09 Mayıs 2017 13:36
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, darbe girişiminin ardından gündeme gelen idam cezasının geri getirilmesine ilişkin olarak hükümete çağrısını "acil" vurgusuyla tekrarladı. AB'nin "Çizgilerimizin en kırmızısıdır" dediği idam cezasına dair Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sözlerini hatırlatan Bahçeli, "İdam cezasının getirilmesi, TBMM'de görüşülüp kabul edilmesi hususunda MHP bütün gücüyle vardır. İşte er meydanı, işte TBMM. Biz dün ne söylüyorsak aynı noktadadır. İdam cezasına AKP destek midir? Evet. Cumhurbaşkanı kanun önüne gelirse onaylayacak mıdır? Evet. O halde durmayalım. Alttan almayalım. Gecikmeyelim" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, ABD'nin Kobane'de ve Rusya'nın da Afrin'de YPG'ye askeri destek vermesini eleştirerek "Suriye ve Irak'ta süren kaosun Türkiye'ye dönmesi konusunda yoğun bir gayret vardır. Güya ABD stratejik ortaktır, güya Rusya ile ilişkiler düzelmektedir... Kurulması istenen Kürdistan için adeta son rötuşlar yapılmaktadır. Önümüzdeki Ağustos ayı için çağrı ve değerlendirmeler peş peşe önümüze düşmektedir" dedi.
"Siyaseti makam hastalıklarının tedavisi için araç olarak görenler bize tuzak kuruyorlardı" görüşünü savunan Bahçeli, "Fitne fesat dümenini çevirmekten keyif alıyorlardı. Pelikan kuşları gibi davrananlar bizi isteseler de özümseyemezler. MHP'yi hedef alan saldırıların kumanda merkezinde şimdi yangın çıkmıştır" diye konuştu.
"Pelikan Dosyası" adıyla Wordpress'te açılan bir blogda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan anlaşmazlıklara dair iddialar içeren yazı, sosyal medyada gündem olmuştu. Yazıda, Erdoğan "Reis", Davutoğlu ise "Hoca" olarak tanımlanıyordu. Söz konusu yazıdan sonra Erdoğan'ın isteğiyle Davutoğlu başbakanlık görevinden istifa etmişti.
Bahçeli grup toplantısından sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. "FETÖ ile mücadele kesintisiz sürdürülmelidir" açıklamasında bulunan Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş'ın iş adamlarına yönelik 'FETÖ' soruşturmasında tutuklanan damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın sağlık sorunları gerekçe gösterilerek tahliye edilmesine ilişkin olarak da "Kim olursa nereye kadar uzanırsa kimin yakını kimin akrabası olursa olsun herhangi bir özellik ayrıcalık tanınmalıdır. Türkiye'de tıpba güvenmek gerekir. Değerli tıp insanları ölümcül hastalığı olduğu kararıyla uygulama isteğinde bulunursa mahkemenin verdiği karar uyulması gerekir. Böyle bir hastalığı duyulmamıştır" dedi. Konuyu Ergenekon davası sürecinde hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'a getiren Bahçeli, "Ergenekon davaları sırasında hastalığı olan bir şahsın cezaevinden çıktıktan hemen sonra ölmesi de düşündürücü bir örnek olarak karşımızda durmaktadır" dedi.
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin "İkinci bir Ekmelleddin vakası yaşamamk için kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim" sözlerine cevap veren Bahçeli, "Muharrem İnce bey ayrıntılı bir değerlendirmeyle konuşma yapmıyor. Siyaseti kendi çıkarlarıyla yönlendiriyor. Ekmeleddin Bey partimizin milletvekilimizdir. Muharrem İnce Bey önce genel başkanına sorsun sonra açıklama yapsın birazda ince davransın" dedi.
'Erdoğan için canını feda edecekler'den Davutoğlu'na yaylım ateşi: Pelikan dosyası!
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Çözülmesi gereken sorunlar vardır. Düzeltilmesi gereken dengesizlikler vardır. Giderilmesi gereken tahribatlar ileri düzeydedir. Siyaset bir toplumsal faaliyet alanıdır. Doğal olarak siyaset, hepimizi ilgilendiren müşterek konularda alınan kararlara katılım gerektirir. Değer ve ahlakla bağını koparmış siyaset anlayışlarının, kaos ve kargaşaya ortam oluşturması kaçınılmazdır. Bu nedenle siyasetimizi milli değerlerle çevrelemek durumundayız. Ancak son yaşananlara baktığımızda, bunun gerçekleşmesinin ne kadar zor olduğunu görüyoruz. Milli beklentiler çerçevesinde planlarımızı şimdiden yapmalıyız. 2023 Lider Türkiye hedefinin arkasında bu anlayış bulunuyordu. Dünyayı Türkçe okuma kararlılığımız ilhamını buradan almıştır. Sonsuza kadar var ol Türkiye haykırışımızın altında, kudretli bir ülkeye duyulan özlem yatıyordu. Hakk'ın yolunda, milletin yanında ifadesiyle doğru ve şuurlu siyasetimizin, "Bu ülke için yeminimiz var, vazgeçilmez" derken duruşumuzun yeri seslendirilmişti.
