26 Mart 2022 11:35
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'li belediye başkanlarına seslendiği toplantıda partisinin 6 stratejik hedefini yineleyerek, "Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevgisiyle pekişmiş ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla işlerliği ve ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, 2023 yılının Haziran ayında TBMM’nde milletvekili sayısını azami düzeye çıkarıp Cumhur İttifakı’nın Anayasa’yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrardan ve açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için olağanüstü bir mücadele azmi sergileyecektir" ifadelerini kullandı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik kullandığı, "‘Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin, merakım o" ifadesine de yanıt verdi; "Sayın Kılıçdaroğlu, fazla merak iyi değildir, ne gelirse insanın başına meraktan gelir. Biz yüzmeyi değil tummayı biliriz, tumduğumuz yerde de senin gibilerini nasıl boğulduklarını görürüz. Sanıyorum yüzmeyi seviyorsun, yüze yüze kuyruğa kadar geldik, geldiğimiz yerde de senin sandıkta imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır" sözlerini kaydetti.
Bahçeli sözlerinin devamında da, "Madem yüzme biliyorsun, haydi git Boğaz’dan haç çıkarmayı dene. Bir yanda seçim barajının yüzde 3’e düşmesini isteyen Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin, diğer yanda yüzde 7 ile ilgili partimiz üzerinden spekülasyon yapması garabettir, hezeyandır. Kılıçdaroğlu senin için rahat yok, bilmelisin ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin nefesi ensendedir" dedi.
Öte yandan Furkan Vakfı üyelerine orantısız güç uygulayan polisleri desteklediği açıklamasını eleştiren Gelecek Partisi lideri Ali Babacan'ı da hedef alan MHP lideri, "Türkiye düşmanı sözde bir vakfın Adana Seyhan’daki kanunsuz eylemlerine zamanında ve yerinde müdahale eden Türk polislerinin alınlarından öptüğümü grup toplantımızda söylemiştim. Doğrudur, ben kendime yakışanı yaptım. Yine yaparım. Bu polislerimizin tertemiz alınlarından bir kez daha öpüyorum" açıklamasını yaptı.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Belediye yönetimlerinde ayrımcılık olmaz. Dar kadroculuk olmaz. Kayırmacılık, partizanlık olmaz, olmamalıdır. Bir belediye başkanı, yöresinin en mağdur insanını mutlu ve huzurlu insan yapasıya kadar rahat uyku bile uyuyamaz. Mesele sadece park, bahçe, yol yapmak değildir. Elbette bunlar da olacaktır, ancak insan merkezli bir belediyeciliğin temel ilkesi uzanacak el bekleyen kim varsa onun yanında bulunması, onun derdiyle dertlenip sevincine ortak olmasıdır. İnsandan kopmuş bir siyaset anlayışının ve belediye yönetiminin zaman içinde çatısının çökmesi kaçınılmaz bir hayat ve sosyoloji gerçeğidir. Toplumun gerisine düşen, hadiseleri dikiz aynasından takip eden, akut ihtiyaçlara müdahalede devamlı geciken, mağdur insanlarımızın göz pınarlarından süzülen yaşları silmekten aciz kalan bir belediyenin ne şehrine ne de Türkiye’nin gelişmesine bir faydası olmayacaktır.
Biz çalışmazsak, çamurlaşmış zihniyetler evvela bize yetişecekler, sonra önümüze geçeceklerdir, arkasından da ellerine geçirdikleri fırsatlarla Türkiye’ye kast edeceklerdir. Allah Muhafaza böyle bir vebalin hesabını ne bu dünyada ne de Mahkem-i Kübra’da verebilmemiz mümkün değildir. Bizi anlamakta zorluk çekenler çıkabilir, vazgeçmeyeceğiz, davamızı ve yüksek amaçlarımızı devamlı anlatacağız. Durmayacağız, hatta öf bile demeyeceğiz.
