştur.

* Şiddet ve asayişsizlik kontrolden çıkmış; uyum, uzlaşma, hoşgörü ve anlaşma hasletleri kaybetmiştir.

 

‘Başbakan teröristlerin özerklik isteklerine, otonomi beklentilerine yeşil ışık yakmıştır’

 

Başbakan Erdoğan 'ezberleri bozuyoruz' diyerek, Türkiye'nin sosyal dokusunu yaralamış, tarihi yürüyüşünü yavaşlatmıştır.

'Geçmişle yüzleşiyoruz, yanlışlarla hesaplaşıyoruz, ileri demokrasiyi getiriyoruz, hayalleri gerçekleştiriyoruz'sözleriyle aziz ecdadımızın kutlu mirasını küresel akbabalara, bölgesel terör örgütlerine peşkeş çekmiştir.

'Açılım yapıyoruz, çözüyoruz,  barışıyoruz, görüşüyoruz, milli birlik ve kardeşliği tesis ediyoruz'iddialarıyla PKK terör örgütüne altın tepsi üzerinde Türkiye'yi ikram etmiştir.

TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, madde madde kabul edilen sözde  "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı"  Türkiye'nin onyıllardır sürdürdüğü terörle mücadelesini hiçe sayan bir zillet ve rezalet olarak tarihe geçmiştir.

İhanete ortak olanları, teröre yüz sürenleri, PKK'yla kurulan pazarlık masalarında Türkiye'yi satanları hukuki, idari veya cezai sorumluluktan muaf tutma arayışı asla sonuç vermeyecektir.

Dünyanın hiçbir medeni ve güçlü ülkesinde kanun çıkararak terörün sonlandığı, bölücülüğün pes ettiği veya emellerinden vazgeçtiği görülmemiştir.

Yine Dünyanın hiçbir iddialı ve kudretli devleti teröristlerin her istediğini normal görüp makul bularak huzur ve selamete kavuşamamıştır.

Bölünerek güçlenmiş, milli tez ve kabullerinden tavizler vererek dirliğe ulaşmış, atalarına sırt dönerek talihi açılmış bir ülkeye tarih henüz sahne olmamıştır.

PKK'nın taleplerini hazmettire hazmettire karşılamak, statü ve kimlik konusundaki dayatmalarını etap etap sonuçlandırmak milli ve üniter devlet yapımıza ölüm fermanı yazmakla eşdeğerdir.

Başbakan teröristlerin özerklik isteklerine, otonomi beklentilerine yeşil ışık yakmıştır.

Başbakan İmralı canisinin çetesiyle birlikte affına el altından vize vermiş ve bunu pazarlıklarla takvime bağlamıştır.

PKK'lı militanların sözde eve dönüşü, sosyal yaşama katılımı ve uyumlarının temini konusunda TBMM'in kutlu iradesini alet etmiş, millet vek‰letini kötüye kullanmıştır.

 

‘Türkiye, Erdoğan eliyle bölünme kulvarına sokulmuştur’

 

Şu günlerde Meclis'te, AKP'nin sayısal çoğunluğuyla kanunlaşan PKK'nın talep listesi Türkiye Cumhuriyeti'nin mahvına, Türk vatanın parçalanmasına tamı tamına yasal kılıf hazırlama çabasıdır.

Türkiye, Erdoğan eliyle bölünme kulvarına sokulmuştur.

Ve bu bölünme süreci tek milletin idamı, tek vatanın imhası, tek devletin itlafı, tek bayrağın inkarı, tek dilin iflasından başka herhangi bir netice doğurmayacaktır.

PKK'nın önce özerklik, ardından federasyon, daha sonra konfederal, en sonunda da bağımsız Kürdistan amacına Erdoğan şevkle hizmet etmektedir.

Kürdistan'ı zımnen tanıyan, Barzani'ye övgüler düzen, millet hasımlarına methiyeler yağdıran bu zihniyetin, Cumhurbaşkanı adayı olması bile başlı başına skandal ve ayıptır.

Bu itibarla Erdoğan milletin değil, milliyetsizlerin, vatansızların, millete cephe alan geniş bir şer koalisyonun 'parlak adamı'dır.

Erdoğan milli iradenin ya da milli gücün değil; milli değerlerin, manevi emanetlerin karşısındaki yeg‰ne adamdır.