Biz parti olarak hem cumhuriyetin savunucusu, hem de siyasetin toplumsal kaynağı olduğumuzu söylerken dayanağımız bunlardır. Değişen şartlara değişmeyen tepkiler verilmesi, yanlış teşhisleri getirecektir. Değişim, başkalaşma olmadığı gibi, ilerlemek için elzemdir. Yeni çağın sorunlarına eski yöntemlerle yaklaşılması, en başta kaynak ve emek israfına yol açacaktır. Bu çerçevede, milliyetçiliğin 48 yıllık tecrübelerimizin yol göstericiliğinde sosyo ekonomik sorunların çözümündeki kabiliyetini artırmaya çok ihtiyaç vardır. Kökleri farklı yerlere tutanan sorunlara karşı direnç gösterilmesi, milliyetçiliğin olgunlaşan dinamik yapısıyla doğru orantılıdır.Milliyetçiliğin etnik sorunlara yönelik teklifleri, ekonomik krizlere yönelik tedbirleri gözden geçirilmelidir. Çevre sorunlarından kadın haklarına kadar, özellikle Türk milletçiliğin yeni şartlar altında söyleyecekleri vardır. Olmalıdır. Yerel ve evrensel ölçekte meydana gelen tüm meseleler, şüphesiz milliyetçiliğin değerlendirmeleri arasındadır. Olmalıdır. Bu vizyon beslenmeyen, kalben benimsemeyen, kim ya da kimler varsa onlarla hesabımız mahşere kalmadan bu dünyada görülecektir. MHP, sırtında kurban kestirmeyecektir. MHP, elinde hançerle yürüyen siyasi çürümüşlere teslim olmayacaktır. Davasını bilmeyene ne tanık ne de kefil olunmayacağını yaşayarak gördük. Tamamladığımız 647 ilçe kongremizi mütakıben, 21 Mayıs'ta 41 ilimizde kongrelerimizi coşkuyla yapıp ne kadar inanmış kadrolara sahip olduğumuzu göstereceğiz. Bunu ısrarla görmek istemeyenleri ise yok sayacağız.
Akıllarınca bizi zora sokacaklardı. Siyaseti makam hastalıklarının tedavisi için araç olarak görenler bize tuzak kuruyorlardı. Fitne fesat dümenini çevirmekten keyif alıyorlardı. Hallerine baksanız, yoğurtlarını mayalayamazlar. Pelikan kuşları gibi davrananlar bizi isteseler de özümseyemezler. Bunun bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı vardır. MHP'yi hedef alan saldırıların kumanda merkezinde şimdi yangın çıkmıştır. Üzerimize doğrultulan namlu ters tepmiştir. Muhataplarına dönmüştür. Rüzgar ekerken mutlu olanlar, fırtına biçerken şikayet etmemelidirler. 16 Nisan'da 'hayır' tercihinde bulunan vatandaşlarımızı siyasi kümeye dahil etme çabaları, ucube bir gayretkeşliktir. Göle maya çalmaya uğraşanlar, sandık sonuçlarını samimiyetle yorumlamaya çalışmalıdır. CHP kaosun dibindedir. Bugün "Oyun var" diye sızlananlar, dün bize karşı oynanan oyunlarda figüranlık rolüne bürünmekten utanmamışlardır. CHP'nin yanında hizalananlar ise dağılmış, vurgun yemiş haldedir. MHP'nin ülkülerini lekelemek isteyenler için oksijen çadırı görevi gören CHP, kazdığı çukura düşmekten kurtulamamıştır. Lafımızı esirgemeyeceğiz. 16 Nisan'dan hemen sonra yeni bir parti kurmak konusunda hava koklamaya yeltenenler, hayal aleminden çıkamayan siyasi mahluklardır. Türk milleti, herkese yerini göstermiştir.
