Politika

BAHÇELİ'DEN 7

29 Ocak 2011 15:43

-BAHÇELİ'DEN 7-K'LI MESAJ ANTALYA (A.A) - 29.01.2011 - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Yaşadığımız sancılar mutlaka olması gereken toplumsal değişim arzusundan ziyade, kötü bir yönetimin neden olduğu, kriz, kargaşa, kaos, korku, kutuplaşma, kavga ve karanlıktan oluşan 7-K'lı tahribat zinciridir'' dedi. Partisinin Antalya'nın Manavgat ilçesinde düzenlediği ''Akademisyenler Çalıştayı''nda konuşan Bahçeli, milletin, bir arada yaşamış ve yaşamayı hedeflemiş insanların dil ve kültür etrafında asırlarca oluşturdukları müşterekler üzerinde şekillenmiş teşkilatlı ve güçlü toplulukların beraberliği olduğunu söyledi. Toplumların bir arada yaşayabilmenin doğal ve zorunlu sonucu olarak toplumsal kurumlar geliştirdiğine işaret eden Bahçeli, toplumsal yapının ise, kendini oluşturan kurumların toplamını da aşan, kültürel unsurlarla şekillenen kendine has bir bütün olduğunu kaydetti. Siyasetin toplumsal kurum olarak bir sonucun ifadesi olduğuna işaret eden Bahçeli, bununla birlikte toplumun ihtiyaçlarını karşılamada kurumların ahengini sağlamakla görevli bir başlangıç olarak da tanımlanabileceğini ifade etti. Bir toplumu değiştirmek isteyenlerin başvurduğu en kestirme ve yapay yolun toplumsal kurumları değiştirmekten geçtiğini vurgulayan Bahçeli, demokratik rejimlerde köklü dönüşümlerin toplumsal tahribatlara yol açtığını, ağır bireysel ve toplumsal kimlik ve kişilik travmaları oluşturduğuna değindi. Toplumsal kurumların, toplumların ihtiyaçlarına göre değişmesi durumunda sorun yaşanmayacağını dile getiren Bahçeli, şunları söyledi: ''Nitekim demokrasi artık milletimizin sahip çıktığı bir temel değer olarak siyaset kurumunun varlık nedeni haline gelmiştir. Ancak, eskinin yerine konulurken doku uyuşmazlığı yaşanıyorsa, toplumsal bünyenin rahatsızlık göstermesi ve hatta reddetmesi kaçınılmaz bir hayat gerçeğidir. Bu konuda toplumsal taleplerin çok ötesinde kurumsal zorlamalara müracaat edenlerin, toplumu kazanmadan dayatmalara başvuranların veya toptan eski kurumu yıkarak yeni olduğunu zannettiklerini eski topluma zorlayanların başarısızlıklarına tarih şahittir. Ne var ki, toplumsal kurumları ortadan kaldırarak, yerine yenilerini koymaya çalışanlar kadar, mevcut yapıları özürlü siyaset algıları ile kötü yönetimleri ile tahrip edenler de aynı çıkmaz yolun yolcularıdır.'' Yaşanan her toplumsal yozlaşmayı bir iktidar gücüne bağlamanın veya tek bir hükümet dönemine atfetmenin doğru ve hakkaniyetli bir yaklaşım olmayacağını dile getiren Bahçeli, ''Ancak toplumsal kurumları onarmak ve toplum taleplerine cevap vermek için 8 yılı aşan tek başına iktidar gücü de çok önemlidir ve kaybedilen zaman mutlaka sorgulanmalıdır'' dedi. -7 K'LI TAHRİBAT- Siyasetin de çözüm üretmekten uzak, kısır çekişmelere odaklandığını anlatan Bahçeli, şöyle konuştu: ''Özellikle AKP zihniyetinin gerilimden medet uman, her türlü istismarı siyaset adına yapmayı mübah gören, milletin sosyolojik süreçlerini alt üst eden tahripkar gafleti, ihanete varan uygulamaları ve geçmişle bağlantılı nefreti bugün karşımızdaki karanlık ve vahim tabloyu çıkarmıştır. Bir toplumsal ihtiyaç ve kararlardan doğmuş yapı olan devletin toplum hayatında sahip olduğu üç önemli hak; yasama yapabilme, yürütmede bulunma, yargılama hakları ve bunları icra eden müesseseler arasındaki gerilimler AKP iktidarları döneminde tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.'' Her değişimin gelişme olmadığını ifade eden Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: ''Zira yaşadığımız sancılar mutlaka olması gereken toplumsal değişim arzusundan ziyade, kötü bir yönetimin neden olduğu, 'kriz, kargaşa, kaos, korku, kutuplaşma, kavga ve karanlık'tan oluşan '7-K'lı tahribat zinciridir. Bu yönetim değişmeden, mevcut iktidar gitmeden, toplumsal beklentilerin cevap bulması, milli vicdanların rahata ermesi mümkün değildir. Türkiye'nin kötü yönetilmesi bir sonuçtur ve müsebbipler hali hazırda görevleri başındadır. Ülkemizin normalleşmesi ve millet olarak özgüvenimizi tekrar kazanmamız için demokratik yollardan siyasi iradenin el değiştirmesi ve yenilenmesi zorunlu bir hale gelmiştir. İnancım odur ki, büyük Türk milleti elbette kendi kaderine, yine kendi azim ve iradesiyle sahip çıkacak ve tarihi hükmünü mutlaka en doğru bir şekilde verecektir.''