Bizi sabote etmek isteyenler çıkabilir, çekinmeyeceğiz, niyeti hayır olanın akıbetinin de hayır olduğunu bilip ona göre davranacağız, hep bir adım önde olmanın arayışında olacağız. Karamsarlar, kötümserler, kötüler yan yana gelip iftira mevzii kursalar da inandıklarımızdan, irademizden, istikbale duyduğumuz bağlılıktan dünya tersine dönse bile taviz vermeyeceğiz. Hiç kuşkusuz zafer inananlarındır. Hiç kuşkusuz hakka ve halka meftun olanların alnı da bahtı da, yolu da açıktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönlünü açan hiçbir insanımızı üzmedik, üzmeyeceğiz, buna karşılık maskeli şeytanlarla, mayası ve meşrebi karmakarışık olan şer cephesiyle iki cihanda da hesaplaşacağız. Biz tarafız, hakikatin, haysiyetli yaşamın tarafındayız. Biz tarafız, milli birlik ve dayanışmanın tarafındayız. Biz tarafız, kardeşliğin, kucaklaşmanın, kader ortaklığının tarafındayız. Vicdanımız müsterih, vakarımız müftehir düzeydedir. Verilemeyecek bir hesabımız yoktur. Yüzümüzü kızartacak bir ilişki ağı içinde bulunmadığınız gayet nettir.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek cesaretteyiz. Bukalemun siyasetçilerden hiç olmadık. Geçmişini unutanlar arasında yer almadık. Menfaatperestliğe tamah edip milletimize sırt çevirmedik. Millet dedik, zilletin foyasını ortaya çıkardık. Cumhur dedik, müstesna bir ittifak ahlakıyla Türkiye’yi muhafaza ve müdafaa ettik. Belediye başkanlarımız üretken ve ülke sevdalısı bir belediyeciliğin adeta sembolü haline geldiler. Kıt imkânlarla, kısıtlı personel sayısıyla yörelerinize en iyi hizmeti sunmanın mücadelesini verdiniz. Başkaları zillete düştü, sizler millet dediniz. Başkaları hesap yaptı, siz hasbi davrandınız. Adam gibi belediye başkanı oldunuz. Karakter demek, kendi arzularımıza, diğer insanlarla ilişkilerimize yüklediğimiz ahlaki ve etik değerlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin belediye başkanları hem insani hem siyasi karakterin burcudur. Bu itibarla hepinize teşekkür ediyorum.
Önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinde hem mevcudumuzu koruyup hem de pek çok yeni belediye başkanlığını kazanmak stratejik hedefimizdir. Bunu birlikte yapacağız. Omuz omuza mücadele edeceğiz. Yolumuzdan şaşmayacağız. Çizgimizden sapmayacağız. Daha güçlü bir devlet, daha müreffeh bir millet, daha huzurlu bir gelecek hedefine Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak mutlaka ulaşacağız. Umutlarımızı diri tutacağız, umutsuz vakaları ademe mahkum edeceğiz. Siyasetimizi aklın, sabrın, ahlakın, sağduyunun, milli ve manevi değerlerin rotasından asla çıkarmayacağız. Bizim yüzümüz de yüreğimiz de Türk milletine dönüktür. Geleceğimiz Türk vatanındadır.
Muhterem Dava Arkadaşlarım, Türkiye’nin ve partimizin önünde iki yılı kapsayan iki siyasi ve demokratik sınavın olduğunu ve buna yönelik hazırlık içinde bulunmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Bunlardan birincisi, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleridir. Diğeri de 2024 yılının Mart ayında yapılacak Mahalli İdareler Seçimidir. Özellikle 2023’ü yılını kapsamına alan, takip ve teminiyle mükellef olduğumuz beş ayaklı stratejik hedefimizi 6 Şubat 2022 tarihinde “Milletvekillerimiz, Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu”muzun değerli üyelerinin iştirakiyle yaptığımız ortak toplantıda açıklamıştım. Tekraren paylaşmak isterim ki;
Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevgisiyle pekişmiş ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır. Bu bizim birinci stratejik hedefimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla işlerliği ve ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. Bu bizim ikinci stratejik hedefimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi, 2023 yılının Haziran ayında TBMM’nde milletvekili sayısını azami düzeye çıkarıp Cumhur İttifakı’nın Anayasa’yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrardan ve açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için olağanüstü bir mücadele azmi sergileyecektir. Bu bizim üçüncü stratejik hedefimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi, terörün kökünü kazıma, bölücülüğün kafasını koparma seferberliğinde her fedakârlığı seve seve yapacak, desteğini önşartsız verecek, bilahare milli ve yerli bir ekonominin tesisi için üzerine düşen sorumlulukları gecikmeksizin icra edecektir. Bu bizim dördüncü stratejik hedefimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlu, en geniş demokratik katılımın sağlandığı, toplumun her kesiminin önerilerinin dikkate alındığı, Başkanlık Sistemi’ni kurumsallaştıran yeni bir anayasanın hazırlanması konusunda çalışacak ve bu uğurda siyasi faaliyetlerini yoğunlaştıracaktır. Bu bizim beşinci stratejik hedefimizdir.
