-BAHÇELİ: MASKELER DÜŞMÜŞTÜR ANKARA (A.A) - 21.08.2010 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Önce Kandil kadrolarının hükümetin teşrifatıyla Habur'dan törenle giriş yapmaları, ardından artan şehadetler üzerinden sürdürülmek istenen alçakça istismarlar ve sonra İmralı canisi ile hükümet arasındaki kanlı, barutlu, mayınlı, taşlı-sopalı pazarlıklar, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin maskelerini tamamen düşürmüştür'' dedi. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, ''Türkiye'nin geleceğinde, Türk milletinin bekasında çok önemli sonuçlar doğuracak olan referandum sürecinin devam ettiği kritik bir dönemde, AKP ile PKK arasındaki kirli pazarlıklar bütün iğrençliği ile ortaya çıkmaya başlamıştır'' iddiasında bulundu. Bahçeli, açıklamasında şunları dile getirdi: ''Etnik bölücülük konusundaki siyasi sicili ve eğilimleri çok iyi bilinen AKP zihniyeti Türkiye'yi ayrıştırma ve bölme projelerini İmralı, Kandil ve Barzani'nin ortaklığıyla hayata geçirmek için çıktığı yıkım yolculuğunda suçüstü yakalanmış, gerçek niyetler, aktörlerin ağızlarından duyulmaya başlamıştır. Nitekim AKP'nin yıkım projesinin neden olduğu puslu ortamda; demokratik özerklik, federalizm gibi üniter yapıyı çökertecek söylemler hayasızca dile getirilmiştir. Bugün Türkiye, kanlı terörün şehir uzantılarının sokaklarda ayaklanma provaları yaparak devletin ve kamuoyunun tepkilerini sınamaya başladığı, milli birliğimizi ve üniter devlet yapımızı yıkmayı amaçlayan ihanet senaryolarının açıkça ve hiçbir çekinme göstermeden fütursuzca sahnelendiği, AKP'den destek ve açılımdan cesaret alan bölücülerin devlete meydan okuyan eylemlerini rahatça yürüttüğü, İmralı canisinin serbest kalması yönündeki çabaların arttığı, bunların gerçekleşmemesi karşısında ise ayrılma, isyan, ayaklanma, bölünme ve dış güçlere müracaat niyetlerinin alenen dillendirildiği korumasız ve sahipsiz bir ülke haline getirilmiştir.'' Hükümetin terörle mücadeleyi tümüyle terk ettiğini savunan Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''AKP Hükümeti, aşamalı olarak geri adım atarak geldiği teröristle müzakere ve ardından mütareke ilişkilerinin de gerisine düşerek, PKK terörüne ve siyasal uzantılarına tam teslim olmuştur. 'İyi şeyler olacak' denilerek başlatılan yıkım projesinin 1 yılı aşan seyri ile umut verici gelişmeler olarak tanımlanan Habur terörist törenlerinin ardından yaşananlar maalesef kan, gözyaşı, eylem, ihanet ve şehadet olarak geri dönmüştür. Artık inkar edilemeyecek kadar aydınlanan PKK ve AKP arasındaki işbirliği ve yakınlaşma sürecindeki hedef ve taleplerin 5 ana noktada örtüştüğü anlaşılmaktadır. Bunlar, Türk milli kimliğinin yeniden tanımlanarak değiştirilmesi, Türkiyelilik zırvasının üst kimlik olarak benimsenmesi, Türkçe dışındaki dillerin kademeli olarak eğitim sistemi içine alınması ve kamu hizmetlerinde kullanılmasının sağlanması,Millet kavramının çözülerek bir vatanda çok milletli bir yapı içinde etnik kimlikle siyaset ve örgütlenme hakkının tanınması, başta İmralı canisi olmak üzere teröristlere af çıkartılarak yalnızca toplumsal hayata değil, aynı zamanda siyasal sisteme katılmalarının da sağlanması, üniter yapının yıkılarak 'yerinden yönetim' adı altında önce demokratik özerklik, ardından artık her ortamda bahsedilen eyaletler sistemine geçişin sağlanmasıdır.'' Bahçeli, referandum sürecine ilişkin olarak da, ''Gelişmelerden referandumda yıkım için aradığı 'evet' desteğini almak adına Başbakan Erdoğan'ın PKK taleplerinin ikinci anayasa paketinde yer alması için muhataplarına vade, işaret ve umut verdiği anlaşılmaktadır'' dedi. Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ''Bir tarafta milliyetçileri istismar ederek siyasi tezgah içinde olan, öbür tarafta da katillerle görüşmeler yapan bu zihniyet, siyasi alçalmanın nerelere kadar ulaşabileceğini de açıkça göstermiştir. Bütün bu gelişmeler AKP ile İmralı ve Kandil arasındaki ihanet görüşmelerinin 'yıkım ortaklığı' ilişkisi olduğunu, bu süreçte taraflar arasında yaşanan çekişme ve tartışmaların özü ve esasının rol paylaşımı, statü rekabeti ile sürecin hızı ve dozu kavgasından ibaret olduğunu da ortaya çıkarmıştır. İmralı canisinden hükümete destek mesajları almak için giden kuryelere Adalet Bakanlığı tarafından aceleyle ve heyecanla tekne kiralanması ve Bebek katili tarafından sözde şartlı 'ateşkes' denen bir tehdidin AKP tarafından sevinçle karşılanması, Başbakan Erdoğan ile eli kanlı katil arasındaki ilişkileri ve açılım denen yıkımın foyasını ortaya dökmüştür. Bu kapsamda kanlı yıkım projesinin fotoğraf karesinde yer alanlar netleşmiş; AKP, PKK hainleri, İmralı canisi, AKP’nin eşkıya abisi ve küresel Müslüman katilinin el ele verdikleri şer cephesi berraklaşmıştır. Açılım denen yıkımın müjdecisi Cumhurbaşkanı Gül'ün bu sefer de yine bir uçak yolculuğu esnasında; 'devlet teröre karşı her yolu dener' açıklamasıyla beliren, sorumluluğu devlete yüklemeye çalışan kurnazlığı, hükümetin gafletten ihanete varan suçunu örtmeye yetmeyecektir.'' Bahçeli, şöyle devam etti: ''AKP hükümetlerinde Başbakan, Dışişleri Bakanı olarak siyasal sorumluluk üstlenmiş, 3 yıldır cumhurbaşkanı mevkisinde bulunan bir şahsın terörle mücadelede PKK ile müzakerelere kapı aralayan ve hoş gören üslubu hükümetin teröre teslim olduğunun tam bir kanıtıdır. Şimdi Türk milleti, PKK'nın eli kanlı teröristleri ile hangi konularda pazarlık yapıldığını, neyin karşılığında nelerin vaat edildiğini haklı olarak öğrenmek istemektedir. İnancımız odur ki, büyük Türk milleti bölünmeye, ayrılmaya, ihanete, yıkıma, PKK ile işbirliğine 'hayır' diyecektir ve 12 Eylül'de vatana ihanet edenlere ve buna yeltenenlere asla unutamayacakları tarihi bir ders verecektir.''