-Bahçeli: Sahte İsrail düşmanlığı sergileniyor ANKARA (A.A) - 06.09.2011 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye ile İsrail arasında son zamanlarda yaşanan gerilimin, iç politikada mevzi kaybetmemek ve füze kalkan projesinin kurulma tartışmalarını önlemek adına yapıldığı izleniminin gittikçe güçlendiğini belirtti. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, komşu coğrafyalarda istikrar ve barış ikliminin yeşermesi uğruna icra edildiği ifade edilen ''temelsiz ve nafile girişimlerin'' ters teptiğini ve Türkiye'nin açığa çıkan gerilimin kutup başı haline geldiğini savundu. Bahçeli, şunları kaydetti: ''Uluslararası alanda sözü dinlenmeyen, teklifleri kabul görmeyen AKP zihniyetinin iç politikada mevzi kaybetmemek ve füze kalkan projesinin kurulma tartışmalarını önlemek adına sahte bir İsrail düşmanlığına tevessül ettiği izlenimi gittikçe güçlenmektedir. Eğer AKP, füze savunma sisteminin kurulmasıyla ilgili sürecin gölgelenmesini sağlamak ve bu kapsamda gündem değiştirmek adına İsrail kartını ileri sürüyorsa, bu yaptığı tezgah kısa sürede deşifre olacak ve bunun bedelini de mutlaka ödeyecektir.'' -Zamanlama dikkat çekici - Bahçeli, ''AKP hükümetinin, aniden İsrail karşıtı sert bir tutum takınmasıyla bu ülkeyi İran'a karşı korumak üzere planlanan füze savunma sisteminin, Türkiye'ye yerleştirilme zamanlaması arasındaki paralelliğin dikkat çekici olduğunu'' bildirdi. Partisinin, Birleşmiş Milletleri tarafgir tutumundan ve İsrail'i de zulmünden dolayı şiddetle kınadığını belirten Bahçeli, söz konusu raporda İsrail'in sivil yardım gemilerine yaptığı saldırı sebebiyle özür dilemesi, tazminat ödemesi ve Gazze'ye uyguladığı ablukayı kaldırması konusunda herhangi bir umut verici ifadeye rastlanılmadığının altını çizdi. -İsrail'e uygulanan yaptırımlar- Açıklamasında son gelişmelerin hükümetin izlediği dış politikada ''ne kadar zayıf, aciz ve çaresiz olduğunu'' bir kez daha teyit ettiğini ileri süren Bahçeli, hükümetin, Birleşmiş Milletler raporunu hükümsüz ilan ettiğini ve İsrail'e karşı beş maddelik bir yaptırım paketi uygulamaya koyarak geri dönülmez bir yola girdiğini kaydetti. Bahçeli, şöyle devam etti: ''Türk-İsrail ilişkilerinin ikinci katip düzeyine indirilmesi ve askeri anlaşmaların askıya alınması gibi geç kalmış hususlar, AKP'nin zorunlu olarak başvurduğu tedbirler olarak ortaya çıkmıştır. Ne var ki, MHP 31 Mayıs 2010 tarihinde yazılı basın açıklaması marifetiyle AKP hükümetinden İsrail'deki büyükelçimizi derhal ve süresiz geri çekmesini, bu ülkeyle olan askeri alandaki ve savunma sanayindeki işbirliğini kesmesini istemiştir. İktidarın yaklaşık 1,5 yıllık bir gecikmeyle, partimizin görüşlerine benzer bir tavır alması yerindedir. Bundan sonra İsrail'le olan ilişkilerde taviz verilmemesi ve sonuç almak için dik duruş gösterilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan AKP hükümetinin, ülkemizi sonu meçhul maceralara sürükleyecek acemilikten ve acelecilikten kesinlikle uzak durması hayati bir öneme sahiptir. Nitekim Doğu Akdeniz'de 'seyrüsefer serbestisi' için her türlü önlem alınacağına dönük irade beyanın tehlikeli gelişmelere kapı aralayacağı da unutulmamalıdır. Başkent Ankara vizyonundan savrulan AKP hükümetinin, ne yapacağını şaşırmış bir halde başka coğrafyaların güvenliğine aşırı bir şekilde odaklanması milletimizin selameti ve esenliği açısından hayırlı olmayacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümetinin, kendi iç sorunlarımızın katlandığı bir dönemde başka ülkelerin yaşadığı travma ve olumsuzluklardan dolayı Türk milletini ve ülkemizi fırtınanın ortasına sürüklemesi görmezden gelinecek ve affedilecek bir durum değildir. Görüldüğü kadarıyla, sıfır sorun politikasından herkesle sorun yaşayan bir ülke haline gelinmesi, hükümetin uluslararası ilişkilerde iflas ettiğinin açık ispatıdır.'' -''Ödülü geri ver''- ''MHP'nin, İsrail'le olan münasebetlerde AKP'nin sonuç alıcı ve istikrarlı olmasını beklemekte ve Türkiye'nin hak ve hukukunu kürenin her tarafından tavizsiz bir şekilde savunmasını ısrarla istediğini'' belirten Bahçeli, şöyle devam etti: ''Başbakan Erdoğan'ın bundan sonra Filistinli kardeşlerimizin yüreğini serinletmek ve inandırıcılığını göstermek için sahibi olduğu 'Yahudi Cesaret Ödülü'nü bir an önce iade etmesi kendisi ve zihniyeti açısından da tutarlılık gereği olacaktır. Bu sayede AKP hükümetinin gerçek niyet ve duruşu net olarak açığa çıkacak ve bariz olarak anlaşılabilecektir.''