Türkiye'de yerel seçimlerin en büyük arenası İstanbul'da duvarlar seçim afişleri ile rengarenk. Farklı siyasi partilerden farklı adaylar siyasi söylemleri ile İstanbullulara ulaşmaya çalışıyor. O duvarlara kendi renklerini getiren toplumsal grupların başında da İstanbul'un kadim sakinleri, azınlıklar geliyor. İstanbul'un Bakırköy, Adalar gibi azınlıkların yoğun olarak yaşadığı ilçelerinde azınlıklar yerel politikalarda daha fazla söz sahibi olmak istiyor.
İstanbul'un hayli uzağında bulunan Mardin'den de benzer bir tablo yansıyor. Mardin'de yoğun olarak yaşayan Süryani halkından bir temsilci, büyükşehir belediye eşbaşkan adayı oldu. Azınlıkların yerel yönetimlere katılım konusunda gösterdikleri bu inisiyatif, bu toplumsal kesimlerin taleplerinin hayata geçirilmesi yönünde bir adım olarak değerlendiriliyor. Kentlerin bütün sakinleri gibi altyapı, ulaşım ve diğer hizmetler için benzer talepleri olan bu gruplar, yerel yönetimlerden aynı zamanda kendi sosyal hayatları için büyük önem taşıyan vakıf ve kurumlarla daha yakın ilişkiler kurulmasını talep ediyor.
'Adaylar sıklıkla ziyaret ediyor'
Ermeni cemaatinin en köklü yayınlarından biri olan Jamanak gazetesinin yayın yönetmeni Ara Koçunyan, Ermeni cemaati özelinde yaklaşan yerel seçim atmosferinde azınlıkların konumunu şöyle değerlendiriyor: "30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere demokrasi açısından büyük önem atfediliyor ve yakından takip ediliyor. Bu süreçte azınlıklara ciddi ilgi gösteriliyor. Bu topluluklara yönelik ciddi mesajlar veriliyor. Farklı siyasi parti temsilcileri Patrikhane'yi, cemaat kurumlarını ve cemaat basınını ziyaret ediyor. Bu yönde siyasilerin olumlu yaklaşımları bulunuyor. Cemaat üyelerinin yoğun olarak yaşadığı yerlerde hemen hemen tüm partiler tarafından cemaat içerisinden bir aday söz konusu. Bu durumu katılımcılık ve yurttaşlık bilinci açısından son derece olumlu buluyoruz. Cemaat açısından eğitsel, kültürel, sağlık gibi işlevleri bulunan vakıflara yönelik son dönemde katkı sunuluyor. Vakıflara yönelik olumlu yaklaşım cemaatin temel taleplerinden."
'Demokrasi olmazsa Suriye'ye döneriz'
Süryani bir adayın yarıştığı Mardin'de yer alan Süryani Kırklar Kadim Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz de kendi toplumları açısından sürecin olumlu geçtiğini vurguluyor.
Akyüz, "Burada hava gayet iyi. Demokrasi, diktatörlükten daha iyidir. Eğer demokrasi gelişmiş olsaydı Suriye'de bu felaket yaşanmazdı. Seçim öncesi tüm siyasi parti temsilcileri gelip gitti. Hepsini hoşgörü ile karşıladık" diyor.
Uzun yıllar Süryani vakıflarında yöneticilik yapmış Yusuf Bektaş da demokratik bir ortam da kendi toplumları ile temasların olduğunu, Süryani cemaatinin de Türkiye gibi birçok farklı siyasi eğilime sahip üyeleri olduğunun altını çiziyor.
'Yahudi cemaatinden çok aday yok'
Şalom gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı İvo Molinas, Yahudi cemaatinin ise yerel seçimlerde genel anlamda adaylıklara ilgi göstermediği görüşünde. Molinas şunları söylüyor: "Yahudi cemaatinin yerel yönetimlerden spesifik olarak bir isteği yok. Lakin cemaat üyelerinin oturduğu ve sinagog, vakıf, gençlik derneklerinin olduğu bölgelerde çıkabilecek herhangi bir olumsuz koşulda gerekli işbirliğinin yapılmasını her zaman talep edilmiş ve büyük çoğunlukla olumlu sonuç alınmıştır. Yerel seçimler öncesi siyasi parti adayları ve yöneticileri gerek hahambaşılığı gerekse de gazetemizi ziyaret etmişlerdir. Ziyaret eden tüm partilerin cemaate yaklaşımları çok olumlu olmuştur. Buna karşılık Yahudi cemaatinden yerel seçimlerde aday olanlar genelde küçük partilerden az da olsa olmuştur ama genel anlamda adaylık konusunda önemli bir ilgi yoktur. Cemaat üyeleri seçimlerde oy kullanmaya büyük önem vermektedirler."