Gündem

Bahçeli'den Cumhur İttifakı'na tam destek: MHP, İstanbul, Ankara ve İzmir'de aday göstermeyecek

"İlkelerimizin çekim alanından çıkanlar pişmanlık duymazlarsa bize sadece gereğini yapmak düşecektir"

24 Kasım 2018 14:11

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından partisinin Antalya kampında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 31 Mart 2019'da gerçekleştirilecek yerel seçimlerde İstanbul, Ankara ve İzmir'de aday çıkarmayacaklarını açıkladı. Bahçeli, AKP ile kurdukları Cumhur İttifakı'nın arkasında olduklarını belirterek, "AKP'nin adayları kim olursa olsun desteğimiz tam olacak. Pazarlık ve gizli anlaşma olmamıştır" ifadesini kullandı. 

Bahçeli'nin konuşması şöyle:

"Nefesi kesilenler, nefsine yenik düşenler çıkmıştır. Bundan sonra da çıkmaları muhtemeldir. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Yanlış istikametlere sürüklenmesi beklenmelidir. Geçmişin kuytu köşelerinde şuurumuzun merceğiyle baktığımızda hüzüne perçinleşmiş pek çok ibretlik misal verilecektir.

"Davanın omzuna basanlarla, davaya omuz verenler tecrübeyle sabittir. ‘ben’ diyen, bencilliğe gömülen dünyanın kendi çevresinde döndüğüne aldanan nice insan bu dünyadan gelip geçmiştir.

"Ben’ diyenler sinsi planlar yapanlardır"

"Hiç kimse davadan daha önemli değildir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. ne yaptığımızı, neyi amaçladığımızı, nereye varmak istediğimizi dar ufkuyla çürük ahlakıyla sorgulayıp dedikodu çarkında dönenler yoldan çıkıp yolunu şaşıranlardır. Şunu bilmenizi isterim ki, yoldan çıkan davanın önünde engeldir. ‘Ben’ diyenler sinsi planlar yapanlardır. Dava insanı akıldan önce adanmış bir yüreğe ihtiyaç duyacaktır.

"Davayı yükseklere taşıdığımızda hepimiz eş zamanlı zirveye tutunması mukadder olacaktır. 

"Hiçbir şey saklı kalmaz, kalmayacaktır. İlkelerimizin çekim alanından çıkanlar, ahlâki ve fikri kayma yaşayanlar pişmanlık duymazlarsa, geri dönüş için gayret etmezlerse bize sadece gereğini yapmak düşecektir. Yufka yüreklerle çetin yollar aşılamamış, bundan sonra da aşılamayacaktır.

"Kuru gürültüye fırsat tanımayız. Toprakta izi olamdan harmandan pay isteyenlere hoşgörüyle bakamayız. Türkiye'nin gerçeklerini şuurla karşılamalıyız.

"Çöküşümüzü bekleyenler baltayı taşa vurmuşlardır. Bitişimizi umanlar şok olmuşlardır. Türk milleti bittti demeden bu dava bitti demeyiz. Hangi kudurmuş önümüzü kesmeye cürret edecek kadar şaşırmıştır? MHP gözdedir, dildedir, dilektedir, duadadır. Birlikte geleceğin süper gücüyüz. 

"Türkiye Cumhuriyeti milli mücadelenin hakimiyet heyecanıyla üçüncü evresine girmiş durumundadır. 9 Temmuz 2018'de yeni hükümet sisteminin bakanlar kurulu Erdoğan tarafından açıklanmış, böylece Türkye Cumhuriyet sistemiyle yönetilmeye başlanmıştır. Bu bir milattır. Yeni hükümet sistemi Türkiye'nin ayağına parangalar vuran zircirleri açacaktır. Türkiye düşmanları sürekli güç toplamakta, sürekli zaafımızı kollamaktadır. Cumhuriyet hükümet sistemi tam anlamıyla olgunlaşmalı, oturmalıdır. Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşması Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gücüne yerleşmesine doğrudan bağlıdır. Bu sistem Türk milletinin başarısıdır. Hiçbir telkin ve baskı yaşanmadan hükümet sistemi Cumhurum bizzar irade ve isteğiyle değişmiştir. Kendi söküğümüzü kendimiz diktik. 15 Temmuz darbe girişimize kendimiz karşı koyduk.

