Birgün yazarı Ünal Özmen, “Hayatın başlangıcı ve evrim” ünitesinin lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatından çıkarılmasıyla ilgili olarak "Aziz Sancar’a mikrofon uzatıyorum; Türkiye’de Evrim Kuramı öğretim programına alınmadı, bilimsel faaliyet alanınız olan Evrim Kuramının önemini ifade eden, iktidar partisini uyaran bir açıklamanız olacak mı?" dedi.
"Aziz Sancar’a Nobel ödülünü getiren 'Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmasıydı'" hatırlatmasını yapan Özmen "Bu nedenle 'evrim biyologu', Sancar’ın diğerlerinden önce söylenmesi gereken bilim unvanlarından biridir" ifadesini kullandı.
Ünal Özmen'in "Aziz Sancar susma hakkını kullanamaz" başlığıyla yayımlanan (3 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Aziz Sancar, 2015 Nobel Kimya Ödülünü, kimyanın alt dallarından biri olan biyokimya alanında yaptığı araştırmasıyla aldı. Biyokimya, canlı bilimi anlamındaki biyoloji ile maddenin yapısını inceleyen kimyanın bileşiminden türetilmiş ve bu iki bilim dalının ortak alt bilim dallarından biri. Biyokimyager, canlı varlıkların yapısındaki kimyasal maddeleri inceler. Canlı kimyasını moleküler düzeyde inceleyen Sancar’ın bilim unvanlarından biri de molekülerbiyologdur. Aziz Sancar’a Nobel ödülünü getiren “Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmasıydı”. Bu nedenle “evrim biyologu”, Sancar’ın diğerlerinden önce söylenmesi gereken bilim unvanlarından biridir.
Aziz Sancar, ödül aldıktan sonra kendisiyle yapılan her söyleşide ülkesi Türkiye’ye olan düşkünlüğünü belli etti; eğitimin öneminden söz ederek “bütün çocuklarımıza bilim alanında eğitim öğretim vermemiz” gerektiğini dile getirdi ve özellikle kız çocuklarının okumasını teşvik edici açıklamalarda bulundu. Sanırım yoksul öğrencilere burs desteği de veriyor.
Peki, bu değerli bilim insanımızın, araştırmalarıyla gelişmesine katkıda bulunduğu biyoloji biliminin dayanağı evrim kuramının ders programlarından çıkartılması karşısında bir çift sözü olması gerekmez mi? İsveç’ten getirdiği ödülünü Anıtkabire, gönlünü Saraya ve Ülkücülere bırakıp gitmiş olsa da Sayın Sancar politik biri değil. Kendisinden politik bir açıklama, tavır beklemiyoruz. Fakat çalışma alanı olan bilim dalının omurgası sayılan Evrim Kuramına “eskimiş ve çürümüş bir teoridir” diyen Numan Kurtulmuş’a, şu sıralar yanıt verecek özerk tek kişi Sancar’dan başkası değil. Hele hele başarısını Atatürk Türkiye’sine borçlu olduğunu söyleyen biri bu konuda susma hakkını kullanamaz.
Müfredatta evrime yer verilmemesi, konuyu tartışanlara yanıtın hükümetten gelmesi eğitimin bilimsel temellere oturtulmasını isteyenlere gözdağıdır. Türkiye’de böyle bir gözdağına direnecek ne bir kişi ne de bir kurum var. Bundan dolayı Aziz Sancar’dan gelecek tepkiye ihtiyaç var. Şerif Mardin, politik akrabalığına rağmen İslamcıların uyguladığı baskıyı görmezden gelmedi; şimdi bizler, içinde bulunduğumuz durumu onun “Mahalle Baskısı” kavramsallaştırmasıyla yorumluyoruz. Şerif Mardin tanımlamasını, Ruşen Çakır’la yaptığı söyleşide dile getirmişti. Ben de buradan Aziz Sancar’a mikrofon uzatıyorum; Türkiye’de Evrim Kuramı öğretim programına alınmadı, bilimsel faaliyet alanınız olan Evrim Kuramının önemini ifade eden, iktidar partisini uyaran bir açıklamanız olacak mı?
Yaratılışçılığın devlet dini mertebesine yükseltilmek istendiği Thatcher İngiltere’sinde Evrim Kuramı, sadece 10. sınıfta sıradan bir konu düzeyine indirgendi. İngiltere bilim çevreleri buna itiraz etti. Başta Humanist Derneği olmak üzere İngiliz Bilim Derneği ve Bilim Eğitimi Derneğinin düzenlediği kampanyalarla bilim insanlarının uyarıları 10 yıl sonra, 2013’te sonuç verdi: İngiltere, Evrim ve Kalıtım konusunu 2014 yılında ilkokuldan başlamak üzere ulusal müfredatına aldı.
İngiltere’de, derneklerin kampanyasına destek veren bilim insanlarının üçü Nobel ödüllüydü. Bizim Nobel ödüllü bilim insanımız bir tane, ama halkımızın ve iktidarın Aziz Sancar’a gösterdiği teveccüh kesinlikle onlardan daha etkili olmasını sağlayacaktır. Ben Sayın Sancar’a referandumda “evet” mi, “hayır” mı diyeceksin açıkla demiyorum. Beklentim gayet makul; hükümeti kararından geri döndüremese de bilim adına bir ses vermesi.
Mesela moleküler biyolog Prof. Dr. Mehmet Öztürk, Evrim Teorisinin biyoloji programından çıkartılmasını matematikten pi sayısını çıkarmaya benzetti. Geçtiğimiz Pazar yayımlanan Fatih Altaylı’nın Teke Tek programının konuklarından Öztürk’ün bu metaforu çok hoşuma gitti; hoca, pi sayısını çıkardığınızda matematiği öğretemeyeceğiniz gibi evrim teorisi çıkartıldığında biyolojinin öğretilemeyeceğini bir cümle ile anlatıverdi. Sancar’dan istediğim de evrim olmadan müfredata giren kendi çalışması “DNA onarımının” anlaşılamayacağı gibi bir cümle, hepsi o kadar.
*
Not: İlkokulda evrim nasıl verilir diye merak edenler olabilir; pedagoji bunun bir yolunu bulur. Örneğin; canlıların zamanla nasıl değişime uğradığı, İngilizlerin ilkokul müfredatında fosil örnekleriyle anlatıldığı gibi, köpeklerin neden ırk farklılıkları gösterdiği gibi her çocuğun gözlemine dayanarak yanıtlayabileceği basit sorulara yanıt aranıyor. Canlıların yaşam koşullarına uyum sağlaması (adaptasyon) konusunda ise tilkiler inceleniyor; Kutup tilkilerinin tüyü neden uzun da sıcak iklim tilkilerinin tüyü kısa gibi…