Türk milletinin teveccühüne layık olmadıkları gibi, milli ahlaklarına yabancılık çekenlerin aslında kaygı ve korkuya hapsoldukları gözlerden kaçmamaktadır. Bunların milletimize vaat edecekleri hiçbir şey yoktur. MHP'ye engel olmak, MHP'yi zayıflatmak ve kösteklemek için rekabete girenler eninde sonunda hak ettiklerini bulacaklardır. Bunlar birbirlerini yerken emin adımlarla, erdemli ve etik değerlerle harmanlanmış siyasetiyle Türk milletine hizmet edecektir. Kutlu geçmişimizin rehberliğiyle yürüyeceğiz. Şehitlerimizin aziz hatıralarına leke sürdürmemek için uğraşacağız. Türklüğün bekası için her şeyi göze alacağız. Bizim için siyaset, kısa vadeli ve ucuz kişiler çıkarların, dirsek dirseğe yarıştığı bir yarış parkuru değildir. Yabancı çekim merkezlerine kapılmışların bekleme odası değildir. İnsan, millet ve dünyaya bakışın yabancı tesirlerle her gün, her saat değiştiği kaypak fikirlerin buluşma mekanı değildir. Duruma göre şekilden şekile girenlerin, nabza göre şerbet verenlerin tiyatro sahnesi değildir. Üst üste taktığı maskelerden gerçek yüzü görünmeyenlerin makyaj malzemesi değildir. Dün söylediğini bugün unutanların çıkar kapısı hiç değildir. Siyasetimizin nesnesi yüklem, cümlesi ise millettir. MHP, bu yüzden Türk milletinin ta kendisidir. İlkeliyiz, iradeliyiz, ilk günkü kadar azimliyiz. Bazen iktidarda, bazen muhalefette asla kırılmadan ilerleyen üç hilal, milletimizin iradesi olarak yüz yıllarca yaşayacaktır. Zira bizim siyasetimizin yol haritasında hiçbir zaman istismar, aldatma, yalan, riya, iki yüzlülük olmayacak, yalnızca ve yalnızca sabır, akıl, şuur, denge, ihtiyat, heyecan ve dava adamlığı yer alacaktır. Bunu anlamak istemeyenler çıkabilir. Nitekim çıkmıştır. Ama onlara takılmayacağımız, ardımıza bakmayacağımız hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. Kirli ve ucuz siyasetin batağına saplanmadık, bundan sonra da saplanmayacağız. Bin bir meşaketle bugünlere taşıdığımız siyasetimizi heba etmedik, etmeyeceğiz. Ayak bağı olanlara hiç ama hiç eyvallah etmeyecek, oynadıkları oyunları başlarına geçireceğiz.
Değerli arkadaşlarım. Altı yıldır süren Suriye iç savaşı, komşu coğrafyaları baştan aşağıya tesiri altına almıştır. Terör örgütlerinin bitmeyen saldırıları, özellikle Suriye'yi içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur. Derin itilaf ve kanlı cepheleşme, nice felaketlere ortam açmıştır. Bilindiği üzere 30 Aralık 2016'da ateşkes ilan edilmiştir. Dördüncü Astana toplantısı, 3-4 Mayıs 2017'de yapılmış ve önemli bir dizi kararlar alınmıştır. Belli kısımları kapsayan çatışmazlık bölgeleri kurulmuştur. Teşkil edilen çatışmazlık bölgelerinde bundan sonra nasıl gelişmelerin olacağı mutlaka görülecektir. Önemli olan çatışmayı tümden yok etmektir. BM, çatışmazlık fikrini 2004'te ortaya atmıştır ancak hayata geçememiştir. Belirlenen bölgelerde herhangi bir çatışma olması halinde nasıl müdahale edileceği açık değildir. Hakem heyetinin nasıl ve kimler tarafından oluşturulacağı karanlık noktada kalmıştır. Oluşturulan çatışmazlık bölgelerin güvenli bölgelere dönüştürülüp dönüştürülmeyeceği de karanlıkta kalan noktalardır. Rusya ve ABD'nin YPG ile ilişkileri saklanamayacak derecede ortadadır. Aynı müttefiklik içinde bulunduğumuz devletlerin kanlı terör örgütleriyle hareket etmesi tarifi olmayan bir rezilliktir. Ha YPG, ha PKK, aralarında herhangi bir ayrım olmadığını cümle alem bilmektedir. PKK'nın elinde yeni nesil silahlar olduğu neredeyse kesindir. Şu işe bakınız ki, PKK'nın kullanım ve kontrolünde 18 adet yeni nesil füze sistemi olduğu ortadadır. Bunları kimler vermiştir? Sayın Erdoğan, Putin ile YPG'yi konuştuklarını açıklamıştır. YPG'li hainlerin yanında keyifle gülümseyen, manken gibi poz veren Rus askeri değildir, ABD askeri değildir de kimdir bu üniformalı kokuşmuşlar? İnkar bırakılsın. ABD ile Rusya YPG'yi arkalarına almakla nereye varmak istiyor? Ne yapmayı akıllarından geçiriyorlar? YPG'ye verilen silahlar çok geçmeden Türkiye'ye sokuluyor ve kanlı eylemlerde, alçak suikastlarda kullanılıyor. Türkiye alçak terör örgütlerin silahlı pratik yapma noktasına dönüşmüştür. Birkaç gün önce Haseke'de YPG'li teröristlerin düzenlediği törene ABD'li askerlerin de katıldığı ortaya çıkmıştır. Bu meydan okuyan bayağılık dostluk ve müttefiklik hukukuyla nasıl bağdaşacaktır? Suriye ve Irak'ta süren kaosun Türkiye'ye dönmesi konusunda yoğun bir gayret vardır. Güya ABD stratejik ortaktır, güya Rusya ile ilişkiler düzelmektedir... Kurulması istenen Kürdistan için adeta son rötuşlar yapılmaktadır. Önümüzdeki Ağustos ayı için çağrı ve değerlendirmeler peş peşe önümüze düşmektedir.