"Yeni hükümet sistemindne geriye dönüş yoktur. Türkiye bütün meselelerini, talep ve isteklerini bu hususta çözüme kavuşturacaktır. Ülke yönetiminin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum süreci istikrarlı şekilde devam etmektedir. Çok şükür aşı tutmuştur.

"Yerel seçimelrim makul ve beklentilere uygun neticelenmesi en büyük arzumuzdur. Eğer 31 Mart'ta24 Nisan'ın rövanşını almak için kuyruğa girenlere gün doğarsa karşımıza çok büyük risk ve tehlikeler çıkacaktır. Bunun emareleri şimdiden görülmektedir. Şayet önlem alınmazsa yeni sistem henüz emeklemekteyken öldürücü darbe yiyecek, hükümetin meşruiyeti sorgulanacaktır.  Türkiye belirsizliklere yönelecek. Sokaktan medet uman zillet ittifakı kaldırdığı hançeri Türkiye'nin sırtına indirmek için beklemektedir. 

Bu takdirde, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında seneler evvel gündeme getirdiğimiz lider ülke Türkiye hedefi yerine, mağlup ve mahcup olmuş bir Türkiye tablosuyla karşılaşmamız neredeyse kesinlik kazanacaktır.

Zillet ittifakının amacı budur, arayışı bundan ibarettir.

Bu maksada hizmetle motive olan CHP-İP-HDP-FETÖ-PKK boş durmuyor. Malum çete Türkiye’nin kuyusunu kazıyor, altını oyuyor. El birliği yapmışlar, güç birliği yapmışlar, söz birliği yapmışlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ölüm fermanını hazırlıyorlar. YPG’yi terör örgütü görmeyen sadece ABD, sadece HDP değildir, CHP de bu kervanın içindedir.

AİHM'in Demirtaş kararına tepki

 

PKK’lı Demirtaş’a el sallayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin haksız, hadsiz, hukuksuz, mesnetsiz ve menfi kararından memnun olan yalnızca CHP ve HDP değildir, İP de bunlar arasına kaydını yaptırmıştır. PKK lobisi işbaşındadır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne çoktan nüfuz etmiştir. PKK’lı Demirtaş ile ilgili çamur ve çirkin karar rezilliktir, ancak Türkiye’nin haklı tezlerini, meşru iddialarını gölgelemeye yetmeyecektir.

"Aman belaya bulaşmayalım düşüncesinde olamayız. Konu Türklüğün varlığı olursa değil bunların ağa babaları dünya üzerimize gelse telaşla geriye çekilen namettir. Alayı birden gelsin, hepsi zillet şemsiyesi altında toplansın hiç farketmez. Karşılarına gerekirse tek başına çıkarız. 

15 Temmuz’a tiyatro diyenler, vatan, millet ve din düşmanı FETÖ’yü aklamaya çalışanlar aynı merkezden kumanda edilen, aynı mihraklarca yönetilen siyasi şeytan üçgeninde hevesle buluşan köksüzlerdir. Sevr muhipleri canlıdır. Mondros hayranları ayaktadır. PKK-FETÖ ortaklığı işbaşındadır. Yıkım ekibi faaldir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devirmek, emperyalizmin alkışını kazanmak, 15 Temmuz’da yarım kalan işgali fillen tamamlamak isteyen alçaklar son kozlarını 31 Mart’ta sahaya süreceklerdir.

