11 Mart 2023 14:35
T24 Haber Merkezi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin Hazine yardımı hesabına tedbiren bloke konulması kararını kaldıran ve hakkındaki kapatma davasında sözlü savunma tarihini 11 Nisan’a erteleyen Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hakaret etti. "Adı yüksek aidiyeti ve ahlakı düşük olan bu mahkeme söz konusu bloku kaldırmış, HDP’ye Hazine’nin kasasını açmıştır. Bu yürek burkan hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır" diyen Bahçeli, "Anayasa Mahkemesi, HDP’nin seçimlere girmesini kolaylaştırmış açıktan tarafını belli etmiş güvenilirliğine de bir kez daha kendi eliyle darbe vurmuştur. Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı’nın yegane hedeflerinden birisi yeni Anayasa’dır. Bu kapsamda AYM’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, bu mahkemenin millete ters düşen, hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir" diye konuştu.
"Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz" diyen MHP lideri Bahçeli, "Şayet HDP zillet ittifakında yer almayıp kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa tavsiyem odur ki Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. HDP’nin cumhurbaşkanı adayı AYM başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul ederiz" ifadelerini kullandı.
Öte yandan, 6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkıma uğrayan 11 il ve depremden etkilenen binlerce depremzede için Hazine yardımı alan siyasi partilere seslenen Bahçeli, "14 Mayıs 2023'te yapılacak seçimleri için siyasi partilere ödenen 3 kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen 11 ilimize ve depremzede vatandaşlarımıza aktarılması mutlak suretle düşünülmelidir. MHP böyle bir feragat gönüllüdür ve Hazine yardımı alan diğer siyasi partilerden de aynı hassasiyeti ümit etmektedir" çağrısında bulundu.
Seçimlere depremin gölgesinde geri sayımın başladığını belirten Bahçeli, rakip partilere "seçim kampanya dönemini sakin, sabırlı, anlayışlı, sağduyulu, kutuplaşmalardan uzak, demokratik nezaketle ve projelerin nezaketiyle geçirilmesi" mesajı verdi.
Partisinin Merkez Yönetim Kurulu ve Milletvekilleri Toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bir defa şunu ifade etmeliyim ki; MHP ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs seçimlerine tam olarak hazırdır. Başarmaya da kararlıdır. Bizim başarmamız demek mazlumların umudu demektir. Ülkemizin yükselişi demektir.
"Felaketin gölgesinde yapılacak bir seçim için geri sayım başlamıştır. Bir an evvel seçimleri yapıp ülkemizin ana sorunlarının çözülmesine eğilmek, inşa edilmeyi bekleyen deprem bölgesine kilitlenmek asıl gayemizdir. Türkiye’nin kaybedecek bir saniyesi bile yoktur. Ağırdan almaya hakkımız yoktur. Bizim derdimiz Türkiyemizin kısa sürede derlenip toparlanmasıdır. 14 Mayıs seçimlerinin milletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını, yaşadığımız acılar sebebiyle seçim kampanya dönemini sakin sabırlı anlayışlı sağduyulu kutuplaşmalardan uzak, demokratik nezaketle ve projelerin nezaketiyle geçmesi başlıca dileğimizdir. MHP, buna hazırdır. Siyasi muhataplarımız çağrımız da bu yöndedir.
"14 Mayıs 2023'te yapılacak seçimleri için siyasi partilere ödenen 3 kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen 11 ilimize ve depremzede vatandaşlarımıza aktarılması mutlak suretle düşünülmelidir. MHP böyle bir feragat gönüllüdür ve Hazine yardımı alan diğer siyasi partilerden de aynı hassasiyeti ümit etmektedir.
"Adı yüksek, aidiyeti ve ahlakı küçücük olan bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış, HDP’ye Hazinenin kasasını açmıştır. Bu yürek burkan, hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesini değil ihanetin sözünü dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir. Üstelik yılan hikâyesine dönen kapatma davasında HDP’nin yapacağı sözlü savunmanın 11 Nisan’a ertelenmesi de kararlaştırılmıştır. Hukukun siyasileştiğini iddia eden, bu konuda devamlı gürültü kirliliği yapan müfterilerin ne hikmetse hiçbir tepkisi, hiçbir eleştirisi duyulmamıştır. Çünkü işlerine geldi mi adalet var derler, gelmedi mi adalet ve hukukun rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlülüğün içine gömülürler.