Kerkük üzerinde hak iddia eden teröristler, Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit etmektedir. NATO şemsiyesi altında müttefiklik hukukuyla bağlı olduğumuz ülkeler, Türkiye karşıtı duruşlarından vazgeçmelidirler. Çok net diyorum ki, Türk milleti yedi düvel bir araya gelse kutsal topraklarını hedef alan Kürdistan fitnesine kesinlikle geçit vermeyecektir. Türk milleti birdir, beraberdir. Kovboy mantığı, millet azameti, kardeşlik iradesi karşısında hezeyana uğramaya mahkumdur. Biz bu kutlu toprakları nice bedel ödeyerek vatan yaptık. Gerekirse aynı bedeli gene öder, aynı badireleri yine göğüsleriz. İmanın karşısında duramayacaklar. Türkiye'nin önünde hiçbir musibet tutunamayacaktır. Okunan ezan, çekilen dert, kazanılan zafer, fert fert yükselmiş inanç ecdadımızdan kalan mirastır. Bunlara yüz çevirmek yok oluştur. ABD istiyor diye, Avrupa dağıtıyor bahanesiyle bu millet teslim olmayacaktır.
"Diyorum ki, bu ülke için yeminimiz vardır. Vazgeçilmeyecektir. Fransa'da cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turu sonuçlanmıştır. Fransızların kararına saygı duymak esastır. Türkiye-Fransa ilişkilerinin boyutu, ilerleyeceği güzergah önümüzdeki günlerde netleşecektir. Bizim için esas olan iki ülke arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı çerçevesinde geliştirilmesidir. AB Türkiye'ye şaşı bakışını muhafaza etmektedir. Almanya'nın başını çektiği birlik ülkeleri, Hristiyan kulübü gibi hareket etmekten geri durmamaktadır. Sürekli gergin halde bulunan, sürekli iniş ve çıkışlarla enerjisi zayıflayan Türkiye'nin AB macerası, anlamını kaybetmiştir. Türk milleti, AB'nin elinde oyuncak değildir. Türkiye AB'nin şamar oğlanı hiç değildir. "İdam cezasıyla ilgili olası bir referanduma izin vermeyeceğiz. Bu Avrupa değerlerine aykırıdır" diyor bazı ülkeler. Peki terör örgütlerine destek vermek, Avrupa değerlerinin bir parçası mıdır? Türk'e kurşun sıkanları baş tacı yapmak, hainleri özgürlük savaşçısı gibi takdim etmek hangi Avrupa değeriyle izah edilmektedir? Bir kez daha kararlılığımı açıklıyorum. İdam cezasının getirilmesi, TBMM'de görüşülüp kabul edilmesi hususunda MHP bütün gücüyle vardır. Buradadır. Bu bahsin kapanmasını acilen beklemektedir. Vatan hainlerine cezaysa ceza, idamsa idam. İşte er meydanı, işte TBMM. Biz dün ne söylüyorsak aynı noktadadır.
İdam cezasına AKP destek midir? Evet. Cumhurbaşkanı kanun önüne gelirse onaylayacak mıdır? Evet. O halde durmayalım. Alttan almayalım. Gecikmeyelim. Türkiye'nin kendi göbek bağını nasıl keseceğini herkese gösterelim. Kötülerde ar olmaz. Türk milletinin kesinlikle affı olmaz, olmayacaktır.
© Tüm hakları saklıdır.