Yok öyle üç kuruşa beş köfte yemek. Yok öyle tilki ininde yatıp aslan pozu vermek. Yok öyle karanlığa saklanıp aydınlığa taş atmak. Türkiye iç ve dış tehditlerle boğulurken, yeni sistemi tasfiye planları yapmak, hükümet kaybetsin de nasıl kaybederse kaybetsin anlayışına çivilenmek ne millete duyulan muhabbetle, ne de vatana hissedilen sevgiyle kesinlikle bağdaşmaz, bağdaşmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi kararlıdır, 2023’e, 2123 - 2223 ve daha nice Cumhuriyet’in yıldönümlerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ulaşılacaktır.

Biz bu kararımızı yeni değil, on yıllar önce verdik. 1990’lı yılların başında 2023 hedefini gösterdik. Şunun şurasında beş yıl kalmışken, yüze yüze kuyruğuna gelmişken, kara çok şükür görünmüşken, önümüze çıkan olursa ya kenara iteriz, ya da üstüne basar, eze eze geçer gideriz.

Türkiye kaybetmeyecek. Türk milleti zilletin tuzağına düşmeyecek. 24 Haziran’da iradesini gösteren milli uyanış bir kez daha kuşatmayı yaracak. Milliyetçi Hareket Partisi de fedakarlığını millet için, bayrak için, ezan için, henüz doğmamış Türk nesilleri için yapacak ve mutlaka gösterecek. Fedakarlığımız fikrimizin faziletidir. Allah şahittir ki, mücadelemiz aziz ve necip Türk milleti, büyük ve muasır Türkiye Cumhuriyeti içindir.

"Milliyetçi Hareket Partisi taraftır, Cumhur İttifakı'nın yanındadır"

"Yeni sistemi tasviye programları yapmak, hükümet kaybetsin de nasıl kaybederse kaybetsin demek vatana duyulan sevgiyle kesinlikle bağdaşmaz. Milliyetçi Hareket Partisi taraftır, Cumhur İttifakı'nın yanındadır. 

"Kara görünmüşken önümüze çıkan olursa üstüne basar eze eze geçeriz.

31 Ağustos 2018’de Etimesgut’ta yaptığım konuşmamda Mahalli İdareler Seçimlerine yönelik 4 ayaklı stratejimizi açıklamıştım.

İlk olarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısı için yerel yönetimlerin buna uygun şekilde milletimiz tarafından seçim ve görevlendirmesinin samimi beklentimiz olduğunu söylemiştim. Yeni sistemin yerleşmesinin, kurum ve kurallarıyla inşa faaliyetinin önümüzdeki en temel gündem olduğunu hatırlatmıştım.

İkinci olarak, Özellikle başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere, ilaveten diğer 27 büyükşehir belediye yönetiminin zillete yakasını kaptıran partilerin kontrolüne girmemesi, yönetimine geçmemesi uyarısında bulunmuştum.


Üçüncü olarak, kayyumla yönetilen belediyelerin milletimizin iradesi doğrultusunda, yeni sistemin yapısına uygun olacak şekilde tezahürünü önermiştim.

Dördüncü olarak da; Milliyetçi Hareket Partisi’nin halihazırda var olan büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyelerini muhafaza edip bunların yanında daha fazlasını kazanmak istediğini vurgulamıştım.

13 Eylül 2018 tarihinde Polatlı’da yapmış olduğum konuşmamda aynen şunları dile getirmiştim:

 “Biz 31 Mart 2019’a cumhurun ittifak ruhunun damga vurmasını istiyoruz.

Biz 31 Mart 2019’da İstanbul, Ankara ve İzmir büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere, diğer bütün büyükşehir yönetimlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhuna ve doğasına uygun şekillenmesini ümit ve temenni ediyoruz.”

19 Eylül 2018’de, partimizi takip eden değerli basın mensuplarıyla bir yemek sırasında, İstanbul’dan aday göstermeyebileceğimizi ifade ettim. Ne var ki, müteakiben bazı olumsuzluklar nüksetti, yanlış değerlendirmeler vuku buldu. Yerelde ittifak önerimizin zamana yayılıp tavsaması istendi. Amacımız ya anlaşılmadı, ya da anlaşılmak istenmedi.