"Anayasa Mahkemesi HDP’nin seçimlere girmesini kolaylaştırmış, açıktan tarafını belli etmiş, güvenirliğine bir kez daha kendi eliyle darbe vurmuştur. Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı’nın yegane hedeflerinden birisi yeni anayasadır. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, bu mahkemenin milletle ters düşen, hainlere zeytin dalı uzatan, Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir. Şu anki Anayasa Mahkemesi Türk milletinin mahkemesi değildir, olması da mümkün değildir.
"Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz. Şayet HDP, zillet ittifakında yer almayıp kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa, tavsiyem odur ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul eder, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulduğunu açık yüreklilikle söyleriz. Her ne kadar PKK; CHP ile İP’e methiyeler düzüp terörist Demirtaş cezaevinden müzakere içerikli mektubu İP başkanının bizatihi adına yayınlasa da, henüz hiçbir şey için geç kalınmış değildir.
"Anayasa Mahkemesi’nin, bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir. Buna göz yumamayız. Böylesi bir alçalmayı sineye çekemeyiz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan, dağda ovada terörist peşinde koşan kahramanlarımızı incitip yok sayan bir mahkemeyi haysiyet, hukuk ve hüküm açısından biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip masumların suçlandığı bir Türkiye olamaz, olmayacaktır. Cumhur İttifakı böylesi bir kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Biz hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket diye diye kutlu bir maziyi kucaklayıp bugünlere geldik. Türkiye’nin aç hürler, tok esirler ülkesi olmaması için mücadele ettik. Teröristi aklayan bir mahkeme yapısına da sonuna kadar karşı çıktık.
"Anayasa Mahkemesi’nin mezkur kararından sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itibarını, inandırıcılığını ve saygınlığını korumak nasıl mümkün olacaktır? Kararlardaki bu denli bir uçurumun kapatılması nasıl sağlanacaktır? Türk adaletine verilen zararı Anayasa Mahkemesi’nin cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edeceklerdir? Bu üyelerin yerinde Kandil’den üç beş terörist olsaydı aynı karar, aynı çoğunlukla, aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bilinmelidir ki, zihinde kabul görmemiş soruların doğru cevap bulması imkansızdır. Bu soruların cevabını Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri değil, aziz milletimiz 14 Mayıs’ta bizzat verecek, hesabı da soracaktır. Milletimizin takdir ve tercihi de her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde olacaktır.
Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM’de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir. Bunu milletimizle birlikte yapacağız, elbette başaracağız. Önemle altını çiziyorum; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci beş yıllık dönemi muazzam icraat ve atılımların hayalden gerçeğe dönüşmesine sahne olmuştur. Türkiye aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulmuştur. Türk milleti tarihiyle, kültürüyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle uyumlu muazzam bir yönetim sistemini tercih etmiş, Türkiye Cumhuriyeti geçmişle geleceği buluşturan dinamik bir etaba geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, tek adam yönetimi diyenler yalancıdır, yıkım failleridir, yozlaşmış zihniyetlerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne istibdat, şahsım rejimi diyenler, utanmadan, sıkılmadan diktatörlük lekesi sürenler damgalı müfteridir. Türkiye, siyasi müflislerin havsalasının dahi alamayacağı bir seviyeye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle tırmanmıştır. Hakikat gün gibi ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hazırlayan Cumhur İttifakı, kabul edip onaylayan aziz Türk milletidir. Millet ne diyorsa boynumuz kıldan incedir. Milletin seçimini karalayanlar demokrasiyi ağızlarına alamaz, adaleti diline dolayamaz, ahlaktan da bahsedemez.
"Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı her siyasal hamlesini sonuç odaklı planlayıp uygulamaktadır. Ancak bizim için daha da önemli olan, yalnızca aziz milletimizden aldığımız güç ve ilham ile hareket etmek, takdirin ve tercihin ise sevdalısı olduğumuz millete ait olduğunu aklımızdan bir an olsun çıkarmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin her bir ferdi, büyük Türk milleti için ülkü edindiği milli devlet ve milli kimliğin korunması ile kalkınma ve demokrasi mücadelesini, alınları ak, başları dik, kalpleri inançla dolu olarak ilelebet sürdürecektir. Haklı mücadelemizden asla dönmeyeceğiz. 14 Mayıs seçimleri; istiklalimizi korumak ve kuvvetlendirmek için muhteşem bir istikbalin temelini kazan cumhur iradesiyle, dış güçlere paryalık ve payandalığa bel bağlamış zillet ittifakı arasında geçecektir. Biz, dünyanın en gözde ve en zorlu coğrafyasında yaşayan ve bundan böyle de yaşamak zorunda olan bir milletiz. Bu nedenle, ne tarihimizi, ne coğrafyamızı ne de kimliğimizi değiştirme arayış ve isteğindeyiz. Ama hep birlikte bu gerçeklerle daha güzel, daha gelişmiş, daha müreffeh bir gelecek inşa edebiliriz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bunun için varız, bunun için de var olmaya devam edeceğiz. Ancak CHP’nin başını çektiği zillet ittifakı Türkiye’nin hedeflerini kırmak, büyüme ve gelişme azmini kundaklamak için son kozlarını oynamaktadır. Zillet ittifakı krizdir, kaostur, kamburdur, kangrendir, kabahattir, karamsarlık siyasetidir. Mezkur ittifakın ortak paydasında buluşan her bir parti koltuk ve makam derdindedir. 2 Mart’tan 6 Mart’a kadar geçen cepheleşme ve olmayan rantın paylaşım kavgası bunun işaretidir.
"Devlet ve millet olarak bir arada yaşamanın garantisi olan millî ve üniter devlet yapımızdan duydukları rahatsızlık; Türk tarihini ve kültürünü karalamak için kolladıkları fırsatlar; Millet değerlerini aşağılamak için yapılan bozgun siyaseti; Tarihimizi sorgulatmayı amaçlayan hakaret kampanyaları; Bölücülüğü aklamaya, terörle mücadeleyi sorgulatmaya dönük alçaklıklar oluşturmaktadır. Zillet ittifakının bütün yıkıcı ve bölücü girişimlere yataklık yaptığı bu ortamda kirli çabaların maksadının; Türk milletini kendinden kuşku duyan,Ecdadına şüpheyle bakan, Millî kimliği ve kişiliği zayıflatılmış, Bölünmeye karşı duyarsız, İhanetlere karşı tepkisiz, Bekasını savunma refleksi zayıflamış, Kardeşliğini umursamayan, Terör ve şahadetler arasında kafası karıştırılmış, Kimin dost, kimin düşman, neyin ihanet neyin cesaret olduğu konusunda tereddüt yaşatılan, Kendisiyle ve inançları ile problemli bir topluluk haline getirilmek olduğu ortaya çıkmıştır.
"14 Mayıs’ta milletimiz kesin iradesini sandıkta gösterecek, 7 sözde yardımcısı bugünden ilan edilen ve 6+3 bacaklı masaya çivilenmiş bir Cumhurbaşkanı adayına asla izin ve icazet vermeyecektir. Kılıçdaroğlu’nun çabası ve çırpınışı beyhudedir, üstelik makus son 14 Mayıs’ta kendisini beklemektedir. Yine Kılıçdaroğlu şahsıyla brilikte diğer parti başkanlarının alayını birden uçurumun dibine çekecek, siyaseten silip atacaktır. Allah’ın izniyle, milletimizin takdiriyle zillet kaybedecektir. Karar milletimizindir, kayıp zilletindir, zafer cumhurun olacaktır. Bu düşüncelerle basın toplantımıza katılan değerli basın mensuplarına teşekkür ediyor, 14 Mayıs seçimlerinin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Gayret bizden Tevfik Allah’tandır. Sefer bizden zafer Allah’tandır."
© Tüm hakları saklıdır.