Biz bu stratejilerin istikametinde ne gerekiyorsa yapacağız. Parti olarak, Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümüne muazzam ve muhtevalı bir hazırlık içindeyiz. Heyecanımız ve hızımız günbegün yoğunluk kazanmaktadır.
CHP’ye oy veren kardeşlerimiz oynanan oyunları görmüş, böylelikle Kılıçdaroğlu ve yönetiminin ipliği pazara çıkmıştır. Huzurlarınızda, Türkiye’nin dört bir yanına gidip duruşumuzu ve mesajlarımızı anlatan değerli arkadaşlarımıza Antalya’dan teşekkür ediyorum. CHP Genel Başkanı, son grup toplantısında şahsımı hedef alıp, ‘Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin, merakım o’ diye soru sormuş. Sayın Kılıçdaroğlu, fazla merak iyi değildir, ne gelirse insanın başına meraktan gelir. Biz yüzmeyi değil tummayı biliriz, tumduğumuz yerde de senin gibilerini nasıl boğulduklarını görürüz. Sanıyorum yüzmeyi seviyorsun, yüze yüze kuyruğa kadar geldik, geldiğimiz yerde de senin sandıkta imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin baraj diye bir sorunu olmadığını sen de, senin efendilerin de, hatta bölücü ortakların da açıkça biliyor. HDP’nin bir eşbaşkanı grup toplantısında “iktidarın küçük ortağı eriyor” diye konuşmuş. Ağız aynı, üslup aynı, usul aynı, siyaset aynı, kan bile aynı. CHP ile HDP arasında herhangi bir fark kalmadı, alın birini vurun ötekine. Tencere yuvarlana yuvarlana kapağını sonunda buldu. HDP, CHP’nin paslı anahtarı oldu. Terörist Demirtaş’ı cezaevinden çıkaracağım diyen Kılıçdaroğlu, bize küstahça baraj hatırlatması yapıyor. Çünkü canı öyle istiyor, çünkü Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı uykularını kaçırıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, bizi bırak da, maşeri vicdanın barajını nasıl geçeceksin, milli ahlakın barajını nasıl geçeceksin, milli onurun barajını nasıl geçeceksin, milli ve manevi emanetlerin barajını nasıl geçeceksin? Sen onu söyle, ona cevap ver. Madem yüzme biliyorsun, haydi git Boğaz’dan haç çıkarmayı dene. Bir yanda seçim barajının yüzde 3’e düşmesini isteyen Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin, diğer yanda yüzde 7 ile ilgili partimiz üzerinden spekülasyon yapması garabettir, hezeyandır. Kılıçdaroğlu senin için rahat yok, bilmelisin ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin nefesi ensendedir. Türkiye’ye kim yanlış yapmışsa, Türkiye’ye kim karşı çıkmışsa, Milliyetçi Hareket Partisi onlarla kıyasıya mücadele edecektir.
Cumhur İttifakı Türkiye’nin geleceğini kuruyor. Milliyetçi Hareket Partisi de buna uygun karar ve hazırlık içinde hareket ediyor. Hem belediye hem de beka diyoruz, tarihi ittifakımızı koruyoruz. İlle de bir tercih yapacak olursak on defa, bin defa, on bin defa beka diyeceğimi herkesin bilmesinde fayda görüyorum. Pazarı bilmezler, çarşıyı bilmezler, manavı bilmezler, vatandaşlarımız ne yer ne içer kaygı duymazlar; ama konu istismarsa, konu provokasyonsa, konu yalansa, konu dedikoduysa bunlardan daha kabiliyetlisi çıkmaz, çıkamaz. Yoksulluktan medet ve menfaat umuyorlar. Zira işlerine böyle geliyor. Enflasyon canavarı başını kaldırdı mı mutlu oluyorlar. İşsizlik oranı ve işsiz sayısı arttı mı sevinçten havalara uçuyorlar. Bütçe açık verdi mi bayram ediyorlar. Dış ticaret açığı artmaya görsün, gülmekten kendilerini alamıyorlar. Hele dövizin fiyatı bir yükselsin, felaket tellalları hemen ortalığa üşüşüyor. Onursuz bir kazancı, onurlu bir kayba üstün tutuyorlar. Varsın Türkiye zarar görsün, hiç umursamıyorlar. Ne yapsalar boştur, ömürlerinde bir kez olsun adam gibi adam olmayı beceremezler. Bir kez olsun yerli ve milli duruş sergileyemezler. Bugün açsak yarın doyarız. Hayatın şaşmaz gerçeği budur. Bugün işimiz yoksa yarın buluruz. Haysiyetli yaşamın doğası budur. Şeker yoksa pancar ekim alanını genişletiriz, yağ yoksa ayçiçek ekim alanını artırırız, un yetersizse buğday üretimini yükseltiriz, yine de hiç kimseye mihnet etmeyiz. Türkiye tarım ürünlerinde dünyada kendi kendine yetecek nadir ülkeler arasındadır.
Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın dünyaya çıkardığı fatura çok ağır olmuş, ülkemiz de bundan etkilenmiştir. Türkiye, bu savaşın diyalog ve diplomasiyle çözümü için muazzam bir faaliyet yürütüyor. Ancak zillet ittifakı bunu görmüyor, göremiyor; Rusya’ya yaptırım uygulansın diye dayatıyor. Gelsinler de bunu otelcilerimize söylesinler. Gelsinler de bunu Antalya’ya anlatsınlar. Domates üreticilerimizden tutun da turizm sektöründe çalışan kardeşlerimize varıncaya kadar yaptırımların olması gerektiğini paylaşsınlar, hodri meydan. Bunları kumanda eden güçler, ne konuşacaklarını, neleri söyleyeceklerini de sipariş veriyorlar. Zillet ittifakı figürandır, üstelik emperyalizmin, Türk düşmanlarının figüranıdır. Ne devlet, ne millet, ne de vatan dertleri vardır.
Selamsız Babacan geçtiğimiz günlerde demiş ki: ‘Bahçeli, işkencecilerin alınlarından öperek kendisine yakışanı yaptı.’ Türkiye düşmanı sözde bir vakfın Adana Seyhan’daki kanunsuz eylemlerine zamanında ve yerinde müdahale eden Türk polislerinin alınlarından öptüğümü grup toplantımızda söylemiştim. Doğrudur, ben kendime yakışanı yaptım. Yine yaparım. Bu polislerimizin tertemiz alınlarından bir kez daha öpüyorum. Bu sevimsiz selamsız Babacan, Türk polisine işkenceci diyor. Bölücülerle iş tutan bu güvenilmez ve dönek şahsın, polislerimize işkenceci demesi hem sefil bir iftira hem de asılsız ve alçak bir iddiadır. Zillet partileri namerttir, zillet partileri vefasızdır ve itibarsızdır.
Karamollaoğlu da bizi “Allah akıl fikir versin” diyerek ilzam etmiş. Sayın Karamollaoğlu, bizim aklımız bize yeter, sen CHP’nin, HDP’nin yanında ne arıyorsun, bu tembihi kimden aldın, ondan bahset. Zillet ittifakının Türkiye gibi bir meselesi yoktur. Yalan bunlarda diz boyudur. Zillet İttifakı’nı oluşturan partiler diyor ki, beka sorunu yoktur. Cahiller ve cani ruhlular bilmese da büyük milletlerin her zaman beka meselesi vardır. Çünkü büyük milletler ebediyete kadar var olmayı hedef belirler. Bu hedefe ulaşmak için pek çok badireye göğüs gererler. Zulmete dayanırlar, çileye katlanırlar, hezimet ve yenilgilerden tekrar doğmayı bilirler. Türk milleti büyüktür, her zaman da büyük kalacaktır. Ve bugün beka sorunlarımız geçmişe nazaran ağırlaşmıştır.
Atatürk’ün partisi terör örgütleriyle düşüp kalkmaktadır. FETÖ bunların yanındadır. CHP Genel Başkanı telaş ve korku içindedir. Yalan üstüne yalan konuşmaktadır. Şuuru kapanmış, akıl ve izan ölçüleri tümden kaybolmuştur. Bir gün dediğini diğer gün inkar etmektedir. Sabah başka, akşam başkadır. CHP Genel Başkanı PKK/YPG’nin Türkiye’ye saldıracağına inanmıyor. Tezkereye hayır diyerek terörle mücadeleye karşı çıkıyor. Diyarbakır’da Türk tarihine, utanmadan, sıkılmadan karanlık iftirası atıyor. İbn-i Sina ne demişti; “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.” Bir tarafta zillet, diğer tarafta millet vardır. Bir tarafta zillet, diğer tarafta ise milletin ruh kökünden doğan Cumhur İttifakı vardır.
© Tüm hakları saklıdır.