Sabote edildik, görüşlerimiz çarpıtıldı. 30 Eylül 2018’de Kızılcahamam’da yapılan Milletvekilleri-MYK Üyeleri ortak toplantısında da şunları söylemiştim:

“31 Mart 2019’a sadece belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin, il genel meclis üyelerinin, köy ve mahalle muhtarlarının seçimi olarak bakmıyoruz. Türkiye’nin 2023’ten önceki son virajı, yeni hükümet sisteminin son imtihanı olarak yorumluyoruz. Bu itibarla Cumhur İttifakı’nın milli görev ve tarihi sorumluluğunu bir kez daha icra etmesini mühim görüyoruz.”

İlaveten ve açıkça bir kez daha, Türkiye’nin sistemsel olgunluğu, yeni hükümet sisteminin emniyeti, herhangi bir kazaya uğramaması nedeniyle parti olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday çıkarmayacağımızı belirtmiştim. Biz Cumhur İttifakı’na asla taktiksel bakmadık, bakmayacağız. Samimi ve dürüst davrandık, muhataplarımızdan da bunu bekledik. Kızılcahamam’da ayrıca dedim ki, İstanbul’un dışındaki her seçim bölgesinde, her büyükşehir, il, ilçe ve beldede diğer siyasi partiler gibi adaylarımız olacaktır ve milletimizin huzuruna çıkacaklardır.

Malumunuz 23 Ekim 2018 tarihli Meclis Grup Toplantımızda, yerelde ittifak arayışımızın artık kalmadığını ifade etmiştim. Zira gelişmeler bu şekilde gerçekleşmişti. Bazı müessif beyanlar, Cumhur İttifakı’nın ruhunu zedeleyen açıklamalar, üstten ve üst perdeden konuşmalar yereldeki ittifak çabalarını sekteye uğratmıştı. Sanki bir taraf istiyor da, diğer taraf nazlanıyor, zamana oynuyor izlenimi doğmuştu.

Bu gelişmeler karşısında yerelde ittifak çalışmaları soğumaya alındı. Eşitliğe ve hakkaniyete mugayir tavırlar, yanlış anlamalar veya yanıltıcı bilgilendirmeler Cumhur İttifakı’nın çatladı çatlıyor polemiklerine bile kapı araladı. Bu durum karşısında siyaset farklı bir faza girmişti. Ancak ortamın müsait olduğunu gören zillet ittifakının paydaşları saklandığı inden bir bir çıkmışlar, sistematik olarak temaslara başlamışlar, netice itibariyle siyasi risk ve belirsizlikler iyice ayyuka çıkmıştır.

CHP-İP arasındaki görüşmeler seriye ve sisteme bağlanmış, PKK’nın siyasi şubesi HDP de arkaya alınmıştır. Terörle mücadelenin bu kadar yoğun ve yüksek bir moralle yapıldığı dönemde, PKK’nın İstanbul başta olmak üzere, diğer büyükşehir, il ve ilçe belediyelerine zillet ittifakı kulvarından yerleşme ve yuvalanma kepazeliğine nasıl olur da seyirci kalacaktık?

Bekâ diyen, Cumhur İttifakı’na bağlılığını her fırsatta haykıran Milliyetçi Hareket Partisi bunu nasıl görmezden gelecektir? Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben demiyor muyuz? Bunu yıllardır söylemiyor muyuz? Biz Türkiye’nin suikasta uğramasına hiç duyarsız kalır mıyız? Türkiye üzerinde oyun kuranlar azıtmış, bölgesel tehditler hepten artış göstermiştir.

