3. Ulusal Psikofarmakoloji Kongresi, yoğun katılımla devam ediyor. Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında agmatin ve ruhsal hastalıklar üzerindeki etkisi konusunda yapılan çalışmalar dikkat çekti.
Milliyet’in haberine göre; yapılan araştırmalar agmatinin madde bağımlılığı, şizofreni, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi hastalıklarda önemli rol oynadığına dair bulgular ortaya koyuyor.
Psikofarmakoloji Derneği’nin düzenlediği 3. Ulusal Psikofarmakoloji Kongresi İstanbul WOW Otel’de devam ediyor. 3 gün boyunca devam edecek olan kongre; depresyon tedavisinde yeni farmakoterapiler, şizofrenide direnç, anksiyete, panik ve korkunun nörobiyolojisi, dirençli depresyonda beyin uyarı tedavileri, alkolizm tedavisinde yeni gelişmeler gibi pek çok önemli konuya ev sahipliği yapacak. Yerli ve yabancı olmak üzere 700 katılımcının yer aldığı kongre, Yunanistan, İran, Sırbistan ve Türk Cumhuriyetlerinden katılımcıları da ağırlıyor. Kongre; psikiyatri alanında yuvarlak masa toplantıları, beyin fırtınaları uluslararası konuşmacılar ve Türk konuşmacıları ilk kez ortak düzenledikleri bir bilimsel etkinlik olmasıyla da önem taşıyor.
Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında Psikofarmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Ak, Prof. Dr. Feyza Arıcıoğlu, Prof. Dr. Hasan Herken, Prof. Dr. Nazan Aydın ve Uzm. Dr. Yasin Bez söz aldı. Prof. Dr. İsmail Ak, derneğin amaçları ve çalışmalarının yanı sıra kongreyle ilgili bilgiler verdi. Ak, 2005 yılında kurulan derneğin psikofarmakoloji alanında faaliyet gösteren klinik ve deneysel çalışmalar yapan birimlerle, psikofarmakoloji alanında çalışan ilaç sanayini bir araya getirmeyi ve merkezi sinir sistemi hastalıkları ile davranış bozukluklarının tedavisi, önlenmesi amacıyla bu alanlardaki çalışmaların, iletişimin, bilgi alışverişinin arttırılmasını amaçladıklarını belirtti. Ak, sözlerine şöyle devam etti: “PFD’ nin ana işlevi, nöropsikofarmakoloji ve ilişkili alanlarda araştırma ve eğitimi arttırmak ve yaygınlaştırmaktır. Bu amaçla psikiyatrik, nörolojik, davranış bozuklukları ve bağımlılık sorunlarını içeren sinir sistemi hastalıklarının önlenmesi ve tedavilerinin geliştirilmesi için merkezi sinir sistemi ve davranış bilimleri alanlarında çalışan bütün bilimsel disiplinlerin birbirleri ile geniş katılımlı etkileşimlerini arttırmaya gayret eder, bu alanlarda bilim adamlarının araştırmalar yapmasını ve bilimsel yeniliklerin yaygınlaştırılmasını teşvik eder.”
Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feyza Arıcıoğlu, toplantıda agmatin molekülü ve psikiyatrideki önemine dikkat çekti. Agmatinin insan vücudunda çok yaygın bulunan bir madde olduğunu söyleyen Arıcıoğlu yaptıkları araştırmalarda, agmatinin sinir sistemindeki miktarını arttırarak morfin bağımlılığının tedavi edilebileceğini ve morfin yoksunluk semptomlarının neredeyse tümünün baskılanabileceğini gördüklerini belirtti. Bu çalışmayı Amerka’da Cornell ve Mississippi Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıyla paylaşıp, geliştirme fırsatı bulduğunu söyleyen Arıcıoğlu, agmatinin pek çok patolojik ve fizyolojik olayda rol alabilen bir madde olduğunu, onu daha iyi tanımanın birçok hastalığı değerlendirmek ya da tedavi yaklaşımlarını gerçekleştirmek için önemli olabileceğini ortaya koyduklarını söyledi. Arıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar içerisinde psikiyatri ve nöroloji alanıyla çakışan pek çok etki var. Madde bağımlılığı dışında strese karşı organizmada miktarı artan bir molekül olduğu, epilepsi nöbetleri ve onların oluşmasında rol aldığı, ağrının ve iltihabın oluşumunda rol aldığı gösterildi. Bu gelişmenin artık laboratuar ortamından kliniğe taşınabilmesi, hastaların yararına kullanılabilmesi için çalışmalar yapma aşamasındayız. Bu amaçla Loyola Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Angelos Halaris 2 ay içerisinde Türkiye’ye gelecek ve bunun olası klinik yansımalarını tartışacağız. Son derece tedbirli, emin adımlarla gitmeyi planlıyoruz.”
Marmara Üniversitesi içerisinde psikofarmakoloji araştırma birimi kurduklarını belirten Arıcıoğlu, dolayısıyla psikiyatrik, nörolojik ve farmakolojik yaklaşımlarla ilgilenen herkesin teorik ve pratik olarak çalışabilecekleri bir ortam oluştuğunu, hemen arkasından da Türkiye’de bir ilk örnek olarak psikofarmakoloji alanında lisansüstü bir eğitim programı başlattıklarını da sözlerine ekledi.