6 yıl süren yolsuzluk davasında beraat eden İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan CHP'li Aziz Kocaoğlu, "Kanunsuz iş yapmam, evrensel ahlak kurallarına uyarım, adil olmaya çalışırım. Parolam 3 Ç'dir: Çalma, çaldırma, çalış" diye konuştu.
Aziz Kocaoğlu'nun Sözcü gazetesinden Gökmen Ulu'ya verdiği söyleşi şöyle:
- Kumpas davası ile karşılaşınca neler hissettiniz? Çalışmalarınız nasıl etkilendi?
100'e yakın belediye personeli yargılanırken geminin kaptanı olarak üzerimde büyük bir sorumluluk vardı. Dava personelimizin üstünde “Demokles'in Kılıcı” gibi duruyordu. Ama hiçbirimiz işlerimizi aksatmadık, kılı kırk yararak daha titiz çalıştık. Hepsi çok özverili çalıştı. Hele 8-10 tanesi adeta belediyede yattı. Tutuklu arkadaşlarının boşluğunu çok çalışarak doldurdular.
Savcının karar duruşmasındaki mütalaasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Savcının mütalaası tüm yerel yönetimler için aslında bir başucu kitabı gibidir. Referanstır. Hukuk dersidir. Mahkemenin beraat gerekçesi de yayınlandığında, mütalaa ile birlikte kitap haline getirmeyi ve tüm belediye başkanlarımız ile paylaşarak bir pozitif fayda sağlamayı düşünüyoruz.
"Mutluluktan uyuyamadım"
Beraatten sonra ne hissettiniz?
Sayın savcı mütalaasını okumaya başladığında en metanetli konulardan biri olan ilk maddedeki gerekçesini duyduktan sonra ilk rahat nefesi aldım. Gidişat belli oldu. Beraat ettik. O gece sabaha kadar kitap okudum. Çünkü mutluluktan hiç uyuyamadım. Ertesi gün Sayıştay'daki duruşma da iyi geçince yine uyuyamadım.
Size bu kumpası kimler kurdu?
Bilmiyorum. Elimizde şu var: Bunun yapanlar sahte değildi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin polisi, savcısı, hakimiydi. Bizim davamıza bakan bütün polisler, savcılar, başsavcılar, hakimler şu anda FETÖ üyesi oldukları iddiası ile tutuklandı, meslekten atıldı. Bu kumpası kimlerin kurduğunu ortaya çıkaracak olan adli makamlardır.
"Dürüst olanlar siyaset yapsın"
- Bu kumpası niçin yapmış olabilirler?
Bizim hayatımızda düşmanımız yok, hasmımız yok. Devletimize, milletimize bağlı, dürüstçe hizmet eden insanlarız. Niye yaptıklarını da biz bilemiyoruz. Maddi manevi büyük güç kazanmış olan belediyemize mi göz koydular? Bilemiyorum.
- Prensiplerinizden bahseder misiniz?
Kanunsuz iş yapmam, evrensel ahlak kurallarına uyarım, adil olmaya çalışırım. Parolam 3 Ç'dir: Çalma, çaldırma, çalış.
- Topluma önerileriniz nelerdir?
Namuslu insanlar siyaset ile uğraşsınlar. Bilgili, deneyimli, etkinliği olan, işinde başarılı, yardımsever insanlar, işlerini ve ailelerini ihmal etmeden siyasete girsinler. Böylece siyasetin seviyesi yükselecektir.
"İzmirlilier bana sahip çıktı umudumu asla yitirmedim"
- Dava sürecinde tutuklular ne durumdaydı?
Cezaevlerinde hepsini ziyaret ettik. Moral desteği sağladık. İhtiyaçlarını sorduk. Bergama Cezaevi'ndeki arkadaşlarımız hapishane koşullarının kötü olduğunu, yerde yattıklarını öğrendik. Eşim Türkegül ilk iş Karabağlar'a gitti, sadece bizim arkadaşlarımız değil, cezaevinde olan başka insanların da ihtiyacı olur diye düşünerek açılır-kapanır yataklardan fazlasıyla aldı. Söz olmasın diye kendi işyerimize ait araç ile cezaevi yönetimine teslim ettik. Bir hafta sonra tekrar cezaevine gittiğimizde hâlâ o yatakları arkadaşlarımıza vermemişlerdi. Çok zor günler geçirdiler.
"Cezaevine yatak götürdük"
- Ya tutuklu aileleri?
Eşim ile birlikte tüm tutuklu arkadaşlarımızın ailelerini tek tek ziyaret ettik. Dramatik tablolar ile karşılaştık. Çocukları perişan haldeydi. Küçük çocuklar nerede olduklarını bilmedikleri annelerini, babalarını soruyordu. Manevi acıların yanı sıra, maaşları kesildiği için maddi sıkıntılar da yaşadılar. Sadece tutuklanan arkadaşlarımız değil, onların aileleri de bu cezaya ortak edildi. Dayanışma içinde olarak, her birinin ayrı ayrı sorunlarını gidermek için elimizden geleni yaptık.
- Psikolojiniz nasıl etkilendi?
Ben umudumu hiç yitirmedim. Birkaç yandaş basın haricinde sağduyulu basın, her siyasi partinin mensupları ve en önemlisi İzmir halkı bu suçlamaları bize yakıştırmadı. Her zaman bana güvendiler, inandılar. İzmirliler bana sahip çıktı. Bürokrasi dağılmadı. Kamuoyu da davanın hukuksuz olduğunun farkındalığı içindeydi.
- Türkiye bu zor dönemden çıkabilecek mi?
Anadolu insanı yüzyıllar boyunca saldırılara ve felaketlere uğramış. Ancak sabrı, dayanışmayı öğrenmiş. Bu coğrafyada ayakta durmamızı sağlayan en önemli iki özelliktir sabır ve dayanışma. Eğer Türkiye katılımcı demokrasiyi kendisine rehber olarak seçerse 5 senede toparlanıp, 10 senede kalkınacak bir ülkedir. Türkiye kişi başına düşen milli gelirini rahatlıkla iki katına çıkarabilecek bir ülkedir. Yeter ki iyi yönetilsin.