Biz bu sürece tepkisiz kalamazdık. Olan bitenleri hareketsiz şekilde seyredemezdik. Gelişmeler mucibince, siyasi stratejimizde manevralar yapmak ülke yararına ise, bundan niye kaçalım, bundan neden çekinelim? ABD’nin terör örgütleriyle beraberliği, Demirtaş üzerinden yeni bir senaryo hazırlığı, ekonomik saldırılar, sosyal gerginlikler, demokrasi dışı eğilim ve özlemler tehlike sinyallerini aşırı derecede yoğunlaştırmıştır.

Biz dağdaki bölücülerin gelip de büyükşehir belediyelerine konuşlanmasına razı olamazdık. Biz HDP’nin, CHP ve İP’in mihmandarlığında İstanbul’dan İzmir’e kadar yerel yönetimlerde mevzi elde etmesine tahammül gösteremezdik. İnançla söylüyorum ki, Türkiye’nin çıkarları neyi ve nereyi işaret ediyorsa oradayız. Biz Türk milleti ne diyorsa onu yaparız.

Ve de dün ne söylemişsek aynen onu ifade ederiz. Türkiye’nin içine girdiği bugünkü siyasi ortamın gerçeklerinden hareketle kesin tavrımızı göstermemiz, son kararımızı beka hassasiyetimiz üzerinden vermemiz elzem hale gelmiştir.

31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nden alınacak sonuçlar ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi arasında kapatılamayacak uçurumların olmaması için elimizi taşın altına koyacağız, fedakarlıksa gene yapacağız. Daha önce büyükşehir ölçeğinde sadece İstanbul’da aday çıkarmayacağımızı söylemiştim.

"Ankara, İstanbul ve İzmir'de aday göstermeyeceğiz"

Buradan açıkça ilan ediyorum; Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul’un yanısıra, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarını da göstermeyecek, Cumhur İttifakı’nın mana ve muhtevasında gerekli çalışmalarını heyecanla ifa edecektir.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayları kim olursa olsun bu üç büyük şehirde desteğimiz tam olacaktır. Bu irademizde pazarlık yoktur, gizli anlaşma yoktur, al-ver süreci olmamıştır. Diğer her yerde adaylarımız vardır, adaylığı belli olan dava arkadaşlarımız da çalışmalarına devam edeceklerdir.

Bir başka önemli kararımız da şudur:

Zillet ittifakının paydaşı olan CHP-HDP-İP ve diğer yedekleri her nerede ortak aday çıkarırlarsa çıkarsınlar biz hazırız, onlarla her seviyede mücadeleye kararlıyız.

Zilletin ortak adayları nerede karşımıza çıkıyorsa işte orada Cumhur İttifakı’nın ruhuna uygun ve uyumlu hareket etmeye sonuna kadar varız. Ona buna bakmayacağız, kulak asmayacağız. Türkiye’yi yem ettirmeyeceğiz, tutsak düşürmeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hedef alan kim varsa karşılarında bizi bulacaktır.

Mesele Cumhur İttifakı, mesele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, mesele bunlarla uyumlu mahalli idareler yönetimlerinin terkip ve tecellisidir. Kim ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın fasa fisodur. Bir kulağımızdan girecek diğerinden çıkıp gidecektir. İnandığımızı söylüyoruz, irade, ilke ve inançlarımızın doğrultusunda da siyasetimizi tatbik ediyoruz.

Başaracağız, Türkiye’yi Allah’ın izniyle imrenilecek bir seviyeye taşıyacağız.

Milliyetçi Hareket Partisi siyasetini millete göre yapar, tutarlılık içinde yapar, ahlaklı yapar, beka amacına göre planlar, Türklüğün hayat damarlarını kesmeyi, sinir uçlarına basmayı, geleceğini kundaklamayı düşünen varsa da alayını birden önüne kattığı gibi kaçtıkları yere kadar kovalar.

Tavsiyem odur ki, aramızda mumdan iradesi, mumyalanmış ahlakı olan varsa, bizimle yola çıkmadan önce ya kendilerini gözden geçirsinler ya da yol yakınken dönüp işlerine güçlerine baksınlar.

Bu duygu ve düşüncelerle, sözlerime son vermeden önce, bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.