Başbakan PKK'yla seçim ittifakı yapmaktadır. Başbakan İmralı canisiyle başkanlık konusunda fikir birliği halindedir.

Başbakan; Barzani, İşçi Partisi, HDP, yandaş medya, havuzcu işadamları, DHKP-C, IŞİD, El Kaide, İmralı canisi, İsrail ve Müslüman katilleriyle ortaklık içindedir.

Haçlı hesaplarının yedeğinde, zalim niyetlerin kuyruğunda, Türk ve Cumhuriyet düşmanlığının peşinde kim varsa Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması için mücadele vermektedir.

HDP'nin adayı olarak ön plana çıkmış Eşbaşkan, Başbakan ve partisinin piyonu olarak kapalı kapılar arkasında desteğini belirli şartlar doğrultusunda vaat etmiştir.

AKP; HDP ve PKK'yla Türkiye'nin parçalanması konusunda uzlaşmış ve anlaşmıştır.

İradesini Kandil'e, varlığını canilerin emrine seneler evvel devreden malum Eşbaşkanın, BOP Eşbaşkanıyla gizli ihanet nikahı kıyması Kürt kökenli kardeşlerim tarafından hoş görülmeyecektir.

Şunu bir defa bilmek lazımdır ki, bin yıllık kardeşliğin aziz emaneti olan Kürt kökenli kardeşlerimin ne HDP, ne BDP, ne PKK, ne AKP ne de İmralı'daki emzikli bebek katili temsilcisi değildir.

Kürt kökenli kardeşlerim istismara aldanmayacak, isyana davet eden alçak telkinlere kapılmayacaktır.

Oynanan oyunları bozacak, yazılan senaryoları inanıyorum ki yırtıp atacaklardır.

Yine inanıyorum ki, 10 Ağustos'ta tercihlerini birlikten, istikrardan, iffetten, bütünlükten, huzurdan ve kardeşlikten yana kullanacaklardır.

Artık Kürt kökenli kardeşlerimin uyanış şafağı sökmüş, silkinip, doğrulma ve üzerlerindeki ağırlığı fırlatıp atma zamanı gelip çatmıştır.

Doğu ve Güneydoğu üzerinden çıkar sağlayan yabancı uşakları, emperyalizme keşif kolu sağlayan fesat yuvaları Kürt kökenli kardeşlerimin dirilişiyle, vahdet kararıyla hüsrana uğrayacaklardır.

 

‘Erdoğan'ın HDP'yle gayri meşru temas
ve beraberliği ters tepecektir’

 

Çünkü bölünmenin, ayrı düşmenin, küsmenin, kopmanın, ufalanmanın, dilimlere ayrılmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır.

Bu nedenle Erdoğan'ın HDP'yle gayri meşru temas ve beraberliği ters tepecektir.

Türkiye'nin karşısında toplanan, Türk milletinin aleyhine faaliyet gösteren tüm mihraklar için Erdoğan son şans, son eşik, son ümit, son adamdır.

Bunun için Cumhurbaşkanı olması maksadıyla içte ve dışta çok faal bir lobi çalışması karanlık bir kampanya eşliğinde yürütülmektedir.

Başbakan Erdoğan bölücülüğün aynı zamanda vitrin süsü, aynı zamanda vesaiti, aynı zamanda da vokalisti olmaya istekli ve adaydır.

 

‘Başbakan hâlâ 17-25 Aralık’ın hesabını verememiştir’

 

12 yıldır sürdürdüğü Başbakanlık göreviyle Türkiye'yi perişan eden Başbakan'ın yarım kalan darbesini, yarım kalan saldırılarını tamamlamak için Çankaya'yı bir fırsat gördüğü neredeyse kesindir.

Ne var ki, Başbakan hala 17-25 Aralığın hesabını verememiştir.

Hala rüşvetçi bakanlarıyla ilgili Meclis Soruşturmasını savsaklamaktadır.

Hala ayakkabı kutularını, yatak odalarında bulunan para kasalarını, villaları, villalardan çıkan milyar dolarları izah edebilmiş, bu kapsamda aklanmış da değildir.

Başbakan'ın sicili kapkaradır.

Ve bu sicil Cumhurbaşkanı olmaya hukuken, ahlaken, vicdanen engeldir.

Tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağını söyleyen, rehavete kapılmayacağını ileri süren Başbakan'ın işlediği onlarca anayasa suçu elbette yakasından düşmeyecek, peşini bırakmayacaktır.

Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olduğu taktirde tarafsız kalmayacağına dönük ifadeleri de bizatihi Anayasa aykırıdır.

Yol, köprü, havalimanı yapma polemikleriyle Cumhurbaşkanı'nın görevlerini sulandıran Başbakan'ın, daha düne kadar  "devlette çift başlılığa izin vermem, yetkilerimi kimseyle paylaşmam" sözleri unutulmuş değildir.

Anlaşılan Çankaya'ya çıkarsa ihalelere fesat karıştırmaya ve yandaşları kollayıp hukukun kanına giren malum işadamlarından yüzde almaya devam edecektir.

Başbakan, şayet Cumhurbaşkanı olursa, seçeceği kukla başbakanlarla diktatör olma yolunda hızla ilerleyecektir.

AKP'ye oy veren aziz vatandaşlarım, AKP'de görev yapan vicdanlı milletvekili ve yönetici arkadaşlarım derin Erdoğan komplosunun farkına varmalıdır.

Bilinmelidir ki, hırsızlığa adı karışmış, soyguna azmetmiş, ihanete tam teşebbüs etmiş bir şahsın Cumhurbaşkanı veya adayı olması Türk milletine pahalıya mal olacaktır.

Bu itibarla Erdoğan masalı, Erdoğan serüveni sandıkta bitirilmelidir.

 Ayrıca Başbakan'ın devletin bütün imkanlarını Cumhurbaşkanı olmak için kullanması, milletin kesesinden seçim masraflarını karşılaması ahlaksızlığın, kural ve insaf tanımazlığın ileri boyutudur.

Başbakan'ın emrinde devletin uçakları, helikopterleri, otobüsleri, otomobilleri, valileri, kaymakamları, memurları sıra sıra dizilmiştir.

 

‘Kucaklaşmak ve buluşmak için
Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olmalıdır’

 

Buna karşılık Türk milletinin sesi ve nefesi olmaya aday, büyük bir uzlaşmanın eseri olarak temayüz etmiş Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu kısıtlı ve dar imkanlarla demokrasi mücadelesini sürdürmektedir.

Sayın İhsanoğlu sadece beş siyasi partinin değil, milli iradenin ortak çatısı, ortak kararıdır.

Sayın İhsanoğlu Türkiye'nin adayı, masumların nidası, mazlumların hamisi, sessiz milyonların tercümanı, kenara itilenlerin rüyası, horlananların davacısı, küçümsenenlerin alacaklısı, Anadolu bozkırlarının çığlığıdır.

Sayın İhsanoğlu milletin safında, milletin yanında, milletin hizmetinde bir değer iken; Erdoğan despotluğun, art niyetin, vefasızlığın, vizyonsuzluğun, çalmanın, kaba gücün, baskının, zorbalığın çirkin yüzüdür.

Kucaklaşmak ve buluşmak için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olmalıdır.

Kutuplaşmayı bertaraf etmek için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığına seçilecek en doğru, en meşru, en doğal, en layık isimdir.

Cumhurbaşkanı Seçimi yaklaştıkça maksatlı ve belirli gayelere yönelik tartışma ve dedikoduların arttığı gözlenmektedir.

Özellikle partimize ve davamıza gönül veren milyonlara yönelik geçmişte uygulanmış bayat siyaset operasyonlarının tekrar dolaşıma sokulduğu anlaşılmaktadır.

Bundan dolayı bazı hususların açıklığa kavuşturulması ve ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması acil ve gerekli görülmüştür.

İlave olarak, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kampanyasını yürütmek için Türk siyasetinin beş güzide partisinin katkılarıyla bir Seçim Koordinasyon Merkezi teşekkül ettirilmiştir.

Bu merkeze partilerimiz değerli temsilcileriyle canlılık ve katkı vermişlerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi bunun dışında desteğini daha da yaygınlaştırma hedefindedir.

 

8 maddelik genelge

 

Bu kapsamda parti teşkilatlarımızda görev alan değerli arkadaşlarım aşağıda belirtilen işbu genelge hükümlerine harfiyen uyacaklar, lazım gelen çalışmaları eksiksiz ve dikkatle yerine getireceklerdir.

- İlk turu 10 Ağustos 2014'te yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi'ne katılacak şahısların müracaatları 29 Haziran 2014 tarihinde başlamıştır.

30 Haziran 2014 tarihinde seçimlere katılma yeterliliği olan siyasi partiler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit ve ilan edilmiştir.

3 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı adaylığına başvurunun son günü olarak belirlenmiştir.

8 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı Seçimi nedeniyle aday gösterilenlere ilişkin geçici aday listesi Yüksek Seçim Kurulu tarafından Resmi Gazete'de ilan edilmiştir.

Bu tarih adaylara yönelik itirazların da başlangıcıdır.

Nihayetinde 11 Temmuz 2014 Cuma günü Cumhurbaşkanı kesin aday listesi Resmi Gazete'de duyurulacak, aynı anda propaganda dönemi de başlayacaktır.

Başbakan Erdoğan ile HDP Eşbaşkanı olan şahsın Cumhurbaşkanı adaylığının sorunlu ve tartışmaya açık olduğu daha önce tarafımızca ifade edilmiştir.

Yapılan itirazların sonucu ne olursa olsun, tüm parti teşkilatlarımız, tüm dava arkadaşlarımız var güçleriyle ve heyecanla Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçim kampanyasına aktif destek vereceklerdir.

Mahalli düzeydeki karşılama, tören, ziyaret, toplantı, miting ve benzeri çalışmalara gerek yöre milletvekillerimiz, gerek MYK üyelerimiz, gerekse de teşkilat yöneticilerimiz en üst düzeyde iştirak edeceklerdir.

Bu konunun takip ve temininden Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı müştereken sorumlu olacaklardır.

- Cumhurbaşkanı Seçimi'nin daha önce TBMM'de yapıldığı bilinmektedir.

 Bu seçimin doğrudan doğruya ve ilk defa millet tarafından yapılması usul açısından bazı aksaklıklara, bazı sorunlara, bazı anlaşmazlıklara sebebiyet verebilecektir.

Bu itibarla kampanya dönemi boyunca çok dikkatli olunacak, bilhassa sandık güvenliğine önem verilecek, haksızlık ve usulsüzlüklerle başa çıkabilmek için olağanüstü mücadele sergilenecektir.

Tüm teşkilatlarımız Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nın tavsiye, bilgilendirme ve talimatlarına riayet edeceklerdir.

- Cumhurbaşkanı Seçim sürecini sabote etmek, krize sokmak için bazı mihrakların tetikte beklediği şüphe götürmez bir gerçektir.

İçimize sızan bazı AKP kontrollü unsurların ve devlet içinde yuvalanmış karanlık odakların değişik platformlarda provokasyonlara kalkışma ihtimali yabana atılmamalıdır.

Bu vesileyle hiçbir dava arkadaşımız herhangi bir gerginliğin, herhangi bir çatışmanın, herhangi bir çekişmenin taraf ve faili olmayacaktır.

Tüm çalışmalar demokratik sabır ve nezaket içerisinde sürdürülecek, milletimizin her ferdine Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu tanıtılacak ve anlatılacaktır.

Başbakan Erdoğan ve hükümetinin Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde algı operasyonlarından medet umacağı, bu maksatla sinsi taktik ve stratejileri devreye sokacağı bugünden bellidir.

Geçmişte benzerlerine rastlanan kamuoyu yönlendirme kurnazlıklarına ısrarla ve tekraren tevessül edilecektir.

Hatta bu konuda ilk çalışmalar hükümetin kol kanat gerdiği, rüşvet ve haram parayla beslediği havuz medyası tarafından başlatılmıştır.

Yandaş medya ve AKP güdümündeki sosyal medyada partimize oy veren değerli kardeşlerimizden bir bölümünün Erdoğan'a kayacağı hayasızca gündemde tutulmaktadır.

Açıkça Türklük ve milliyetçiliğe mahsurlu ve şaşı bakışta İmralı canisiyle aynı fikri maziden gelen, PKK'nın yedek parçası olan çevrelerin bu ipe sapa gelmez ham ve ucube hayali MHP'nin hedefte olduğuna işarettir.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket'e kafatasçı, katil, Fatiha bilmeyenler, namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar, ırkçı, faşist, morg bekçisi, vagon, şerefsiz, alçak, adi küfürleriyle hakaretler eden PKK havarisi Erdoğan'a en ufak bir destek verilmesi varoluşumuzun inkarıdır.

Başbakan'ın 'Ülkücü kardeşlerim' diyerek oy hesapları yapması düştüğü derin çukurun, koltuk uğruna nasıl bir şahsiyet fukarası olabileceğinin net ispatıdır.

Bu bayağı propagandanın püskürtülmesi için herkes teyakkuz halinde olacaktır.

Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilmek için dava arkadaşlarımızı ve gönüldaşlarımızı çirkefçe aldatmanın ve akıllarını çelmenin basitliğine kapılmıştır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket dününe, fikriyatına, şeref ve namus bildiği değerlerine kast etme niyetinde olan 17-25 Erdoğan'ı çok iyi bilmektedir.

TC'yi silen, Andımızı kaldıran, 'Ne Mutlu Türküm Diyene " sözünü şeytanlaştıran, milliyetçiliği ayaklar altına alan, on binlerce vatan evladının katilleriyle müzakere çadırında kucak kucağa oturan Erdoğan'a Milliyetçi- Ülkücü Hareket'ten bir oy bile gitmesi söz konusu değildir.

Aksine, gelişmeler AKP'ye oy veren değerli vatandaşlarımın Erdoğan'a yüz çevirecekleri, Sayın İhsanoğlu'na destek verecekleri yönündedir.

Bu çerçevede AKP medyasında çıkan, internet ortamında servis edilen hiçbir beyanata, kafa karıştırıcı açıklamaya, habere, yoruma, partimizin sağlam bünyesini yıpratmaya yönelik kara kampanyalara itibar edilmeyecektir.

Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı basın ve yayın organlarındaki AKP tuzağını ve komplosunu çok yakından takip edecek, gerekli müdahaleyi anında yapacaktır.

MHP'yi akıllarınca dizayn etme, yön verme, içten içe kemirme fikri taşıyan AKP maşaları, yandaş medya asalakları çok sıkı şekilde izlenecek, lazım gelen her mücadele sergilenecektir.

- Yine AKP'nin gölgesine yatan yalaka ve satılmış medya Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun bazı sözlerini silah gibi kullanarak özellikle partimizle çelişkiye düştüğünü yazıp çizmektedir.

 Sayın İhsanoğlu bir partinin değil, milletin adayı olup siyasi bir kaygı gütmeksizin herkese, her kesime seslenmek durumundadır.

Sayın İhsanoğlu siyasi mensubiyet taşımayan, siyasi bir hedefle hareket etmeyen, herkesin ortak görüşünü yansıtma iddiasında olan kaynaştırıcı, birleştirici ve uzlaştırıcı bir Cumhurbaşkanı adayıdır.

Bu nedenle asılsız ve yersiz sözlerle Sayın İhsanoğlu'nu destekleyenlerin şevkini kırmaya, arasını açmaya dönük AKP kumpasına karşı çok hazırlıklı olunacak, hiçbir şekilde aleyhte icra edilen propagandalara aldırış edilmeyecektir.

- Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde Genel Merkez duyuruları, açıklamaları, bildirileri, mesajları yakından takip edilecek, tüm açıklamalar bu çerçeveyle sınırlı kalacaktır.

- Seçim kampanyası süresince belirlenmiş slogan, flama,  logo, afiş, döviz gibi materyallerin yeknesaklık içinde kullanımı sağlanacaktır.

Cumhurbaşkanı Seçimi'ne ilişkin olarak yayımlanan 18 Nisan 2014 tarihli Genelge hükümleri de geçerliliğini korumaktadır.

Umut ve temenni ediyorum ki, Türk milleti 10 Ağustos'ta adaleti, hakkaniyeti ve beraberliği tercih edecektir.

Cumhurbaşkanı Seçimi Türkiye'ye musallat olan belaların defi için tarihi bir karar anıdır.

Aziz milletimiz istikbalini oylayacak; cepheleşmeye, çözülmeye, çürümeye ve dağılmaya karşı muhabbeti, kardeşliği, esenliği, tecrübeyi, huzuru, sakinliği, tavizsiz iradeyi seçecektir.

Bu düşüncelerle tüm dava arkadaşlarıma üstün başarılar diliyorum.

Cenab-ı Allah bizleri mahcup etmesin diyorum.

Mübarek Ramazan ayının bereket ve rahmeti hepinizin üzerine olsun.

Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

Rabbim yar ve yardımcınız olsun."